Einstein’ın özel ve genel görelilik kuramlarından ülkemizde 1920 yılından itibaren bahsedilmeye başlandı. İlk defa olarak o yıl matematikçi Kerim Erim, 1922’de de Dr. Akil Muhtar beyler bu kuramlar üzerine konferanslar verdiler. Daha sonraki yıllarda Kerim Erim, 1925 yılında Fen Alemi dergisinde bu konuda dört yazı, fizikçi Mehmet Refik Fenmen aynı yıl içinde ve aynı dergide bir yazı, matematikçi Hüsnü Hamid (Sayman) Darülfünun Fen Fakültesi Mecmuası’nda 1925 ve 1926 yıllarında iki yazı, Salih Murad (Uzdilek) Tabiat Alemi dergisinde 1926 yılında iki yazı yayınladılar.
Özel ve genel görelilik kuramları üzerine ülkemizde yayınlanan ilk kitap ise 1924 yılında fizikçi Mehmet Refik (Fenmen)’in Aynştayn Nazariyesi ana başlıklı, Mekan, zaman ve kütle mefhumlarının tebdili (Mekan, zaman ve kütle kavramlarının değişmesi) alt başlıklı kitabıdır. (Görelilik kuramı üzerine ülkemizdeki ikinci kitabı, Hüsnü Hamid bey Aynştayn Nazariyelerinin İlmi Kıymeti adıyla 1925 yılında yayınladı).
Mehmet Refik Fenmen’in (elimizdeki) kitabının kapağında şunlar yazılı:
Darülfünun Fen Medresesi müderrislerinden Mehmed Refik
Aynştayn Nazariyesi
Mekan, zaman ve kütle mefhumlarının tebdili
İkinci tab (baskı)
Beş fasıl (bölüm), 12 şekil ilavesiyle genişletilmiştir
İstanbul – Matbaa-i Amire
1340 (1924)
Mehmet Refik beyin kitabı 75 sayfadır. İkinci baskısında yeni beş fasılın ilavesiyle kitap 18 bölüme ulaşmıştır. Bölüm başlıkları şunlardır (kısmen sadeleştirilmiş olarak):
- Önsöz
- Giriş
- Birinci bölüm: Aynştayn nazariyesi nasıl doğdu?
- İkinci bölüm: Fizo (Fizeau) tecrübesi.
- Üçüncü bölüm: Maykılson tecrübesi (Michelson deneyi)
- Dördüncü bölüm: Lorentz’in izahı.
- Beşinci bölüm: İzafiyeti mahdudinin (özel göreliliğin) başlangıcı.
- Altıncı bölüm: Mekan ve zamanın izafiyeti (göreliliği).
- Yedinci bölüm: Kütle kavramı
- Sekizinci bölüm: Madde ve kudret (enerji)
- Dokuzuncu bölüm: Özel göreliliğin dayanakları
- Onuncu bölüm: İzafiyeti umumiye (genel görelilik), ilk bilgiler
- Onbirinci bölüm: Yeni cazibe (çekim) kanunu
- Onikinci bölüm: Işığın kütlesi
- Onüçüncü bölüm: Utarit’in hareketinin izahı.
- Ondördüncü bölüm: Ziya-i Şems (Güneş ışığı) tayfındaki çizgilerin kırmızıya doğru tebdil-i mekan etmesi (yer değiştirmesi)
- Onbeşinci bölüm: Yeni mekan-zaman kavramı
- Onaltıncı bölüm: Kainatın sonsuz ve hudutsuz olması.
- Onyedinci bölüm Aynştayn nazariyesinin kıymeti ve hayatımıza tesiri
- Onsekizinci fasıl: İtirazların incelenmesi ve hataların düzeltilmesi
Mehmet Refik bey kısa önsözünde ise şunları söylüyor:
“Yeni bilimsel keşiflerin birkaç seneden beri memleketimizde uyandırmakta olduğu merak, irfan sahasındaki ilerlememizin en açık kanıtıdır. Pek övgüye değer olan bu hale yalnız büyük şehirlerimizde değil, Anadolu’muzun en ücra ve uygarlık araçlarından mahrum köşelerinde dahi rastlandığını gurur ile söyleyebilirim. Her tarafta bilimin yeni keşiflerine büyük bir ilgi gösterilmektedir.
Özellikle Aynştayn nazariyesi (kuramı) layık olduğu önemi görmektedir. Bu nazariyenin temel hatlarını herkese anlatmak amacıyla yazmış olduğum kitapçığı kısa bulanlar, daha fazla ayrıntı isteyenler çok oldu.
Muhterem okurlarımın arzusunu tatmin için “Aynştayn Nazariyesi” adlı eserimin ikinci baskısının genişletilmesini ve yeniden beş bölüm ilavesiyle yayınlanmasını uygun buldum.
Aynı zamanda eserin ilmi seviyesini de yükseltmeye gayret ettim.
Vatandaşlarıma, bilimin müstesna olan güzellik ve yüceliğini bu vesile ile göstermeyi başarmış isem kendimi bahtiyar sayarım.
Erenköy, Mayıs 1924.”
Mehmet Refik beyin eserinin birinci baskısının biraz daha kısa olduğu anlaşılıyor. İkinci baskıda eklenen beş bölümün hangileri olduğu belirtilmiyor. Bunları ancak kitabın birinci baskısına bakarak anlayabileceğiz. Yazar, görelilik kuramının doğuşunu ve gelişmesini gerçekten çok başarılı ve anlaşılır bir dille anlatıyor. Hem kuramın tarihsel köklerini veriyor hem de gelişmeleri çok ayrıntılı olarak anlatıyor. Ayrıca kurama karşı ileri sürülen itirazları da inceliyor. Eserinin dönemi için çok zengin ve yararlı bir kaynak olduğu açık.
Aynştayn Nazariyesi’nin kaç adet basıldığını bilmiyoruz. Ancak Cumhuriyetin ilanından hemen sonra yayınlanmış olan bu kitabın birkaç ay sonra da ikinci baskısını yapması, Cumhuriyetin ilk yıllarında entelektüellerin ve halkın bilime olan ilgilerinin bir işareti olması bakımından gerçekten dikkat çekicidir.
Mehmed Refik Fenmen kimdir?
Mehmed Refik, 1882 yılında Preveze’de doğdu. Hürriyet kahramanı olarak anılan Mithat Paşa’nın torunudur. Yüksek öğrenimini Avrupa’da yapan Mehmed Refik, önce Lozan Üniversitesi matematik-fizik bölümünü bitirdi, sonra da Belçika’da Liege Üniversitesi’nden yüksek başarı derecesiyle elektrik mühendisi olarak mezun olup ülkesine döndü. Önce Hendese-i Mülkiye (Mühendis Mektebi)’de elektrik dersi muallimliği (öğretmenliği) yaptı. Bu dersin geliştirilmesinde büyük rolü oldu. Daha sonra Nafıa Dairesi’nde elektrik mühendisi olarak çalıştı. Hendese-i Mülkiye’nin askeri idareden ayrıldığı 1910 yılında Mühendis Mektebi’nin ilk sivil müdürü oldu. Mehmed Refik beyin müdürlük dönemi, Mühendis Mektebi’nin modernleştirilmesi yönünde çok önemli adımların atıldığı bir evre olmuştur.
Mehmed Refik bey, 1919’da Darülfünun Fen Medresesi umumi fizik ve elektrik kürsüsü muallimliğine tayin edildi ve bir süre sonra da müderrisliğe yükseltildi. Darülfünun’da kız ve erkek öğrencilerin aynı sınıfta birlikte ders görmelerini başlatan, Mehmed Refik beydir.
Mehmed Refik bey, 1926 yılında Zonguldak Maden Yüksek Mühendis Mektebi müdürlüğüne ve 1928’de de bu görevinin yanı sıra Zonguldak Kömür İşletmeleri Umum Müdürlüğü’ne getirildi. 1943-46 yıllarında Kocaeli milletvekili oldu. 1957’de vefat etti.
Mehmet Refik beyin 1925-1926 yıllarında 24 sayı olarak yayınladığı Fen Alemi dergisi, Cumhuriyet dönemindeki ilk popüler bilim dergisidir. Mehmet Refik (Fenmen)’in çeşitli dergilerdeki makalelerinin yanı sıra telif ve çeviri olarak yayınlanmış 33 kitabı bulunmaktadır.