Dilhan Eryurt: çalışmaları, etkisi ve kişisel arşivi

D.r Dilhan Eryurt, Goddard Uzay Arastirmalan Enstitüsünde. Kaynak

Dilhan Eryurt’un adını ilk olarak ODTÜ Fizik Bölümündeki öğrenciliğim sırasında duymuştum. Ne var ki bu süre içinde tanışma fırsatım olmamıştı. Emekli olmuştu ama onun öğrencileri benim hocalarımdı. Ben de lisans düzeyinde astrofizik dalını seçmiş, bu alanda onun öğrencilerinden birkaç ders almıştım. Bölümü bitirdikten sonra TÜBİTAK Bilim ve Teknik dergisinde yarı zamanlı olarak çalışmaya başladım. Bir yandan ODTÜ’de yüksek lisans yapıyor bir yandan da çoğunlukla astronomiyle ilgili yazılar hazırlıyordum. Dergide o dönem TÜBİTAK bilim ödülü almış bilim insanlarıyla ilgili bir yazı dizisi başlatılmıştı. Elbette ben de Dilhan Eryurt’la tanışma ve onunla ilgili bir yazı hazırlama fırsatını kaçırmadım.

Dilhan Eryurt, 1926-2012.

Dilhan Hanım beni evinde, çok sıcak bir şekilde karşıladı. Çaylarımızı alıp geniş bir pencerenin önüne yerleştirilmiş, aralarında yuvarlak bir sehpa bulunan iki koltuktan oluşan fiskos köşesine yerleştik. Ben TÜBİTAK’ta yarı zamanlı çalışarak ODTÜ’de yüksek lisans yapan bir öğrenciydim hâlâ. Beni evinde ağırlayansa benim de ilgi duyduğum ve eğitimini alığım konuda çalışan, bu alana çok önemli katkılarda bulunmuş, son derece saygın bir bilim kadınıydı. O nedenle nasıl heyecanlı olduğumu söylememe bile gerek yok belki de. 

Dilhan Hanım’la ilgili yazım, onun hakkında bir şeyler öğrenmek, belki bir gazete haberi ya da bir belgesel yapmak üzere araştırma yapan birçok kişiye referans oldu. Kimi zaman Dilhan Hanım hakkında bilgi almak için bana da ulaştılar. Benim Dilhan Hanım’la ilgili bildiklerim, o zaman kendisinin, öğrencilerinin ve çalışma arkadaşlarının bana anlattıklarıyla sınırlıydı ve daha fazlasını öğrenmek istediklerinde de onları yine çalışma arkadaşları ve öğrencilerine yönlendirdim. 

Akoğlu’nun, “Bilim ve Teknik” dergisinde yayımlanan makalesinin ilk sayfası. Kaynak

Elbette Bilim ve Teknik dergisindeki yazım Dilhan Hanım’ın yaşamı ve çalışmalarının çok kısa bir özetiydi, belki de çok şey atlanmıştı. Ancak şimdi geriye kalanlara bakınca, o zaman iyi ki bu görüşme gerçekleşmiş ve bu yazıyı hazırlamışım diye düşünüyorum. O zamanlar elbette Dilhan Hanım’ın çalışmaları konusunda bilgi sahibi olanlar kendisine büyük bir saygı bir sevgi duyuyordu. Neyse ki yapılan bilimsel çalışmalar ortadan kaybolmuyor. Ne var ki, yakın zaman önce üzülerek öğrendiğim, daha doğrusu bir kere daha hatırlamak durumunda kaldığım üzere değerlerimize sahip çıkma konusunda pek de iyi değilmişiz. 

Neyi öğrendiğime gelirsek ki buna Dilhan Hanım hakkında araştırma yapan herkes bir şekilde denk gelecektir… Yargıç Cemal Fazıl Karakaş’ın Yargıtay’ın ana binasındaki geri dönüşüm “çukurunda” bulduğu kitap ve belgelerden bahsediyorum. Sayın Karakaş, “Yargıtay Mazisinde Bir Astrofizikçi: Prof. Dr. Dilhan Eryurt” adlı makalesinde anlattığı üzere, bir gün buraya atılan kitap ve belgeler arasında “eski fakat ustaca ciltlenmiş” olarak tanımladığı bir Nutuk bulur. İç sayfasındaki yazının altında da Maarif Vekil unvanı ile atılmış Yücel sözcüğünün okunduğu bir imza vardır. Ben bu yazıyı şaşkınlık içinde okurken, Dilhan Hanım’ın daha görüşmemizin başlarında bahsettiği, dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel imzalı Nutuk kitabı olduğunu hemen anladım. Çünkü Dilhan Hanım, aldığı tüm ödüller arasında onun için en değerlisinin bu Hasan Âli Yücel imzalı Nutuk olduğunu vurgulamıştı. 

Cemal Bey, Dilhan Eryurt’a ait olan bu Nutuk ile birlikte birçok başka belgeye de ulaşmış. Bu belgeler arasında Dilhan Eryurt’un bizzat ya da müşterek olarak yazdığı makaleler, kitaplar, yurtdışından ya da Türkiye’den gönderilmiş çeşitli davet ve teşekkür mektupları, hatta vize başvuruları ve sağlık tarama testleri sonuçları bulunuyor. Cemal Bey, Nutuk haricindeki tüm belgeleri, makaleleri, dergi ve kitapları benim de ODTÜ’deki zamanımım büyük bölümünü geçirdiğim Amatör Astronomi Topluluğuna, gençlerin bu mirasa sahip çıkacağına inanarak emanet etmiş. Ben de bunu öğrendikten sonra topluluk odasına giderek tüm bunları inceleme fırsatını bulabildim, bazılarını fotoğrafladım.

Dilhan Eryurt’un büyük çoğunu bundan 26 yıl önceki görüşmemizde bana anlattıklarından derlediğim hikayesine gelirsek…

Solda annesinin dizinde Dilhan Ege.

Dilhan Hanım’ın babası, Ziraat Vekaletleri müsteşarlarından ve 7.-8. dönem Denizli Milletvekili olan Abidin Ege, Bornova’da bugünkü Ege Üniversitesinin temelini oluşturan Ziraat Mektebini kurma çalışmaları için İzmir’deydi. Dilhan Eryurt bu döneme denk gelen 29 Kasım 1926’da İzmir’de doğar. Bundan kısa bir süre sonra İstanbul’a, birkaç yıl sonra da Ankara’ya yerleşirler. İlkokulu Mimar Kemal İlkokulunda okur. Onu o zamanlar en çok etkileyen olaylardan biri Onuncu Yıl Marşı’nı söylemek için onları sokaklarda dolaştırmaları olmuş. Babası da ona küçüklüğünden beri hep şunu aşılamış: Oku, kendini geliştir ve ülken için bir şeyler yap! Dilhan Hanım bu sözleri yaşamı boyunca hep kalbinde taşımış ve ilke olarak benimsemiş.

Dilhan Hanım ilk ve orta öğrenimini Ankara’da tamamlar. Başarılı bir öğrencidir. Ankara Kız Lisesinden mezun olurken aldığı takdirnamenin yanı sıra, aldığı tüm ödüller arasında ayrı bir yere sahip olan bir de ödül alır. Bu ödül Mustafa Kemal Atatürk’ün Nutuk’udur. Ödülü verense dönemin Milli Eğitim Bakanı olan Hasan Âli Yücel’dir. 

Ankara Kız Lisesi İftihar Kitabından. Kaynak

Dilhan Eryurt’un lisedeyken en sevdiği ders matematiktir. Bu nedenle liseyi bitirdikten sonra üniversitede matematikle ilgili bir bölümde okumak ister. Kendi deyimiyle matematiksel düşünce ilgisini çekiyordur. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesinde Yüksek Matematik ve Astronomi sertifikaları birlikte verilmektedir. 1942-1943 eğitim ve öğretim yılında bölüme öğrenci olarak girer. O sıralar henüz astronomiye karşı büyük bir ilgisi yoktur. 

Almanya’da Hitler’in önderlik ettiği Nazi hareketi 1933 yılında iktidara geldikten sonra, birçok değerli bilim insanının görevlerinden, hatta Almanya’dan ayrılmalarına neden olur. Türkiye ise bu değerli bilim insanlarına kucak açar. İstanbul Üniversitesi değerli Alman bilim insanlarının görevlendirildiği üniversiteler arasında önde geliyordu. İşte Dilhan Eryurt’un üniversiteyi okuduğu yıllar da tam bu zamanlara denk gelir. O sırada astronomi matematiğe yardımcı ders olarak verilmektedir ve Dilhan Eryurt astronomiye ilgi duymaya başlar. 

Dilhan Hanım, üniversiteyi bitirdikten sonra, 1946 yılında Ankara Üniversitesinde Astronomi Bölümünü açmak üzere görevlendirilen Prof. Dr. Tevfik Okyay Kabakçıoğlu’nun yanında asistan olur. Kadro olmadığı için asistanlığa “fahri” olarak başlar ve yaklaşık iki yıl boyunca bu işten ücret almaz. Kabakçıoğlu, öğrencilere astronomi uygulamaları ve pratik bilgilerin verilmesi görevini Dilhan Hanım’a verir. Bu çalışmalar onun bu alandaki pratik bilgilerini artırmaya yardımcı olsa da teorik olarak yeni bilgiler öğrenmesini sağlamaz. 

Fen Fakültesi henüz kurulma aşamasında olduğundan henüz yüksek lisans derecesi de verilmiyordur. Kabakçıoğlu Dilhan Hanım’ı astrofizik eğitimi alması konusunda teşvik eder. Bunun üzerine Dilhan Hanım’ın babası onu Amerika Birleşik Devletleri’ne, Michigan’a dayısının yanına göndermeye karar verir. Tam da bu sırada Ankara Üniversitesi Fen Fakültesinde kadro çıkar ve iki yıldır beklediği atama gerçekleşir. Kadrolu asistanlığı aldıktan sonra bir buçuk yıl izin alır. 

Dilhan Hanım Michigan Üniversitesi Astronomi Bölümü’ne kabul edilir ve 1953 yılında astrofizik çalışmaları için ABD’ye gider. Astronomi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Leo Goldberg’in yanında araştırma görevlisi olarak çalışırken lisansüstü çalışmalarını sürdürür. Bu sırada uluslararası birçok başarıya imza atmış bilim insanlarından dersler alır. Michigan Üniversitesindeki hocaları Dilhan Hanım’a orada kalıp çalışmalarını devam ettirmesini ısrarla önerse de O Ankara Üniversitesinde iki yıl boyunca beklediği kadroyu kaybetmemek için Türkiye’ye dönmeyi seçer. 

Ankara Üniversitesi Astrofizik Anabilim Dalında asistan olur ve o sıralar burada bulunan Hollandalı Astronom Prof. Dr. Egbert Adriaan Kreiken’in yanında doktorasını yapar, ardından doçent unvanını alır. Eryurt, Kreiken ile birlikte çalışırken enstitüde İngilizce bilen başka asistan olmadığından derslerin Türkçeye çevrilmesi, notların Türkçe olarak yazılıp dağıtılması, kütüphane için periyodik dergilerin ve kitapların ısmarlanması gibi işler de onun görevi olur. Ayrıca Kreiken ile birlikte hafta sonları Ankara’nın etrafını dolaşıp kurulması planlanan gözlemevi için uygun bir yer ararlar. Bugün Ahlatlıbel’de bulunan gözlemevinin yeri o dönemde seçilir. 

Dilhan Hanım 1953’te Michigan Üniversitesi’nden getirdiği gözlemsel verileri kullanarak hazırladığı “Some Results of the Spectroscopic Study of The Atmosphere of 31 Cygni” başlıklı doktora tezini tamamlar. 1956’da da “The Density Gradient in the Atmosphere of the K-Type Component of the 31 Cygni” başlıklı doçentlik tezini tamamlar ve doçent olur. Bu çalışmalar Ankara Üniversitesinde yapılan astrofizik ağırlıklı ilk çalışmalardır. 

Dilhan Hanım doçentliğini Ankara Üniversitesinden aldıktan sonra, 1959’da Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının verdiği bursla iki yıllığına Kanada’ya gider. Astrofizikle ilgili hesaplamalarda çok gerekli olan bilgisayarlarla orada tanışır. Kanada’da Deep River Atom Enerjisi Laboratuvarında birlikte çalıştığı Prof. Dr. Alastair Cameron, Dilhan Hanım’dan evrende oluşan ilk yıldızların yapılarını araştırmasını ister. Yıldızlarla ilgili bildiklerimiz onlardan gelen ışınların incelenmesiyle elde edilir. Bu ışınlarda yıldızların yüzey adı verilen dış katmanlarından kaynaklanır. Bu verilerin incelenmesiyle yıldızların yüzey katmanlarının fiziksel ve kimyasal özellikleri öğrenilebilir. Ne var ki Dilhan Hanım’a verilen görev yıldızların iç katmanlarını incelemektir. Bunun yoluysa matematik, fizik ve kimya bilgilerinden yararlanarak teorik yıldız modelleri oluşturmaktır. Bu tür modelleri bilgisayar programları olmaksızın oluşturmak zordur. Dilhan Hanım ise henüz programlama diye bir şeyden habersizdir. 

Çoğunlukla kendi çabasıyla bilgisayar programlamayı öğrendikten sonra bilgisayar yardımıyla evrende ilk oluşan değişik kütleli yıldızların yapılarını inceler. Önceden hesap makineleri kullanarak yaklaşık bir haftada tamamlanabilen bu tür işlemler bilgisayarda bir saniyeden kısa bir sürede tamamlanır. Bundan sonra, yıldızların yapısını modellerken kullanacağı birçok program yazar. 

Kanada’daki görevinden sonra yine bir bursla ABD’ye, Indiana Üniversitesine gider. Indiana Üniversitesine bağlı Goethe Link Gözlemevinde, oluşturduğu yıldız modelleriyle tanınan Prof. Dr. M. Wrubel ile tanışır. Burada, büyük bir bilgisayar ona tahsis edilir ve bu bilgisayarla istediği kadar çalışır. Burada yıldız modellerinin oluşturulmasında kullanılan “Finite Difference Method” adlı bir yöntemin geliştirilmesine katkıda bulunur. Bu yöntem ABD Atomik Enerji Komisyonunun Los Alamos Bilim Laboratuvarında kullanılmaya başlanır. 

Los Alamos Bilim Laboratuvarında bir süre araştırmalarını sürdürdükten sonra National Academy of Sciences (Ulusal Bilim Akademisi) bursunu alarak NASA’nın New York’daki Goddard Uzay Araştırmaları Enstitüsünde çalışmaya başlar. O sıralar enstitüde çalışan tek kadın astronomdur. Burada Amerikan Uzay Programının geliştirilmesine yönelik çalışmalara önemli katkılarda bulunur. 

Goddard Uzay Araştırmaları Enstitüsü, Dünya yörüngesine yerleştirilen ilk uzay araçlarının geliştirildiği Goddard Uzay Uçuş Merkezinin bir alt birimi olarak 1961 yılında kurulmuştur. Kurulma amacı fizik, astronomi ve yerbilimleriyle ilgili çalışmaların yapılmasıdır. Dilhan Hanım 1959’da Kanada Atom Enerjisi Kurumu’nda çalışmak üzere Türkiye’den ayrıldığı zaman, Amerikan Uzay Programına yardımcı olacağını aklının ucundan bile geçirmez. O sırada en büyük amacı yıldız modelleri üzerinde çalışmak, özellikle de yıldızlardaki termonükleer olayları araştırmaktır.

Astrofizik çalışmalarını bilgisayarlar olmaksızın yapmak çok zordur. Çünkü modeller üzerinde çalışmak çok fazla işlem yapmayı gerektirir. Kanada Atom Enerjisi Laboratuvarında çalışma olanağı, bu bakımdan Dilhan Hanım’a çok şey kazandırır. Ünlü astrofizikçi Alastair Cameron’la tanışması da astrofizik alanında kendisini geliştirmesine çok büyük katkı sağlar. 

Dilhan Hanım Goddard Uzay Araştırmaları Enstitüsünde çalıştığı süre boyunca Cameron’la birlikte Güneş’in geçmişine yönelik araştırmalar yaparlar. O zamana kadar Güneş hakkında pek bir şey bilinmiyor, var olan kuramlar ciddi olarak eleştiriliyordur. Dilhan Hanım burada bilgisayarların işlen gücünden de yararlanarak Güneş’in oluşumundan bugünkü yaşı olan 4,5 milyar yıl boyunca geçirdiği değişimi ve bugünkü durumunu inceler. Bu o güne kadar Güneş hakkındaki en kapsamlı çalışmadır. Araştırmaları Güneş’in ilk zamanlarında daha sıcak ve parlak olduğunu, sonrasında parlaklığının azaldığını, çekirdeğinde termonükleer tepkimelerin başlamasıyla birlikte kararlı hale geldiğini gösterir. 

Bu çalışmalar astrofizik alanında çok değerliydi. Ancak uzay programı açısından da büyük önem taşıyordu. Güneş’in yapısı, uzay ortamındaki ve gezegenlerdeki ışınım ve sıcaklık değerleri ve atmosfer bileşimi uzay uçuşları için büyük önem taşıdığı için bu tür araştırmalar çok önemseniyordu. Yani bir bakıma uzay çalışmalarının gidişatı bu araştırmalara bağlıydı. 

Dilhan Hanım’ın çalışmaları, Güneş hakkındaki bazı bilgilerin yanlışlığını ortaya çıkarır. O sıralar Güneş’in oluşumundan bu yana geçen süre içinde parlaklığının giderek arttığı düşünülüyordu. Bunun tam olarak böyle olmadığının yani Güneş’in geçmişte de son derece sıcak ve parlak olduğunun ortaya çıkması yalnızda Güneş’in değil, tüm Güneş Sistemi’nin geçmişini yeniden gözden geçirmeyi gerektiriyordu. Çünkü gezegenleri ve sistemin diğer bileşenlerini oluşturan madde, başından beri yüksek sıcaklığa maruz kalmış ve kimyasal içerikleri buna göre oluşmuş olmalıydı. 

O sıralar Ay yolculuğuna çıkacak olan astronotların karşılaşacağı ortam açısından bu bilgiler çok önemliydi. Bu nedenle 1969’da Ay’a gerçekleştirilen ilk insanlı iniş için yaptığı katkılardan dolayı Dilhan Eryurt’a NASA tarafından Apollo Başarı Ödülü verilir. 

İstanbul Üniversitesi, Fen Fakültesi, Hayati Budak’ın doçentlik dersi, 1968. En önde çömelen sağdan İhsan ve Ali Girgin. Sağdan ikinci sıra, Remziye Akpınar, Mehlika Budak, Belkıs Özdoğan, Hayati Budak, Dilhan Eryurt, Cavid Ener, Nezihe Taşköprülü. Denel Fizik öğrencileri arasında Özbek Sülün. Bu öğrencilerden en sağ başta Nejat Dalay, Dilhan Hanım’ın arkasında Demir Tiryaki ve yanında Turgay Atalay. Nezihe Hanım’ın hizasında en arkadaki kişi Metin Arık. (Profs. Fatma Tepehan ve Metin Arık. Fotoğraf Prof. Mehmet Özdoğan) Kaynak: Fizikciler.info

Dilhan Eryurt Apollo Başarı Ödülü’nü almasının ardından Prof. Dr. Erdal İnönü’nün davetiyle NASA’dan izin alarak Orta Doğu Teknik Üniversitesine gelir ve bir yıl boyunca Fizik Bölümünde profesör olarak çalışır ve ülkemizdeki genç araştırmacıları yetiştirmeye başlar. 

Bu sırada TÜBİTAK’ın desteğiyle Türkiye’deki ilk Ulusal Astronomi Toplantısı’nı düzenler. Amacı, ülkemizde bulunan az sayıdaki astronomu bir araya getirerek çalışmalarını paylaşmaya teşvik etmektir. Bu toplantı yaklaşık 25 kişinin katılımıyla gerçekleşir. O sırada ülkemizde astronomi ve astrofizikle ilgilenenlerin sayısı bu kadardır. TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi’nin kurucu müdürü Zeki Aslan’ın dediği üzere, bu toplantı çok önemliydi. Çünkü ilk kez farklı üniversitelerdeki gökbilimciler ulusal nitelikteki bir toplantıda bir araya gelmiş oldular. Bu zamana kadar gökbilimcilerimiz çoğunlukla birbirlerini tanımıyor, birbirlerinin çalışma alanlarını bilmiyorlardı. Bu toplantıdan sonra Ulusal Astronomi Toplantılarına bir süre ara verilir, ancak 1978’den itibaren günümüzde Ulusal Astronomi Kongresi olarak adlandırılan toplantılar her iki yılda bir yüzlerce astronomun katılımıyla gerçekleştiriliyor. Dilhan Hanım’ın başlattığı bu toplantılar sayesinde araştırma görevlilerinden profesörlere kadar herkes birbirini ve çalışma alanını tanıyor, bilimsel iş birlikleri kuruluyor ve ortak projeler yapılıyor. 

Dilhan Eryurt, ODTÜ’deki odasında. Kaynak

Dilhan Eryurt, NASA’daki çalışmalarını sürdürmek üzere 1969 yılında ABD’ye döner. Burada yaklaşık dört yıl kaldıktan sonra yeniden ODTÜ’ye gelir ve Astrofizik Ana Bilim Dalı’nı kurar. Özellikle yıldızların yapısı ve evrimiyle ilgili yüksek lisans ve doktora dersleri verir, öğrenciler yetiştirir. 1988’de altı ay kadar ODTÜ Fizik Bölümü Başkanlığı yapar. Sonrasında da yine ODTÜ’de Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı olur. Bu görevini de beş yıl kadar sürdürür ve 1993 yılının Kasım ayında emekliye ayrılır.

Dilhan Eryurt TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi Projesi’nin ortaya çıkmasında da emek vermiştir. 1986’da gözlemevinin yer seçim çalışmaları tamamlandıktan sonra, seçilen yere gözlemevi kurulması çalışmaları başlanmıştı. Bu sırada TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi İhtisas Komitesi’ni kurdu. Komite başkanı olarak da Dilhan Eryurt seçildi. Dilhan Hanım’ın başkanlığında hazırlık ve proje çalışmaları yapıldı. Ne var ki bu komitenin çalışmaları TÜBİTAK’ın değişen yönetimi tarafından durduruldu. Komitenin yerini Türk Astronomi Derneğinin yönetim kurulu üstlendi. Dilhan Eryurt da dernek başkanı olarak girişimlerini sürdürdü. Bu girişimler sonucunda 1991 yılında gözlemevinin kurulmasına yönelik proje DPT’ye sunulacak hale geldi. 5 Eylül 1997’de, gözlemevinin açılışında Gözlemevinin Kurucu Müdürü Prof. Dr. Zeki Aslan Dilhan Eryurt’a bir onur plaketi verdi. 

ODTÜ Amatör Astronomi Topluluğu, Dilhan Eryurt’un anısını her yıl onun adıyla düzenlediği gökbilim günleri ile yaşatmaya devam ediyor.

Alp Akoğlu
GUHEM-Gökmen Uzay Havacılık Eğitim Merkezi 

Referanslar

Akoğlu, A., “Astrofizikte Öncü Bir Türk Kadını Dilhan Eryurt”, TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi, Kasım 1997, s74

Kalaycıoğulları, İ., “Yıldız Evrimi Teorisinin Öncülerinden Prof. Dr. Dilhan Eryurt”, TÜBA Günce Dergisi, Eylül 2010, s15

Karakaş, C.F., “Yargıtay Mazisinde Bir Astrofizikçi: Prof. Dr. Dilhan Eryurt”, ODTÜ’lüler Bülteni, Temmuz-Ağustos 2019

Önceki İçerikMeraklısına Bilim: Bir mikroplastik araştırma grubunda neler olur?
Sonraki İçerikAraştırma değerlendirme için verilen sözler ne kadar tutuluyor?- DORA örneği
Alp Akoğlu

ODTÜ Fizik Bölümünden mezun olduktan sonra, TÜBİTAK Bilim ve Teknik dergisinin yazar kadrosunda çalışmaya başladı. Başta TÜBİTAK Ulusal Gökyüzü Gözlem Şenliği olmak üzere çeşitli etkinliklerin koordinasyonunda rol alarak bilimin, özellikle de gökbilimin popülerleştirilmesi ve yaygınlaştırılması için çalıştı. Çeşitli üniversitelerde ve başka eğitim kurumlarında bilim iletişimi konusunda çok sayıda sunum gerçekleştirdi, bilim haberciliği konusunda eğitimler verdi. TÜBİTAK Bilim Çocuk dergisini ilk çıkaran ve uzun yıllar devam ettiren ekipte yer aldı. Derginin editörlüğünü ve ardından yayın yönetmenliğini yaptı. 2019 yılında TÜBİTAK’tan ayrıldı. 2019-2021 yılları arasında KAFA Çocuk ve Bilim dergisinin Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı. Şu anda GUHEM Gökmen Uzay Havacılık Eğitim Merkezi’nde Uzay Farkındalığı Eğitim Destek Ofisi Direktörü olarak çalışmalarını sürdürüyor.