Bilim dünyasında gündeme sık sık, popüler medyaya ise ünlü birisini ilgilendiriyorsa gelen bir kavram var: İntihal.
Türk Dil Kurumuna göre Türkçesi “aşırma” olan bu kelime, Arapça’da “kendine mal etme, benimseme” anlamına geliyor. Değişik yerlerde de çalma, yağmalama olarak da tanımlanıyor. Bütün bu kelimeler bir hırsızlığı, başkasının olan bir değeri kendine mal etmeyi anlatıyor.
Genelde intihal bir yazarın, düşünürün yazdıklarının (veya söylediklerinin) başka birisi tarafından ilk defa kendisi söylüyormuş gibi ortaya atılması için kullanılır. İnternet çağından önce sözlü olarak ortaya atılmış fikirleri çalmanın ispatı çok kolay değildi. Nitekim, bir bilimsel fikri kimin ilk defa ortaya attığına dair (bilimsel) kavgalar çok olmuştur. Şimdilerde ise her şey kayıt alınabildiği için bu tarz tartışmalar bitmese bile çok fazla duyulmuyor. Ama yazıya dökülmüş fikirler üzerinde çalıntı hala çok popüler.
İntihalin ne olduğu ve neden dikkat edilmesi gerektiğini açıklayabilmek için, bilimsel fikirlerin, sonuçların ne şekilde bilim dünyasına sunulduğu ve yayıldığını anlamak gerekir.
Bilimsel bir değerin yayınlanması
Bilimsel araştırma sonuçlarının topluma sunumu genellikle bilimsel dergilerde yayınlanan makaleler kanalıyla olur. Bu makaleler, konunun uzmanları olan ve çoğunlukla birden fazla sayıda anonim hakemler tarafından okunur ve değerlendirilir. Hakemlerin görevi, yapılan çalışmada hataların olup olmadığını tespit etmek, sonuçların daha önceden yayınlanmamış olduklarını göstermek (orijinal olmaları) ve yorumların da doğru oldukları konusunda görüş bildirmektir. Bu makale pek çok bilim insanı tarafından okunacağı ve belki de onların çalışmalarına ışık tutacağı için, doğruluğunun önceden kontrol edilmesi gerekir. Dolayısıyla eğer bir makale hakemlerin süzgecinden geçip ciddi bir dergide yayınlamışsa, içeriğinin bilimsel olarak bir değeri olduğu varsayılır.
İntihalin çeşitleri
İntihalin en ciddi şekli, başkasının yazdığı bir yazıyı olduğu gibi kendi isminizle yayınlamak ve bu çok ağır bir suç. Nitekim bu suçun cezası öğretim üyeliğinden çıkarılmaya kadar gidebiliyor. Bir makalenin tamamının veya çok büyük bir kısmının alınıp yayınlanması daha çok internet kullanımının az olduğu ve yakalanmanın zor olduğu yıllarda çokça karşılaşılan bir ihlaldi. Günümüzde Turnitin, iThenticate vb. gibi veritabanları/yazılımlar sayesinde yayına yolladığınız makalenin başkalarının eserlerine ne kadar benzediğini kontrol edebiliyorsunuz. Bu yazılımlardan şüpheli benzerlik oranları geldiğinde benzerlikleri inceleyerek intihali ortaya çıkarma şansınız var. Başka bir deyişle kimden ne kadar çalındığının bulunması mümkün. Tabii, başka bir dildeki makaleyi alıp Türkçe’ye çevirerek bu kontrollerden kaçmak da olasıdır ki bu bazı sahalarda çok görülen bir etik ihlalidir.
Elektronik kontrolün olmadığı ortamlarda ise bilimsel etiğe aykırı davranışları bulmak hiç de kolay değil. Rusya’da yapılan bir araştırma sonucunda 70000 adet makalenin birden fazla dergide, bir makalenin ise tam 17 farklı dergide yayınlandığı bilgisine ulaşılmıştır ve yine bu araştırma ile 2500 civarında makalenin geri çekilmesi istenmiştir [1]. Örneğin ülkemizde lisansüstü tezlerin elektronik ortama aktarılması henüz tamamlanmadı [2]. Bu durumda tezler arası intihalleri bile bulmak kolay değil.
Daha çok rastlanan intihal örnekleri, başka eserlerden belirli kısımları alıp, kendi yazmış gibi göstermek şeklinde karşımıza çıkıyor. Bilhassa makalelerin giriş kısımları, eski çalışmaların derlenmesi üzerine olduğundan ve teknik kısımlara göre daha iyi bir yabancı dil bilgisine ihtiyaç duyulduğundan bu bölümlerde ders kitapları ve derleme makalelerinden kopyala-yapıştır yapmak en kolay çözüm gibi görünebilir.
Bu kötü alışkanlık maalesef ilkokullardan başlamak üzere çok yaygın. Öğrencilere verilen “araştırma” ödevleri, çoğunlukla Google’da arama yapıp bulunan bir sayfadan alınan cümlelerden oluşuyor. Öğretmenlerin bu konuda dikkatli davranıp, öğrencilere araştırma ödevlerindeki kelimelerin kendilerine ait olması gerektiğini iyice anlatması gerekli. Aslında istenen öğrencilerin okuduklarını anlayıp, yorumlayıp kendi ifadeleri ile tekrar yazmaları.
Atıf vermek nedir? Neden atıf verilir?
Bilimsel makalelerin yazımında ise kullanılan belirli yazım kuralları vardır ve bu kurallar araştırma alanlarına göre farklılıklar göstermesine rağmen temelinde doğru bilgiyi okuyucuya aktarma işlevini sağlar. Doğal olarak yapılan her araştırma, daha önceden yapılmış çalışmalara az veya çok dayanır. Araştırmaya katkı sağlamış olan eski sonuçlara ve fikirlere makalede bunları yazanları belirterek yer vermek gerekir. Bu işleme “atıf vermek” denir. Doğru bir atıf için kimin ne zaman bu düşünceleri ortaya koyduğu ve nerede yayınlandığının (makalenin referansının) açıkça yazılması gerekir. Bu şekilde çalışmayı okuyanların eski kaynaklara kolayca ulaşması sağlandığı gibi, ilk yazarlara da saygı sunulmuş gibi düşünülebilir (veya daha popüler deyimi ile kredi verilir).
Atıf yapılan makalenin referansını belirtmek için farklı formatlar vardır (MLA, APA vb.), bunlardan tercih edilen birisi kullanılabilir. Önemli olan okurun kaynağa rahatlıkla ulaşabilmesini sağlayacak tüm bilgiyi içermesidir.
Atıf verme işlemi iki türlü yapılabilir. Orijinal fikirleri kendi kelimelerinizle ifade edersiniz ki, o zaman sadece o makalenin referansını koymak yeterli olacaktır. Eğer eski referanslardaki kelimeleri aynen kullanmak isterseniz, mutlaka “tırnak” içerisinde yazmanız (ve tabii referansı ile beraber) gerekir. Bu şekilde o kelimelerin sizin olmadığını ama çalışmaya katkısı olduğunu doğru bir şekilde göstermiş olursunuz.
Resim ve grafiklerin kullanımı
Başka yazarların tabloları, grafikleri ve resimlerinin kullanımı ise ayrı bir sorun olan telif hakları ihlallerine neden olabilir. Daha önceden bu bilgileri yayınlayan dergilerin bir kısmı referans vererek kullanımına izin vermekle (Örn. Creative Commons lisanslı dergiler) beraber, bazı dergiler yazılı izin alınmasını şart koşuyor. Hukuki problemlerle karşılaşmamak için, derginin koşulllarına bakmak ve/veya orijinal makaleyi yayınlayanlar ile haberleşip izin alma işinin doğru bir şekilde çözülmesi şart.
İngilizcesi “plagiarism” olan intihal kavramı aynı zamanda yazarın kendi eski eserlerini de kapsayabilir. “Öz-intihal” olarak adlandırılan bu konu biraz daha karmaşık olduğu için ayrı bir yazıda tartışacağız.
İntihal kavramı, başka bazı ülkelerde olduğu gibi bizde de maalesef az rastlanan bir durum değil. TÜBİTAK, YÖK ve Üniversitelerarası Kurul gibi kuruluşlar, bu konuda yaptırımlar getiriyor. Bununla beraber asıl görev üniversitelere düşüyor. Üniversitelerin kendi içlerinde bilim etiği konusunda eğitim vermenin yanında ortaya çıkan olayları ciddiyetle inceleyip sonuçlandırmaları da etik kavramlarının yerleşmesinde önemli bir rol oynayacaktır.
Ersin Yurtsever
Bilim Akademisi Etik Kurulu üyesi
Koç Üniversitesi Kimya Bölümü öğretim üyesi
Kaynaklar
[1] D.S. Chawla, Russian journals retract more than 800 papers after ‘bombshell’ investigation, Science, Ocak 2020, https://www.sciencemag.org/news/2020/01/russian-journals-retract-more-800-papers-after-bombshell-investigation
[2] Yaşar Tonta, Müge Akbulut, Lisansüstü tezlere açık erişim, Türk Kütüphaneciliği dergisi, 33, 219 (2019).http://www.tk.org.tr/index.php/TK/article/view/3028/2897
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır. İçerik kullanım koşulları için tıklayınız.