2020 Nobel Fizyoloji / Tıp Ödülü – Hepatit C virüsü

Hepatit C virüsünün illüstrasyonu- Sars-Cov-2 gibi bir RNA virüsü olan HCV'nin de bağlanma proteinleri (yani kancaları) var. (Shutterstock)

2020 Nobel Fizyoloyi/Tıp Ödülü, hepatit C virüsünün (HCV) keşfi için Harvey J Alter, Michael Houghton, ve Charles M. Rice isimli üç bilim insanı arasında paylaşıldı. Üç araştırmacı keşfin farklı aşamalarında rol oynadılar. 

Hepatit nedir?

Hepatit karaciğerin enflamasyonudur (yangı, iltihap). Yani vücudumuzun karaciğeri korumak için verdiği tepkidir, farklı etkenler enflamasyona yol açabilir.  Bu enflamasyon kendi kendini sınırlayabilir (akut) ya da 6 aydan uzun süre devam ederek kronikleşebilir. Kronik hepatite virüsler yol açabilir veya, ilaçlar, alkol tüketimi ve bazı metabolik ve otoimmün hastalıklara bağlı oluşabilir. Hepatit A ve E virüsleri (HAV, HEV) sadece akut hepatit yaparlar, kronikleşmezler.

Hepatit B, C ve D virüsleri (HBV, HCV, HDV) ise genellikle belirti vermeden uzun yıllar devam eden ve sıklıkla siroz, karaciğer yetmezliği, karaciğer kanseri ve bunlara bağlı karaciğer nakli gerekliliğine veya ölümlere yol açabilen bir karaciğer hastalığına sebep olurlar.

Ülkemizde kronik hepatitlerin en sık nedeni HBV iken, batı toplumunda ise HCV ve kronik alkol tüketimidir. Kronik HBV ve HCV enfeksiyonları eğer tedavi edilmezse ilerleyici bir seyir gösterip 15-20 yıl içerisinde siroz, 20-30 yıl içerisinde karaciğer kanserine yol açabilir. Ülkemizde yapılan karaciğer nakillerinin yaklaşık yarısından fazlası viral hepatitler nedeniyle gerçekleşmektedir.

Önemli bir halk sağlığı sorunu

Viral hepatitler tüm dünyada yaygın olarak görülen ve ekonomileri olumsuz etkileyen önemli bir halk sağlığı sorunu. Dünyada her üç kişiden birinin HBV ile karşılaştığı ve yaklaşık 250 milyondan fazla kişide HBV enfeksiyonu olduğu biliniyor. Yaklaşık 71 milyon kişinin ise HCV ile enfekte olduğu hesaplanıyor. Ne yazık ki dünyada her yıl 1 milyondan fazla kişi viral hepatitlere bağlı siroz ve karaciğer kanseri gibi komplikasyonlar nedeniyle yaşamını yitiriyor.

Ülkemizde de HBV ve HCV enfeksiyonları önemli bir sağlık sorunu. 18 yaş üstü her üç kişiden birinin HBV ile karşılaşmış olduğunu, erişkin yaş grubunda 2 milyondan fazla kişinin HBV ile enfekte olduğunu tahmin ediyoruz. Ülkemizde yaklaşık 450,000 ile 600,000 arasında HCV ile enfekte hasta olduğu tahmin ediyoruz. Ülkemizde kronik viral hepatiti olan hastaların maalesef çok azı  (%10 civarında) hastalığının farkında.

Hepatit virüslerine gelen Nobel Ödülleri

1960’larda Baruch Blumberg isimli bilim insanı tarafından kan yolu bulaşan ile bir hepatit olduğu ve bunun HBV olarak tanımlanan yeni bir virüs ile oluştuğu tanımlanmıştı. Blumberg, HBV’nin varlığını ortaya koymasıyla tanısal testlerin gelişiminin sağlanması ve etkin aşı çalışmalarına öncülük yapması nedeniyle 1976 yılında Nobel Fizyoloji/Tıp Ödülünü almıştı.

HBV’nin bulunması ile kan yolu ile bulaşan hepatitlerin bir kısmı HBV-ilişkili olarak tanımlandı. Ancak geride kalan geniş bir hasta grubunda HBV dışında başka bir nedenle kronik hepatit oluşuyordu.

Bu hastalardan alınan kan örnekleri Harvey Alter ve arkadaşları tarafından şempanzelere enjekte edildi. Alter ve arkadaşları hepatit yapan farklı bir ajan olduğunu belirlediler. Buna “A-değil, B-değil” anlamında “non-A, non-B” hepatit ya da “kan nakli sonrası hepatiti” olarak tanımladılar.

Michael Houghton ve arkadaşları ise enfekte şempanzelerden kan örnekleri alarak nükleik asitlerden DNA parçaları izole ettiler. Bu fragmanların birçoğu şempanzeye ait fragmanlardı. Ancak bazıları farklıydı. Bu farklı parçaların bilinmeyen bir virüsten olabileceğini düşündüler.

Houghton ve arkadaşları bundan sonra hasta serumlarından viral proteinleri kodlayan klonlanmış DNA parçalarını izole etmeye başladılar. Bu klonlardan birisinin Flavivirüs ailesinden yeni bir RNA virüse ait olduğunu keşfettiler ve 1989 yılında bu virüsü HCV olarak tanımladılar. Michael Houghton aynı zamanda 1986 yılında HDV genomunu tanımlayan araştırmacılardan biridir.

Charles M. Rice ve arkadaşları ise HCV genomunun replikasyonunda (çoğalma) rol alan ancak HCV genomunda daha önce saptanmayan bölgeleri bularak, HCV’nin replikasyon ve tek başına hastalık yapabilme kapasitesini ortaya koydular. Böylece HCV’nin kan nakli ile ilişkili hepatitten sorumlu olduğunu bulmuş oldular.

Nasıl bulaşır, nasıl önlenir?  

HBV, HDV ve HCV benzer bulaş yoluna sahiptir. Bu virüsler kan yoluyla, cinsel yolla ve aile içi temasla bulaşırlar. Viral hepatitlerin önlenmesi ve korunma için ilk basamak, hastalığa dair farkındalık oluşmasıdır. Sadece hepatit hastalarının değil, tüm toplumun hepatit virüsleri, bulaş yolları, risk grupları, hastalığın seyri, komplikasyonları ve uygun tedaviler konusunda bilgilendirilmesi viral hepatitlerle mücadele konusunda son derece önemlidir.

Bu konuda ülkemizde Sağlık Bakanlığı ve  konuyla ilgilenen bilim insanlarının iş birliğiyle Türkiye Viral Hepatit Önleme ve Kontrol Programı hazırlandı. Bu program kapsamında viral hepatitler konusunda toplumun farkındalığını arttırmak, hastalığın bulaşının önlenmesine yönelik risk gruplarının belirlenmesi, hastalığı erken dönemde tanınması ve hastaların tedaviye ulaşımını kolaylaştırarak viral hepatitlere bağlı siroz ve karaciğer kanseri gelişimini önlenmesi amaçlanıyor. Türkiye Viral Hepatit Önleme ve Kontrol Programı Ekim 2018 tarihinden itibaren uygulamaya geçti.

Günümüzde kronik hepatit B ve C tedavisinde etkin tedavi yaklaşımları uygulanıyor. Kronik hepatit C tedavisinde özellikle 2011 yılından sonra, HCV yaşam döngüsüne etki eden ajanların (direkt etkili ilaçlar) bulunması ile tedavide başarı oranı geçmişe göre önemli derecede arttı. Bu hastalarda kısa süreli, etkili ve güvenli tedaviler ile başarılı bir şekilde %100’e yakın kür sağlanabiliyor.

Sonuç olarak, HCV tedavisindeki başarılı gelişmeler sonucunda, yeni ilaçlar ile HCV ile ilişkili hastalık seyrinin düzeleceği, HCV’ye bağlı siroz ve karaciğer kanseri gelişiminin azalacağı ve hastanın yaşam kalitesinin iyileşeceği gösterildi. Bu tedaviler ile HCV ilişkili karaciğer hastalığı görülme ve ölüm oranları azaldı, hastalığın toplumlara maliyet yükü önemli derecede düştü. Tüm bu başarılarda virüsü keşfeden ve kronik hepatite neden olduğunu gösteren değerli bilim insanları Harvey J Alter, Michael Houghton, ve Charles M. Rice’nın çok önemli rolleri var.

Ramazan İdilman
Bilim Akademisi üyesi
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji BD öğretim üyesi    

Önceki İçerikBilim dilinde çeşitlilik arayışı üzerine
Sonraki İçerikTarım ve yemek sosyolojisi
Ramazan İdilman

Bilim Akademisi üyesi Ramazan İdilman Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı, Gastroenteroloji Bilim Dalı’nda Öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. İç Hastalıkları, Gastroenteroloji ve Karaciğer Hastalıkları uzmanıdır.

Viral hepatitler, Yağlı karaciğer hastalığı, Akut ve Kronik Karaciğer Yetmezliği (Siroz), Karaciğer Kanseri’nin hastalık oluşum mekanizması, tanı ve tedavisi ilgi alanıdır. Prof. Dr. Ramazan İdilman karaciğer nakli ile ilgilenmektedir. Karaciğer yetmezliği olan hastaların karaciğer nakline hazırlanması ve nakil sonrası bu hastaların takibini yapmaktadır.

Prof. Dr. Ramazan İdilman Türk Karaciğer Araştırmaları Derneği’nin (TKAD) Yönetim Kurulu Üyesi ve Yönetim Kurulu Başkanıdır.