Araştırma üniversitesi nedir?

Modern üniversitenin temel işlevleri araştırma, eğitim ve topluma hizmet olarak belirlenmişken bunlardan araştırma işlevini daha yüksek yoğunlukta yerine getiren üniversiteler için “araştırma üniversitesi” sıfatı kullanılır oldu. Araştırma üniversitesi olgusunu ele aldığımız bu yazı serisinde modern üniversitenin ortaya çıkışını; dünyadaki araştırma üniversitesi kavramını; üniversitelerin ülkelerin araştırma geliştirme habitatındaki yerini; bu üniversitelerin özgün, nitelikli ve sürdürülebilir araştırma yapabilmelerini sağlayan teşvik programlarının niteliklerini ve Türkiye’de 2000’lerde oluşturulmuş “araştırma üniversiteleri programını” irdeleyeceğiz.
Araştırma fonlarının artması, bu fonlara erişim ayrıcalığına sahip üniversiteler için bir avantaj olarak görülse de bu fonların teşvik olarak nasıl dağıtılacağı ve takip edileceği uzun vadedeki etkileri açısından önem taşıyor ve dolayısıyla teşviklerin ayrıntılarının üniversite ve araştırmayı odağa alarak tartışılması gerektiğini düşünüyoruz.

Modern üniversite kavramı

Günümüzde modern üniversite için aşağıdaki tanım yaygın olarak kullanılır:

“Üniversite, insanlığın yararına olan bilginin üretimi ve yayılmasına araştırma ve yükseköğretim aracılığıyla katkıda bulunmak üzere toplum ve devlet tarafından kurulmuş veya varlığı onaylanmış bir kurumdur.” [1]Thorens, J. (2006). Liberties, Freedom and Autonomy: A Few Reflections on Academia’s Estate. Higher Education Policy, 19(1), 87-110. https://doi.org/10.1057/palgrave.hep.8300111

Bu tanım, üniversitenin üç temel işlevini, araştırma, öğretim ve üretilen bilginin toplumla paylaşılması olarak belirler.

Üniversite, bu yaygın tanıma erişirken, Ortaçağ sonrası aydınlanma, akılcılık ve bilimsel yöntemin gelişmesine, Sanayi Devrimi esnasında yoğun toplumsal değişimlere maruz kaldı ve dönüştü. 

19. yüzyılda modernleşmeyi doğal bir gelişim halinde yaşayan toplumlar ve devletler için yükseköğretim kurumlarının modern üniversiteye dönüşmesi aynı doğallıkta olmuştur.[2]Anglo-Sakson, Fransız, Hollanda ve İskoç üniversite modelleri bu doğal gelişimin farklı örnekleridir. İngiliz sömürgeciliği ile birlikte K. Amerika, Hindistan ve Avustralya’da Anglo-Sakson yükseköğretim kurumları kurulmuştur. 1810’da Prusya reformu sırasında kurulan Berlin Üniversitesi günümüz modern üniversitelerinin en önemli öncüsü sayılır. Wilhelm von Humboldt, Berlin Üniversitesi kurulurken kaleme aldığı memorandumda modern üniversiteyi üç ilke temelinde tanımlar:[3]Nybom, T. (2003). The Humboldt Legacy: Reflections on the Past, Present, and Future of the European University. Higher Education Policy, 16(2), 141-159. https://doi.org/10.1057/palgrave.hep.8300013 (i) araştırma ve eğitimin ayrılmaz birlikteliği; (ii)  özgürlük; (iii) akademik öz-yönetim. Araştırma ve eğitimin birlikteliğinin vurgulandığı bu model, o dönem için yeni bir kavramdı. Bu yaklaşım, eğitimcilerin aynı zamanda ileri seviyede araştırmacı olmasını, araştırma ve eğitim konularını seçerken sınırsız bir özgürlüğe sahip olmalarını öngörüyordu. Ayrıca bu özgür alanın var olabilmesi ve üretilen bilginin dış etkenlerden etkilenmemesini sağlamak için bir özerklik alanı tarif ediyordu. Bu model çok başarılı oldu ve tüm dünyada kabul gördü.  Rusya’da St Petersburg Üniversitesinin kurulması (1819), Viyana Üniversitesi’nin reform sonrası yeniden yapılandırılması (1848), ABD’de Johns Hopkins (1876), Japonya’da Tokyo Üniversitesi (1877), Çin’de Pekin Üniversitesi (1898) ve Osmanlı İmparatorluğunda Darülfünûn’un (1863-1900) kurulması Humboldt modelinin tüm dünyaya yayılmasının bir sonucudur.[4]Japonya’da Meiji döneminde (1868-1912) başlayan modernleşme reformları sırasında 1877’de kurulan Tokyo Üniversitesi, 1886’da İmparatorluk Üniversitesi unvanını almış, 1887’de kurulan Kyoto Üniversitesi ile birlikte modern imparatorluk üniversitelerinin ilk ikisi olmuşlardır. 1939’a kadar yedisi Japonya’da, ikisi de o zaman Japon İmparatorluğu sınırları içinde yer alan Kore ve Tayvan’da kurulan toplam dokuz imparatorluk üniversitesi Japonya’nın ilk modern üniversiteleridir. Bu konuda ilginç bir söyleşi için bkz.

Columbia Global Centers. (2021). Türkiye ve Japonya’da Modern Üniversitenin Doğuşu. [YouTube]. https://www.youtube.com/watch?v=-Cl4dm3HZw4

Çin’de modern üniversitenin hikâyesi de benzer bir gelişim göstermiştir.

Du, X. (2020). Historical Review on JU (1903–2013): A Wrestle Between Political Restriction and University Autonomy in Chinese Higher Education. Içinde X. Du (Ed.), Role Differentiation in Chinese Higher Education: Tensions between Political Socialization and Academic Autonomy (ss. 29-53). Springer. https://doi.org/10.1007/978-981-15-8300-1_3

Hayhoe, R. (1996). China’s Universities 1895-1995: A century of cultural conflict. Garland Publishing, Inc.

Humboldt modeli üniversitenin, Anglo-Sakson üniversite modeli ile harmanlanıp gelişmesi, bağımsızlığını kazanan ve bir iç savaşı geride bırakan ABD’de gerçekleşti. Amerikan üniversiteleri, üniversite kavramını modern Alman üniversitesinin özerk yapısını temel alarak geliştirdiler. Alman modelinde öğretim üyesi sınıfta öğrencilerine kendi fikirlerinin doğruluğunu anlatırken Amerikan modeli, öğretim üyesinin tartışmalı konularda sınıfta tarafsız olmasını ve tartışmayı yönetmesini önermiştir. Öte yandan Alman modeli üniversite içinde geniş akademik özerkliğe izin verip üniversite dışında öğretim üyesinin tarafsız davranmasını özendirirken, Amerikan üniversitesi öğretim üyesinin entelektüel birikimini üniversite dışında da toplumla paylaşmasını özendirmiştir.[5]Geiger, R. L. (2017). To Advance Knowledge: The Growth of American Research Universities, 1900-1940. Routledge. https://doi.org/10.4324/9781315135694

Stone, G. R. (2015). A Brief History of Academic Freedom. İçinde A. Bilgrami ve J. Cole (Ed.), Who’s Afraid of Academic Freedom? (ss. 1-9). Columbia University Press.

Ertüzün, A. (2022, Mart 29). Geçmişten geleceğe üniversite kavramının dönüşümü. Sarkaç. https://sarkac.org/2022/03/gecmisten-gelecege-universite-kavraminin-donusumu/

Bu tercih, üniversitenin temel işlevleri olan araştırma ve eğitime bir üçüncüsünün eklenmesine yol açtı: topluma hizmet. Amerikan üniversiteleri, “topluma hizmet” başlığı altında azınlıklara ve savaş gazilerine yükseköğretime erişim olanağı sağlamaktan üniversite-sanayi-sivil toplum ilişkilerine kadar geniş bir yelpazede yeni ve özgün alanlar açtı.[6]Bok, D. (2013). Higher Education in America. Princeton University Press.

“Araştırma Üniversitesi” kavramı büyük ölçüde ABD deneyiminin ürünüdür. Bu üniversiteler araştırma odaklı oldukları halde eğitim ve topluma hizmet faaliyetlerini de üst seviyede sürdürmeyi amaçlar. Akademik değer sıralamasında bağımsız araştırma ve eleştirel düşünme yeteneklerinin geliştirilmesini en ön planda tutar; akademik yapılanmalarını ve teşvik mekanizmalarını bu değerlere göre düzenler.

Avrupa Araştırma Üniversiteleri Birliği (LERU), tümü kamu fonları ile desteklenen 23 üniversiteden oluşuyor. 2013’te LERU’nun da aralarında olduğu üniversite birlikleri, araştırma üniversitesinin temel özelliklerini Hefei Bildirgesinde sıraladı.[7]Hefei Bildirgesi (2013), https://www.leru.org/files/Hefei-Statement-Full-paper.pdf , Erişim 3 Ağustos 2022. 2022’de Leiden İlkeleri olarak güncellenen belgede bu özelliklere tekrar vurgu yapıldı ve Covid-19 pandemisi sırasında dünyada araştırma üniversitelerinin kritik katkı ve başarılarının beş nedeni belirlendi: güven, çeşitlilik, açıklık, akademik yönetim ve özgürlük. Bu güncellenmiş belgeyi, LERU’nun yanı sıra Amerikan Üniversiteler Birliği, Avustralya “Group of Eight,” , Kanada U15, Alman U15, Japon RU11, İngiliz Russell grupları da imzaladı. Böylece araştırma üniversitelerinin küresel temsilcileri Leiden İlkelerine bağlılıklarını ifade etmiş oldular.[8]LERU (2022) The Leiden Principleshttps://www.leru.org/publications/the-leiden-principles# Bu yazı serisinde, Hefei Bildirgesinde yer alan temel ilkelerin LERU (2022)’nin ekinde yer alan güncellenmiş halini “Leiden İlkeleri” olarak ifade ediyoruz. Bu ilkelere 2022 yılında güven, çeşitlilik, açıklık, akademik yönetim ve özgürlük ilkelerinin de eklendiğini not ediyor ancak öncelikle temel ilkeleri öne çıkartmak istiyoruz.

Leiden ilkeleri aşağıdaki gibi sıralanıyor:

LEIDEN İLKELERİ
– Üniversite bünyesinde yürütülen tüm işlerde mükemmeliyet arayışı,
– Yaygın ve derinlikli araştırma faaliyetleri,
– Özellikle doktora programları ile araştırma eğitimine verilen önem,
– Lisans ve lisansüstü seviyelerde kaliteli yükseköğretim,
– Araştırmada dürüstlük ve etik için en yüksek standartların uygulanması,
– Akademik özgürlük ve sorumluluk,
– Farklı fikirlere açık ve hoşgörülü olmak,
– Kendi öğretim ve araştırma önceliklerini belirleme hakkı,
– Yerel ve ulusal topluma destek, küresel sorunlara çözüm önerileri üretilmesi,
– Açık ve şeffaf yönetim ilkeleri

Leiden İlkeleri gibi temel ilkeler bazında olmasa da, Carnegie Sınıflandırması da üniversitenin önemli niteliklerine dikkat çeker. Yaygın olarak ölçüm için kullanılan bu sınıflandırmada üniversiteler, niteliklerine göre kümelendirilir. “Araştırma Üniversiteleri” olarak adlandırılan küme için aranan niteliklerden bazıları, kurumların (i) kütüphanelerinin, bilgiye erişim kanallarının, laboratuvarlarının, öğrencileri için hem eğitim hem sosyal altyapılarının varlığı ve sürekliliği, (ii) nitelikli öğretim üyeleri ve araştırmacılar için cazibe merkezi olması, (iii) doktora programlarının çeşitliliği ve kalitesi, (iv) doktora mezunlarının dünyanın her yerinde iş bulabilmesi olarak sayılabilir. Carnegie Sınıflandırmasında “çok yüksek araştırma faaliyeti” kümesinde ABD’den 146 üniversite mevcuttur[9]The Carnegie Classification of Institutions of Higher Education (t.y.) https://carnegieclassifications.acenet.edu/classification_descriptions/basic.php. Erişim tarihi: 3 Ağustos 2022.

Carnegie Vakfı, ABD’deki üniversiteleri sınıflandırmak üzere 2018’de getirdiği tanıma dayanarak, üniversiteler bir yılda en az 20 öğrenciye doktor unvanı kazandırıyor ve toplam araştırma harcamalarını en az 5 milyon dolar olarak rapor ediyorlarsa araştırma üniversiteleri listesine almakta ve aşağıdaki dört ölçütü kullanarak “araştırma faaliyet göstergesi” oluşturmaktadır: (1) Araştırma ve geliştirme (ar-ge) ile bilim ve mühendislik (S&E) harcamaları, (2) Bilim ve mühendislik dışı alanlarda ar-ge harcamaları, (3) Bilim ve mühendislik araştırma personeli (doktora sonrası ve doktora derecesine sahip diğer araştırma personeli), (4) Beşerî bilimler, sosyal bilimler, STEM (temel bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik) alanlarında ve diğer alanlarda (örneğin işletme, eğitim, kamu politikası, sosyal hizmet) verilen doktora dereceleri. Bu dört ölçüt, ana bileşenler analizi ile iki gösterge üretir: Toplam araştırma faaliyetleri seviyesi ve kişi-başına araştırma faaliyeti. Her iki göstergede de yüksek skor alan kurumlar “R1: Doktora veren araştırma üniversiteleri: Çok yüksek araştırma faaliyeti” olarak sınıflandırılırlar. Sınıflandırma 2021 yılında dar kapsamlı olarak güncellenmiştir.

Araştırma üniversitesi, bir bölge ya da ülkedeki araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin önemli bir oranını doğal faaliyetleri gereği mümkün kılar. Böylesi bir üniversitenin araştırma faaliyetlerini yürütecek, yenilikçi fikirleri geliştirecek, araştırma ve geliştirmeyi yönlendirecek ve yönetecek insan gücü nesillerini de yetiştirmesi beklenir.

Ulusal ölçekte tasarlanan ve uygulanan teşvik programları araştırma üniversitelerinde bu ilkeler ve niteliklerin sürdürülmesinde ve güçlendirilmesinde önemli rol oynar, bu konuyu “Araştırma üniversiteleri için teşvik programları nasıl tasarlanmalı?” başlıklı ikinci yazımızda ele alacağız.

Ülkeler araştırma geliştirme ne kadar harcıyor?

Gelişmiş ülkelerin (örneğin G7 ülkeleri) araştırma-geliştirme (kısaca ar-ge) alanında yerleşik ve uzun yıllardır sürdürdükleri strateji ve politikaları mevcut. Son yıllarda gelişmekte olan ülkelerden, özellikle Çin Halk Cumhuriyeti, Güney Kore ile G7 ülkelerinden Almanya ve Japonya yükseköğretim alanında teşvik programları geliştirdiler. Bu programların özelliklerine ve sonuçlarına “Araştırma üniversiteleri için teşvik programları nasıl tasarlanmalı?” başlıklı ikinci yazımızda değineceğiz. Önce sadece ar-ge faaliyetleri için yapılan harcamalara bakalım. (Şekil 1)

Şekil 1 Ar-ge Faaliyetlerine yapılan harcamanın Gayri Safi Yurtiçi Harcamaya oranı (%)[10]OECD (2022), Gross domestic spending on R&D (indicator). doi: 10.1787/d8b068b4-en. Erişim: 12 Ağustos 2022.. Bir ülkede ar-ge faaliyetleri için yerli şirketler, araştırma enstitüleri, üniversiteler, devlet kurumları vb. tarafından yapılan tüm cari ve yatırım harcamaları dikkate alınmış ve 2015 yılı ABD Doları ve satın alma gücü paritesi kullanılarak gayrı safi yurtiçi hasılanın oranı olarak hesaplanmıştır.

Türkiye’nin ar-ge harcama payının yıllar içinde arttığı, ancak bunun hem OECD ortalamasının oldukça altında olduğu, hem de Güney Kore, Japonya ve Çin Halk Cumhuriyeti ile karşılaştırıldığında hayli mütevazi kaldığı görülüyor. Güney Kore’nin yüksek orandaki harcamalarının sürekli artması, Çin Halk Cumhuriyeti’nin Avrupa Birliği ortalamasını geçmiş ve OECD ortalamasına yaklaşmış olması da dikkat çekici. İsrail ve Japonya, yüksek oranda harcama seviyelerini koruyor.

Ülkeler öğrencileri için ne kadar harcıyor?

Üniversitelere verilen ar-ge desteklerinin yanı sıra, bu kurumların eğitim ve yatırım dahil tüm diğer faaliyetlerinin de sürekli ve yeterli miktarda finanse edilmesi gerekli. Dünyada eğitime harcanan kaynağın bir göstergesi olarak OECD verilerine bakalım.[11]OECD (2021), Education at a Glance. https://doi.org/10.1787/b35a14e5-en. Total expenditure on educational institutions per student relative to GDP per capita.https://stat.link/on0wlr. Erişim: 28 Mayıs 2022. (Bkz Şekil 2)

Şekil 2 Eğitim Kurumlarının Öğrenci Başına Harcamaları ile Kişi Başına Gayri Safi Yurtiçi Hasıla. (Satın alma gücüne göre dönüştürülmüş ABD Doları – 2018 verileri)[12]OECD (2021), Education at a Glance. https://doi.org/10.1787/b35a14e5-en. Total expenditure on educational institutions per student relative to GDP per capita. https://stat.link/on0wlr. Erişim: 28 Mayıs 2022.

Yükseköğretimde (turuncu noktalar) öğrenci başına yapılan harcama miktarına bakıldığında önde gelen ülkelerin diğer ülkelere oranla kişi başına gayri safi yurtiçi hasılaları ile neredeyse doğrusal oranda artan harcama yaptıkları görülüyor.  Yükseköğretim harcamalarında, diğer ülkelerden güçlü bir biçimde ayrılan ABD, Birleşik Krallık ve Japonya öne çıkıyor.

Böylesi yüksek harcamaları yıllar boyunca sürdürebilmek ve sonuç alabilmek için güçlü bir ekonomi, toplumsal uzlaşı ve iyi yönetim gerekli. Ölçek de önemli. Diğerlerine kıyasla daha az nüfuslu, doğal kaynakları nedeni ile güçlü ekonomileri olan İsveç, Norveç ve Kanada’nın yükseköğretim beklentileri ve kapasiteleri diğerlerinden yüksek.[13]Şekil 2’de yer alan Lüksemburg bir uç örnek. Avrupa’nın ortasında, küçük ve çok zengin bir ülke olarak az sayıdaki üniversitelerine büyük kaynak aktarıyor. Estonya, yakın zamanda gerçekleştirdiği yükseköğretim reformu sonrası üniversitelerine kaynak aktarmakta cömert davranan bir başka küçük Avrupa ülkesi. İrlanda ise küçük nüfusuna rağmen verdiği teşvikler ile ülkesine çektiği küresel yatırımlar sonucunda GSYİH ekseninde olması gereken noktanın daha sağında yer alıyor.

Şekil 2’de, Türkiye’nin, ilköğretim ve lise eğitiminde OECD ülkeleri arasında bu oranın altında kaldığını, yükseköğretimde ise 2018 verileriyle OECD ortalamasına yakın harcama yapabildiğini ancak harcamaların sonraki yıllarda azalım eğilimine girmiş olduğunu görüyoruz. (Şekil 3)

Şekil 3. Yükseköğretimde Öğrenci Başına Yapılan Harcama (TUİK Eğitim Harcamaları İstatistikleri, 2020). Şekil 2’den farklı olarak bu grafikteki değerler, ilgili yılın ortalama döviz kuru ile hesaplanmıştır.

Türkiye’de, üniversitenin temel faaliyetlerine sürekli ve nitelikli kaynak aktarımı sağlanmadan, sadece araştırma için ek teşvik tasarımlarının fazla başarı şansı olmayacaktır.

Yukarıda şekiller aracılığı ile sunulan verilerin nasıl yorumlanabileceği konusunda yararlı olabilecek bir bilgi yine Avrupa Araştırma Üniversiteleri Birliği (LERU) kaynaklı. LERU bünyesindeki üniversitelerin ekonomiye katkısına dair hazırlanan raporda, bu üniversitelerin yarattığı her 1 Euro toplam katma değerin Avrupa ekonomisine katkısı 7 Euro karşılığı toplam katma değer ve 6 istihdam olarak ölçülmüş. 2016 yılında bu etkinin değeri toplam katma değer olarak 14,5 Milyar Euro ve 222.800 kişinin istihdamına karşılık geliyor.[14]BiGGAR Economics. (2017). The Economic Contribution of the LERU Universities 2016. https://www.leru.org/publications/the-economic-contribution-of-the-leru-universities-2016, Erişim 3 Ağustos 2022

Genel olarak üniversite faaliyetlerinin değerini sayısal olarak ölçmek tartışmalı bir konu olsa da üniversitelere aktarılan fonların (doğrudan ya da genel ar-ge’ye ayrılan paylar çerçevesinde) büyüklüğünün buradan sağlanabilecek katma değerin bir göstergesi olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye değerlerine baktığımızda, sağlanan kaynaklarla büyük bir atılım beklentisi gerçekçi değil.

İkinci yazı: Araştırma üniversiteleri için teşvik programları nasıl tasarlanmalı?
Üçüncü yazı: YÖK Araştırma Üniversiteleri Programı nedir?
Dördüncü yazı: Önce üniversite olmak gerek!

Taner Bilgiç (Boğaziçi Üniversitesi, Endüstri Mühendisliği Bölümü) 
Nesim Erkip (Bilkent Üniversitesi, Endüstri Mühendisliği Bölümü)

Notlar/Kaynaklar

Notlar/Kaynaklar
1 Thorens, J. (2006). Liberties, Freedom and Autonomy: A Few Reflections on Academia’s Estate. Higher Education Policy, 19(1), 87-110. https://doi.org/10.1057/palgrave.hep.8300111
2 Anglo-Sakson, Fransız, Hollanda ve İskoç üniversite modelleri bu doğal gelişimin farklı örnekleridir. İngiliz sömürgeciliği ile birlikte K. Amerika, Hindistan ve Avustralya’da Anglo-Sakson yükseköğretim kurumları kurulmuştur.
3 Nybom, T. (2003). The Humboldt Legacy: Reflections on the Past, Present, and Future of the European University. Higher Education Policy, 16(2), 141-159. https://doi.org/10.1057/palgrave.hep.8300013
4 Japonya’da Meiji döneminde (1868-1912) başlayan modernleşme reformları sırasında 1877’de kurulan Tokyo Üniversitesi, 1886’da İmparatorluk Üniversitesi unvanını almış, 1887’de kurulan Kyoto Üniversitesi ile birlikte modern imparatorluk üniversitelerinin ilk ikisi olmuşlardır. 1939’a kadar yedisi Japonya’da, ikisi de o zaman Japon İmparatorluğu sınırları içinde yer alan Kore ve Tayvan’da kurulan toplam dokuz imparatorluk üniversitesi Japonya’nın ilk modern üniversiteleridir. Bu konuda ilginç bir söyleşi için bkz.

Columbia Global Centers. (2021). Türkiye ve Japonya’da Modern Üniversitenin Doğuşu. [YouTube]. https://www.youtube.com/watch?v=-Cl4dm3HZw4

Çin’de modern üniversitenin hikâyesi de benzer bir gelişim göstermiştir.

Du, X. (2020). Historical Review on JU (1903–2013): A Wrestle Between Political Restriction and University Autonomy in Chinese Higher Education. Içinde X. Du (Ed.), Role Differentiation in Chinese Higher Education: Tensions between Political Socialization and Academic Autonomy (ss. 29-53). Springer. https://doi.org/10.1007/978-981-15-8300-1_3

Hayhoe, R. (1996). China’s Universities 1895-1995: A century of cultural conflict. Garland Publishing, Inc.

5 Geiger, R. L. (2017). To Advance Knowledge: The Growth of American Research Universities, 1900-1940. Routledge. https://doi.org/10.4324/9781315135694

Stone, G. R. (2015). A Brief History of Academic Freedom. İçinde A. Bilgrami ve J. Cole (Ed.), Who’s Afraid of Academic Freedom? (ss. 1-9). Columbia University Press.

Ertüzün, A. (2022, Mart 29). Geçmişten geleceğe üniversite kavramının dönüşümü. Sarkaç. https://sarkac.org/2022/03/gecmisten-gelecege-universite-kavraminin-donusumu/

6 Bok, D. (2013). Higher Education in America. Princeton University Press.
7 Hefei Bildirgesi (2013), https://www.leru.org/files/Hefei-Statement-Full-paper.pdf , Erişim 3 Ağustos 2022.
8 LERU (2022) The Leiden Principleshttps://www.leru.org/publications/the-leiden-principles# Bu yazı serisinde, Hefei Bildirgesinde yer alan temel ilkelerin LERU (2022)’nin ekinde yer alan güncellenmiş halini “Leiden İlkeleri” olarak ifade ediyoruz. Bu ilkelere 2022 yılında güven, çeşitlilik, açıklık, akademik yönetim ve özgürlük ilkelerinin de eklendiğini not ediyor ancak öncelikle temel ilkeleri öne çıkartmak istiyoruz.
9 The Carnegie Classification of Institutions of Higher Education (t.y.) https://carnegieclassifications.acenet.edu/classification_descriptions/basic.php. Erişim tarihi: 3 Ağustos 2022.

Carnegie Vakfı, ABD’deki üniversiteleri sınıflandırmak üzere 2018’de getirdiği tanıma dayanarak, üniversiteler bir yılda en az 20 öğrenciye doktor unvanı kazandırıyor ve toplam araştırma harcamalarını en az 5 milyon dolar olarak rapor ediyorlarsa araştırma üniversiteleri listesine almakta ve aşağıdaki dört ölçütü kullanarak “araştırma faaliyet göstergesi” oluşturmaktadır: (1) Araştırma ve geliştirme (ar-ge) ile bilim ve mühendislik (S&E) harcamaları, (2) Bilim ve mühendislik dışı alanlarda ar-ge harcamaları, (3) Bilim ve mühendislik araştırma personeli (doktora sonrası ve doktora derecesine sahip diğer araştırma personeli), (4) Beşerî bilimler, sosyal bilimler, STEM (temel bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik) alanlarında ve diğer alanlarda (örneğin işletme, eğitim, kamu politikası, sosyal hizmet) verilen doktora dereceleri. Bu dört ölçüt, ana bileşenler analizi ile iki gösterge üretir: Toplam araştırma faaliyetleri seviyesi ve kişi-başına araştırma faaliyeti. Her iki göstergede de yüksek skor alan kurumlar “R1: Doktora veren araştırma üniversiteleri: Çok yüksek araştırma faaliyeti” olarak sınıflandırılırlar. Sınıflandırma 2021 yılında dar kapsamlı olarak güncellenmiştir.

10 OECD (2022), Gross domestic spending on R&D (indicator). doi: 10.1787/d8b068b4-en. Erişim: 12 Ağustos 2022.
11 OECD (2021), Education at a Glance. https://doi.org/10.1787/b35a14e5-en. Total expenditure on educational institutions per student relative to GDP per capita.https://stat.link/on0wlr. Erişim: 28 Mayıs 2022.
12 OECD (2021), Education at a Glance. https://doi.org/10.1787/b35a14e5-en. Total expenditure on educational institutions per student relative to GDP per capita. https://stat.link/on0wlr. Erişim: 28 Mayıs 2022.
13 Şekil 2’de yer alan Lüksemburg bir uç örnek. Avrupa’nın ortasında, küçük ve çok zengin bir ülke olarak az sayıdaki üniversitelerine büyük kaynak aktarıyor. Estonya, yakın zamanda gerçekleştirdiği yükseköğretim reformu sonrası üniversitelerine kaynak aktarmakta cömert davranan bir başka küçük Avrupa ülkesi. İrlanda ise küçük nüfusuna rağmen verdiği teşvikler ile ülkesine çektiği küresel yatırımlar sonucunda GSYİH ekseninde olması gereken noktanın daha sağında yer alıyor.
14 BiGGAR Economics. (2017). The Economic Contribution of the LERU Universities 2016. https://www.leru.org/publications/the-economic-contribution-of-the-leru-universities-2016, Erişim 3 Ağustos 2022
Önceki İçerikAntik DNA’dan öğrendiklerimiz
Sonraki İçerikAraştırma üniversiteleri için teşvik programları nasıl tasarlanmalı?
Taner Bilgiç

Endüstri mühendisliği lisans ve yüksek lisans derecelerini ODTÜ, doktora derecesini Toronto Üniversitesinden alan Taner Bilgiç 1997’den beri Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümünde öğretim üyesidir. 2018-2019 akademik yılında Columbia ve McGill Üniversitelerinde ziyaretçi öğretim üyesi olarak bulunmuştur. 2020 yılından beri bölüm başkanlığı görevini sürdürmektedir.

Karar verme kuramı, tedarik zinciri yönetimi ve platform ekonomisi konularında çalışmaktadır.

Nesim Erkip

Nesim K. Erkip, ODTÜ Endüstri Mühendisliği Bölümü’nden lisans, Stanford Üniversitesi’nden M.Sc. ve Ph.D. derecelerini almıştır. 2005 yılına kadar ODTÜ Endüstri Mühendisliği Bölümü’nde, halen de Bilkent Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nde çalışmalarını sürdürmektedir. Cornell, Stanford, UC, Berkeley, Eindhoven Teknik, New York Üniversitesi ve Münih Teknik Üniversitesi’nde ziyaretçi öğretim üyesi olarak çalıştı. August-Wilhelm Scheer TUM Ziyaretçi Öğretim Üyesi Ödülü, Prof. Dr. Mustafa N. Parlar Eğitim ve Araştırma Vakfı Teşvik Ödülü, Fulbright Scholar Ödülü, YAD Hizmet Ödülü kazanmıştır.

Akademik araştırmalarını çok seviyeli envanter kuramı, tedarik zincirleri yönetimi ile üretim sistemleri ve envanter planlaması konularında yoğunlaştırmıştır. EM alanındaki çalışmalarının yanısıra Bilim/Teknoloji/Endüstri Platformu’nda ve ODTÜ Bilim ve Teknoloji Politika Çalışmaları lisansüstü programında yer almıştır. Üniversitelerdeki idari pozisyonların yanında TMMOB MMO, TÜBİTAK, Yöneylem Araştırması Derneği, TED Üniversitesi Mütevelli Heyeti’nde görev yapmıştır.

Yazarın websayfası – http://nesim.bilkent.edu.tr/