2020 Nobel Barış Ödülü, Birleşmiş Milletler bünyesinde dünyada gıda yardımı alanında çalışan en büyük kurumlardan biri olan Dünya Gıda Programı’na (World Food Programme) verildi. Nobel komitesi açıklamasında, Dünya Gıda Programı’nın açlıkla mücadele için yaptığı çalışmalara dikkat çekti ve gıda güvenliğinin sağlanması yolunda gösterdiği çabaların çatışmalı bölgelerde barışın sağlanmasına yönelik olumlu katkılarının altını özellikle çizdi.[1]
Salgın ve gıda güvenliği sorunu
Dünyada özellikle Afrika, Asya ve Güney Amerika’da on yıllardır devam eden gıda güvenliği sorunu, Covid-19 salgınıyla birlikte kötüleşen ekonomik koşullarla son aylarda daha da büyüdü. Nisan 2020’de yayınlanan, Dünya Gıda Programı ile Gıda ve Tarım Örgütü’nün de (Food and Agriculture Organization) içinde bulunduğu 16 uluslararası kurumun birlikte hazırladığı “Gıda Krizleri Küresel Raporu” (Global Report on Food Crises) başlıklı rapora göre, 55 ülkede yaklaşık 135 milyon insanın gıda güvencesi yok.[2] Salgının da etkisiyle bu sayının bu yılın sonuna kadar neredeyse 270 milyona ulaşacağı öngörülüyor. Dahası, bu durumun süregiden çatışmalar ve yoksulluk yüzünden Yemen, Nijerya, Sudan, Demokratik Kongo gibi ülkeler başta olmak üzere Afrika ve Güney Asya’daki ülkelerde iyiden iyiye kritik seviyelerde olduğu biliniyor.[3]
Dünya Gıda Programı, Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organization), Birleşmiş Milletler’in konuyla ilgili diğer birimleri ve sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği yaparak sağlık ve gıda alanında dezavantajlı grup ve ülkelere yardım ulaştırma konusunda yıllardır öncü bir rol oynuyor. Bu çerçevede günümüz konjonktüründe Nobel Barış Ödülü’nün neden Dünya Gıda Programı’na verildiğini anlamak zor değil. Dahası geçtiğimiz aylarda Trump Amerikası’nın Dünya Sağlık Örgütü’ne verdiği desteği keseceğini açıklaması ve Paris Anlaşması’ndan çekilmesi, salgın koşullarında birçok ülkenin daha korumacı politikaları benimsemesi gibi gelişmeler, tam da en ihtiyaç duyulduğu zamanlarda uluslararası dayanışma ve yardımlaşmanın geleceği konusunda soru işaretlerinin belirmesine yol açtı. Örneğin, “kurallara dayalı uluslararası düzen” son aylarda geçerliliği ve mevcut durumu açıklayıcılığı sorgulanan bir başka kavram oldu. Uzun zamandır bu kavramla, İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde oluşmuş uluslararası hukuk, ticaret anlaşmaları ve göçmenlik protokolleri gibi küresel düzenlemelere atıfta bulunuluyordu.[4] Dolayısıyla bu ödül aynı zamanda küresel kuruluşların meşruiyetine ve bütünlüğüne tehdit olarak algılanan, birçokları için dünyanın siyasi ve iktisadi istikrarını daha da bozacak gelişmelere cevabi bir uyarı olarak da değerlendirilebilir.
Dünya Gıda Programı ve gıda yardımlarının kısa tarihi
Dünya Gıda Programı, ihtiyaç içindeki insanlara gıda yardımı yapmak ve yoksul ülkelerdeki açlık sorununa çözümler üretebilmek amacıyla ABD’nin teşvikiyle Birleşmiş Milletler’e bağlı olarak 1961’de kuruldu. Bu yıllar iki kutuplu dünyada ABD ve Avrupa dışındaki ülkelerdeki yoksulluk ve kalkınma sorununun sık sık konuşulduğu yıllardı. Hatta dünya ekonomisinin periferisindeki düşük gelirli, bu sorunlardan muzdarip ülkeler için “Üçüncü Dünya” teriminin kullanılmaya başlanması da yine aynı dönemdedir. İkinci Dünya Savaşı sonrasında gıda yardımları, ABD’nin 1954’te uygulamaya soktuğu “Barış için Gıda” olarak da bilinen Gıda Yardımı Politikası ile gündeme geldi. Alıcı ülkeler için ABD’nin karşılıksız gıda transferleri, büyük bölümü çok ucuz fiyatlara hububat satışlarından oluşan “yardım” paketlerinin çok küçük bir bölümüne karşılık geliyordu. Yine de gıda yardımı politikalarının bu dönemde ABD’nin kapitalist dünyadaki ideolojik hegemonyasının önemli araçlarından birisiydi. Aynı zamanda bu yardımlarla ABD, hem elindeki hububat stoklarını bir nebze eritme hem de ürünlerine pazar yaratma imkânı buldu. Alıcı ülkeler de bu yardımlara sanayileşme, şehirleşme ve kalkınma yolunda ekonomik maliyetleri azalttığı için gayet olumlu yaklaştılar. Bu dönemde gıda yardımları başta ABD olmak üzere devletler arası iki taraflı anlaşmalarla düzenleniyordu.
1961’den sonra Dünya Gıda Programı aracılığıyla yapılan gıda yardımları, gıda yardımlarının Birleşmiş Milletler koordinasyonunda çok taraflı bir hal almasının ilk örnekleri arasında gösterilebilir. 1970’lerin başında değişen ekonomik konjonktür ve Soğuk Savaş’taki yumuşama sürecinin de etkisiyle Sovyetler Birliği’nin büyük alıcı olarak pazara girmesiyle ABD’nin hububat stoklarının erimesi, “Barış için Gıda” programının sonunu getirdi. Bu yıllardan sonra Dünya Gıda Programı artık gıda yardımı alanına iyiden iyiye ağırlığını koydu ve 1980’lerde Etiyopya’daki kuraklık, 1990’larda Yugoslavya’daki savaşlar, 2004’de Asya’daki tsunami, 2010 Haiti depremi gibi yakın tarihteki büyük felaketlerde insani yardımlarda hep ön sırada yer aldı.[5]
Dünyada tarım ve gıda alanında faaliyet gösteren uluslararası kurumların sayısı ve çeşitlerinin 1950’den sonra giderek arttığını görüyoruz. Örneğin 1990’da yapılan bir çalışma, dünyada açlık ve kötü beslenme sorunlarıyla mücadele konusunda Birleşmiş Milletler koordinasyonunda 30’dan daha fazla çok taraflı kurumun faaliyette bulunduğunu gösteriyordu. Bu alana hakim çok parçalı yapının günümüze kadar daha da çeşitlendiğini söylemek mümkün. Dolayısıyla özellikle 2007/2008’de yaşanan gıda fiyatlarındaki artışlara bağlı krizden sonra kurumlar arasında koordinasyonun ve sistemli işbirliğinin önemine dair sık sık vurgu yapıldığına şahit oluyoruz. Üretici/çiftçi grupların kurumsal süreçlerde temsiliyetinin hiç olmaması ya da çok sınırlı olması bu alanın işleyişine dair yine sık gündeme gelen konular arasında. Bununla birlikte Dünya Gıda Programı’nın da yürütücüleri arasında bulunduğu gıda güvenliği alanındaki en üst yönetişim platformlarından 1974’ten beri Birleşmiş Milletler’e bağlı Dünya Gıda Güvenliği Komitesi’ne 2009’da La Via Campesina (Uluslararası Köylü Hareketi) gibi küresel çiftçi örgütlerinin de dahil edilmesiyle kapsayıcılığı ve katılımcılığı artırmak yönünde olumlu adımlar atıldı.[6]
Dünya gıda programı sadece gıda yardımı yapmıyor
Dünya Gıda Programı’nın finansal gücü çeşitli kurum ve kuruluşlardan, hükümetlerden ve bireylerden aldığı bağışlara dayanıyor. Dünya Gıda Programı aldığı bu fonlarla, doğrudan gıda yardımı ve nakit transferlerinin yanı sıra tarım ve beslenme üzerine bilgilendirme programları aracılığıyla gıda güvenliği sorununu çözmeye yönelik faaliyetlerde de bulunuyor.[7] Yılda yaklaşık 80 milyon insana ulaşan Dünya Gıda Programı, doğal afetlere ve kuraklıktan çok etkilenen ülkelerde gıda üretiminde istikrarı ve dayanıklılığı sağlamak amacıyla sulama kanallarının inşası, ormanların rehabilitasyonu gibi tarımsal altyapı projelerine de destek veriyor.[8] Bu tür destekler daha çok Food Assistance for Assets (tarım üretim kapasitesini geliştirmek için destek) kapsamında oluşturuluyor.[9] Son yıllarda Türkiye’de Dünya Gıda Programı’nın çalışmaları özellikle Suriyeli mültecilerin sağlıklı gıdaya erişimini sağlama yönünde. Ayrıca Birleşmiş Milletler’in “Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri” arasında 2030’a kadar dünyadaki açlık sorununu bitirmeyi amaçlayan 2 numaralı Sıfır Açlık (Zero Hunger) hedefini gerçekleştirmeye yönelik projeleri Dünya Gıda Programı’nın Gıda ve Tarım Örgütü gibi diğer uluslararası kurumlar ile birlikte desteklediği de biliniyor.
Savaşların insanları yaşadıkları yerlerden ettiği, bölgeler arası ve ülke içi gelir eşitsizliklerinin yoksulluğu devasa boyutlara taşıdığı bir dünyada, Nobel Barış Ödülü’nün gıda güvenliği alanındaki öncü kuruluşa verilmesi elbette epey destek gördü.[10] Bununla birlikte Dünya Gıda Programı’nın ödül almasına daha eleştirel yaklaşanlar da oldu.[11] Gıda yardımlarının yerel ekonomiye olumsuz etkileri gıda yardımlarını eleştiren çalışmalarda karşımıza en sık çıkan temalar arasında. Gıda yardım kargolarının saldırıya uğraması, Dünya Gıda Programı gönüllülerinin ve görevlilerinin alıkonulması ve öldürülmesi[12] ve yardım gönderilen yerlerin yağmalama hedeflerine haline gelmesi gibi olaylara atıfla bu yardımların etkinliğini sorgulayanlar oldu.[13] Değinilen bir başka sorun da gıdanın yeteri derecede bulunduğu ülkelerde, çatışmaya ve yüksek enflasyona bağlı olarak gerçekten ihtiyacı olanlara yardım edilememesi, ki bu duruma Yemen örnek gösterilebilir.[14] Hem kargoların yağmalanması sebebiyle hem de gıda yardımının yerel üretime ve ticarete olumsuz etkilediğine dair eleştiriler nedeniyle Dünya Gıda Programı’nın son yıllarda mümkün olan koşullarda gıda yerine para yardımı yapmaya geçiş yaptığını da buraya not düşmemiz önemli.
Buradan nereye?
Dünya Gıda Programı’nın kurulduğu dönemde Tayland’da tayfun, Cezayir’de savaş, Sudan’da açlık yüzünden milyonlarca insan açlıkla mücadele ediyordu. Bugün de dünyada durum beşeri felaketler açısından maalesef çok farklı sayılmaz. Nobel Barış Ödülü yoksulluk, açlık ve şiddet gibi can alıcı sorunlara yaptığı vurguyla küresel düzeyde bir dayanışma ve işbirliği ikliminin yeşermesine vesile olur mu?
Zor.
En başta bu felaketlerle nasıl başa çıkılacağına dair küresel düzeyde bir mutabakattan bahsetmek mümkün değil. Dünya Gıda Programı’nın kurulmasına zamanın ABD Başkanı Dwight Eisenhower öncülük etmişti. Bugün başka bir ABD Başkanı Donald Trump Birleşmiş Milletler’in birçok kurumuna karşı savaş açmış vaziyette ve üstelik yalnız da değil! ABD hegemonyası da dahil olmak üzere 20. yüzyıl dünyasını oluşturan birçok kurum ve bunların temsil ettiği değerler 21. yüzyılda zor zamanlar yaşıyor. “Sınırda bekleyen göçmenler ve sınır tanımayan virüslerin” [15] dünyasında ekonomik ve siyasi alanda kurumlara güven sarsılmış durumda ve küresel düzeyde bir işbirliği ikliminin varlığından bahsetmek neredeyse imkânsız. Bu durum, yoksulluk ve şiddet başta olmak üzere yerkürenin üzerindeki herkesi ilgilendiren sorunlara karşı insanlığın çözüm üretebilme kapasitesini ciddi şekilde azaltıyor.
Zafer Yenal Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi
Gizem Duman, Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü, yüksek lisans öğrencisi
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır. İçerik kullanım koşulları için tıklayınız.
Kaynaklar
[1] The Nobel Peace Prize for 2020. NobelPrize.org. Nobel Media AB, 20 Ekim 2020.
[2] Global Report on Food Crisis. Food Security Information Network. 2020.
[3] Goodman, Peter S., Dahir, Abdi Latif and Singh, Karan Deep. “The Other Way Covid will Kill: Hunger” New York Times. 21 Eylül 2020.
[4] Ash, Timothy Garton. “Hearts don’t beat faster for ‘the rules-based international order’” Financial Times, 11 Eylül 2020.
[5] Specia, Megan, Stevis-Gridneff. “World Food Program Awarded Nobel Peace Prize for Work During Pandemic” The New York Times. 9 Ekim 2020.
[6] Josh Brem-Wilson (2015) “Towards food sovereignty: interrogating peasant voice in the United Nations Committee on World Food Security,” The Journal of Peasant Studies, 42:1, 73-95. 
[7] Gıda güvenliği, 1974’te Roma’da gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Konferansı’nda (World Food Conference) insanların açlık veya yetersiz/dengesiz beslenme sorunları yaşamadan hayatlarını sürdürebilmeleri olarak tanımlanmıştır. United Nations. Report of the World Food Conference, Roma 5-16 Kasım 1974. 1975. New York sayfa 2. https://digitallibrary.un.org/record/701143 
[8] Olney, Deanna K., et al. “Leveraging an Implementation– Research Partnership to Improve Effectiveness of Nutrition-Sensitive Programs at the World Food Programme.” Food and Nutrition Bulletin, vol. 41, no. 1, Mar. 2020, pp. 18–37, doi:10.1177/0379572119874273. 
[9] World Food Programme. Food Assistance for Assets.
[10] “UN World Food Programme wins 2020 Nobel Peace Prize, as hunger mounts” UN News. 9 Ekim 2020.
Dongyu, QU. “Statement by QU Dongyu, Director-General of the Food and Agriculture Organization of the United Nations” Food and Agriculture Organisation of the United Nations. 2020.
[11] Rudolfsen, Ida, Buhaug, Halvard. “The World Food Program won the Nobel Peace Prize. Does food aid boost peace?” The Washington Post. 13 Ekim 2020. 
[12] Specia, Megan, Stevis-Gridneff. “World Food Program Awarded Nobel Peace Prize for Work During Pandemic” The New York Times. 9 Ekim 2020.
[13] Rudolfsen, Ida, Buhaug, Halvard. “The World Food Program won the Nobel Peace Prize. Does food aid boost peace?” The Washington Post. 13 Ekim 2020.
[14] Specia, Megan, Stevis-Gridneff. “World Food Program Awarded Nobel Peace Prize for Work During Pandemic” The New York Times. 9 Ekim 2020.
[15] Gürbilek, Nurdan. İkinci Hayat. Kaçmak, Kovulmak, Dönmek Üzerine Denemeler. Metis Yayınları, 2020.