Duyarlı, barışçı, titiz bir bilim insanı: Thomas Hodgkin ve Hodgkin hastalığı

Thomas Hodgkin gibi tıp tarihinde yer alan önemli isimlerin çalıştıkları Guy’s Hastanesinin kuruluş yıllarından bir gravür. (Kaynak: Wikipedia)
Thomas Hodgkin’in 1901’de, Londra’da yayımlanmış bir fotoğrafı (Kaynak: Wikipedia)

1832 yılında, genç bir İngiliz patolog hekim Thomas Hodgkin, yedi hastanın otopsi incelemelerinin sonucu olan bir makale yayınladı: “Lenf Bezleri ve Dalağın Bazı Patolojik Özellikleri.”[1]Thomas Hodgkin, “On some Morbid Appearances of the Absorbent Glands and Spleen” 1832, Medico-Chirurgical Transactions. 17: 68–114. Bu gözlem, günümüzde Hodgkin Hastalığı veya Hodgkin lenfoma olarak anılan klinik ve patolojik durumun çağdaş tıbba birçok yönden getirdiği katkılarının bir öncüsü olarak biliniyor.

Thomas Hodgkin ve hayatı

Thomas Hodgkin 1798’de Londra’nın kuzeyinde Petonville kasabasında orta sınıf bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası Quaker cemiyeti üyesi barışcı ve insancıl bir kişiydi. Başlangıçta bir süre eczacılık eğitimi aldıktan sonra 1819’da Londra’da bulunan St.Thomas ve Guy’s Tıp Okuluna kabul edildi. 1821’de Paris’e giderek zamanın en ünlü hekimlerinden René Laennec ile çalıştı. Laennec diğer birçok buluş dışında akciğer, kalp, barsak gibi organların seslerini dinleyebilmek için ilk stetoskopu kullanan kişiydi. (Söylentilere göre Laennec aleti çıplak insanların vücutlarına doğrudan kulaklarını dayamamak için yaptırmıştı!).

Hodgkin İngiltere’ye dönüşünde Laennec’in stetoskopunu İngiliz tıp camiasına tanıttı. 1823’de Edinburg Tıp Okulundan tıp doktoru ünvanını alan Hodgkin, bir süre İtalya ve Fransa’da özel hekimlik yaptıktan sonra yeniden Guy’s Hastanesine dönerek eğitmen ve patoloji müzesi sorumlusu olarak çalışmaya başladı. Ancak bir süre sonra Hodgkin, hastanenin yöneticisi Benjamin Harrison ile anlaşamadığından ve açık olan asistan kadrosu onun yerine başka bir doktora verilince yeni kurulan St.Thomas Hastanesine transfer oldu. Bir süre sonra oradan da ayrılarak kendini sosyal aktivitelere verdi

Thomas Hodgkin babası gibi Quaker cemiyetinin bir üyesi idi ve yaşamı boyunca bu topluluğun ilkelerini izledi. [2]Quaker’lar 17.yüzyılda İngiltere’de kurulan ve Hristiyan kökenli bir harekettir. Kendilerini “Dostların Dini Cemiyeti” olarak tanımlarlar. İnançlarına göre Tanrı her bireyin içindedir ve aracı ruhban sınıfına ve kilise benzeri dini yapılara gerek yoktur. Tüm insanlar hangi ırk, din, cinsten olursa olsun eşittir. İngiltere’de başlayan Quaker hareketi Wiliiam Penn adındaki zengin taraftarının 1681’de Amerika’ya göç etmesi ve Pennsylvania eyaletini kurmasıyla Yeni Dünyada da yayılmıştır. Tarih içinde bu aykırı inançlarıyla zulüm gören Quaker’ların bugün dünyada 300.000 civarında taraftarı olduğu bilinmektedir. İnsan hakları, inanç özgürlüğü, barış, kadın/erkek eşitliği, köleliğin kaldırılması, çevre sorunları, Avustralya ve Kanada’da yerli halkların korunması gibi konularda Quaker hareketi çağdaş toplumda temel kavramların yerleşmesinde öncü rol almıştır. Yaşamının erken dönemlerinden itibaren köleliğe karşı görüşleriyle öne çıkan Hodgkin, 1837’de İngiltere’de Aborijinleri (Avustralya yerlileri) Koruma Derneğini kurdu. Kral tarafından Kanada’da kürk ticareti yapmak ve bölgeyi yönetmekle yetkilendirilen Hudson Körfezi Şirketinin bölgedeki yerli halka karşı tutumunu eleştiren yazılar yazdı. Toplumdaki düşük sosyoekonomik tabakaların sağlık ve konut sorunlarını dile getirdi. Yazılarında yerli halkları sömüren misyoner derneklerini şiddetle eleştirdi.

Hodgkin’in, Yafa’da bulunan mezarı (Kaynak: Wikipedia)

Yaşam felsefesi ile uyumlu olarak Filistin’e bir insancıl gözlem yolculuğu sırasında dizanteriye yakalanan Hodgkin 1866’da, 67 yaşında öldü. Bugün Tel Aviv sınırları içindeki Yafa kentindeki mezar taşında şu sözcükler yer almaktadır:

“İnsanlığa ait hiçbir şey ona yabancı değildi.”[3]“Humani nihil a me alienum putobat” Romalı tiyatro yazarı Terence’ın oyunlarından birinden atfedilir

“Lenf Bezleri ve Dalağın Bazı Patolojik Özellikleri”

Hodgkin’in kritik tarihi gözlemi olan “Lenf Bezleri ve Dalağın Bazı Patolojik Özellikleri”  yazısı başlangıçta büyük bir etki yaratmadı. 1865’de aynı hastanede bir dizi vaka üzerinde incelemeler yapan Samuel Wilks bunların 1832’de Hodgkin tarafından tanımlanan vakalarla benzerliğini saptadı ve bu hastalığa “Hodgkin hastalığı” adının verlimesini önerdi. Doğal olarak Hodgkin’in zamanında mikroskop kullanımı yaygın olmadığı için Hodgkin gözlemlerini çıplak gözle organların durumunu belirleyerek ve hastaların klinik özellikleriyle bunları birleştirerek yapmıştı. 20. yüzyılın başlarında Dorothy Reed ve Carl Sternberg, Hodgkin hastalığında dokularda çok çekirdekli karakteristik dev hücrelerin varlığını gösterdiler. Bugün Reed-Sternberg hücreleri olarak tanınan bu hücreler uygun klinik ve patolojik ortamda Hodgkin hastalığı tanısı koymak için gerekli bulgu olarak kabul edilmektedir. İlginç bir nokta Hodgkin’in incelediği orijinal hastalara ait dokuların Guy’s Hastanesi Müzesinde saklanmış olmasıdır. Hodgkin’in makalesinin yayınından 100 yıl sonra bu dokularda mikroskobik inceleme yapıldığında yedi vakadan üçünün gerçekten Hodgkin hastalığı olduğu, diğer dördünün ise farklı hastalıklar olduğu saptandı.

Hodgkin lenfoma histopatolojik görünüm. Çok sayıda küçük lenfoid hücre arasında seyrek, çok çekirdekli Reed-Sternberg dev hücreleri (ok) izleniyor. (Hacettepe Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı Arşivi)

Hodgkin hastalığı

Hodgkin hastalığı oldukça nadir bir tümördür. Tüm toplumlarda 100.000 kişide 1-3 civarında görülmektedir. Ancak 15-24 yaş aralığında tüm kanserlerin %15’ini oluşturmaktadır. Genç yaş grubundaki bu sıklık ve son yıllarda büyük oranda tedavi edilebilirliğinin anlaşılması, hastalığın önemini arttırmıştır.

Hodgkin hastalığı genellikle bir veya birden fazla lenf nodülünde büyüme ile ortaya çıkar. Genellikle baş/boyun bölgesi veya göğüs içinde başlayan hastalık zamanla ilerleyerek diğer lenf nodüllerine, dalağa ve sonra da karaciğer, kemik iliği ve diğer dokulara yayılabilir. Hastaların bir bölümünde erken dönemlerde bile ateş, kilo kaybı, halsizlik, yaygın kaşıntılar gibi sistemik belirtiler görülebilmektedir. Bu nedenle Hodgkin hastalığı yıllarca bir enfeksiyon hastalığı olabileceği yönünde değerlendirilmiş ancak sonraları yapılan klinik, patolojik, moleküler çalışmalarla gerçek bir kanser türü, lenf hücrelerinden köken alan bir lenf dokusu kanseri (malign lenfoma) olarak belirlenmiştir. Bu çalışmalar sonucu hastalığın adı da “Hodgkin lenfoma” olarak güncellenmiştir.

Hodgkin lenfomanın klinik bulguları gibi patolojik özellikleri de araştırmacıları yıllarca şaşırtmıştır. Mikroskobik incelemede hemen daima artmış bağ dokusu, çok sayıda normal iltihap hücreleri (nötrofil, eozinofil, makrofaj, plazma hücreleri…) ve aralarında da değişken sayılarda Reed-Sternberg tipi çok çekirdekli dev hücreler bulunmaktadır. Son yıllarda yapılan moleküler genetik çalışmalar, özellikle dokulardan izole edilen tek Reed-Sternberg hücrelerinin incelenmesi, bu hücrelerin çoğunlukla bağışıklık sistemindeki B lenfositlerin bir türü olduğunu göstermiştir. Hastaların enfeksiyon benzeri klinik bulgular göstermesi, dokularda da çok az sayıda malign Reed-Sternberg hücresine karşılık yoğun normal iltihap hücresi bulunmasının nedeni de artık anlaşılmıştır. Reed Sternberg hücreleri, salgıladıkları hücreler arası iletişim molekülleri (sitokinler) aracılığı ile normal hücreleri uyarmakta, bölünmeye zorlamakta ve hastalık bölgelerinde yoğunlaşmalarına yol açmaktadır. Böylece dokularda tüm hücrelerin %0.1- %2’si oranında olan malign Reed Sternberg  hücreleri mikroçevrelerinde normal hücrelerden oluşan yoğun bir ortam içinde görülmektedir.

Hastalığın nedeni bugün hâlâ tam olarak anlaşılamamış olmakla birlikte bulgular Hodgkin lenfomanın bir dış etken (virüs?) ile tetiklenmiş lenf dokusu kanseri olarak nitelendirilebileceğini düşündürmektedir. Son yıllarda değişik ülkelerde bazı hastalık gruplarında %30-90 arasında Epstein-Barr virüsü ile ilişki gözlenmiştir. Bunu destekleyen bulgular Reed-Sternberg hücrelerinde Epstein-Barr virüsüne özgü antijenlerin ve DNA parçacıklarının izlenmesidir.

Hodgkin Lenfoma dokusunda Epstein Barr virüsüne özgü RNA parçacıkları (EBER in situ hibridizasyon) Hacettepe Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı arşivi

Hodgkin lenfomayı kanser alanında çok önemli bir noktaya getiren özelliklerden birisi de kemoterapi ile tümüyle iyileştirilebilen ilk kanserlerden birisi olmasıdır. 1970’li yılların ortalarında ABD Ulusal Kanser Enstitüsünden Vincent DeVita ve arkadaşları birden farklı ilacı bir şema içinde uygulayarak (çoklu ilaç tedavisi-kombinasyon kemoterapisi) Hodgkin hastalarında tam ve kalıcı bir iyileşme sağlandığını göstermişlerdir. Bu önemli buluş hem kanserin çoklu ilaç tedavisinin yararını göstermiş hem de diğer bazı kanserlerde de çoklu tedavilerle tam iyileşme sağlanabileceğini kanıtlamıştır. Bugün yaygınlık durumu ne olursa olsun Hodgkin lenfoma hastalarının ortalama %90’ında tam iyileşme sağlanabilmektedir.

1832’de Thomas Hodgkin’in titiz klinik ve patolojik gözlemlerle ortaya koyduğu hastalık geçen iki yüzyıla yakın süre içinde kanser konusundaki kavramlarımızı derinden etkilemiştir. Geçmişte, özellikle genç erişkinlerde, ciddi hastalık ve ölümlere yol açan Hodgkin lenfoma bugün çağdaş tıbbın gerçek zaferlerinden birisi olarak büyük oranda iyileştirilebilen bir kanser türüne evrilmiştir.[4]Kaynaklar:

1. Thomas Hodgkin, Biography, Thomas Hodgkin | King’s College London (kcl.ac.uk)
2. Nautial K, ThomasHodgkin,the limits of idealism/hekint.org/2017/04/25/

3-
Quakers. BBC – Religions – Christianity: Quakers
4-
Hodgkin Lymphoma: Practice Essentials, Background, emedicine.medscape.com›article/201886-overview. 2021 Apr;35(4):968-981.
5-Weniger MA, Küppers R, Molecular biology of Hodgkin lymphoma, Semin Hematol. 2024 Aug;61(4):212-220.
6- Flavell KJ, Murray PG, Hodgkin’s disease and the Epstein-Barr virus, Molecular Pathology 2000; 53:262-269
7- Mathas S, Hartmann S, Küppers R,Hodgkin lymphoma: Pathology and biology. Semin Hematol. 2016 Jul;53(3):139-47.
8- Bednarska K, Chowdhury R, Tobin JWD Epstein-Barr virus-associated lymphomas decoded., Br J Haematol. 2024 Feb;204(2):415-433.

Şevket Ruacan, Bilim Akademisi üyesi ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, emekli öğretim üyesi.

Notlar/Kaynaklar

Notlar/Kaynaklar
1 Thomas Hodgkin, “On some Morbid Appearances of the Absorbent Glands and Spleen” 1832, Medico-Chirurgical Transactions. 17: 68–114.
2 Quaker’lar 17.yüzyılda İngiltere’de kurulan ve Hristiyan kökenli bir harekettir. Kendilerini “Dostların Dini Cemiyeti” olarak tanımlarlar. İnançlarına göre Tanrı her bireyin içindedir ve aracı ruhban sınıfına ve kilise benzeri dini yapılara gerek yoktur. Tüm insanlar hangi ırk, din, cinsten olursa olsun eşittir. İngiltere’de başlayan Quaker hareketi Wiliiam Penn adındaki zengin taraftarının 1681’de Amerika’ya göç etmesi ve Pennsylvania eyaletini kurmasıyla Yeni Dünyada da yayılmıştır. Tarih içinde bu aykırı inançlarıyla zulüm gören Quaker’ların bugün dünyada 300.000 civarında taraftarı olduğu bilinmektedir. İnsan hakları, inanç özgürlüğü, barış, kadın/erkek eşitliği, köleliğin kaldırılması, çevre sorunları, Avustralya ve Kanada’da yerli halkların korunması gibi konularda Quaker hareketi çağdaş toplumda temel kavramların yerleşmesinde öncü rol almıştır.
3 “Humani nihil a me alienum putobat” Romalı tiyatro yazarı Terence’ın oyunlarından birinden atfedilir
4 Kaynaklar:

1. Thomas Hodgkin, Biography, Thomas Hodgkin | King’s College London (kcl.ac.uk)
2. Nautial K, ThomasHodgkin,the limits of idealism/hekint.org/2017/04/25/

3-
Quakers. BBC – Religions – Christianity: Quakers
4-
Hodgkin Lymphoma: Practice Essentials, Background, emedicine.medscape.com›article/201886-overview. 2021 Apr;35(4):968-981.
5-Weniger MA, Küppers R, Molecular biology of Hodgkin lymphoma, Semin Hematol. 2024 Aug;61(4):212-220.
6- Flavell KJ, Murray PG, Hodgkin’s disease and the Epstein-Barr virus, Molecular Pathology 2000; 53:262-269
7- Mathas S, Hartmann S, Küppers R,Hodgkin lymphoma: Pathology and biology. Semin Hematol. 2016 Jul;53(3):139-47.
8- Bednarska K, Chowdhury R, Tobin JWD Epstein-Barr virus-associated lymphomas decoded., Br J Haematol. 2024 Feb;204(2):415-433.

Önceki İçerikDaron Acemoğlu, araştırmaları ve 2024 Nobel iktisat ödülü
Sonraki İçerikOyun teorisi, sinyal gönderme oyunu ve Tuzsuz Deli Bekir
Şevket Ruacan

Bilim Akademisi üyesi Şevket Ruacan, 1969 yılında Hacettepe Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Pensylvania Üniversitesi ve New York Üniversitesi’nde Biyokimya ve  Patoloji eğitimi aldı

Hacettepe Üniversitesinde 1979’da doçent, 1988’de profesör oldu. 1979-2009 yılları arasında Hacettepe Tıp Fakültesi’nde Patoloji Anabilim Dalı Başkanlığı, Tıp Fakültesi Dekanlığı ve Onkoloji Enstitüsü Müdürlüğü, Etik Kurulu Başkanlığı gibi görevlerde bulundu.

Yüksek Öğretim Kurulu ve TÜBİTAK Bilim Kurulu üyesi görevlerinde bulundu. 2009-2014 yılları arasında Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Kurucu Dekanlığını üstlendi.