Modern bilimkurgunun doğuşu

Jules Verne, Arzın Merkezine Seyahat, Çeviren: Doğan Özbay, İyigün Yayınları, 1972.

Bir edebi tür olarak ütopya, Thomas More’un Ütopya’sına (1516) hatta Platon’un Devlet’ine (MÖ 370-360) kadar geriye götürülebilir. Tommaso Campanella’nın Güneş Ülkesi (1623), Francis Bacon’ın Yeni Atlantis’i (1626) ve Kepler’in ölümünden sonra 1634’te yayınlanan Somnium (Düş) adlı eseri de 17. yüzyılın başlarındaki ünlü ütopyalar olarak biliniyor. Bu ütopyaların bazıları aynı zamanda bilimkurgu öğeleri de taşımaktadır. Kepler, eserini hem güneş merkezli gezegenler sistemini savunmak hem de gezegenler arası yolculuk imkanını ve başka gökcisimlerindeki yaşam olasılıklarını düşündürtmek için yazmıştı. Somnium’un Ay’la ilgili ütopyaların ve bilimkurgu türündeki eserlerin yayınlanmasının öncülüğünü yaptığını söyleyebiliriz.

Mary Shelley’nin portresi (1840 -Richard Rothwell) Wikimedia Commons

Bununla birlikte modern bilimkurgu yazım türünün, Mary Shelley, Jules Verne ve H. G. Wells’in eserleriyle başladığı ve geliştiği genel olarak kabul ediliyor. Frankenstein ya da Modern Prometheus (1818) adlı romanıyla Mary Shelley (1797-1851), bir kadın yazar olarak modern  bilimkurgunun en etkili öncülerinden biri olarak 19. yüzyılın başında sahneye çıktı. Gerçekte Mary Shelley, Frankenstein romanında hiçbir bilimsel bilgi vermiyor. Eserindeki bilimkurgusal olan tek şey, laboratuvarında “kimya aletleri” ni kullanarak ölmüş insan kemik ve uzuvlarından korkunç tipte bir insan yaratmış olmasıdır. Bu nedenledir ki Frankenstein romanı ve daha sonraki yıllarda defalarca çekilmiş olan Frankenstein filmleri, içeriği bakımından bilimkurgudan ziyade korku türünün örnekleri arasında sayılıyor.

Gerçekte ise Frankenstein, bilimkurgu ve korku romanından da daha yoğun olarak erdem, adalet, eşitlik, özgürlük ve insan doğası üzerine yazılmış olağanüstü derinlikte ve kapsamda bir etik romanıdır. Ancak Shelley, bu romanında bilim aracılığıyla bir canlı varlık yaratma gibi geleneksel düşünceleri sarsıcı ve ufuk açıcı bir kurguyu geliştirme cesaretini ve yeteneğini ortaya koymuş olması bakımından modern bilimkurgunun öncüsü olarak anılıyor.

Mary Shelley’nin Frankenstein romanını yazdığı 1816-1818 yılları arasında Avrupa’da jeolojide, kimyada ve biyolojide, Cuvier, Berthollet, Gay-Lussac, Davy ve Lamarck en önemli çalışmalarını yapmışlardı veya yapıyorlardı. Shelley Frankenstein’ı yazmaya başladığında, ilk buharlı gemi Charlotte Dundas suya indirileli henüz 14 yıl olmuştu. The Sahannah, Atlas Okyanusu’nu geçen ilk buharlı gemi unvanını kazandığında (1819) ise Frankenstein yayınlanmış bulunuyordu. Elektrik toplum hayatına henüz girmemişti.

Bilim, Frankenstein’dan iki asır sonra ancak günümüzde Shelley’nin kurgularını gerçekleştirmeye yaklaşmış bulunuyor.

Modern bilimkurgu ile daha önceki bilimkurgu eserleri arasındaki en önemli fark, öncekilerin hem bilimden çok fazla yararlanamamaları hem de bilimin gelişmesinde çok etkili bir faktör olamamalarıdır. Modern bilimkurgu ise hem bilimsel gelişmelerden daha fazla yararlanmış hem de bilimin popülerleşmesine yaptığı katkılardan dolayı bilimin gelişmesini de güçlü bir biçimde etkilemiştir. Modern bilimkurgunun bu farklı niteliğinin kökeninde elbette bilimin ve teknolojinin özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısından sonra artık toplumu ve toplumsal gelişimi güçlü bir biçimde etkileyen bir faktör haline gelmiş olması yatar.

Verne ve Wells

19. yüzyılın ikinci yarısında ve 20. yüzyılın başlarında, iki büyük bilimkurgu yazarı olarak Jules Verne’i (1828-1905) ve H. G. Wells’i (1866-1946) görüyoruz.

Jules Verne (1878 – Félix Nadar) Wikimedia Commons

Bazı yazarlar Jules Verne’in Arzın Merkezine Seyahat (1864) ve 1865’te yayınlanan Ay’a Seyahat kitaplarını modern bilimkurguyu başlatan eserler olarak kabul ediyor.* Bu düşüncelerine gerekçe olarak da Verne’in bu eserlerinde bilimsel bilgilerden, keşiflerden ve bilimsel hayalgücünden çok fazla yararlanmış olmasını gösteriyorlar. Bir romancı, oyun yazarı, coğrafyacı ve bilimkurgucu olarak Jules Verne gerçekten de eserlerinde bilimsel bilgilere ve olası bilimsel gelişmelere çok yer vermiştir. Ve eserlerinde doğa yasalarının bilgisine, bilimsel ve teknik metotların kullanılmasındaki ilkelere her zaman sadık kalmıştır. Verne, hayal gücünü kullanmaya her zaman çok önem verdi fakat fizik yasalarının zorunluluklarına da hep bağlı kaldı (Verne, Wells’in fazlasıyla gerçek dışı yazdığını düşünüyordu). Verne, kitaplarını yazmaya girişmeden önce bir bilim insanı ciddiyetiyle okumalarını ve soruşturmalarını yapıyor ve ilgili dosyalarını hazırlıyordu. Ayrıca Politeknik’te, Doğa Tarihi Müzesi’nde çalışan önemli bilim insanlarıyla ilişkisi vardı. Balon pilotu, maden mühendisi, deniz subayı vb. dostları vardı ve onlarla sürekli olarak çalışmaları hakkında konuşuyor ve tartışıyordu.

Jules Verne 1864’te Arzın Merkezine Seyahat romanını yayınladığında yerkürenin katmanları ve yapısı hakkında önemli bilimsel bilgiler edinilmiş durumdaydı. 1864, aynı zamanda Maxwell’in elektromagnetik alan kuramını oluşturduğu tarihtir. İlk uçak olduğu kabul edilen La France’ın ilk uçuşunu yapmasına (1884) ise daha 20 yıl vardı.

Herbert George Wells’in portresi (1920- George Charles Beresford) – Wikimedia Commons

G. Wells ise çok okunan ve ilk bilimkurgu romanı olan Zaman Makinesi’nde (1895), uzay aracının tasvirinde bilimkurguya başvurmuştu ama romanı, bütünüyle bakıldığında bir bilimkurgu olmaktan ziyade sosyal ilişkilerin metaforik eleştirisine dayanan bir eser niteliğindeydi. Wells’in eserlerinde bilimkurgu ve distopya iç içedir. Doğa bilimleri öğrenimi görmüş olan Wells, eserlerinde bilimin ve teknolojinin gelişiminin istismar edilmesini eleştiren bir genel yaklaşım içerisindeydi.

Wells de Doktor Moreau’nun Adası (1896), Görünmez Adam (1897), Dünyalar Savaşı (1898), Ay’daki İlk İnsanlar (1901) gibi bilimkurgu eserleriyle Jules Verne gibi 19. yüzyılın ikinci yarısında ve 20. yüzyılın başlarında bilime ve doğanın işleyişine olan merak ve ilgiyi uyarması, bilimsel  bilgilerin ve düşünüş biçiminin halk içinde yayılması ve gençlerin bilime yönelmesini güçlendirmesi bakımından önemli katkılarda bulundu.

20. yüzyılda bilimkurgu, bilimde ve teknolojideki önemli gelişmelere bağlı olarak büyük bir gelişme gösterdi. Bilimkurgu, sinema sanatı eserlerinin de önemli bir bölümünü oluşturdu.

Modern bilimkurgu günümüzde, eskisinden daha fazla olarak hem bilimdeki büyük ilerlemelerin sonucu hem de bu ilerlemelerin kaynaklarından biri olarak gelişmesini sürdürüyor.

Osman Bahadır

*Arzın Merkezine Seyahat, Fransa’da yayınlanışından 21 yıl sonra İstanbul’da 1885 yılında Türkçe olarak yayınlandı. Jules Verne’in Türkçeye çevrilen ilk kitabı Seksen Günde Devrialem (1873)’dir. Bu eserin Fransa’da yayınlanışından iki yıl sonra 1875’te Türkçeye çevrilmiş olması dikkat çekicidir. Verne’in diğer ünlü eserlerinden Balonla Beş Hafta (1863), Türkçede 1888’de, Denizler Altında 20.000 Fersah (1870) ise 1890’da yayınlandı.

Yararlanılan kaynaklar

Mary Shelley; Frankenstein ya da Modern Prometheus, Hasan Ali Yücel Klasikler Dizisi, İngilizce aslından çeviren; Yiğit Yavuz, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2019.

Jules Verne; Arzın Merkezine Seyahat, çeviren; Ayşe Meral, Alfa Yayınları, İstanbul, 2019.

G. Wells; Zaman Makinesi, Bir Buluş, İngilizce aslından çeviren; Celal Üster, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2017.

Gregory Claeys (ed.); Ütopya Edebiyatı, Cambridge Edebiyat Araştırmaları, Çevirenler; Zeynep Demirsü-Damla Göl, Özgen Berkol Doğan Bilimkurgu Kütüphanesi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2018.

Daniel Raichvarg-Jean Jacques; Savants et ignorants, Une histoire de la vulgarisation des sciences, Editions du Seuil, Paris, 1991.

Ian McNeil (ed.); An Encyclopedia of the History of Technology, Routledge, London 1996.

Önceki İçerik Amerikan Başkanlık Rejimi ve Başkan’ın Azil Süreci
Sonraki İçerikSiyaset, toplumsal hareketler ve refah sistemleri
Osman Bahadır

İTÜ Maden Fakültesi Petrol Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu. Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü’nden yüksek lisans derecesi aldı. Denis Diderot (Paris VII) Üniversitesi Bilimler ve Teknikler Tarihi ve Epistemoloji Bölümü’nden DEA derecesi aldı. 1991-1994 yılları arasında 30 sayı aylık Bilim Tarihi dergisini çıkardı. 2004-2011 yılları arasında İTÜ’de Bilim ve Teknoloji Tarihi dersi verdi. Bilim tarihi üzerine 18 kitabı yayınlandı.

Kitaplarından bazıları:  Bilim Cumhuriyetinden Manzaralar (2000), Cumhuriyetin İlk Bilim Dergileri ve Modernleşme (2001), Matematikte Bir Öncü Kerim Erim (2006), Türkiye’de Üniversite Anlayışının Gelişimi 1861-1961 (2007), Türkiye’de Temel Bilimlerde İlk Araştırmacılar (2007), Osmanlılardan Cumhuriyete Bilim (2012), Bilimde Öncü Kadınlar (2013), Osmanlılardan Cumhuriyete Sekülerleşme (2017), Osmanlılardan Cumhuriyete Elektrik (2020).