Siyaset bilimi nedir? Siyaset bilimci ne yapar?

1. Türkiye Büyük Millet Meclisi, oturum salonu. Kaynak: ankara.ktb.gov.tr

Siyaset bilimi bir toplum bilimleri dalıdır; toplumdaki siyaset olgusunu bilimsel yöntem veya felsefi çözümlemelerle araştırarak, bu olguya ilişkin bilimsel açıklama, kritik düşünce, anlama, değerlendirme ve eleştiri yapmayı hedefleyen çalışmaların ürünlerinden oluşur.

Siyaset bilimi çalışmalarını saf kuramsal araştırmalar ve uygulama amaçlı çalışmalar olarak ikiye ayırabileceğimiz gibi, ayrıca görgül (ampirik), yani beş duyumuzla varlığını saptayabileceğimiz olguların sistemli olarak gözlemlenmesiyle tanımlanan, gerçeğe yönelik araştırmalar; salt gözleme dayanmayan, ya matematiksel mantığa dayalı olarak varsayım (aksiyom veya postula) temelinden türetilen teoremlerden ibaret olan formel modeller veya normatif kuram (teori) oluşturmak amaçlı felsefi çalışmalar olarak üçe ayırabiliriz.

Bu durumda siyaset biliminin beş alt disiplini bulunmaktadır:

1-Siyaseti araştırmak.
2-Siyaset hakkında açıklama yapmak.
3-Kritik düşünce geliştirmek.
4-Siyasete ait bilim yasalarına ulaşmak.
5-Siyasal hayatta uygulanacak siyasa (politika) önerilerinde bulunmak. 

Bunlardan ilki görgül siyasal kuram alanında çalışan karşılaştırmalı çözümlemelerle bilimsel denence (hipotez) üreten ve sınayan Karşılaştırmalı Siyasettir. İkincisiyse, karşılaştırmalı siyaset alanının içinde özel yeri olan, tek örnek üzerinde görgül yanlışlanırlığı olan denence üretip sınayan örnek olay (vak’a, case) temelli olan tekil ülke, (örneğin, Türkiye’de siyasal hayat) çalışmalarıdır. Bunlardan ikincisi genellikle bir Siyaset Bilimi ders programında, o dersin verildiği ülkedeki siyasal hayatı konu alacak biçimde düzenlenir. Fransa’da Fransız siyasal hayatı, Brezilya’da Brezilya siyasal hayatı, Güney Afrika’da Güney Afrika siyasal hayatı vb. çalışmaları ve dersleri olarak düzenlenir, araştırılır, bulguları derlenir ve bunlar da öğrencilere ders olarak okutulur.

Bu iki alt-disiplinin yanı sıra, üçüncü olarak Normatif Siyasal Kuram (Teori), bazen Siyaset Felsefesi, bazen Siyasal Düşünce Tarihi gibi adlarla felsefe temelli, normatif esaslı bir alt-disiplin olarak alanda yer alır ve örneğin şu kritik soruları inceler:

  • İyi bir siyasal hayat neye benzemelidir?
  • Adalet nedir, nasıl oluşur, nasıl mümkün olur?
  • Özgürlük nedir?

Bu üç alt-disiplinin dışında dünyadaki çeşitli siyasal sistemler, devletler, milli devletler, devlet benzeri topluluklar, devletlerarası kuruluşlar, çok uluslu şirketler vb. yapıların birbirleriyle ilişkilerini, çatışma, uzlaşma, eşgüdüm, savaş ve barış yapma olgularını araştıran Uluslararası Siyaset ayrı bir alt-disiplin oluşturur. Bu alandaki siyasal, ekonomik, kültürel, toplumsal ve sair ilişkiler giderek karmaşıklaştığından bu alan çok sayıda farklı toplumbilimi disiplini kökeninden gelen araştırmacıları da cezbederken, pek çok lisans programında bu alt-disiplinin adı da Uluslararası İlişkiler diye anılmaya başlanmıştır.

Beşinci olarak da, gerek görgül kuramsal araştırmalardan, gerek matematiksel formel modellerden yararlanarak gelişen Kamu Yönetimi ve Politikaları (Public Administration/Policy) alanı mevcuttur. Bu alt-disiplin karşılaştırmalı siyasette geliştirilen denence ve kuramları kullanarak kamu politikaları konusunda araştırmalar yapmaya ve somut kamu politikası uygulamaları önermek hedefine yönelik olarak işlev görür. Bir devletteki idari yapının dikey olarak güç dağılımını ele alan merkeziyet/adem-i merkeziyet esaslı kamu yönetimi kurgulamaktan, seçim sistemi önermeye kadar geniş bir alanda yapılan kamu politikaları çalışmaları, özellikle yerel ve ulusal kamu bürokrasisinin çalışma esasları ve başarısını (performans) ölçen ve değerlendiren araştırmalara odaklanır.

Bunların dışında bir de siyasal içeriğe ait olmayan bir alt-disiplin daha mevcuttur. Bu altıncı alan salt bir siyaset bilimi alt-disiplini de değildir: Siyaset olgusunun içeriğine ilişkin denence ve yasa üretmek amaçlı olmayan bu alt-disiplin Araştırma Yöntemleri konuludur. Bu alt-disiplin siyaset bilimcilerin araştırmalarında kullandıkları araçların, ölçülerin, mantığın araştırılması ve kritik edilmesine odaklanır. İstatistik ve matematik yardımıyla siyaset bilimcilerin kullandığı sistemli gözlem uygulamalarıyla toplanan verilerin geçerli ve güvenilir olup olmadığı, denencelerin sınanmasında mantık veya hesap yanlışı bulunup bulunmadığı, olayların neden–sonuç ilişkilerinin kurgulanması ve çözümlenmesinde hata yapılıp yapılmadığı hususlarını araştırır. Araştırma yöntemleri siyaset bilim araştırmalarının kullandığı araştırma tekniklerinin öğretilmesi, özellikle siyaset bilimi araştırmalarının verilerinin anlaşılması ve yorumlanması için son derecede önemlidir. Son yıllarda seçim zamanlarında medyada sıkça yer alan kamuoyu araştırma şirketleri bunlara örnek verilebilir.

Siyaset biliminin araştırma odağı olarak “Siyaset Olgusu”

Siyaset, devletin beş bin yıl kadar önce Çin, Hindistan ve Mısır’da ortaya çıkmasıyla birlikte, devlete ait işler, çalışmalar, ilişkiler olarak algılanmaya ve anlaşılmaya başlamıştır. Ancak çağımızda siyasetten çok daha geniş bir kapsamda ve sadece devletle sınırlı olmayan bir içerik anlıyoruz. ABD’li, ünlü siyaset bilimci David Easton’un (1917-2014) önerdiği tanıma göre “…siyaset, değerlerin otoriteye dayalı olarak tahsisi…” (politics is authoritative allocation of values) uygulamasına verilen addır.

Devlet ile siyaset eşanlamlı olarak düşünüldüğünde değerlerden sadece bir tanesi olan iktidar veya güç ön plana çıkmaktadır. Oysa bağlayıcı karar alma gücüne, (yaptırımla desteklenen karar alma yetisine) meşru olarak sahip olan yetke olarak tanımladığımız otorite, sadece gücün değil, servet, esenlik (sağlık), aydınlanma (eğitim), itibar, saygı, adalet, dürüstlük veya namus gibi değerlerin de tahsisini yapar veya yapılmalarını düzenleyen kurallar koyar, karar alır ve uygular. Onun için otoritenin yaptırımına (ödül veya ceza vermesine) konu olan çok sayıda değere ait kural vardır ve iktidar bunlardan sadece bir tanesidir.

Siyaset sadece devletle de sınırlı olarak anlaşılmamaktadır. Siyaset ulus-devlet düzeyinde oluştuğu gibi, çeşitli yerel yönetimler düzeyinde de oluşur. Değer tahsisi sadece devlet katında oluşmaz. Yerel siyasal yapılarda da, örneğin bir köyde, kasabada, küçük bir kentte, büyükşehirde (metropol) veya bölgesel düzeyde de değerlerin tahsisinde otorite konumunda olan muhtar, ihtiyar heyeti, kaymakam, belediye başkanı, belediye meclisi, vali vb. otoriteler çeşitli bağlayıcı kararlarlar alırlar. Ayrıca, devletlerarası ilişkiler ve devletler üstü yapılar olan Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Kuzey Atlantik Paktı (NATO) vb. düzeyinde de değerlerin tahsisinde yaptırım gücü olan otoritelerin aldığı kararlar söz konusudur. Dolayısıyla, siyaset aynı zamanda farklı düzeylerdeki ilişkileri kapsar. En alt düzeyde tekil birey, bir vatandaş, hemşeri, toprak veya emlak sahibi, iş veya meslek sahibi vb. olarak değerlerin tahsisinden etkilenir ve onları etkilemek için çaba gösterebilir. Bireylerin bir araya gelip bir gönüllü dayanışma içinde dernekleşmesiyle değerlere ilişkin kararların alınması ve uygulamasından etkilenen gruplar veya yapılar ortaya çıkar. Bu yapıların dernek, kulüp, cemiyet vb. olarak resmî bir yapıya dönüşmesi, zamanla bu yapının saygınlık ve istikrar kazanmasıyla kurumlar oluşur. Dolayısıyla, bireysel siyasal ilişkilerin üzerinde değer tahsisini etkilemeye çalışan ve ondan etkilenen grup veya kurumların otoritelerle etkileşimiyle örülen bir siyaset düzeyi daha vardır. Onun üzerinde özellikle adem-i merkeziyet ilkesine göre oluşmuş bulunan federal sistemlerde bölge, eyalet, kanton, länd vb. bir siyaset katmanı ve otoriteleri daha bulunmaktadır. Onun üzerindeyse, ulusal düzeyde devletin en üst düzeyinde siyasal otoritelerin etkili olduğu kural koyan, kural uygulayan ve kuralların hukukiliğini araştıran, kural çatışmalarını çözüme kavuşturan yapılar mevcuttur. Kurumsallaştığında bunlar ulusal yasama organı, yürütme ve yargı olarak örgütlenmişlerdir. Bu düzeyin üzerinde de uluslararası siyasal sistem ve onun yapı ve kurumlarıyla etkileşimlerin oluşturduğu bir düzeyde siyaset veya uluslararası siyaset oluşur.

Siyaset İlişkileri ve İçerikleri

Siyasetin birey, grup, kurum vb. gayrı-resmî ve resmî yapılarla temas ve ilişkilerden oluşan bir içeriği vardır. Bu ilişkiler söz konusu yapılar ve otoriteler arasındaki ilişkileri karşılıklı bağımlı hale getirirler. Onun için siyasetin oluşumunda bir sistemin işleyişi söz konusudur. Siyasal sistemden bahsettiğimiz zaman, karşılıklı bağımlılık içinde olan bireyler, grup, kurum ve yapıların ilişkiler ağını anlıyoruz. Bu ağlar yukarıda ifade ettiğimiz çeşitli düzeylerde çalışır. Bir siyasal sistemde bu ilişkilerin nasıl işleyeceğine dair yazılı veya yazısız kurallar (normlar) vardır. Siyaseti bir tiyatroya sahnesine veya oyununa benzetecek olursak, her oyunda olduğu gibi bir senaryo söz konusudur ki bu da oyunun kurallarından oluşur. Siyasetteki oyunun kuralları siyasal rejimi oluşturur. Eğer yazılı bir anayasa ve yasama sisteminde de bir iç tüzük mevcutsa, bunlar siyasal rejimin içeriğini tanımlar. Dolayısıyla her siyasal sistemde bir siyasal rejim mevcuttur. Otoriteler siyasal rejimde belirtilen ve genel kabul gören kurallara göre belirlenir, karar alır ve değişirler. Rejim ve otoriteler dışında her siyasal sistemde bir de o sistemin hükümranlık alanında yaşamakta olan ve onun unsuru olan bireylerden oluşan bir siyasal topluluk mevcuttur. Bu da ulus-devletlerde ulus veya millet olarak kabul olunur. Ama imparatorluklarda veya kabile yahut aşiret devletlerinde ulus yoktur, teb’adan oluşan bir siyasal topluluk vardır. Siyasal sistemin bu üç tanımlayıcı unsuru arasındaki ilişkiler, onlara yönelik olarak bireylerin duyduğu güven, kuşku, destek ve sair duygular, bu ilişkilerin istikrarı, değişimi, yok oluşu veya tekrar oluşturulması siyaset biliminin araştırma konularını oluşturmaktadır.

Siyasal rejimler

Siyasal rejimler otoriter, totaliter ve demokratik olmak üzere üç değişik içerikte ortaya çıkar. Bu rejimlere yönelik kapsamlı bir yazı için Siyasal rejimler:Tanım ve uygulama örnekleri yazısına bakılabilir.

Siyasal sistemdeki birey ile otoriteler arasındaki ilişkiler bireysel ve kurumsal olarak mümkündür. Doğal olarak rejim tipine göre büyük farklar gösterir. Demokraside siyasal katılma ve temsil saygın ve özendirilen bireysel eylemlerdir. Otoriter rejimlerde bu tür eylemler zaman zaman söz konusu olabilirse de otoritelerin bunlara olan hoşgörüsü sınırlıdır. Totaliter rejimlerde birey sadece muktedir olanların önerdiği törenlerde yer almak ve onlardan beklenen rolü oynamak durumundadırlar. Onun dışında bir katılma veya temsil olgusu mevcut değildir; teşebbüs edildiğinde de etkili ve şedit bir biçimde cezalandırılırlar.

Siyaset bilimi dersleri

Siyaset Bilimi derslerinde siyasal sistemler, rejimler, siyasal topluluk, bireyin siyasetteki rolü ve işlevleri ayrıntılı olarak incelenir. Bu konuda yapılmış olan hakem incelemesinden geçirildikten sonra basılan makale ve kitaplarda bu konuda sergilenen araştırma bulguları öğrencilere sunulur. Bu araştırmalarda kullanılan araştırma tekniklerini, verileri, veri çözümlemelerini anlamalarını sağlayacak araştırma yöntemleri bilgileri de verilir. Bugüne kadar bulunmuş olan siyaset bilimi yasaları; örneğin, “iktidar yozlaşır, mutlak iktidar mutlak olarak yozlaşır” (Lord Acton), henüz yasa düzeyinde olmayan kuramsal bulgular, örneğin, “bir seçim çevresinde ne kadar çok meclis sandalyesi bulunursa, seçim sonuçları o kadar temsili olur” gibi yasalar öğrenciye aktarılır.

Siyaset Bilimi Eğitimi ve İş Alanları

Lisans eğitimi almış olan bir öğrencinin sadece siyaset bilimi alt-disiplinleriyle yetinmeyip, aynı zamanda sosyoloji, matematik, ekonomi, hukuk, özellikle anayasa ve kamu hukuku, sosyal psikoloji v.b. dersler almasına da özen gösterilir. Böylece siyaset bilimi ve toplumbilimleri konusundaki temel bilgileri, kuram ve denenceleri ve bu konulardaki bilimsel yasaları bilerek mezun olması hedeflenir. Bu bilgiye sahip olan öğrenci, siyasa yapımı, kamu politikalarının yapımı ve uygulanması alanında çalışacak bilgiye sahiptir. Siyaset biliminin kamu politikası düzenlemeleri konusunda neyin çalışıp neyin çalışmayacağını bilebilecek bilgiye sahip olacaktır. Aynı zamanda yeni yayınları nasıl ve nereden takip edeceği bilgisini de edinmiştir. Onun için siyaset bilimindeki gelişmeleri izlemesi, bulguların geçerlilik ve güvenilirliğini değerlendirerek kendisini yenilemeyi yapabilecek düzeyde bilgi almış olabilecektir. Bu durumda bir konuda yazılacak olan bir raporun düzenlenmesine katkıda bulunabilecek, yazılmış raporları inceleyip, değerlendirebilecek durumda olacaktır.

Yüksek lisans eğitimi almış olan öğrencinin kendisi de ufak çaplı veri toplama, çözümleme ve yorumlama kapasitesi olacaktır. Eğer tez yazmışsa, o zaman tez konusunda daha fazla uzmanlık bilgisi olacak, o hususlarda kamu bürokrasisinin yerel ve ulusal bürolarında yetkin olarak çalışabilecektir. Özellikle ABD ve Avrupa ülkelerinde yüksek lisans almış siyaset bilimi öğrencileri yerel ve ulusal kamu bürokrasilerinde çalışmak için tercih edilen bir emek havuzu oluştururlar. Aynı şekilde uluslararası kuruluşlar olarak Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), Dünya Bankası gibi kurumlarda da siyaset bilimi lisansüstü eğitimi almış özellikle ileri düzey İngilizce bilen gençlere iş imkânları mevcuttur.

Doktora eğitimi almış olan Siyaset Bilimi öğrencileri ise akademisyen olarak bir alt-disiplinde uzmanlaşırlar. Araştırma yapabilecek, veri toplayıp çözümleyebilecek, hakem süreçlerini izleyerek saygın bilimsel dergi ve yayınevlerinde makale ve kitap basabilecek yetkinliğe kavuştukları varsayılır. Aynı zamanda, öğretim üyesi olarak çalışmaya da fırsatları olacak, araştırma yanı sıra lisans ve lisansüstü düzeyde uzmanlık alanlarında dersler verebilecekler; yeni akademisyen alımı ve terfii gibi akademik idari işlerde de çalışacaklardır.

Üniversitelerin dışında kamuoyu araştırmaları şirketleri, belediyeler, merkezi kamu bürokrasisinin çeşitli alanlarında, özellikle diplomaside, özel sektör insan kaynakları ve veri çözümlemesi alanlarında siyaset bilimi öğrencilerinin istihdam edildikleri görülmektedir. Özellikle ABD, Avrupa ve Okyanusya başta olmak üzere siyasal partiler, siyasal vakıflar gibi kurumlarla, çeşitli dernek, vakıf, cemiyet gibi kamu ve özel sektör dışında kalan sivil toplum alanında da istihdam olanakları mevcuttur. Maddi olanak bulabilenler kendi kamuoyu araştırma veya danışmanlık şirketlerini de kurarak şirketler, siyasal partiler, medya – basın organlarınca aranan bilgileri derlemek ve çözümlemekte, bunları raporlaştırarak pazarlamakta ve yayınlamaktadırlar. Özellikle 1990-2010 arası dönemde Türkiye’de gelişmekte olan medya ve basın sektöründe iş bulan çok sayıda siyaset bilimi programı mezunu lisans öğrencisi olmuştur. Bugünlerde gelişmekte olan sosyal medya kanallarında da benzer şekilde çalışma olanağı bulan siyaset bilimi eğitimi almış gençler bulunmaktadır.

Ersin Kalaycıoğlu, Sabancı Üniversitesi, Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Bilim Akademisi üyesi 


Sarkaç’ta yayınlanmış tüm meslek seçimi yazılarına ulaşmak için tıklayınız.


Önceki İçerikİnşaat mühendisliği nedir?
Sonraki İçerikTürkiye’de ölüm nedenleri (2018-2019-?)
Ersin Kalaycıoğlu

Bilim Akademisi üyesi Ersin Kalaycıoğlu, 1977-1982 yılları arasında İstanbul Üniversitesi (İ. Ü) İktisat Fakültesi Siiyaset Bilimi kürsüsünde doktor asistan, 1982 – 1984 yıllarında da İ.Ü Siyasal Bilimler Fakültesi’nde doçent olarak çalıştı. 1984 yılında Boğaziçi Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü’ne geçti ve 1989 yılında profesörlüğe yükseldi. 1991-2002 yılları arasında Boğaziçi Üniversitesi’nde İktisadi ve İdari İlimler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyeliği yaptı. 2002’de Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nde öğretim üyesi oldu. 2004-2007 tarihleri arasında Işık Üniversitesi rektörlüğünü üstlendi.

2007 yılından beri Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nde öğretim üyesidir.