Türkiye’nin evden çalışması mümkün mü?

COVID-19 salgınının yaratacağı ekonomik tahribat ve politika yapıcılar tarafından ortaya atılan teşvik paketleri üzerine medyada oldukça yoğun bir tartışma söz konusu. Bir süredir gönüllü olarak evde kalma yoluyla çalışmalar sürüyor. Sosyal mesafelendirmenin salgının yayılmasının önlenmesi için en etkili yöntem olduğu göz önüne alındığında diğer birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de bu tedbirler sıkılaştırılarak sokağa çıkma yasağına gerek görülebilir. Temel gıda ve sağlık ihtiyaçlarını sağlayanlar dışında insanların evlerine kapanması durumunda, iktisadi işlerin de sekteye uğrayacağı aşikâr. Böyle bir durumda işlerin ne kadarı evden yürütülebilir?

Biz bu yazıda virüsün yayılmasından sonra alınan sosyal mesafe tedbirleri (veya daha sıkı tedbirler) bağlamında Türkiye’de hangi mesleklerin evde yapılmaya müsait olduğunu, bunların bölgesel ve endüstriyel bazda nasıl farklılıklar gösterdiklerini ve ücretlerden aldıkları payları belirlemeye çalıştık. Bu çalışma mevcut şartların, meslek grupları, sektörler ve de bölgeler üstündeki olası etkileri hakkında bir fikir edinmeyi hedefledik.

Analizimizi yaparken Jonathan Dingel ve Brent Neiman’ın [1] ABD ekonomisi için yaptıkları bilgi notundan yararlandık. Yazarlar her bir meslek kodunun evden çalışmaya uygun olup olmadığını O*NET anketlerinde çalışma içeriği ve genelleştirilmiş çalışma aktivitelerine verilen cevaplar doğrultusunda kodladılar. Biz de bu kodlamanın yapıldığı sınıflamayı TÜİK’in Hanehalkı İşgücü anketi verilerindeki meslek sınıflamasına uyarlayarak[2] her bir mesleğin ne derecede evden yapılabildiğini hesaplamış olduk. Sonuçlarımıza göre Türkiye’de özel sektörde işlerin %24’ü evden yapılmaya elverişli. Bu rakam ABD ekonomisi için aynı yazarlar tarafından %34 olarak hesaplanmış. Dolayısıyla Türkiye’nin mevcut endüstriyel ve mesleki yapısı birçok kişinin işini devam ettirmesini mümkün kılmadığını gösteriyor. Öte yandan, bu evden yapılan işler toplam ücretlerin de %31’ini oluşturuyor[3]. Bir diğer deyişle, evde yürütülebilen işlerde çalışanlar daha fazla kazanıyor. Aşağıda bu payların farklı boyutlarda nasıl değişim gösterdiklerini daha ayrıntılı inceleyeceğiz.

Kimler evden çalışabilir?

Evden çalışabilme imkanı meslek gruplarına göre farklılık gösteriyor. Örneğin Şekil 1’de görülebileceği üzere üst kademede çalışan müdürlerin ve onların bir altındaki profesyonellerin işlerinin %70’e yakınını evlerinden gerçekleştirebilirken , bu rakam ağır iş yükü gerektiren temel meslekler ve zanaat işleri için %10’un altında.[4]

Şekil 1: Evden yapılabilir işlerin meslek kolları payı

Beceri düzeyine göre bir değerlendirme yapacak olursak, yüksek becerili, bir diğer deyişle dört yıllık üniversite mezunu ve üstü eğitim düzeyine sahip çalışanlar, işlerinin ortalama %50’sini evden yürütebilirken, bu oran daha düşük eğitimli işgücünde %17’ye düşüyor. Bu rakamlar alınan maaşlar ile ağırlıklandırıldıklarında yüksek becerili çalışanların toplam ücretten aldıkları pay %54. Düşük becerili işgücü ise böyle bir durumda %18 pay alabiliyor. Yüksek becerili çalışanlar hem işlerini daha yüksek oranda evden yürütebiliyor hem de yüksek ücret düzeylerini sürdürebiliyorlar.

Sektörler arasında da önemli farklılıklar bulunuyor. Şekil 2’de ana sektörler itibariyle işlerin ne kadarının evden yapılabileceğini inceliyoruz. Buna göre evden yürütülmeye en müsait sektörlerin eğitim, mesleki, bilimsel ve teknik faaliyetler ile bilgi ve iletişim olduklarını görüyoruz. Bunları da finans ve sigortacılık, eğlence ve rekreasyon ve ulaşım ve ulaştırma ve depolama sektörleri izliyor. Sonuç olarak hizmetler sektörünün başı çektiği bu şekilde son sırada da bekleneceği üzere imalat sanayi, tarım ve inşaat sektörleri yer alıyor. Bu şekil salgının olumsuz iktisadi etkilerini gidermek için ortaya atılan paketlerin yönlendirilmesine yardımcı olmak için istihdam kayıplarının yüksek olabileceği sektörlere de işaret edebilir.

Şekil 2. Evden  yapılabilir işlerin sektörel payı

Bu ana sektörlerin ücret paylarında ise işlerin evden yürütüldüğü durumda sektör içinde en yüksek ücret payını alacak olanlar yine eğitim, mesleki, bilimsel ve teknik faaliyetler ile bilgi ve iletişim sektörleri olarak karşımıza çıkıyor. Diğer sektörlerde de yukarıdaki sektörel paya benzer bir sıralanma var. Bunun yanı sıra, tüm sektörlerde işler evde yürütülebildiği ölçüde daha yüksek ücret elde edildiğini söyleyebiliriz.

Şekil 3: Evden yapılabilir işlerin sektörel ücret payı

Türkiye genelinde coğrafi dağılım aynı değil

Türkiye’nin bölgeleri arasında işgücünün niteliği ve sektör yapısında önemli farklılıklar bulunuyor.

Bu yapısal farklar ise sokağa çıkma yasağı olduğu takdirde bölge ekonomisine olan etkinin şiddetini belirleyecektir. Örneğin, hizmetler sektörünün belirli bir ağırlıkta olduğu ve eğitimli bir nüfusa sahip olan İstanbul bölgesinin (TR10), onunla imalat sanayii payı yönünden yaklaşık olarak aynı ağırlığa sahip ancak hizmetler sektörünün payının düşük, inşaat sektörünün payının yüksek ve eğitimli nüfusunun da nispeten daha az olduğu Kayseri bölgesi’ne (TR72) kıyasla evden çalışma olasılığı daha yüksek olacaktır.

Şekil 4’te işlerin ne kadarının evden yapılabileceğini Türkiye’nin ikinci düzeydeki (NUTS-2) 26 bölge sınıflamasına [5] göre ele aldık. Mavi tonların koyulaşmasının bu oranın artışını gösterdiği şekilde İstanbul (%30), Ankara (%29) ve İzmir (%26) evden yapılabilir işlerde başı çekiyor. Beklenilebilir bir bulgu olmakla birlikte, Trabzon bölgesinin (%23) de yüksek bir evden çalışabilme oranına sahip olması dikkat çekiyor. Bunun nedenini incelediğimizde bu bölgede çalışanların %24’ünün kişisel hizmetler ve satış hizmetlerinden oluştuğunu ve bu grubun %20 civarında evden çalışma olasılığından dolayı bölgenin evden çalışma payını artırdığını görüyoruz. Bunların dışında kalan bölgelerde Batı ve Doğu Marmara, Malatya ve Erzurum bölgeleri üst-orta grupta yer alırken, Güney Doğu ve İç Anadolu’da evden iş yapma olanağı zayıf görünüyor.

Şekil 4: Evden yapılabilir işlerin payı (görselin elde edildiği tablo kaynaklar bölümünün sonundadır [6])
Bu evden yapılan işleri ücrete göre ağırlıklandırdığımızda Şekil 5’i elde ediyoruz. Genel resim aynı olmakla birlikte, Trabzon bölgesinin evden çalışan kesiminin ücretten yüksek pay alamadıklarını söyleyebiliriz. Bunun dışında kalan bölgelerde,  üç büyük kentte evden çalışanlar daha yüksek ücret alıyorlar. Adana bölgesinde evden çıkmadan yürütülebilen işler üç büyük kente göre en yüksek oranda olmamasına rağmen bunların ücret payları en yüksek bölgeler arasında yer alıyor.

Şekil 5: Evden yapılabilir işlerin ücret payı (görselin elde edildiği tablo kaynaklar bölümünün sonundadır [6])

Sonuç

COVID-19 salgını çalışma hayatını ve toplumsal yaşayışı daha önce görülmemiş bir şekilde etkiledi ve bir süre daha devam edeceğe benziyor. Böyle bir ortamda hangi işlerin uzaktan yapılıp yapılamayacağı politika yapıcıların sosyal destekleri yönlendirmesinde yardımcı olabilir.

Sonuçlarımızda Türkiye’de henüz evden yapılabilir iş oranının yeterince yüksek olmadığı, ülke genelinde sokağa çıkma yasağının uygulanması durumunda toplumun büyük bir kısmının çalışmayacağı görülüyor. Daha da önemlisi, bu durumun özellikle hizmetler ve sanayi sektörünün yeterince gelişmediği bölgelerde etkisinin daha ağır olacağını görüyoruz. Son olarak, yüksek becerili işgücünün evden çalışma imkanı ve ücret getirisi daha fazla ve düşük becerili kesimlerin işlerini kaybetme olasılıkları daha yüksek. Bu anlamda gelir dağılımını iyileştirmek için uygulanan destek ve yardımların bu kesimlere daha fazla odaklanması gerektiğinin altını çiziyoruz.

Uğur Aytun, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi, [email protected]
Cem Özgüzel, Paris School of Economics, [email protected]

Notlar/Kaynaklar: 

[1] Dingel, Jonathan & Neiman, Brent, 2020. How Many Jobs Can be Done at Home? Becker Friedman Institute White Paper.
[2] Yazarlar bu kodlamayı 6 basamaklı SOC meslek sınıflamasına göre yapmışlar. TÜİK anketlerindeki ISCO-08 anketleri ise iki basamaklı olduğundan, bu dönüşümü sağlamak için önce SOC sınıflamasını ortalamalar alarak 4 basamaklı ISCO sınıflamasına çevirdik. 4 basamaklı ISCO sınıflamasını da yine ortalamalar kullanarak iki basamaklı ISCO sınıflamasına doğru toplulaştırdık. Bu dönüşüm ve sınırlılıkları hakkındaki daha ayrıntılı bilgi için TEPAV’ın 2017 yılında yapmış olduğu “Bilgisayarlı Otomasyon ve Türkiye’de İşgücü Piyasasının Geleceği” başlıklı bilgi notunun yöntem kısmını inceleyebilirsiniz (Özen, Efşan Nas, 2017. Bilgisayarlı Otomasyon ve Türkiye’de İşgücü Piyasasının Geleceği. TEPAV Değerlendirme Notu.)
[3] Bu oran ABD için %44’e karşılık gelmektedir.
[4] Bu tablonun ücret payı kısmı neredeyse aynı olduğu için koymadık. İletişim kurmanız halinde bütün hesaplamalarımızı paylaşabiliriz.
[5] NUTS sınıflaması Avrupa Birliği’ne üye ülkelerde istatistiksel amaçlar için her bir ülkenin alt bölgelerini referans gösteren bir coğrafi standarttır. Bu bağlamda aday ülke Türkiye iki bölge (NUTS-1 12 bölge, NUTS-2 26 bölge) ve il düzeyi (NUTS-3) olmak üzere üç seviyede sınıflandırılmıştır. Elimizdeki veri, TÜİK’in bir çok mikro düzeydeki verisi gibi, en detaylı olarak NUTS-2 sınıflaması için analiz yapmaya izin vermektedir.
[6] Aşağıdaki tabloda evden yapılabilir işlerin bölgesel payı gösterilmiştir [Not: Üç büyük il dışında bölgeler birden fazla ili kapsamaktadır. Bölgelerin içeriği ve sınıflama hakkında daha fazla bilgi için: https://en.wikipedia.org/wiki/NUTS_statistical_regions_of_Turkey]

Önceki İçerikTarihte Küresel Salgınlar ve İktisadi Sonuçları
Sonraki İçerikCOVID-19 “hasta” takibi ve özgürlükler
Uğur Aytun

Uğur Aytun doktora derecesini 2017 yılında Anadolu Üniversitesi iktisat bölümünde tamamlamıştır. Bu süre zarfında California State University’de ziyaretçi araştırmacı, Fransa Başbakanlığı’na bağlı Uluslararası Ekonomik Araştırmalar Merkezi (CEPII)’nde bölgesel kalkınma ve göç üzerine proje stajyeri ve Anadolu Üniversitesi’nde de araştırma görevlisi olarak çalışmıştır.

Çalışma konuları rekabet edebilirlik, firma verimliliği, işgücü piyasaları, eğitim ekonomisi ve ticaret politikalarıdır.

Halen Dumlupınar Üniversitesi İktisat bölümünde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır.

Cem Özgüzel

Cem Özgüzel doktorasını Paris School of Economics’te tamamlamıştır. OECD’de Ekonomist/politika analisti olarak çalışmaktadır ve Institut Convergences Migrations’ta araştırma görevlisidir.

Araştırma konuları verimlilik, göç ve yığılma ekonomileridir. Makro ve mikro düzeydeki farklı ülkelerarası kontekslerde bu bileşenlerin etkileşimlerini sosyal güvenlik ve işçi-işveren verileri ile analiz etmektedir.

OECD’ye katılmadan önce University of Paris 1 Panthéon-Sorbonne’da ve Sciences Po’da öğretim ve araştırma görevlisi olarak çalışmıştır. Aynı zamanda Center of International Development (Harvard Üniversitesi) ve Institute for Employment Research (IAB)’de ziyaretçi araştırmacı olarak bulunmuştur.