Okul Öncesi Eğitimde Reggio Emilia Yaklaşımı Nedir?

Reggio Emilia çocuklarının kilden yaptıkları “hayata dair farklı figürler” (Malaguzzi Center)

Çocuklara özgürce ve birlikte öğrenme şansı veren Reggio Emilia Yaklaşımı, yüksek kaliteli bir okul öncesi eğitim sistemi ortaya koyar. Kurucusu Loris Malaguzzi’dir. İtalya’nın Reggio Emilia kasabasında, 1945’te 2. Dünya Savaşı bitimi sonrasında savaş enkazının ortasına kurulan bir okulda ortaya çıktı ve zamanla tüm dünyaya yayıldı. Amerika Birleşik Devletleri’nde Harvard Üniversitesi ve Ohio State Üniversitesi gibi birçok ileri araştırma ve eğitim üniversitelerinin laboratuvar anaokullarında kullanıldı. Türkiye’de de Altınçağ Anaokulu ve Meşe Palamudu ÇocukEvi gibi Reggio Emilia sevdalıları tarafından kurulan anaokullarına esin kaynağı oldu.

Gelişim kuramlarını alt üst eden Reggio Emilia çocukları, soyut düşünmeyi dahi başarabiliyor. Reggio Emilia çocuklarının başarısının altında yatan sırrı ve Reggio Emilia Yaklaşımı’nı farklı kılan özellikleri saymakla bitmez. Bu yazıda sanat ve bilim yönüne değineceğiz.

Reggio Emilia-esinli bir anaokulunda, farklı bitkilerin suyu nasıl emdikleri inceleniyor (Bitkiler projesi-Işıklı masa)

Jean Piaget’in bilişsel gelişim teorisi (yapılandırmacı) ve Lev Vygotsky’nin sosyo-kültürel teorisi (sosyal-yapılandırmacı) başta olmak üzere birçok kurama dayandırılan Reggio Emilia Yaklaşımı; kendiliğinden doğan (emergent) ve zamanla gelişen, değişen, kültürel özellikler gösteren, merak tabanlı proje çalışmalarını savunur. Yani okullarda çocuklar günler süren projeler üzerinde çalışırlar. Bu projelerde sanat ön plandadır. Ancak, üstün sanat ürünü ortaya koymak asıl amaç değildir. Sanat, projelerde, çocukların düşüncelerini ve kendini ifade etmesini desteklemek için kullanılır. Atölyelerde, “Io Chi Siamo” (ben biziz) yani toplumsal birlik ve bütünlük içinde çocuklar, sanatı bir araç olarak kullanırlar.

Bilim (fen/doğa), bilimsel süreç becerileri ve teknoloji kullanımı, Reggio Emilia projelerinin bir diğer can damarıdır. Çocuğun merakı, eğitim içeriğine pusula görevi yapar ve içeriğin belirlenmesini sağlar. Marjinal veya belki çok önemsiz detaylara ilişkin merak ve deneyimler, projeler için çok değerli kabul edilir. Henüz okul öncesi dönemdeki çocuklar, bilimsel süreç becerilerinden, tahmin yürütme, gözlem yapma, ölçme/hesaplama, karşılaştırma yapma, sınıflandırma/kategori oluşturma, veri toplama/veri kaydetme, iletişim kurma ve yorumlama becerilerini sıklıkla kullanılır. Akıl malzemeleri (Intelligence materials) olarak adlandırılan, tepegöz, bilgisayar, kağıt türleri, atık malzemeler, aynalar, ışık kaynakları, her türlü ağaç-yaprak-dal-kurumuş bitkiler, tel, kil gibi malzemeler, çocukların kafalarındaki projelerini gerçekleştirmelerine destek olur. Bilgisayarda 3 boyutlu durağan nesnelerin hareketinin kare kare kaydedilip birleştirilmesiyle oluşturulan stop-motion filmlerden veya çizimlerin belli bir senaryo doğrultusunda hareket ediyormuş gibi düzenlenmesiyle oluşturulan animasyonlardan, sanatçıları hayran bırakacak kilden heykellere, kuşlar serinlesin diye yapılan fıskiyeli su havuzlarına, uzunluk birimi metrenin yapımına veya kaldırımdaki canlılara yaşam alanı yaratma projesine kadar her türlü çalışmayı, çeşitli malzemeler ve teknolojik ürünler kullanarak gerçekleştirirler. Bu sayede merak ettikleri konuları, projeleştirerek, derinlemesine araştırırlar ve bunu sanat gibi yüzlerce dili araç olarak kullanarak ifade ederler (Hundred Languages of Children- Çocuğun Yüz Dili).

Bir yanıyla sanatçı, diğer yanıyla bilim insanı olarak çalışan Reggio Emilia çocuklarının ortaya koydukları projeler muhteşemdir.

Yapılan araştırmalarda, Reggio Emilia çocuklarının yaşıtlarının çok ilerisinde gelişim ve öğrenme gösterdikleri ortaya çıkıyor. Örneğin, Hava Durumu isimli projede, Ohio State Üniversitesi Reggio Emilia-esinli anaokulunda, 4-5 yaş grubu çocukların, okul öncesi eğitim standartlarında bulunan tüm kazanım ve göstergeleri kazandıkları, bunu ötesinde ilkokul 1., 2. ve hatta 3. sınıf kazanımlarının bazılarını da edindikleri tespit edilmiştir. Etnografik yöntem kullanılan bu araştırmada, çocuklar, örneğin, 3. sınıf kazanımlarına denk gelen yağmurölçer ve termometre kullanımını başarıyla tamamlamışlardır. (İnan et al, 2010)

Reggio Emilia-esinli anaokulu bahçesinde kaydırağın üstüne yerleştirdikleri “yağmurölçer” sayesinde, Hava Durumu projesi süresince, metrekare başına düşen yağmur miktarını hesaplamaya çalıştılar

Başarının sırrı ise Reggio Emilia Yaklaşımı’nın prensiplerinin altında yatıyor. Bunlar;

  1. Öğretmenlerin ve ailelerin sahip oldukları güçlü ÇOCUK İMAJI
  2. Gelenekselden çok farklı olan ÖĞRETMEN ROLLERİ
  3. Değerlendirme ve geliştirme süreci olan DOKÜMANTASYON
  4. Üçüncü öğretmen olarak kabul edilen provokatör ÇEVRE
  5. Güçlü BAĞLAR, BAĞLANTILAR ve İLİŞKİLER
  6. Merak tabanlı PROJE YAKLAŞIMI.

Piaget’in yapılandırmacı ve Vygotksy’nin sosyal-yapılandırmacı anlayışına uygun olarak, öğretmenler, çocukların akıllarını ve ellerini, “birlikten güç doğar” ilkesiyle hep birlikte kullanmaları için muhteşem çevreler oluştururlar. Zira, birçok programın aksine, hazır eğitim materyallerini ve hazır etkinlikleri reddederek, çocuğun tek başına değil, akranları ile birlikte topluluk olarak öğrenmesine ve bilgisini yapılandırmasına zengin olanak sağlarlar.

Sonuç olarak, okul öncesi eğitim yaklaşım ve programları arasında, en özgür, eleştirel düşünebilen, yaratıcı, sosyal, başarılı, bağlantılar kuran, araştırmacı ve mutlu çocukların, Reggio Emilia okullarından çıkması şaşırtıcı değil.

Hatice Zeynep İnan
Bilim Akademisi BAGEP ödülü sahibi

_______________

Kaynaklar:

Hatice Zeynep İnan, (2012/2017) Okul Öncesi Eğitimde Çağdaş Yaklaşımlar: Reggio Emilia Yaklaşımı ve Proje Yaklaşımı, Anı Yayıncılık, Ankara.

Hatice Zeynep Inan, Kathy Cabe Trundle & Rebecca Kantor (2010), Understanding Natural Sciences Education in a Reggio Emilia-Inspired Preschool,  Journal of Research in Science Teaching [JRST], 47(10), 1186-1208.

Önceki İçerikMatematiğin en şık denklemi!
Sonraki İçerikAvrupa Birliği’nde Merkeze Yaklaşan Sağ Popülizm
Hatice Zeynep İnan

Bilim Akademisi BAGEP ödülü sahibi Hatice Zeynep İnan, lisans derecesini 2000 yılında Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Bilimleri- Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümünden, yüksek lisans ve doktora derecelerini 2003 ve 2007 yıllarında Amerika’da Ohio State Üniversitesi Teaching & Learning – Erken Çocukluk Eğitimi bölümünden aldı.

Bir dönem psikolojik danışmanlık yapan İnan, çağdaş okul öncesi eğitim ortamları ve programları, psiko-sosyal, fiziksel ve akademik boyutları üzerine çalışmaktan ve eğitim vermekten keyif alır. Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri, İspanya, İtalya, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Belçika, Yunanistan ve Almanya’da çeşitli üniversite ve eğitim kurumlarında eğitimler vermiş ve araştırma projelerinde görev almıştır. Halen Okul Öncesi Eğitimi, Kaliteli Eğitim Ortamları, Reggio Emilia Yaklaşımı, Fen Eğitimi, Çocuklararası Şiddet ve Zorbalık, İçermeci Eğitim, Eğitim Psikolojisi ve Ebeveyn Eğitimi gibi konularda çalışmalar yürütmekte ve erken çocukluk eğitimi alanında eğitim kurumlarına danışmanlık yapmaktadır. Zaman buldukça popüler bilim platformlarında araştırmalarını ve birikimlerini aktarır.