Bilimsel araştırmaların paylaşımında “FAIR”

Shuttterstock

Son bir-iki yıldır bilimsel çalışmalarda elde edilen verilerin, kullanılan tekniklerin ve en önemlisi bulunan sonuçların paylaşılması konusu yoğun bir şekilde tartışılmaya başlandı. Paylaşımların etkin bir şekilde gerçekleşebilmesi için çaba gösteren bağımsız kuruluşlar ortaya çıkıyor. Bunlardan bir tanesi olan Açık Bilim Platformu hakkında Burak Tunca’nın yazısını daha önce yayınlamıştık.

Araştırma sonuçlarını açıklamak deyince aklımıza hemen yayın yapmak geliyor. Ama bilhassa makale yazımında, sayfa ve kelime kısıtlamaları gibi nedenlerle çok daha özet bilgiyi, büyük ölçüde o sahanın jargonunu kullanarak yazmak zorunda kalıyoruz. Bulunan sonuçların ana fikri makalede bulunmakla beraber, pek çok detay ne kadar önemli olsa da makaleye girme şansını bulamıyor. Bu nokta tabii bilerek yapılan etik ihlallerine de olanak sağlıyor.

Gerçekleştirilmesi zor bir deneyde bulunduğu iddia edilen bir sonucun doğru olup olmadığını göstermek hiç de kolay değildir.  Bilimsel yarışmanın yoğun olduğu sahalarda ise bu durum çok daha tehlikeli olabilir. Burak Tunca’nın yazısında bahsedilen soğuk füzyon olayı buna ilginç bir örnektir. Soğuk füzyon deneylerini yapan bilimciler Fleischmann ve Pons’un deney sonuçlarının muhtemelen yanlış olduğu bazı bilimciler tarafından tahmin edilmesine rağmen, takip eden dönemde dünyada çok sayıda laboratuvarda benzer deneyler yapıldı. Türkiye de dahil olmak üzere pek çok yerden de olumlu sonuç aldıklarına dair haberler geldi.  Aslında Fleischmann ve Pons son derece ünlü insanlardı ve işin kontrolden çıkmasına biraz da üniversitelerinin, çalışmaların tam sonlandırılmasını beklemeden reklama başlaması neden oldu (detaylı okuma Frank Close- Too hot to handle).

Bu yanılgı nasıl önlenebilirdi? Eğer yapılan deneylerin detayları herkes tarafından bilinseydi, o zaman sağduyu sahibi bilimciler doğru yorumu yapabilirlerdi.

Soğuk füzyon örneği, gerek bilinçli/bilinçsiz yanlışlıkları ve gerekse de zaman/para israfını önlemek için doğru bilgilerin doğru paylaşımının ne kadar önemli olduğunu güzel anlatıyor.

Doğru paylaşım derken…

Bugün bazı dergiler, makalede kullanılan yazılımların da eklenmesini istiyorlar. Daha ötesi bazı dergilerde, editörlerin bu denemeyi yapabilecekleri şekilde bilgilerin sisteme girilmesi şart koşuluyor.

Bu konuda bir başka girişim de belirli sayıda derginin aldıkları karar ile makale ile beraber hakemlerin raporlarını da basmaları. Bu işlemin hakemlerin davranışlarını kısıtlayacağı ön görülse de deneme süreci sonunda belirli bir etki gözlenemedi. Gelecekte pek çok derginin bu politikayı benimseyeceği düşünülüyor.

Sonuçta, bilim dünyasında açık olmaya yönelik girişimler hız kazanıyor. Tabii rekabetin de çok önemli olduğu bir dünyada, açık olmak ne demektir sorusunun yanıtını da belirlemek gerekiyor.

ABD Akademileri, Avrupa Komisyonu ve Wellcome Vakfı FAIR ismi ile anılan bir girişimde bulundular. İngilizce de “fair” pek çok anlama gelmekle beraber olumlu bir şekilde dürüst ve adil olmayı ifade eder. FAIR “Findable, Accessible, Interoperable ve Reusable” kelimelerinin baş harflerinden oluşmaktadır. “Bulunabilir, erişilebilir, her yerde çalışabilir ve tekrar kullanılabilir” anlamlarına gelen bu kelimeler verilerin paylaşımında önemli olan kavramları listeliyor.

Verilerin paylaşılması sadece bilgilerin bir sisteme yüklenmesi anlamına gelmiyor. Bu bilgilerin nasıl kullanılacağının netleştirilmesi ve kaybolmadan saklanması sağlanmalı. Bazı bilgilerin gizliliği de ayrı bir konu.  Örneğin hasta bilgilerinin paylaşımının ciddi etik konular içerebileceği dikkate alınmalı.

Görüldüğü gibi sadece iyi niyet bu sorunu çözmeye yetmiyor. Bu paylaşımın teknik alt yapısının hazırlanması ve daha önemlisi prensiplerinin belirlenmesi ve bu prensiplerin kabul edilmesini beklemek durumundayız.

Ersin Yurtsever
Bilim Akademisi üyesi
Koç Üniversitesi Kimya Bölümü öğretim üyesi

FAIR prensipleri hakkında daha fazla bilgi için:
Wilkinson M.D. vd., The FAIR Guiding Principles for scientific data management and stewardship, Scientific Data, Mart 2016. 

Önceki İçerikPeriyodik tablonun ardındaki kadınlar
Sonraki İçerik8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü
Ersin Yurtsever

Bilim Akademisi üyesi Ersin Yurtsever,  ODTÜ Kimya Bölümü’nden 1971 yılında lisans ve 1973 yılında yüksek Teorik Kimya dalında yüksek lisans derecesini aldı.  Virginia Commonwealth Üniversitesi’nde (ABD) yaptığı Kimya doktorasını 1976 yılında tamamladı. Araştırma alanı, kimyasal olayların matematiksel modellemeleridir.

ODTÜ Kimya Bölümü’nde öğretim üyeliği (1980-1995), ODTÜ Eğitim Fakültesi Dekanlığı (1993-1995), Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Yönetim Kurulu üyeliği (1997-2001), Koç Üniversitesi Fen ve İnsani Bilimler Fakültesi Dekanlığı (2001-2008), Koç Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanlığı (2008-2010) yaptı.

1995’ten bu yana da Koç Üniversitesi Kimya Bölümü’nde öğretim üyesi olan Ersin Yurtsever, Bilim Akademisi’nin kurucu üyelerindendir ve 2011-2017 yılları arasında yönetim kurulu üyeliği yapmıştır.