Vidinli Hüseyin Tevfik Paşa’nın (1832-1901) 1882’de yayınlanan Linear Algebra (Lineer Cebir) adlı eseri, modern matematik tarihimizdeki ilk orijinal çalışma olarak kabul ediliyor. Fakat Ahmet Hamdi efendinin yüksek dereceli denklemlerin çözümüne ilişkin yazdığı orijinal bir risalenin (kitapçığın) o tarihten 32 yıl önce (1850’de) yayınlanmış olduğu anlaşılıyor.
Mehmet Emin Kalmuk (1869-1954), ülkemiz tarihinin en parlak bilim insanları ve mühendisleri arasındadır. Kalmuk’un Osmanlı Devleti’nde elektrik eğitiminde ve özellikle de telgraf teknolojisinin geliştirilmesinde, Cumhuriyet döneminde de İTÜ Elektrik Fakültesi’nin kuruluşunda çok büyük bir rolü oldu. Prof. Kalmuk, 1952 yılında A. Adnan Adıvar ve Salih Murad Uzdilek ile birlikte bir bilim akademisi kurma girişiminde de bulunmuştu. Elektrik mühendisi ve matematikçi Prof. M. Emin Kalmuk, elektrik ve matematik üzerine çok sayıda yayın yaptı. Mühendis Mektebi Mecmuası’nda 1934’te yayımlanan* “Herhangi bir dereceden muadele-i adediyenin halli (Herhangi bir dereceden sayısal denklemlerin çözümü)” başlıklı makalesinde de yüksek dereceli denklemlerin köklerinin bulunması konusundaki son gelişmeleri inceliyor. Bu çerçevedeki açıklamalarını yaparken, bu konudaki tarihsel gelişmeleri de açıklama gereği duyuyor ve “Tarihçe” başlığı altında şu bilgileri veriyor (metin sadeleştirilmiştir):
“Ünlü matematikçilerden Lagrange, 1767’de yayınladığı La resolution des equations numeriques adlı kitabında sayısal denklemlerin çözümü için pek çok araştırmada bulunmuştur. Arkasından Harriot, Ougtred, Pell gibiler birçok özel çözüm bulmuşlar; daha sonra Descartes, 1820’de Fourier, 1829’da da Sturm konuyu ilerletmişlerse de 1848’de Bordas Demoulin, matematik felsefesinden bahseden Le Cartesianisme adlı eserinin 122. sayfasında denklemlerin çözümünden bahsederken ‘Newton’dan beri bu konuda uğraşılıp elde edilen sonuçlar ne kadar hayret verici keşiflerse de daha basit bir yol olması gerektiği hissi insanı bırakmıyor’ demiştir.
Gerçekten Bordas’ın bu sözünden dört sene önce Graeffe bu yolu bulmuş (Kalmuk’un böyle demesine karşın Graeffe yöntemini 1837’de yayınlamıştı. O.B.) ve bu konuda yazdığı makale de Berlin Akademisi tarafından takdir edilmişti. Hatta Duhamel, 1866’da Des methodes dans les sciences de raisonnement adlı eserinin ikinci cildinin 258. sayfasında sayısal denklemlerin çözümünden bahsederken ‘herkesin aynı başarıyla uygulayabileceği bir çözüm yolu lazımdır’ dileğinde bulunmaktadır.
Graeffe sayısal denklemlerin gerçel (reel) kökleriyle sanal köklerinin mutlak değerlerinin bulunmasını göstermiştir. Bu yöntemi takdir eden Alman astronom Encke 1841’de yöntemi geliştirerek Annuaire de l’Observatoire de Berlin adlı dergide 60 sayfalık bir makale yazmıştır.
Harbiye Mektebi’nde yetişmiş Türk matematikçi Ahmet Hamdi efendi, Viyana’da okurken “kaidei cedide berayı halli muadelatı adediye-i aliye – yüksek dereceli sayısal denklemlere yeni çözüm kuralı” başlığıyla bu şehirde bastırmış olduğu risalede Graeffe yöntemini ayrıntılarıyla anlatmış ve bazı sayısal denklemlere uygulamışsa da bu üç eser gerek Avrupa’da gerek Türkiye’de unutulma köşesinde kalmıştır.
Madrid Rasathanesi gözlemcilerinden D. Miguel Merino birçok sene sayısal denklemlerin çözümü için Bordas ve Duhamel’in gerekliliğini hissettikleri yöntemi Fransız eserlerinde arayıp dururken Encke’nin makalesini görünce hemen bu makalenin aynen İspanyolca tercümesini 1879’da bir kitapçık halinde yayınlamış ve Encke’nin makalesini okumak zor olduğundan bu zorluğu metni parçalayarak gidermiş ve birçok örneğe uygulayarak risaleyi 260 sayfaya çıkarmıştır.
1312 (M.1894/95) senesi ortalarında Darüşşafaka’nın 1300 (M.1882/83) senesi mezunlarından Şükrü efendi, Cihan kütüphanesinden beş kuruşa satın aldığı Ahmet Hamdi efendinin kitapçığını “senin için aldım” diyerek zorla bana satmıştı. Tam bu sırada Mösyo M.E. Carvallo, Graeffe yöntemini sanal köklü denklemlere uyguladığı doktora tezini yayınlamış olduğundan bunu da Paris’ten getirtmiştim. Yöntemin tarihçesini tamamlamak için Ahmet Hamdi efendinin kitapçığının 15 kadar kopyasını o zamanlar Mösyö Carvallo’ya ve diğer Avrupa matematikçilerinden tanıdığım kişilere göndermiştim. Muhterem Türk matematikçisinin bahsedeceğimiz yöntem hakkındaki yayını 83 sene öncesine denk geliyor. Bu kişi hakkında birçok yerlere müracaat ettimse de Harbiye Mektebi’nden yetişmiş subaylardan olduğundan başka bir bilgi bulamadım. Bilginin yanlış takdir olunduğu yani bazen pek abartılı ve çok defa da hiçe sayıldığı zamanlarda yetişmiş olan pek değerli üstadın namını bu vesileyle saygıyla analım.”
Ord. Prof. Emin Kalmuk tarihçesini burada bitiriyor. Ahmet Hamdi efendinin risalesini göremediğimiz için ayrıca bir değerlendirme yapamıyoruz. Ahmet Hamdi efendinin yaşamı hakkında ne yazık ki bugün de herhangi bir bilgiye sahip değiliz. Ahmet Hamdi efendi risalesini Harbiye Mektebi’nden mezun olduktan sonra 1850 yılında yayınladığına göre Harbiye Mektebi’ndeki büyük ve öncü Osmanlı matematikçileri Emin ve Tahir paşaların öğrencisi olmuş olmalıdır. Ahmet Hamdi efendinin bu başarısı da Osmanlı matematiğinin 19. yüzyılın ortasındaki durumunun önemli bir göstergesidir. Mühendishane’de ve Harbiye Mektebi’nde verilen matematik eğitiminin sonucunda başarılı bir öğrenci, matematiğe katkı yapabilecek bir düzeye gelebilmiştir. Ahmet Hamdi efendinin bugünkü dilimizle söyleyecek olursak, “Yüksek Dereceli Sayısal Denklemlere Yeni Çözüm Kuralı” başlıklı risalesini de modern matematik tarihimizdeki ilk orijinal (ve uluslararası) nitelikteki çalışma olarak görebiliriz.
Osman Bahadır
*Mehmet Emin Kalmuk, Mühendis Mektebi Mecmuası, 7. sene, sayı 74-76, sayfa 844-854, 1934.
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.