Sovyetler Birliği’nde teknoloji

Sovyet kozmonot Valentina Tereshkova uzaya çıkan ilk kadın oldu. Vostok 6 görevi - 16 Haziran 1963 (NASA)

Sovyetler Birliği, ilk yıllarından itibaren, ekonomik geriliğiyle çelişen bir enerjiyle büyük ölçekli teknolojiyi benimsedi. Ekonomik geriliğinden kaynaklanan girişim yetersizliğini, büyük halk kitlelerini ekonomik inşaya seferber etmek suretiyle kapatma yolunu tuttu.  Ülkenin yöneticileri ve düşünürleri, teknolojiyi ve özellikle de büyük ölçekli teknolojiyi, büyük bir tarım ve köylü toplumunu sosyalist bir sanayi toplumuna dönüştürmede temel bir araç olarak gördüler.

İngiltere, Fransa, Almanya, ABD, Japonya gibi ülkelerde de büyük ölçekli teknoloji esas alınmakla birlikte, Sovyetler Birliği’ndeki durum bu ülkelerdekinden  farklıydı, çünkü Sovyetler Birliği ideolojik olarak teknisistti ve büyük ölçekli ekonomisi devlet kontrolünde geliştiriliyordu. Bu durum bu ülkenin egemen ideolojisinin, bilime ve özellikle de teknolojiye önem vermesiyle ilgiliydi. Ülkenin özellikle kuruluş aşamalarında her meslek grubundan teknik okulların yaygınlaşmasına büyük önem verdiler. Teknolojik gelişmenin temel gelişme hattı olduğu düşünülüyordu (Technology decide all).

Sovyet teknolojisinin yönelimi esas olarak iki temel üzerine dayanıyordu; eşitlikçi bir ideolojinin hedeflenmiş olmasının yarattığı gereklilikler ile girişim ve kaynak yetersizliklerini bertaraf etme zorunluluğundan kaynaklanan büyük bir kitlesel emek gücü kullanımına.

Ekonomik konulardaki önemli kararları alma yetkisi, ekonomi planlamacılarının, bilim insanlarının ve mühendislerin danışmanlığında hareket eden  partinin merkez komitesindeydi. Sovyetler Birliği’nde bilimin ve eğitimin yükseltilmesi ve yaygınlaştırılması devletin temel politikasıydı. Bu çerçevede bilimsel araştırma enstitüleri kuruldu ve ülke çapında halkın eğitilmesine büyük önem verildi. Ancak Sovyetler Birliği’nde eğitim ve medya üzerindeki sıkı ideolojik kontrol, yapılan çalışmaların sosyal etkinliğini, yararlılığını ve güvenirliğini fazla sorgulamayan bir bilim insanı ve mühendis topluluğu yaratmıştı.

Öte yandan ekonomik üretim aşamasındaki çalışmalarda ve üretilen ürünün işlevlerinde ve hizmette, güvenlik, konfor ve çevreyi koruma bakış açıları çok zayıftı. Bu genel yaklaşıma bağlı olarak tehlikeli denebilecek hızlarda hidroelektrik santralları inşa ettiler, fosil yakıt kullanan yüksek fırınlarda çevre kirliliği faktörünü hesap ve kontrol etmediler ve bu tür kontrolü sağlayan aygıtlara da aldırmadılar. Ekolojik koşulları, doğadaki ilişkileri ve dengeleri gözetmeden nehir yataklarını değiştirdiler.

Aral Gölü’nün 1960’taki yaklaşık sınırları sarı çizgiyle gösterilmiş. Bu resimde 2000 yılı ve 2018 yılı’ndaki uydu görüntüleri yer alıyor. (NASA-EarthObservatory-https://earthobservatory.nasa.gov/world-of-change/aral_sea.php)

Örneğin dünyanın dördüncü büyük gölü olan Aral gölü, bu salt teknik bakış açısının bir sonucu olarak neredeyse tamamen kurudu. Nükleer reaktörleri henüz erken sayılabilecek bir aşamada standartlaştırdılar.

6 Ekim 1957 Milliyet gazetesi baş sayfa haberi. Milliyet arşivleri (http://gazetearsivi.milliyet.com.tr)

Bununla birlikte Sovyetler Birliği 4 Ekim 1957’de Sputnik-1’i uzaya göndererek yeni bir tarihsel dönemi, uzay çağını başlattı. Sputnik-1, dünya yörüngesine giren ilk uzay aracıdır. Sovyetler Birliği, uzay çalışmalarında elde ettiği başarıları, kendi sosyal sisteminin kapitalist sistem karşısındaki üstünlüğünün bir göstergesi olarak görüyor, sunuyor ve bu nedenle de çok pahalıya mal olan bu girişimleri, sınırlı imkanlarını zorlayarak sürdürüyordu. 1970’li yılların sonlarında Sovyetler Birliği’nin uzay çalışmaları yavaşladı.

Ülke yönetiminin konstrüktivist vizyonu, başlıca olarak Lenin’in elektrifikasyon, Stalin’in kanallar ve hidroelektrik santrallar, Kruşçev’in atom enerjisi ve uzay teknolojisi ve Brejnev’in Sibirya nehirlerinin yataklarını değiştirme projelerinde görülebilir.

Lenin, teknolojiyi, Rusya’nın ekonomik geriliğini gidermenin en önemli aracı olarak görüyordu. Stalin teknolojiyi daha ziyade, çok güçlü bir devlet inşa etmek ve büyük devletlerin ekonomik ve askeri düzeyine yetişmek amacıyla kullandı. Kruşçev ise teknolojiyi, özellikle ekonomiyi modernleştirmek ve yaşam standartlarını yükseltmek için kullanmak istiyordu.

Öte yandan bütün bu büyük teknoloji projeleri, devletin aslında azaltılması düşünülen bürokratik gücünün tam tersine artmasına yol açtı. Bürokratik yapının güçlenmesinde dış müdahalelerin ve ABD ile sürdürülen şiddetli ekonomik, siyasi, teknolojik vb. rekabetin de elbette önemli bir rolü oldu. Bürokratik yapının güçlenmesi ise kaçınılmaz olarak toplumsal eşitlik ve özgürlük hedeflerinin zayıflaması, insan haklarının sınırlanması, yok edilmesi sonucunun doğmasında etken oldu.

Sovyetler Birliği’nin farklı tarihsel dönemlerdeki ekonomik ve politik yapısında önemli değişiklikler olmasına karşın, Sovyet iktidarının büyük ölçekli teknolojik dönüşüm konusundaki temel yaklaşım biçimi önemli bir değişim geçirmeden varlığını korudu.

Osman Bahadır

Yararlanılan kaynaklar:

  • James T. Andrews; Science for the Masses, The Bolshevik state, public science and the popular imagination in Soviet Russia, 1917-1934. Texas A&M University Press, 2003.
  • Alec Nove; The Soviet Economy, An Introduction, Revised edition, Praeger University Series,New York, 1966.
  • Fisher George (ed.); Science and ideology in Soviet Society, New York, 1967.
Önceki İçerikSiyaset Bilimi ve Bilimsel Yöntem
Sonraki İçerikKanserde hücresel immünoterapi ve TCR-NK hücreleri
Osman Bahadır

İTÜ Maden Fakültesi Petrol Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu. Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü’nden yüksek lisans derecesi aldı. Denis Diderot (Paris VII) Üniversitesi Bilimler ve Teknikler Tarihi ve Epistemoloji Bölümü’nden DEA derecesi aldı. 1991-1994 yılları arasında 30 sayı aylık Bilim Tarihi dergisini çıkardı. 2004-2011 yılları arasında İTÜ’de Bilim ve Teknoloji Tarihi dersi verdi. Bilim tarihi üzerine 18 kitabı yayınlandı.

Kitaplarından bazıları:  Bilim Cumhuriyetinden Manzaralar (2000), Cumhuriyetin İlk Bilim Dergileri ve Modernleşme (2001), Matematikte Bir Öncü Kerim Erim (2006), Türkiye’de Üniversite Anlayışının Gelişimi 1861-1961 (2007), Türkiye’de Temel Bilimlerde İlk Araştırmacılar (2007), Osmanlılardan Cumhuriyete Bilim (2012), Bilimde Öncü Kadınlar (2013), Osmanlılardan Cumhuriyete Sekülerleşme (2017), Osmanlılardan Cumhuriyete Elektrik (2020).