Toplumsal sorunlar için davranış değişim modeli

Shutterstock

Covid19 salgınının bizlere gösterdiği en önemli öğretilerden biri kriz karşısında toplumların ne kadar değişik şekillerde davrandığı ve otoritelerin koyduğu kurallara ne kadar farklı tepkiler gösterdiği oldu. Sorunun karmaşık ve çok yönlü yapısı toplumun karmaşık etkileşimleri ile birleşince, öngörü oluşturmak ve davranış değişikliği için stratejiler üretmenin yaratıcı, disiplinlerötesi bir bakış açısı gerektirdiğini söyleyebiliriz.

Önceki yazımızda Aile Terapisi esas ve yöntemlerinin karmaşık toplumsal sorunlarda kolektif davranış değişimini sağlayabileceği düşüncesiyle aile ölçeğinde değişimi etkileyen faktörlerin topluma nasıl uygulanabileceğini tartışmıştık [1]. Bu yazımızda oluşturduğumuz toplum modelinde davranış değişimine yol açabilecek stratejileri ele alacağız.

Toplum modeli ve ögeleri

Kurguladığımız modelde (bkz. Şekil 1) toplum, alt- ve üst-birimleri ve etkileşimleri içeren, işlevi olan ve çeşitli mod’larla müdahale edilebilen bir sistem olarak tanımlanıyor.

Bu yapı, hem üstünde yer alan kültürel bağlamla hem de belirlediğimiz değişim ve kontrol mod’larıyla kaçınılmaz olarak sürekli etkileşim halinde. Bu modelin dikkat edilmesi gereken özelliği etkileşimden gelen dinamizmi, yani etkileşimle değişebilen bir sistemden bahsediyoruz.

Şekil 1. Kolektif Davranış Değişim Modeli

Kontrol modlarının bir müzik enstrümanından çıkan seslerin frekanslarına yani farklı notalara denk geldiğini düşünebiliriz. Kullanılan notalar ve nüansların (gürlük seviyesi) seçimiyle toplumu etkileyebilecek bir ezgi (bir hikaye, kurgu ya da yönetim sistemi) oluşturuluyor.  Yöntemin dinamik yapısını vurgulamak için Hyden’ın 94 G-Major olarak bilinen eserinde (Symphony mit dem Paukenschlag) uygulanmış kavramı düşünebiliriz. Hyden, senfonisinin arasına serpiştirdiği çok yüksek sesli girişlerle konserin ortasında uyumaya başlayan dinleyicileri uyandırmayı amaçlamış. Covid döneminde de yeknesak söylemler nedeniyle benzeri bir şekilde uykuya yatan halkı, farklı farklı kavramlarla uyandırmalı ve her birini çözümün ortağı yapacak farklı söylemler (notalar, mod’lar) kullanılmalıdır.

Aile terapisinde terapistin rolü hem sistemi (yapısı ve kültürel bağlamını) çözümlemek, etkili stratejilerle müdahaleler yapmak ama aynı zamanda sistemin kendi içerisindeki yapısına ve kültürüne göre etkili birimleri (ör: ebeveynleri) aktive etmektir. Önceki yazımızda kurguladığımız gibi lider(ler) burada terapistin rolünü üstlenmelidir.

Bu anlamda Covid19 özelinde lider (Sağlık Bakanı/hükümet) hem bahsettiğimiz ezgiyi oluşturan hem de yöneten orkestra şefi. Orkestrasında (Bilim Kurulu) birçok uzman bulunuyor. Beraber çalacakları ezgiyi (Covid19 özelindeki söylemlere ve yöntemlere) dinleyiciler (toplum) için inandırıcı, ikna edici ve bilgilendirici olacak biçimde kurgulamalı ve uygulamalılar.

Bunun için de kültürü (toplum özelliklerini ve seçeneklerini) çok iyi biliyor olmaları ve toplumdaki değişime, sıkıntıya göre söylemi tekrarlamak yerine dinamik bir şekilde değiştirmeleri önemli.

Kültürel bağlam:

İnsan, kendisi de bir biyolojik sistem olarak, etrafını çevreleyen birbiri içine geçmiş farklı sistemler içinde yer alır [2, 3]. Buna göre kişi kendi genetik ve karakteristik özellikleriyle etrafını saran aile, yakın çevre, doğal çevre, toplum ve kültürel bağlamdan hem etkilenir ve hem de bunları etkiler. Aile terapisinde durumu, kişinin ya da ailenin etrafında bulunan camia ve kültürel bağlam içerisinde değerlendirmek yapılacak müdahalelerin etkililiğini arttırır [4].

Hedef kitleyi (aile terapisindeki danışan) toplum olarak aldığımızda kültürel bağlamın tanımını etrafını saran alt ve üst sistemleri de beraberinde değerlendirerek yapmamız gerekir. Buna göre, Covid19 krizi ile baş etmeye çalışan Türkiye, sadece ülke olarak değil, kurumları, siyasi yapısı, içinde yaşayan yaş, toplumsal cinsiyet, etnik, sosyal sınıf, cinsel yönelim gibi farklı kimliklere sahip birey ve grupları barındıran mevcutta ve geçmişten gelen kültürel değerler içerisinde var olan bir sistem olarak ele alınmalıdır.

Kültürel bağlamın tanımını kültürel değerlerin ötesine taşıyarak, daha geniş anlamlarla ele almalıyız. Buna göre;

  • Bütün alt ve üst sistemlerin sahip olduğu özellikler, durumlar ve stres etkenleri kültürel bağlamı etkiler. Mevcutta varolan stres etkenleri olabildiği gibi zamanın getirdiği beklenen ve beklenmeyen stres etkenleri de olabilir [5]. Örneğin, Covid19 salgını zamanın getirdiği ve beklenmeyen bir stresör iken ülkedeki işsizlik oranı mevcutta varolan bir stres etkenidir. Bu ikisinin bir araya geldiği toplumların pandemi sürecini karşılama ve geçirme şekilleri ve müdahale stratejilerinin farklılık göstermesi beklenir.
  • Önceki nesillerin deneyimleri, duygusal çıkmazları, hikayeleri, örf ve adetleri, sorunları kendisinden sonraki nesillere aktarılabileceği gibi kaynaklar ve güçlü yanlar ile yaşayış şekilleri de kendisinden sonraki nesilleri etkileyebilir. Kültürel bağlam için önemli olan geçmişin kendisi değil, geçmişin bugünde nasıl yaşadığını anlamaktır [6, 7]. Covid19 krizinde toplumların kısıtlamalara tepkilerinin geçmişteki toplumsal krizlere tepkileriyle benzerlik gösterdiği söylenebilir.
  • Toplumun geçmişte başardıkları, mevcut soruna benzer krizleri yönetebildikleri örnekleri, farkındalıkları, becerileri, değişime gönüllülükleri gibi özellikler de kolektif davranış değişikliği hedefi için önem taşır. Hem mevcut kültürel özellikler (popüler etkiler) hem de nesiller boyu süregelen davranış ve duygu desenleri dikkate alınarak mevcutta hangisi daha aktifse uygulama ve müdahaleler için o kısımlar ön plana çıkarılabilir.
Sistemin yapısı:

Çalışılan sistemin yapısını (sınırlar ve hiyerarşik yapısı) anlamak ve değiştirmek aile terapisinde çok önemlidir [8]. Ailede ebeveynlerin hiyerarşide üstte olması sözü geçen, karar gücünü elinde bulunduran ama aynı zamanda çocukların bakımından sorumlu anlamını taşır. Hiyerarşide üstte olmak katı, soğuk, sıkı disiplinli anlamını taşımaz. Ebeveynlerin yön veren, kural koyan, çocuklarını anlayan ve gereksinimlerini karşılayan özellikleri bir toplumun başarılı lider özellikleriyle paralellikler gösterir.

Liderlik literatüründe bahsi geçen “Dönüştürücü Liderlik” (transformational leadership, [9]) modeli bilgi çağının getirdiği sürekli değişim ve dönüşüme uygun, etrafındakileri ve takipçilerini ileriye taşımayı hedefleyen ve teşvik eden ilişki-odaklı liderlik modelidir. Bu bağlamda çocuklarının gelişimlerini destekleyen, ihtiyaçlarını anlayıp karşılayan, güven verip özgüvenlerini besleyen, olumlu örnek oluşturup rol model olan bilgili ve etkili ebeveynlere benzerler [10, 11].

Toplumsal birimin mevcut hiyerarşik ve ilişkisel yapısı kullanılacak araçları, yani halk nezdinde etkili liderleri, tespit etmemize yardımcı olur. Davranış değişikliği ile ilgili mesaj ve kuralların kimler aracılığıyla sunulacağı, gerekli saygınlık ve yetkinlik emarelerinin nasıl oluşturulacağı detaylı analiz edilmelidir. Bunun için, kriz öncesi ilişkiler ele alınır ve mevcut roller irdelenir. Liderler, oyuncuları seçen taktik oluşturan teknik direktörlere benzetilirse, kulüp yöneticileri teknik direktörleri seçerken mevcut ihtiyaçları ve taraftar isteklerini göz önünde bulundurmalıdırlar.

Diğer kontrol mod’ları:

Kolektif davranış değişiminde rol oynayabilecek kontrol mod’larını terapide değişim kavramı içerisinde duygu (kaygı ve umut), düşünce (sorun tanımlaması ve değişim sorumluluğu) ve davranış (bilgi-teknik kavramlarının süzgecinden geçirilen davranış değişikliği) başlıkları olarak belirledik.

Duygu: Bir kriz karşısında ya da değişim ihtiyacı gerektiren herhangi bir durumda kaygı ve umut el ele giden ama farklı yerlere ve davranış motivasyonuna dokunan kavramlardır. Maske takmak gibi konfor düşüren bir davranışı oluşturmak ve pekiştirmek için bireylerin hissetmesi gereken hastalığa yakalanma endişesi olması gerekir. Düşük seviyede ya da olmayan kaygı bireylerin sadece ceza söz konusu olan ortamlarda maske takmasına ve ilk fırsatta daha konforlu davranışa dönmelerine sebebiyet verebilir. Bu kaygının yüksek seviyelerde oluşması panik seviyesinde otomatik reaksiyonlara dönüşebilir ve kişiler kendilerine zarar verebilecek tepkiler içerisine girebilir (ör: deprem sırasında camdan atlamak). Dolayısıyla kaygının davranış değişikliğini tetikleyecek kadar yüksek, panik oluşturmayacak kadar kontrol altında tutulması gerekir. Bu derecenin ne olduğu ve nasıl verileceği ölçülüp, saygın liderler aracılığıyla halka iletilme stratejileri dikkatlice kurgulanmalıdır.

Kaygının karşısına değil de yanına yerleştirdiğimiz umut ise yukarıda detaylıca anlatılan sürece inanç ve işlerin olumlu sonuçlanacağına dair bir duygudur. Kişinin kriz karşısında gerekli önlemleri alması için o önlemlerin işe yarayacağına inanması elzemdir. Kaygı mod’unu düzenlerken umudun yükseltilmesi kişi ve toplumları davranış değişikliği için de motive eder. Bu iki kavramın bizi nasıl etkilediğini anlamak ve anlatmak ancak saygın liderlerin çabalarıyla, bir bütünleşik yaklaşım içinde ve şeffaflıkla mümkündür [9].

Düşünce: Davranış değişikliğini başarabilmek için gerekli farkındalığa ulaşmak yani sorunu sorun olarak tanımlamak değişimin ilk aşamasıdır [12]. Burada söz konusu edilen tanımlama, kişilerin ya da toplumların gelen krizi ne kadar “mesele” ettikleri olarak düşünülmelidir. Bu gerçekleşmeden çözüme dair planlama yapmak ve davranış değişikliğine gitmek oldukça zordur. Toplumun bazı kesimleri için aksiyona geçmeden evvel durumun ne derece bir sorun teşkil ettiğini defalarca anlatmak gerekebilir. Toplumsal yaklaşımda ise sorunun açık, net ve şeffaf olarak anlatılabilmesi ve toplumsal faydanın kişisel çıkarların üzerinde kabul edilmesini gerektirir. Bu da yine etkin ve saygın bir liderin toplumsal faydayı anlatması (bir orkestra şefi gibi yönetmesi) ile mümkündür.

Bir diğer düşüncesel mod ise değişimin sorumluluğu bilincidir. Sorunu sorun olarak tanımladıktan sonra da kişi ya da toplum, mevzubahis durum üzerindeki etki ve sorumluluklarını farketmelidir. Bir başka deyişle, bireylerin sorunun devam etmesi ya da bitmesindeki rollerini anlamaları önemlidir. Pandemide kişilerin evde kalarak, maske takarak, temizliğe dikkat ederek, kendilerini sakınarak Covid19 salgınının ilerlemesinde ya da yavaşlatılmasında etkili olduklarının açık bir şekilde iletilmesi önemlidir. Sürece kendilerinin direk bir etkisi (olumlu ya da olumsuz) olduğunu görmeleri ve anlamaları çözüme katılma oranlarını ve davranış değişikliği motivasyonlarını etkileyecektir. Bu mod, tam olarak kişinin yapabilirliğinin ve öneminin kendisine yine saygın lider tarafından anlatılabilmesi ve toplumsal aidiyet duygusunu öne çıkartmakla mümkündür [9].

Davranış: Kaygısı, umudu optimum düzeyde olan sorunun farkında ve kendisini çözümün bir parçası olarak gören kişinin bile sorun karşısında ne yapabileceğini bilmeye yani bilgi/teknik kullanarak davranış değişikliğini kabul etmeye ihtiyacı vardır. Burada, Covid salgını özelinde, maske-mesafe-temizliğin, ev karantinasının, aşı olmanın sorunu çözebilecek etkili araçlar olduğu bilgisi insanlara anlayabilecekleri şekilde iletilmelidir.  Her kişi için olduğu gibi, her toplumda da bilginin türü, derinliği ve anlatım şekli doğal olarak farklıdır. Anlatılandan çok, anlaşılanın önemli olduğunu vurgulayan klişe aslında çok doğrudur. Ve de her anlatılan ve verilen bilgi herkesi aynı şekilde etkilemez. Burada toplumun kendi kaynaklarına, kültürel bağlam ve sistem yapısına bakarak planlama yapmak önemlidir.

Mod düzenleme ve strateji araçları

Toplumsal birimin kültürel ve hiyerarşik yapısı bize bu üç esas mod’un nasıl, ne kadar ve kimler aracılığı ile düzenleyeceğimiz hakkında bilgi verebilir. Kültürel birikimin derinlikli ve kadim öğretilerin etkili olduğu bir toplumsal birimde bu öğretileri öne çıkaracak araçlar kullanılmalıdır. Yukarıda da değindiğimiz gibi bunlardan en önemlisi toplumun hem geçmişine hem de bugününe hizmet eden masallar, hikayeler, anlatılanlardır. Masallar internet öncesi zamanlarda hem kadim öğretileri aktarma aracı hem de duygu düzenleme aracı olarak kullanılmıştır. Yeri geldiğinde çocukları ormana gitmekten korkutmak için, yeri geldiğinde dürüst insanların her zaman kazanacağı umudunu vermek için kurgulanmışlardır.

Yüzyıl önceye kadar, Karagöz ve Hacivat hikayeleri toplumun yapısını anlatarak, aslında kadim kültürü tüm toplumu birleştiren bir davranış şekline dönüştürmeye yardım etmiştir. Bu hikayeler, kendi dönemlerinde, topluma umut vermişler ve farklı gurupların büyük kriz dönemlerinde bile beraber yaşamasını sağlayabilmiş iletişim araçları olmuşlardır [13, 14].

Çağımızda, popüler akımların daha etkili olduğu toplumsal birimlerde sosyal medya söylemleri ve hashtaglari daha etkili bir mod düzenleme aracı olacaktır. Popüler sanatçılar ya da fenomenlerin kitlelere davranış değişikliği mesajları iletirken benzer söylemler kullanmaları, ama bir dizi farklılıkları da vurgulamaları önemlidir. Sosyal medya çalışmalarından yola çıkarak hangi söylem ve mesajların öne çıkarılması gerektiği belirlenebilir. Sosyal medya haber ve videoları kaygı ve umut düzenlemeleri için etkili stratejilerdir.

Sonuç olarak, toplumlar Covid19 krizi gibi büyük bir sorunla karşılaştıklarında sorunu ele alıp yönetecek olan “dönüştürücü ve saygın” liderler bulunmasının kritik önem taşıdığını görüyoruz.  Modelimizde anlattığımız gibi toplumun “duyacağı, dinleyeceği ve eşlik edeceği” ezginin ortaya çıkması disiplinlerötesi bir bakış açısı ile mümkün. Her şey toplumu oluşturan sistemi geçmişiyle, kültürel bağlamı ve çeşitliliğiyle anlamakla başlıyor. Covid19 özelinde hükümet veya Sağlık Bakanlığı konumundaki lider(ler) soruna bu kapsayıcı bakış açısıyla yaklaşmalı ve toplumda liderlik üstlenebilecek başka birim ve bireyleri harekete geçirmeli. Toplumun her kesiminin duygu ve düşüncesine hitap eden yaklaşımlar benimsenmeli. Ancak bu şekilde her bireyin ve toplumun sorunu algılaması, çözümü anlaması ve çözüme katkıda bulunmak için motivasyon duymasının sağlanabileceğini düşünüyoruz. Öz olarak, güçlü bir liderin topluma bilgiyi tutarlı ve etkili bir şekilde vermesi ve bilime bağlı olarak duygu, düşünce ve davranış mod’larını vurgulaması çok önemli olacaktır.

M. Selenga Gürmen (Özyeğin Üniversitesi, Psikoloji Bölümü)
M. Pınar Mengüç (Bilim Akademisi üyesi, Özyeğin Üniversitesi, Enerji Çevre ve Ekonomi Merkezi Direktörü)

*Disiplinlerötesi Düşünce Ekibi

Bizler, bir Aile Terapisti, bir Mühendis, ve beş Psikoloji lisans öğrencisinden (Aleyna Akkan, Tunahan Aktay, Büşra Dost, Mahmut Sami Gürdal, Ekin Kızıldaş) oluşan Disiplinlerötesi Düşünce Ekibi olarak çözülmesi kolay olmayan karmaşık toplumsal sorunlara disiplinlerötesi (transdisipliner) metodlarla yaklaşabilmek amacıyla bir araya geldik. İklim krizine toplumsal strateji geliştermeyi amaçlayan çalışmalarımız 2020 Mart’ından itibaren Covid19 salgınının toplumsal boyutlarına odaklandı.  Bu konularda bir dizi daha çalışma yapmayı planlıyoruz. Bu yazımızdaki düşüncelerimizi netleştirmemize yardım eden Defne Üçer Şaylan’a da teşekkür etmek isteriz.

 


Creative Commons LisansıBu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır. İçerik kullanım koşulları için tıklayınız.


Kaynaklar

[1] Gürmen, M. S. ve Mengüç, M. P. (2021). Toplumsal krizlere aile terapisi bakış açısı. Sarkaç.
[2] Bronfenbrenner, U. (1979). The ecology of human development: Experiments by nature and design. Cambridge, MA: Harvard University Press.
[3] Henrich, J. (2015) The Secret of our Success, Princeton University Press, New Jersey.
[4] Rigazio-DiGilio, S. A., Ivey, A. E., Kunkler-Peck, K. P., & Grady, L. T. (2005). Multicultural foundations of psychology and counseling. Community genograms: Using individual, family, and cultural narratives with clients. Teachers College Press.
[5] Carter, E., & McGoldrick, M. (2005). The expanded life cycle. Allyn & Bacon, Boston.
[6] Bowen, M. (1978). Family therapy in clinical practice. New York: Jason Aronson.
[7] McGoldrick, M., Gerson, R., & Petry, S. (2008). Genograms: Assessment and intervention (3rd ed.). W W Norton & Co.
[8] Minuchin S. (1974). Families and Family Tavistock, London
[9] Judge, T. A., Fluegge Woolf, E., Hurst, C., & Livingston, B. (2006). Charismatic and transformational leadership: A review and an agenda for future research. Zeitschrift für Arbeits-und Organisationspsychologie A&O, 50(4), 203-214.
[10] Mayseless, O., & Popper, M. (2019). Attachment and leadership: Review and new insights. Current Opinion in Psychology25, 157-161.
[11] Popper, M., & Mayseless, O. (2003). Back to basics: Applying a parenting perspective to transformational leadership. The Leadership Quarterly14(1), 41-65.
[12] Prochaska, J. O., & DiClemente, C. C. (1983). Stages and processes of self-change of smoking: toward an integrative model of change. Journal of Consulting and Clinical Psychology, 51(3), 390.
[13] Kudret, C., (2013) Karagöz, Yapı Kredi Yayınları, İkinci Baskı, İstanbul.
[14] Oral, Ü, (2014) Karagözname, Kitabevi, İstanbul.

Önceki İçerikKoronavirüs günlerinde sağlık iletişimi
Sonraki İçerikDünya üniversite sıralamaları yükseköğretim sistemimize dair ne söylüyor?
M. Selenga Gürmen

Selenga Gürmen, lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji bölümünde bölüm birincisi olarak tamamladı (2010). Evlilik ve Aile Terapisi yüksek lisansını Amerika’da University of Connecticut’ta 2012 yılında tamamladı. 2015 yılının Mayıs ayında aynı uzmanlık alanında doktorasını bitirdi. Hem Psikoloji lisans programında hem de Çift ve Aile Terapisi alanında yüksek lisans dersleri vermektedir.

Çalışma alanları boşanma süreci ve sonrası aile içi uyum, ortak ebeveynlik ilişkileri, şiddetli geçimsizlik yaşayan çiftler ile dijital çağın ilişkilere etkileridir. Dr. Gürmen, aile sistemini topluma uyarlayarak, çözülmesi zor karmaşık toplumsal sorunların (iklim değişikliği, enerji ve kaynak krizi, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve şiddet, vb.) toplumla olan etkileşimi ve gerekli davranış değişikliklerini tespit, müdahale, öngörü ve önleme modelleri üzerine çalışmaktadır.

Klinik anlamda ağırlıklı olarak çift terapisi yapmakta olup yetişkin, ergen ve ailelerle de çalışmaktadır. Ebeveynlerle ve çiftlerle kriz dönemi ve gelişimsel geçiş süreçlerine destek verdiği seminer, atölye ve eğitim programı çalışmaları mevcuttur. Klinik eğitimi ve deneyimine ek olarak süpervizyon eğitimi almış ve Türkiye’deki sayılı Amerikan Evlilik ve Aile Terapisi Derneği (AAMFT) onaylı süpervizörlerinden biridir.

 

M. Pınar Mengüç

Bilim Akademisi üyesi Pınar Mengüç Doktorasını 1985 de ABD Purdue Üniversite’sinden aldıktan sonra 25 yıl ABD Kentucky Üniversitesi’nde görev yapmıştır. 2008 senesinde Kentucky’de Kürsü
Profesörlüğüne terfi etmiş ve sonrasında Özyeğin Üniversitesi’ne Makine Mühendisliği programını kurmak için katılmıştır. Halen Özyeğin Üniversitesi (ÖzÜ) Enerji, Çevre ve Ekonomi Merkezi
(EÇEM)’in direktörüdür.
Prof. Mengüç, kariyeri boyunca makro, mikro, ve de nano-boyutta yenilikçi ve kalıcı çalışmalar
yapmıştır. Başlıca araştırma alanları ışınımla ısı transferi, nano/macro boyut ölçme, işleme ve enerji verimliliği üzerinedir.
Prof. Mengüç, 2016’da Bilim Akademisi’ne seçilmiştir ve 2018 American Society of
Mechanical Engineering Heat Transfer Memorial Award’ı kazanmıştır.

Daha fazla bilgi: https://www.ozyegin.edu.tr/tr/akademik-kadro/pinarmenguc