Önce üniversite olmak gerek!

Modern üniversitenin temel işlevleri araştırma, eğitim ve topluma hizmet olarak belirlenmişken bunlardan araştırma işlevini daha yüksek yoğunlukta yerine getiren üniversiteler için “araştırma üniversitesi” sıfatı kullanılır oldu. Araştırma üniversitesi olgusunu ele aldığımız bu yazı serisinde modern üniversitenin ortaya çıkışını; dünyadaki araştırma üniversitesi kavramını; üniversitelerin ülkelerin araştırma geliştirme habitatındaki yerini; bu üniversitelerin özgün, nitelikli ve sürdürülebilir araştırma yapabilmelerini sağlayan teşvik programlarının niteliklerini ve Türkiye’de 2000’lerde oluşturulmuş “araştırma üniversiteleri programını” irdeleyeceğiz.
Araştırma fonlarının artması, bu fonlara erişim ayrıcalığına sahip üniversiteler için bir avantaj olarak görülse de bu fonların teşvik olarak nasıl dağıtılacağı ve takip edileceği uzun vadedeki etkileri açısından önem taşıyor ve dolayısıyla teşviklerin ayrıntılarının üniversite ve araştırmayı odağa alarak tartışılması gerektiğini düşünüyoruz.

Yazı dizisinin ilk üç yazısı: Araştırma üniversitesi nedir? Araştırma üniversiteleri için teşvik programları nasıl tasarlanmalı? YÖK Araştırma Üniversiteleri Programı nedir?

Araştırma üniversitesi olgusunu irdelediğimiz yazı serisinde bu üniversitelerin temel niteliklerinin Avrupa Araştırma Üniversiteleri Birliğinin (LERU) ortaya koyduğu ve dünyanın önde gelen araştırma üniversite grupları tarafından genel kabul gören Leiden İlkeleri ile özetlendiğini vurguladık. Ardından bu üniversitelere yönelik teşvik[1]Teşvik sözcüğü maddi destekleri de içeren genel anlamıyla kullanılmıştır. Öte yandan, destek sözcüğü sadece maddi destekleri ifade etmektedir. programlarının tasarımını irdeleyip örnekler verdikten sonra YÖK Araştırma Üniversitesi Programını bu çerçevede değerlendirdik.

Ulusal strateji olarak yenilikçiliği ve araştırma-geliştirmeyi desteklemek için ayrılan fonların bir bölümünün üniversitelere aktarılması doğaldır. Bu amaçla tasarlanan teşvik programlarının üniversiteleri ve araştırmayı geliştirecek yönde tasarlanması için belli niteliklere sahip olması gerek. Ayrıca teşvik programlarının üniversitelerin öz değerlerine müdahalede bulunması istenmeyen sonuçlar doğuracaktır.

Teşvik programları ancak Leiden İlkeleri’yle uyumlu olduğu sürece katma değeri yüksek araştırmaya neden olabilir.

Gelişmiş yükseköğretim sistemleri Leiden İlkeleri çerçevesinde örgütlenir.[2]Bilgiç, T., Erkip, N. (2022a) Araştırma üniversitesi nedir?, Sarkaç, https://sarkac.org/2022/10/arastirma-universitesi-nedir/

LEIDEN İLKELERİ
– Üniversite bünyesinde yürütülen tüm işlerde mükemmeliyet arayışı,
– Yaygın ve derinlikli araştırma faaliyetleri,
– Özellikle doktora programları ile araştırma eğitimine verilen önem,
– Lisans ve lisansüstü seviyelerde kaliteli yükseköğretim,
– Araştırmada dürüstlük ve etik için en yüksek standartların uygulanması,
– Akademik özgürlük ve sorumluluk,
– Farklı fikirlere açık ve hoşgörülü olmak,
– Kendi öğretim ve araştırma önceliklerini belirleme hakkı,
– Yerel ve ulusal topluma destek, küresel sorunlara çözüm önerileri üretilmesi,
– Açık ve şeffaf yönetim ilkeleri

Araştırma üniversitesi kavramı, bu sistemde üniversite kaynaklı araştırmayı ifade eder. Üniversiteler araştırma alanlarını planlama, seçme ve araştırmalarını yürütme konusunda özgür ve özerk olduklarından ortaya çıkan fikirlerin ticarileşmesi beklentisi çok kuvvetli değildir. Üniversite kaynaklı araştırma, üniversitede çalışan ve bilim ile doğrudan ilişkide olan uzman öğretim üyelerinin yönlendirmesi ile aşağıdan yukarıya karar süreçleri ile şekillenir. Böylece üniversite, temel bilimler ve matematik, sosyal ve beşeri bilimler, mühendislik ve teknoloji, tıp alanlarında ihtiyaç duyulan araştırma konularını belirler.

Gelişmekte olan ülkelerde teşvik programları konu bazlı ve hatta “güdümlü” araştırmayı desteklemek için bir araç olarak kullanılır. Bu ülkelerde genelde “kıt olan kaynakların daha iyi kullanılması” fikrini savunanların da baskısı ile üniversitelere ayrılan bütçenin belli konularda yoğunlaşması istenir. Bu istek, doğal olarak Leiden İlkeleri ile çelişkili bir dizi durumu ortaya çıkarır. Daha da önemlisi, yönetim tarzı olarak otoriter merkeziyetçiliğin ağır bastığı bir ülke ortamı ile bu düşünce tarzı bir araya geldiğinde üniversitelerin eğitim ve araştırma önceliklerini belirlemesine olanak veren akademik özerkliğinin zedelenmesi kaçınılmaz duruyor. Bu çelişkili durum, YÖK Araştırma Üniversiteleri programında[3]Bilgiç, T., Erkip, N. (2022c) YÖK Araştırma Üniversitesi Programı nedir?, Sarkaç, https://sarkac.org/2022/10/yok-arastirma-universitesi-programi-nedir/ programın ortaya çıkış mantığından, değerlendirme süreçlerine kadar her aşamada kendini gösteriyor.

Üniversitelere ayrılan bütçenin araştırmacıya verilen maaş, öğrenci başına yapılan harcama ve benzeri göstergeleri dünya standartlarında sürdürecek nicelikte olması gerekir.

Üniversitelere ayrılan bütçenin gerçekçi olması gerekir. Araştırmacıya verilen maaş, öğrenci başına yapılabilecek harcama, temel araştırma faaliyetlerine sürekli verilen destek ve benzeri temel göstergelerin dünya standartlarında olmadığı durumlarda ar-ge için yönlendirilen ek fonların üniversite özerkliğini zedelemeden kullanılması kolay olmayacaktır.

Üniversitelerin kendi öz görev ve hedeflerini belirlerken farklılaşmayı göze alabilmeleri gerekir. Her üniversitede her konuda lisansüstü eğitim ve araştırma yapılmasını beklemek, özellikle kısıtlı kaynakları olan ülkelerde kaynak yönetimi ve verimlilik açısından makul değildir. Akademik etik konusunda Çin Halk Cumhuriyeti’nin de içinde bulunduğu birden fazla ülkede yaşanan sorunların nedenlerinin bir kısmı bu beklentiye ve üniversitenin ana faaliyetlerine verilen yetersiz desteğe dayandırılabilir.[4] Bilgiç, T., Erkip, N. (2022b) Araştırma üniversiteleri için teşvik programları nasıl tasarlanmalı?, Sarkaç, https://sarkac.org/2022/10/arastirma-universiteleri-icin-tesvik-programlari-nasil-tasarlanmali/

Türkiye’de araştırma üniversitelerinin desteklenmesi için ek kaynaklar yaratılmalı.

Türkiye’de kamu kaynaklarının Maliye Bakanlığı tarafından üniversitelere paylaştırılması bir önceki yıl verilen bütçenin belirli bir miktar artırılması yöntemi ile belirleniyor.  Bütçe hesaplanırken tüm kaynaklardan gelen gelirler toplanıyor, dolayısıyla sonraki yıllarda bütçe içinde belirli alanlara verilecek destekler diğer alanların kaynaklarını azaltıyor. Türkiye’de son yıllarda açılan üniversiteleri desteklemek için ek kaynak yaratmadan toplam bütçenin bu üniversiteler için kullanılması, masrafları gittikçe büyüyen YÖK yapısının da aynı kaynaktan pay aldığı göz önüne alınırsa üniversitelere araştırma desteği dışında ayrılan bütçenin standartların altında kalmasını kaçınılmaz kılıyor.

Bir araştırma desteğinin ayrıntılarının net olarak belirlenmesi, paylaşılması ve değiştirilmemesi son derece önemli.

Leiden İlkeleri, özerk üniversite yapısını, kendi geleceklerini uzun vadeli olarak planlayarak yarattıkları katma değerin en üst seviyeye çıkabilmesi için bir ön koşul olarak görür. Bu nedenle, bir araştırma desteğinin detaylarının belli olması ve değiştirilmemesi son derece önemli.  Araştırma üniversitesi teşviklerine yönelik yaptığımız irdelemeler, diğer ülkelerde bu koşulların net olarak belirlendiğini gösteriyor. [5] Bilgiç, T., Erkip, N. (2022b) Araştırma üniversiteleri için teşvik programları nasıl tasarlanmalı?, Sarkaç, https://sarkac.org/2022/10/arastirma-universiteleri-icin-tesvik-programlari-nasil-tasarlanmali/ Örneğin, bu fonların kimin tarafından yönlendirildiği, kaç yıl için geçerli oldukları, dönem bitince nasıl devam edeceği gibi unsurlar açık olarak ilgililerle paylaşılmış. Türkiye’de ise bu unsurlar konuşma metinleri, sunum görselleri ile kamuoyu ile paylaşılmış sayılıyor. Belirlenen alanlarla üniversiteler kısıtlanmış durumda. Bütçeler yıllık olarak ilan edildiği için sonraki yıllarda ne olacağı belirsiz. Programdaki fonlama diğer programlara ek olarak hayata geçirilmiş. Öte yandan programdaki fonlar için farklı kaynaklar tanımlanmış, sonuç olarak etki alanları farklı muhataplar oluşmuş durumda. Ayrıca, bazı teşvik uygulamalarının bir bölüm üniversite için geçerli olmadığı ve ek bir avantaj sağlayamadığı anlaşılıyor. Bu karmaşık ve belirsiz koşullardan dünya ölçeğinde çalışan üniversitelere varılacağının beklenmesi anlamlı değil.

Türkiye’de araştırmaya teşvik araçları konusunda bariz bir eksiklik yok. Üniversiteler, özellikle TÜBİTAK ve kısmen de BAP programları aracılığı ile proje değerlendirme, fonlama, izleme konularında dünya ölçeğinde gelişmiş durumdalar. Araştırma üniversiteleri belgesinde sözü geçen diğer kurumların bu işlevleri nasıl yerine getirecekleri ise belirsiz.

Ancak tümüyle özerk üniversiteler gerçek anlamda hesap verebilir olurlar. Kendi başına karar vermesi istenmeyen, verdiği kararların arkasında durmak ve takip etmek etkinliğinden yoksun üniversitelerin “araştırma üniversitesi” olarak nitelenmeleri basit bir slogan olmaktan ileri gitmeyecektir.

Türkiye üniversitelerinin en büyük eksikliği bilimsel, mali ve idari özerkliklerinin olmamasıdır. Özerklik, yetki ve sorumluluğun üniversitede olması demektir ve ancak tümüyle özerk üniversiteler gerçek anlamda hesap verebilir olurlar. Kendi başına karar vermesi istenmeyen, verdiği kararların arkasında durmak ve takip etmek etkinliğinden yoksun üniversitelerin “araştırma üniversitesi” olarak nitelenmeleri basit bir slogan olmaktan ileri gitmeyecektir. Araştırma üniversitesi teşvikleri ancak Leiden İlkeleri çerçevesinde çalışabilecek, YÖK gibi bir kurumun gölgesinde olmayan, akademik özgürlükleri ve sorumluluklarının bilincinde olan özerk üniversitelerin oluşturduğu sistemlerde bir anlam kazanabilir.

Dünyada kabul gören anlamıyla ve en iyi örnekleriyle yarışabilecek üniversitenin Türkiye’de sürdürülebilir olmasının tartışmasız ön koşulu, yükseköğretim sisteminin akademik özgürlük ve kurumsal özerklik ekseninde yeniden yapılandırılmasıdır. Ancak bu sayede üniversitelerimizin önü açılacak ve verilen araştırma teşvikleri bir sonuca ulaşabilecektir.

Birinci yazı: Araştırma üniversitesi nedir?
İkinci yazı: Araştırma üniversiteleri için teşvik programları nasıl tasarlanmalı?
Üçüncü yazı: YÖK Araştırma Üniversiteleri Programı nedir?
Dördüncü yazı: Önce üniversite olmak gerek!

Taner Bilgiç (Boğaziçi Üniversitesi, Endüstri Mühendisliği Bölümü)
Nesim Erkip (Bilkent Üniversitesi, Endüstri Mühendisliği Bölümü)

Bu yazı dizisini daha okunur ve anlaşılır kılan önerileri için Nezih Yaşar’a teşekkür ederiz.

Notlar/Kaynaklar

Notlar/Kaynaklar
1 Teşvik sözcüğü maddi destekleri de içeren genel anlamıyla kullanılmıştır. Öte yandan, destek sözcüğü sadece maddi destekleri ifade etmektedir.
2 Bilgiç, T., Erkip, N. (2022a) Araştırma üniversitesi nedir?, Sarkaç, https://sarkac.org/2022/10/arastirma-universitesi-nedir/
3 Bilgiç, T., Erkip, N. (2022c) YÖK Araştırma Üniversitesi Programı nedir?, Sarkaç, https://sarkac.org/2022/10/yok-arastirma-universitesi-programi-nedir/
4 Bilgiç, T., Erkip, N. (2022b) Araştırma üniversiteleri için teşvik programları nasıl tasarlanmalı?, Sarkaç, https://sarkac.org/2022/10/arastirma-universiteleri-icin-tesvik-programlari-nasil-tasarlanmali/
5 Bilgiç, T., Erkip, N. (2022b) Araştırma üniversiteleri için teşvik programları nasıl tasarlanmalı?, Sarkaç, https://sarkac.org/2022/10/arastirma-universiteleri-icin-tesvik-programlari-nasil-tasarlanmali/
Önceki İçerikYÖK Araştırma Üniversiteleri Programı nedir?
Sonraki İçerikMeraklısına Bilim: Seçim manipülasyonları tespit edilebilir mi?
Taner Bilgiç

Endüstri mühendisliği lisans ve yüksek lisans derecelerini ODTÜ, doktora derecesini Toronto Üniversitesinden alan Taner Bilgiç 1997’den beri Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümünde öğretim üyesidir. 2018-2019 akademik yılında Columbia ve McGill Üniversitelerinde ziyaretçi öğretim üyesi olarak bulunmuştur. 2020 yılından beri bölüm başkanlığı görevini sürdürmektedir.

Karar verme kuramı, tedarik zinciri yönetimi ve platform ekonomisi konularında çalışmaktadır.

Nesim Erkip

Nesim K. Erkip, ODTÜ Endüstri Mühendisliği Bölümü’nden lisans, Stanford Üniversitesi’nden M.Sc. ve Ph.D. derecelerini almıştır. 2005 yılına kadar ODTÜ Endüstri Mühendisliği Bölümü’nde, halen de Bilkent Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nde çalışmalarını sürdürmektedir. Cornell, Stanford, UC, Berkeley, Eindhoven Teknik, New York Üniversitesi ve Münih Teknik Üniversitesi’nde ziyaretçi öğretim üyesi olarak çalıştı. August-Wilhelm Scheer TUM Ziyaretçi Öğretim Üyesi Ödülü, Prof. Dr. Mustafa N. Parlar Eğitim ve Araştırma Vakfı Teşvik Ödülü, Fulbright Scholar Ödülü, YAD Hizmet Ödülü kazanmıştır.

Akademik araştırmalarını çok seviyeli envanter kuramı, tedarik zincirleri yönetimi ile üretim sistemleri ve envanter planlaması konularında yoğunlaştırmıştır. EM alanındaki çalışmalarının yanısıra Bilim/Teknoloji/Endüstri Platformu’nda ve ODTÜ Bilim ve Teknoloji Politika Çalışmaları lisansüstü programında yer almıştır. Üniversitelerdeki idari pozisyonların yanında TMMOB MMO, TÜBİTAK, Yöneylem Araştırması Derneği, TED Üniversitesi Mütevelli Heyeti’nde görev yapmıştır.

Yazarın websayfası – http://nesim.bilkent.edu.tr/