Türkiye’de televizyon yayınının başlaması: İTÜ TV

“İTÜ TV ve Türkiye'de Televizyon Yayıncılığının Doğuşu” sergisinden. Ayten Alpman İlham Gencer ve Zeki Akartürk.

Gerçekte İTÜ TV bir laboratuvar olarak kurulmuştu ve asıl amacı öğrencilerin televizyon teknolojisini öğrenmesi ve uygulamasıydı. Nitekim kurulduğu 1952’den, yayınların sona erdiği 1971’e kadar gerekli birçok cihaz İTÜ’nün yüksek mühendisleri tarafından üniversitenin imkânları kullanılarak yapılmıştı.

Ülkemizde birçok kimse televizyon yayınlarının TRT’nin 1968’de Ankara’da yayın hayatına girmesiyle başladığını düşünür. Gerçekte ise ilk televizyon yayını 1952’de İTÜ TV tarafından başlatılmıştır. TRT yayınlarına başladığında, gerek teknik kadro gerekse yayın deneyimi bakımından İTÜ TV’den kalan önemli bir birikime sahip olma şansını edinmişti. TRT 1972’de İstanbul yayınlarına başladığında da İTÜ TV’nin Maçka stüdyosunu ve İTÜ TV vericisini kullanmıştı. İTÜ TV’nin kurucularından Adnan Ataman da uzun yıllar TRT yönetim kurulunda görev yaptı.

İTÜ Vakfı Yayınları’ndan 2018’de yayınlanan Televizyon Diye Bir Şey Varmış – Türkiye’de Televizyonculuğun Başlangıç Öyküsü, 1951-1971 İTÜ TV Dönemi adlı kitap, İTÜ TV’nin bu öncü girişimine, onun pek az bilinen renkli, fakat başlangıçta büyük zorluklar içeren yayın mücadelesine ışık tutuyor.

Kuruluş ve yayına başlama

İTÜ TV’nin kuruluşunun öncüleri Mustafa Santur* ve Adnan Ataman’dır.** Yayın öyküsü, İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Fakültesi öğretim üyesi olan Yüksek Frekans Tekniği Kürsüsü başkanı Prof. Dr. Mustafa Santur’un 16 Temmuz 1951’de üniversite yönetimine yazdığı şu mektupla başlar:

Son yıllarda mühim inkişaflar (gelişmeler) gösteren televizyon alanındaki tedrisatımızı geliştirmek, ileride memleketimize de girmesi mukadder (kaçınılmaz) olan televizyon tekniğinde tecrübeli elemanlar yetiştirmek maksadı ile yüksek frekans laboratuvarımızda küçük mikyasta (ölçekte) bir tecrübi televizyon tesisi kurmak çok münasip olacaktır. Böyle bir tesis için gereken bazı cihazların isim ve özellikleri ilişik şartnamede gösterilmiş bulunmaktadır. Bu cihazların satın alınması için gerekli müdahalenin yapılmasını, derin saygılarımla rica ederim.

İTÜ yönetimi Santur’un talebine olumlu yanıt verir. Ancak bir televizyon stüdyosu kurulabilmesi için gerekli cihazların hiçbiri Türkiye’de bulunmamaktadır. Bu aşamada, bir Hollanda şirketi olan ve Türkiye temsilciliği binası o yıllarda Gümüşsuyu’nda İTÜ Elektrik Fakültesi’nin hemen karşısında olan Philips, İTÜ TV’ye gerekli olan cihazları uygun koşullarda verir ve ayrıca Santur’un televizyon yönetimi için düşündüğü Doç. Dr. Adnan Ataman’a da Hollanda’da üç ay süreyle parasız olarak gerekli televizyonculuk eğitimini sağlar.

Santur ve Ataman’ın yoğun ve tutkulu çabalarıyla İTÜ TV, 1952’nin ilkbaharında İTÜ’nün Taşkışla binasının çatı katındaki küçük bir mekânda yayın faaliyetine başlar. Kurulan istasyonun en önemli cihazı, Philips’ten alınan süper ikonoskop kameradır. Stüdyonun yan tarafında düzenlenen kumanda odasına da sinyal jeneratörü ve resim monitörü, 35 mm’lik sinema projektörü, sinema kamerası, plak çalar ile ses monitörü yerleştirilir. İlk film ve belgesel gösterimleri bu cihazlar aracılığıyla yapılır. 

Başlangıçta haftada bir gün ve 18:00-20:00 saatleri arasında yapılan yayınların saati, içerik zenginleştikçe 16:00-22:00 arasını kapsar. İlk yayınlarda Kore Savaşı’nı anlatan bir filme yer verilir. İlk canlı yayın konukları ise ünlü gazeteci ve yazar Burhan Felek’tir. İTÜ TV’de Türkiye televizyon programcılığını başlatan isimler, Fecri Ebcioğlu, Halit Kıvanç, Sezen Cumhur Önal ve Altan Erbulak olur. İTÜ TV’nin son yayını, 25 Nisan 1971’de oynanan Almanya-Türkiye futbol maçının yayınıdır.

2018 tarihli “İTÜ TV ve Türkiye’de Televizyon Yayıncılığının Doğuşu” sergisinden, Zeki Müren ve Fecri Ebcioğlu. Kaynak.

Gerçekte İTÜ TV bir laboratuvar olarak kurulmuştur. Kurulmasındaki asıl amaç, öğrencilerin televizyon teknolojisini öğrenmesi ve uygulamasıdır. Nitekim yayınların sona erdiği 1971’e kadar gerekli birçok cihaz İTÜ’nün yüksek mühendisleri tarafından üniversitenin imkânları kullanılarak yapılmıştır. Örneğin ilk montaj cihazını Avni Morgül, ilk yaka mikrofonunu da Duran Leblebici yapar. İTÜ TV’nin kuruluşuna büyük katkıları olan, teknik sorumluluğu üstlenen ve henüz 39 yaşındayken geçirdiği bir kaza sonucunda ölen Aldo Dorfani’nin (Aldo d’Orfani) değerli hatırası da unutulamaz.

Teknik bir girişimin kültürel etkileri

İTÜ TV kamerası (ARIS Lab – İTÜ), Fotoğraf: Tayfun Akgül.

İTÜ TV’nin yayına başladığı 1952’nin ilkbaharında İstanbul’daki televizyon alıcısı sayısı sadece 10’dan ibarettir. Kısa bir süre sonra 30 televizyon alıcısı daha getirtilir böylece Suadiye, Büyükada, Beyoğlu ve Bakırköy gibi semtlerde artık televizyon izleme imkânı doğar.  Öte yandan İstanbul’da, Galatasaray Lisesi, Üsküdar Amerikan Koleji, Atatürk Kız Lisesi, Çapa Öğretmen Okulu ve Çamlıca Kız Lisesi de televizyonu olan okullar arasındadır. 1960’lı yıllarda televizyon alıcılarının sayısı yükselir ve İTÜ TV’nin izlenişi nispeten kitlesel bir nitelik kazanır.

Televizyon Diye Bir Şey Varmış isimli kitapta çok ayrıntılı olarak İTÜ TV’nin doğuş ve gelişme koşulları çok zengin kaynaklara dayanılarak ortaya konuluyor. Kitapta ayrıca teknik kuruluş sürecine ilişkin önemli bilgilerin dışında, Safiye Ayla, Zeki Müren, İsmail Dümbüllü, Haldun Dormen, Erol Evgin, Halit Kıvanç, Sezen Cumhur Önal, Altan Erbulak, Fatih Pasiner, Fecri Ebcioğlu gibi isimlerden oluşan bir yıldızlar, sanatçılar, spikerler ve editörler geçidinin öyküsü de var. Ayrıca İstanbul Şehir Tiyatroları, Avni Dilligil Tiyatrosu, Oraloğlu Tiyatrosu, Gönül Ülkü-Gazanfer Özcan Tiyatrosu, Gülriz Sururi-Engin Cezzar Tiyatrosu gibi toplulukların İTÜ TV Stüdyosu’nda sahne almış olduğunu görüyoruz. Bu nedenle teknoloji tarihimizin yanı sıra kitaptan kültür ve sanat tarihimizin de bilinmeyen birçok yönünü öğrenebiliyoruz. Çok iyi bildiğimiz şarkıların bilmediğimiz öyküleri, sanatçılardan naif anılar, siyah-beyaz televizyon günlerine ait daha önce yayınlanmamış fotoğraflar, yazarı Zeynep Şahin Tutuk’un etkileyici üslubuyla da birleşerek okuyucuyu artık çok uzakta kalmış fakat çok renkli bir dünyanın derinliklerine çekiyor.

2018 tarihli “İTÜ TV ve Türkiye’de Televizyon Yayıncılığının Doğuşu” sergisi afişi.

İTÜ TV’nin kuruluşu ve etkinlikleri, üniversitelerin toplumsal gelişimdeki rollerinin anlaşılması bakımından da önemli bir örnek. Televizyon Diye Bir Şey Varmış, teknoloji ve kültür tarihimizin arakesitinde yer alan ve pek fazla bilinmeyen bir tarihsel evreye güçlü bir ışık tutuyor.

Osman Bahadır


Bu yazı Osman Bahadır’ın Osmanlılardan Cumhuriyete Elektrik başlıklı kitabında da yer almaktadır (Anahtar Kitaplar Yayınları, Ekim 2020).
Creative Commons Lisansı Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır. İçerik kullanım koşulları için tıklayınız.


Notlar/Kaynaklar

Televizyon Diye Bir Şey Varmış, Anı–İnceleme, Televizyonculuğun Başlangıç Öyküsü 1951-1971; Zeynep Şahin Tutuk-Burak Barutçu, Editör; Mehmet Karaca, İTÜ Vakfı Yayınları, İstanbul, Kasım 2018, 302 sayfa.

Duran Leblebici söyleşisi, “Duran Leblebici’den tanıklıklar: Ciddiyet, fedakârlık, mutluluk” , İTÜ Vakfı Dergisi.

Mustafa Santur –kaynak

*Mustafa Santur kimdir?
Mustafa Santur (1905-1981), 1933’te Stanford Üniversitesi’nden (ABD) elektronikte doktora derecesi aldı. İTÜ’nün eski rektörlerinden Fikri Santur’un oğlu olan Mustafa Santur ülkemizde elektronikte doktora derecesi olan ilk bilim insanıdır. 1944’te İTÜ Elektrik Fakültesi Yüksek Frekans Tekniği Kürsüsü profesörlüğüne getirildi. 1948-1950 yılları arasında İTÜ Elektrik Fakültesi Dekanlığı ve 1954-1955’te de İTÜ Rektörlüğü yaptı. Prof. Dr. Mustafa Santur’a, Yüksek Frekans Tekniği Kürsüsü’nde verdiği dersler, kurduğu laboratuvarlar, elektronik ve haberleşme mühendisliği disiplininin kurulup geliştirilmesi konusundaki hizmetleri ve bu disipline öncü nitelikteki katkıları nedeniyle ölümünden sonra 1983’te TÜBİTAK Hizmet Ödülü verildi.

Adnan Ataman- kaynak

**Adnan Ataman kimdir?
Adnan Ataman (1917-1992), 1935’te Yüksek Mühendis Mektebi’ne (bugünkü İTÜ) parasız yatılı sınavını kazanarak girdi ve 1941’de Elektrik Muhabere Bölümü’nden sınıf birincisi ve Yüksek Mühendis Mektebi’nden de okul ikincisi olarak mezun oldu. 1947’de doçent oldu ve aynı yıl üniversite tarafından doktora yapması için Illinois Üniversitesi’ne (ABD) gönderildi. 1950’de doktora derecesi alarak döndüğü Elektrik Fakültesi’nde 1955’te profesör oldu. 1968-1970 arasında Elektrik Fakültesi Dekanlığı, 1970’ten sonra Yüksek Frekans Tekniği Kürsüsü başkanlığı ve daha sonra da Elektronik Haberleşme Bölümü başkanlığı yaptı. Elektrik Fakültesi’nde Mikrodalga Laboratuvarını ve Televizyon laboratuvarını kurdu. İTÜ dışında Hava Harp Okulu’nda ve Boğaziçi Üniversitesi’nde de ders verdi. 1972-1978 ve 1980-1983 arasında TRT Yönetim Kurulu üyeliği yaptı, 1985’te İTÜ’den emekli oldu.

Önceki İçerikBinlerce yıllık kültür mirası: Zeytin ve zeytin ağacı
Sonraki İçerikGenetik bilimi ve ekmek mayasından öğrendiklerimiz
Osman Bahadır

İTÜ Maden Fakültesi Petrol Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu. Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü’nden yüksek lisans derecesi aldı. Denis Diderot (Paris VII) Üniversitesi Bilimler ve Teknikler Tarihi ve Epistemoloji Bölümü’nden DEA derecesi aldı. 1991-1994 yılları arasında 30 sayı aylık Bilim Tarihi dergisini çıkardı. 2004-2011 yılları arasında İTÜ’de Bilim ve Teknoloji Tarihi dersi verdi. Bilim tarihi üzerine 18 kitabı yayınlandı.

Kitaplarından bazıları:  Bilim Cumhuriyetinden Manzaralar (2000), Cumhuriyetin İlk Bilim Dergileri ve Modernleşme (2001), Matematikte Bir Öncü Kerim Erim (2006), Türkiye’de Üniversite Anlayışının Gelişimi 1861-1961 (2007), Türkiye’de Temel Bilimlerde İlk Araştırmacılar (2007), Osmanlılardan Cumhuriyete Bilim (2012), Bilimde Öncü Kadınlar (2013), Osmanlılardan Cumhuriyete Sekülerleşme (2017), Osmanlılardan Cumhuriyete Elektrik (2020).