Müzik tarihinde teknoloji

Çam Ağacı altında lir ile kadın, Henri Martin, 1890.

Büyük müzik eserleri, müzik teknolojilerindeki gelişmeler olmaksızın yaratılamazdı.

İnsanlar daha ilk çağlarda kendi seslerinin, melodi ve ritm zevklerini tatmin etmekte yetersiz kaldığını fark ederek yeni ses kaynakları aramışlar ve bu çabalarının sonucunda ilk müzik araçlarını icat etmişlerdi. Çubukların birbirine vurulması ya da en ilkel biçimiyle davullar, büyük olasılıkla danslarında veya yürüyüşlerinde tempo tutmalarına yaramış olmalı.

Eski resimlerde ve kabartmalarda, lir gibi telli ve sirinks (pan flüt) gibi borulu araçların müzik aleti olarak kullanıldığı anlaşılıyor. Ur’da yer altından çıkartılan 11 telli bir lir kalıntısı, 5000 yıl önce yaşayan insanların farklı ses arayışı içerisinde olduklarını gösteriyor.

Mezopotamya’nın Ur şehrindeki kraliyet mezarlığından çıkarılmış Kraliçe’nin liri ve gümüş lir. (M.Ö. 2500) British Museum.

Sümerlerin 6000 yıl önce saz heyeti oluşturduklarına dair kanıtlar var [1]. Ayrıca M.Ö. 2700’lü yıllara ait bir Mısır tablosu, yedi müzisyenden oluşan bir orkestrayı göstermektedir. Bu müzisyenlerden ikisi telli, üçü borulu çalgı kullanmakta, ikisi ise bunlara tempo tutmak üzere el çırpmaktadır. II. Ramses’in büyük kraliyet hanımı Nefartari’nin elinde sistrum ile resmi. (Ebu Simbel Tapınağı)

II. Ramses’in büyük kraliyet hanımı Nefartari’nin elinde sistrum ile resmi. (Ebu Simbel Tapınağı)

Melodi tarihinin, teknoloji tarihiyle birlikte ilerlediğini söyleyebiliriz. Tarih boyunca gerçekleşmiş olan bilimsel keşifler, müzik teknolojisine de yansıdı. Havanın, sesin, çeşitli madenlerin niteliklerinin anlaşılmasına bağlı olarak, piyanoda, orgda veya başka enstrümanlarda değişiklikler yapıldı. Örneğin piyanonun gelişmesinde, ona en uygun çelik üretiminin gerçekleştirilebilir duruma gelmesinin önemli bir etkisi oldu.

İlk piyano 1709 yılında İtalyan  Bartolomeo di Francesco Cristofori (1655-1731) tarafından yapıldı.  Cristofori bu piyanoya “yumuşak ve yüksek sesli klavyeli çalgı” anlamına gelen “gravicembalo col piano e forte” adını vermişti.

Bartolomeo Cristofori tarafından 1720’de Floransa’da yapılmış piyano. (Metropolitan Sanat Müzesi)

Piyano, daha önceki klavyeli bir çalgı olan klavsenin veremediği ara sesleri vererek besteciye büyük bir serbestlik derecesi sağlamıştı. Ancak her tip piyanonun olanakları aynı biçimde değildi. Örneğin hafif dokunuşlarla kolayca çalmayı sağlayan mekanizmasıyla Viyana piyanoları, hafif ve özellikle parmak çabukluğu isteyen müzik için elverişliydi. Ama daha ağır mekanizması ve daha hacimli sesiyle İngiliz piyanosu Beethoven’e daha uygun geliyordu. Beethoven’in anlatımındaki yoğunluğu, güçlü tını sağlayan İngiliz piyanosu daha iyi veriyordu.

Ünlü İtalyan keman yapımcısı Antonio Stradivari (1644-1737), 70 yıllık meslek yaşamında, çoğu keman olmak üzere 1000’den fazla yaylı çalgı yaptı. Onun geliştirdiği kemanlar, kendine özgü sesleriyle büyük müzisyenlerin her zaman tercih ettikleri çalgılar oldu.

Antonio Stradivari (Wikimedia- sanatçı bilinmiyor)

Fakat bilimsel ve teknolojik gelişmelerin müzik aletlerine olan etkisi ve bu aletlerdeki teknik evrim, herhalde en iyi şekilde org üzerinden izlenebilir. İlk kez MÖ 3. yüzyılda İskenderiyeli Ktesibos tarafından yapıldığı kabul edilen org, bu tarihten günümüze kadar, biçim, boyut, ses nitelikleri ve çalışma mekanizması bakımlarından sayısız yenilikler geçirdi [2].

19. yüzyıla kadar çalgı üreticileri, çok çeşitli çalgıları yapabiliyorlardı. Farklı müzik aletlerinin yapımında uzmanlaşma, 20. yüzyılda gerçekleşti. 19. yüzyılın son çeyreğinde gramofonun müzik eserlerini kaydetmeye ve çalmaya, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde de radyonun yayına başlaması, müziğin dev adımlarla gelişmesini sağladı. Bu aygıtların icadından önce müziğin yayılabilmesi iki şeye bağlıydı; müzik icracılarının dinleyiciye veya dinleyicinin icracılara gitmesine. Bu iki icatla artık müziğin kendisi dinleyiciye gitmeye başladı. Böylece teknoloji, müziğin tekrarını icracılarından özgür kılmış oldu. Bu gelişme, müziği sadece kolayca ulaşılabilir kılmakla kalmıyor, fakat aynı zamanda müziğin ulusal kültürün önemli bir bileşeni olmasına (hatta uluslararasılaşmasına) da yol açıyordu.

Öte yandan müzik salonlarının akustik koşulları da müziğin icrasında çok önemlidir. Aynı şekilde gramofon ve radyo stüdyolarının akustik koşulları da belirli özelliklere bağlıdır. Bu tür mimari ve akustik zorunlulukların sağlanmasında mühendisliğin önemi büyüktür. Müziğin dinleyicilere sağlıklı bir biçimde ulaşması ancak gerekli ve uygun teknik düzenlemelere bağlıdır.

Müzik başyapıtları, teknolojik gelişmelerden ayrı düşünülemez. Dâhi besteci ve icracılar, yeteneklerini, yaratıcılıklarını ve üstün duyarlılıklarını ancak teknik bakımdan gelişmiş çalgılarla ortaya koyabilirler.

Osman Bahadır

[1] Gordon Childe, Tarihte Neler Oldu, çev: Mete Tunçay-Alaeddin Şenel, Alan yayıncılık, 1985 3. baskı, s. 98.

[2] İlhan Mimaroğlu, Müzik Tarihi, Varlık Yayınları, onuncu basım, İstanbul 2012, s. 50.

Önceki İçerikKapı Açma Oyununda Arabayı Kapmak*
Sonraki İçerikDeğişen Türkiye’de Değişen Avrupa Algıları
Osman Bahadır

İTÜ Maden Fakültesi Petrol Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu. Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü’nden yüksek lisans derecesi aldı. Denis Diderot (Paris VII) Üniversitesi Bilimler ve Teknikler Tarihi ve Epistemoloji Bölümü’nden DEA derecesi aldı. 1991-1994 yılları arasında 30 sayı aylık Bilim Tarihi dergisini çıkardı. 2004-2011 yılları arasında İTÜ’de Bilim ve Teknoloji Tarihi dersi verdi. Bilim tarihi üzerine 18 kitabı yayınlandı.

Kitaplarından bazıları:  Bilim Cumhuriyetinden Manzaralar (2000), Cumhuriyetin İlk Bilim Dergileri ve Modernleşme (2001), Matematikte Bir Öncü Kerim Erim (2006), Türkiye’de Üniversite Anlayışının Gelişimi 1861-1961 (2007), Türkiye’de Temel Bilimlerde İlk Araştırmacılar (2007), Osmanlılardan Cumhuriyete Bilim (2012), Bilimde Öncü Kadınlar (2013), Osmanlılardan Cumhuriyete Sekülerleşme (2017), Osmanlılardan Cumhuriyete Elektrik (2020).