COVID-19 salgınının işgücü piyasasının genelini aynı şiddetle etkilemeyeceği, belirli kesimleri daha çok etkileyeceği konusunda yoğun bir tartışma -hatta bir konsensüs- söz konusu. Örneğin İngiltere ve ABD için yapılan bazı çalışmalar, özellikle düşük gelirli ve kısa dönemli iş kontratlarına sahip gençlerin daha çok etkileneceğini belirtiyor.[1] Yine başka bir çalışma da İngiltere’de küçük işletmelerde çalışan erkeklerin yaklaşık yüzde 8 civarında bir ücret kaybı yaşayacağını öngörüyor.[2] Türkiye’de ise genç işsizliğin yüzde 40’lara varacağı[3], halıhazırdaki gelir desteklerinin savunması düşük kesimleri korumaya yetmeyeceğini tahmin eden çalışmalar mevcut.[4]
12 Nisan 2020’de Sarkaç’ta yayınlanan önceki yazımızda[5] Türkiye’de mesleklerin ne kadarının evden yapılabildiğini, bu mesleklerin sektörel, bölgesel ve ana meslek kolları bazında incelemiş, eğitim düzeyi ile evden çalışabilme ilişkisine de kısaca değinmiştik. Bu yazıda ise eğitim boyutunu daha detaylı bir şekilde ele aldıktan sonra, evden çalışmanın gelir eşitsizlikleri ve kayıt dışı istihdam ile olan ilişkisini TÜİK’in 2018 yılına ait Hanehalkı İşgücü Araştırması Anketine dayalı olarak inceleyip yorumlamaya çalışacağız.
Eğitim düzeyi ile evden çalışabilme doğru orantılı
Meslek kollarının evden çalışabilme olasılığı ile bu işlerde çalışanların eğitim düzeyi arasında pozitif bir ilişki mevcut.
Şekil 1’de ana meslek gruplarını, bu mesleklerde çalışanların üniversite mezunu paylarına (yatay eksen), evden çalışabilme oranı (dikey eksen) ile karşılaştırdık. Meslek grubunda çalışanların ortalama eğitim seviyesi yükseldikçe, evden çalışma olasılığının arttığını görüyoruz. Örneğin eğitim sektöründe çalışanların, yöneticilerin veya bilim ve mühendislik kollarında çalışanların hem eğitim düzeyleri yüksek hem de yaptıkları işler evden yapılmaya müsait. Bunun tersine, satış işçileri (ör. sokak ve pazar satış elemanları, kasiyerler), temizleyiciler veya kişisel hizmet çalışanları (ör. garson, aşçı, kuaför) gibi düşük becerili işlerin evden yürütülmesi mümkün değil . Buna aykırı meslek kolları da var. Örneğin, sağlık çalışanları ortalamada yüksek bir eğitim seviyesine sahip olmalarına rağmen, mesleklerinin ancak yüzde 10’dan az bir kısmını evden yürütebiliyorlar.
Eğitim ile evden çalışabilme arasındaki pozitif ilişki Türkiye’nin bütün bölgelerinde geçerliliğini koruyor. Şekil 2’de, Türkiye’nin 26 bölgesinde üniversite mezunu olan ve olmayan çalışanlar için ortalama evden çalışabilme oranlarını hesapladık. Özellikle üç büyük kentte üniversite mezunları işlerinin yarısından fazlasını evden yürütebiliyor. Bu oran diğer bölgelerde azalmakla beraber birçok bölgede %40’ın üzerinde. Dikkate değer bir husus ise lise ve daha alt eğitim seviyesine sahip işgücünün evden işlerini yürütme olanaklarının oldukça az olması. Türkiye’nin bütün bölgelerinde düşük eğitim düzeyine sahip çalışanların evden çalışabilme oranı %20’nin altında. Bu sonuçlar, devlet tarafından sunulacak gelir desteği politikalarının özellikle bu kesimlere yönelik olmasının gerekliliğini bir kez daha gösteriyor.[6]
Maaş seviyesi arttıkça evden çalışabilme ihtimali de artıyor
Meslek kollarının ortalama aylık geliri ile evden çalışabilme arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki var (p-value<0.01; %63’lük bir korelasyon katsayısıyla (Pearson R-square)). Bu ilişkiyi Şekil 3’te de ayrıntılı bir biçimde gözlemleyebiliyoruz. En düşük ücret düzeyine (sol dikey eksen) sahip meslek kollarının evden çalışma ihtimali daha düşük (sağ dikey eksen). İşkolundaki ortalama ücretler arttıkça, evden çalışma ihtimali de artıyor.
Benzer bir ilişkiyi çalışanları gelir gruplarına ayırdığımızda da görüyoruz. Şekil 4’te çalışanlar aldıkları maaşa göre yüzde 25’lik 4 gruba ayrılmış durumda. Gelir grubunun içine düşen çalışanların evden çalışabilme oranlarına baktığımızda, gelir düzeyinin artmasıyla beraber (soldan sağa doğru gittiğimizde) evden çalışma oranın da arttığını görüyoruz. İlk üç gruba denk gelen çalışanların ancak %15 ile %20’lik bir kesim evden çalışabildiğini, gruplar arasında önemli farkların olmadığını görüyoruz. Sonuncu grupta, yani en yüksek maaş kazanan %25’lik kesime baktığımızda ise evden çalışabilme oranı %30’a çıkıyor.
Şekil 3 ve 4’teki sonuçları gözönüne aldığımızda Türkiye’de çalışanların önemli bir kesiminin evden çalışma ihtimalinin düşük olduğu işlerde çalıştığı görülüyor. Başta yöneticiler olmak üzere belirli grupların evden çalışabilme oranları Türkiye geneline oranla yüksek olmasına rağmen, bu kesimin toplam işgücü içindeki paylarının düşük olduğunu söyleyebiliriz.
Sigortasızlar çifte tehlikeyle karşı karşıya
Türkiye’de özel sektörde ücret karşılığı çalışanların %21’i SGK’ya kayıtlı değil (TÜİK Hanehalkı İşgücü Anketi, 2018). Sigortasız çalışanların çalışamamaları durumunda devletin sunduğu gelir desteklerinden veya işsizlik fonlarından mahrum kalacak olmaları onları özellikle savunmasız bırakıyor. Şekil 5’te, meslek kollarında çalışanların sosyal sigorta kapsamında olmayanları (yatay eksen) ile evden çalışabilme oranlarını (dikey eksen) inceledik. Sigortalı çalışan oranı yüksek meslek kollarında evden çalışabilme oranları değişkenlik gösterirken, sigortasız çalışan oranı yüksek meslek kollarında evden çalışabilme oranları belirgin olarak düşük.
Sonuç
COVID-19 salgını ekonominin ve toplumun bütün kesimlerini etkiliyor ama belirli grupları daha sert vuracağı ortada. Bulgularımız, krizin özellikle düşük gelirli, lise ve altı eğitim seviyesine sahip ve kayıt dışı çalışan kesimleri etkileyeceğini gösteriyor.
Bu gruplar, evden çalışma olasılığının düşük olan mesleklerde çalıştıkları için işlerini ve gelirlerini kaybetmeleri daha yüksek ihtimal. Krizin kısa ve uzun vadeli olumsuz etkilerinin giderilmesini hedefleyen sosyal politikaların, krizden en çok etkilenecek bu kesimlere odaklanması gerekiyor. Bu kesimleri merkezine alan politikalar, yaşanacak zorlukların bir nebze azaltılmasını sağlamanın yanında toplumsal eşitsizliklerin artmasına da engel olacaktır.
Uğur Aytun, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi, [email protected]
Cem Özgüzel, Paris School of Economics, [email protected]
Notlar/Kaynaklar:
[1] Abigail Adams-Prassl, Teodora Boneva, Marta Golin ve Christopher Rauh, “The large and unequal impact of COVID-19 on workers”, VoxEU, 8 Nisan 2020, https://voxeu.org/article/large-and-unequal-impact-covid-19-workers
[2] Brian Bell, Nicholas Bloom, Jack Blundell ve Luigi Pistaferri, “Prepare for large wage cuts if you are younger and work in a small firm”, VoxEU, 6 Nisan 2020 https://voxeu.org/article/prepare-large-wage-cuts-if-you-are-younger-and-work-small-firm
[3] Seyfettin Gürsel, “Türkiye toplumsal çöküntünün eşiğinde”, Cumhuriyet, 20 Nisan 2020 http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye-toplumsal-cokuntunun-esiginde-1734012
[4] Erol Taymaz, “Covid-19 tedbirlerinin Türkiye ekonomisine etkisi ve çözüm önerileri”, Sarkaç, 8 Nisan 2020 https://sarkac.org/2020/04/covid19-tedbirlerinin-turkiye-ekonomisine-etkisi-cozum-onerileri/
[5] Uğur Aytun ve Cem Özgüzel, “Türkiye’nin evden çalışması mümkün mü?”, Sarkaç, 12 Nisan 2020 https://sarkac.org/2020/04/turkiyenin-evden-calismasi-mumkun-mu/
[6] Önceki yazımızda bu kesimlerin aynı zamanda işlerini evden yapabildikleri kadar ücretten pay alabildiklerini tespit etmiştik. Üniversite mezunları ise evden çalışabildikleri ölçüde daha yüksek ücret payı elde ediyorlar.