Sabancı Üniversitesi araştırma laboratuvarlarında geliştirip sonrasında üzerine bir şirket (Surgitate) de kurduğumuz “meme modelleri”nin hikayesini anlatacağım.
2013’ün sonunda, sonradan ortağım olacak Dr. Barkın Eldem bana meme yapıp yapamayacağımı sordu. Ben de “evet” dedim, çünkü çalışma alanım polimerler ve meme yapılacaksa seramik veya metallerden değil tabii ki polimerlerden yapılacak.
Dünyada 8 kadından 1’inde meme kanseri görülüyor ve kadınların kanser öncesi hayatlarına dönmeleri, geçirecekleri operasyonun tıbbi ve estetik başarısına bağlı. Kadınların birçoğu, operasyon sonrası vücutlarıyla mutlu olmadıklarını söylüyor. Bu yüzden de tümörü ve çevre dokuyu vücuttan çıkarırken meme dokusunun korunmasına ve görüntüsüne önem veren cerrahi teknikler geliştirilmeye başlandı. Cerrahların bu modern onkoplastik teknikleri öğrenmeleri ve bu konuda deneyim kazanmaları, yapacakları operasyonların başarısı için önemli. Oysa ki, cerrahların eğitim alabileceği materyaller sınırlı; ülkemizde kadavra sıkıntısı olması bir yana, kadavra genelde anatomik eğitimlerde kullanılıyor. Meme cerrahisi için “taze kadavra” kullanılması gerekli; bu tip kadavralar da uygun kimyasallar ve soğutma ile ancak 6 ay kadar “yaşatılabiliyor”. Fiyatları birkaç bin dolar olan taze kadavraların eğitimde rutin olarak kullanılamayacağı açık.
İnsanların sağlık hizmetlerine, ilaca, aşıya daha kolay ve ucuza ulaşmasını sağlamaya çalışırken, tıp eğitimini, kaliteden ödün vermeden, daha düşük maliyetli hale getirme üzerine fazla düşünülmüyor. Aslında, pinti bilim de diyebileceğimiz bir tasarım ve üretim sistemiyle, ulaşılabilir ve sürdürülebilir cerrahi eğitim materyallerini meydana getirmek mümkün. Biz, Sabancı Üniversitesi’nde ve Surgitate’te kesme, dikme gibi cerrahi müdahalelere gerçekçi tepkiler veren silikon-temelli meme modelleri tasarlıyor ve üretiyoruz. Bu modeller, 4 farklı silikon formulasyonun biraraya getirilmesi ve fiberli yapıların da bu süreçte sisteme dahil edilmesiyle üretiliyor. Aslında, kompozit bir yapı oluşturarak ürünün mekanik davranışlarının gerçek doku ve organı taklit etmesini sağlıyoruz. Örneğin, tasarladığımız meme modelinin içinden büyük bir parça çıkarılabiliyor ve sonrasında model dikilebiliyor, meme ucu manipüle edilebiliyor. Çıkış modelimiz, meme modeli olsa da deri ve damar modelleri de yapıyoruz. Amacımız dünya genelinde kullanılacak simülasyon platformları tasarlayarak, tıp eğitiminin kalitesini yükseltmek.
Cerrahi müdahaleye yönelik ürünler tasarlasak da amaç tabii ki kadınların bu süreçten en az zararla çıkmalarını sağlamak. Üç ay kadar önce bir meme kanseri farkındalığı projesi başlattık: #kendimdensorumluyum. Tasarladığımız ürün, kadınlara meme muayenesini nasıl yapacaklarını anlatan ve onları doktora gitmeye teşvik eden bir posterden ve dokunabilecekleri, içindeki sert kitleleri hissedebilecekleri bir meme modelinden oluşuyor. Amaç, kadınların rutin kontrollerini unutmamalarını sağlamak ve olası daha büyük rahatsızlıkları olabildiğince engellemek; kadınları, onlarda (biraz da olsa) endişe yaratarak, kendi sağlıklarına daha çok dikkat etmeye davet ediyoruz. Şimdiden, bu ürünü fabrika ve ofislerindeki “kadın tuvaletleri”ne yerleştiren veya kaynakları-kısıtlı kurumlara ürün bağışı yapan birçok şirket var ve amacımıza ulaştığımıza dair de geri bildirimler alıyoruz.
Bir mühendis olarak, tasarımda farklı meslek gruplarından uzmanlarla çalışmanın, aynı vizyona sahip olmanın, aynı tasarım dilini konuşmanın ve son kullanıcıyla beraber ürün geliştirmenin önemini gördüm. “Ortak tasarım” anlayışının gitgide yayılması ve bizleri aynı masa etrafında daha sık oturur hale getirmesiyle daha iyi ürünler geliştireceğimize inanıyorum.
Özge Akbulut (Sabancı Üniversitesi – Surgitate Kurucusu)
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.