SARS-COV2 virüsü ve COVID-19 hakkında genel bilgiler

25 Mart 2020 itibariyle her milyon kişide ölümle sonuçlanan vaka sayıları.

COVID-19 pandemisinin Dünya Sağlık Örgütü tarafından ilan edilmesi ve hastalığın tüm toplumlarda görülmesi sonrasında dünya kamuoyunda çok sayıda yazı, fikir, teoriler ve tavsiyeler ortaya çıktı. Bu konuda hiçbir uzmanlığı olmayan ve sadece toplumun dikkatini çekebilecekleri için doğru yanlış fikir ileri süren kişilerin sayısı gittikçe artıyor ve daha da artacak gibi görünüyor. Hastalıktan doğan panik halinin en az hastalık kadar zararlı olabileceğini anlamak hiç de zor değil. Bu nedenle, COVID-19 olarak bilinen hastalıkla ilgili bugüne kadar bilinenleri bilimsel kaynakları ile paylaşmak istedim.

Virolojik Bilgiler

  • SARS-CoV2 virüsü, ‘coronaviridae’ olarak bilinen virüs ailesine ait ve bu virüs ailesi uzun zamandan beri bilinen ve insanlarda üst solunum yolları enfeksiyonuna yol açan mikrop grubu. SARS-COV (Severe Acute Respiratory Syndrome causing Coronavirus) olarak bilinen virüs, MERS-CoV virüsü (Middle East Respiratory Syndrome causing Coronavirus) ve Çin’in Wuhan şehrinde son olarak ortaya çıkan SARS-COV2 (2019 koronavirüs pandemisine yol açan virüs) bu gruba ait.

Dünya Sağlık Örgütü tarafından COVID-19 olarak isimlendirilen hastalık ise SARS-COV2 virüsünün yol açtığı hastalığa verilen isim.

  • Koronavirüslerin büyük bir kısmı hayvanlarda birincil olarak yerleşen ve gerek yarasalardan gerekse diğer hayvanlardan insanlara bulaşabilen virüsler. SARS-COV2 nin kesin kaynağı bilinmemekle beraber yine hayvanlardan ya da yarasa, yılan ve benzeri hayvanların satıldığı gıda pazarlarından kaynaklandığı düşünülüyor[1].
  • SARS-CoV2 doğrudan insandan insana bulaşabilme özelliğine sahip [2]
  • Gerek SARS-COV, gerek MERS-COV ve SARS-COV2 virüslerinin laboratuvarda üretilmiş olduklarına dair iddialar gerçek dışıdır ve birçok düzenbaz ve sahte bilim insanı tarafından yayılmak istenen komplo teorilerinin bilimsel hiçbir tutarlılığı yok. COVID-19 hastalığına yol açan SARS-COV2 virüsünde iddia edildiği gibi laboratuvarda üretilmiş herhangi bir genetik dizin bulunamadı [3].
  • SARS-COV2 diğer bütün koronavirüsler gibi RNA içeren virüsler ve çoğalabilmeleri için DNA içeren bir hücrenin içine girebilmeleri gerekli [4].

Virüs yayılımı

SARS-COV2 virüsünün yüzeylerde kalma süresi veya damlacık olarak (aerosol) havada kalma süresi SARS-COV1’den farklı değil[5]. Yapılan çalışmalarda virüsün değişik yüzeylerde farklı sürede yaşayabileceği ve metal/plastik yüzeylerde 72 saat kadar canlı kalabildiği gösterilmiş[6]. Virüsün bulaştığı kişilerden erken dönemde dağılmasının veya saçılmasının diğer virüslere göre daha yoğun olduğu ve bulaşıcılığın bu nedenle gerçekleştiği tahmin ediliyor [7].

Virüsün hastaneye başvuran hastalarda incelenmesinde RT-PCR olarak bilinen ve virüs RNA’sını ölçen testlerle hastalarda 12-20 gün kadar kaldığı ancak kültürlerde sadece yaklaşık 10 gün kadar üreyebildiği gösterilmiş. Bu çalışmalara göre, hasta olan kişinin yaklaşık 10 gün kadar diğer kişileri enfekte etme olasılığı var. Ancak virüsün yayılımı çoğu kez hastalık bulguları başlamadan başlar ve erken dönemdeki bu bulaşıcılık ciddi bir sorun teşkil etmektedir. Yaklaşık 10-14 günlük bulaşıcı süreden sonra hastaların virüsü bulaştırması söz konusu değil.

Virüsün bulaşma riski olarak bilinen R0 değeri (bir hastanın virüsü ortalamada başka kaç kişiye bulaştırdığını gösteriyor) SARS-COV2 için yaklaşık 2,8 olarak hesap edilmektedir. Bu virüsün bulaşma özelliğini gösteren rakam diğer virüslerle karşılaştırıldığında kızamık virüsünden (R0=15,0), çiçek virüsünden (R0= 4,8) ve SARS-COV1 virüsünden (R0=3,0) daha yavaş, Ebola virüsünden (R0= 1,9) ve MERS-CoV virüsünden (R0=0,8) daha hızlı olduğu görülür[8].

Virüsün toplumda görülme sıklığı ile ilgili sayılar (insidans) değişik ülkelerde yapılan test sayısı ve halk sağlığı girişimlerinin kapsamına bağlı olarak değişiyor. [9] Bu sonuç, hem pandeminin henüz yayılma safhasında olduğunu, hem de bazı ülkelerde yapılan test sayısının yetersizliğini, dolayısıyla hastalığın yayılım hızının ve insidansın gerçekçi olarak tahmin edilemediğini gösteriyor.

Virüsün hastalık yapması

SARS-CoV2 solunum yollarıyla akciğerlere taşındığında akciğer hücrelerinin yüzeyinde bulunan ACE-2 proteinine (reseptör olarak da geçer) bağlanır ve hücre içine girer. Burada çoğalan virüs o hücrenin ölümü ile diğer hücrelere sıçrar.

Ancak virüsün hastalık yapması sırasında pek çok nokta açık değil. Örneğin bazı çalışmalara hastalığın ağırlaşması sırasında hasta bünyesindeki virüs miktarının azaldığı gösterilmiş. Bu nedenle bazı araştırmacılar hastalığın ağırlaşmasının virüs hasarından çok bağışıklık mekanizmasının doğru çalışmamasına bağlıyorlar[10]. Bunun yanında ağır solunum yetmezliği olan 12 hastada yapılan çalışmada viral yükün hastalığı ağırlaştırdığı savunuluyor [11].

COVID-19 Salgını süreci

Aralık 2019 – Wuhan’da hayvanlardan ve aynı zamanda insandan insana bulaşma saptandı
Ocak 2020 – SARS-COV2 virüsü izole edildi
Mart 11, 2020 – Dünya Sağlık Örgütü pandemi ilan etti
Mart 25′ 2020 itibarıyle dünyada 425binden fazla olgunun varlığı teyit edilmiştir. Bu süre içinde ölen hasta sayısı 19bine yakın (En güncel sayılar için https://coronavirus.jhu.edu/map.html[12]). Çin’de toplam saptanan pozitif olgu sayısı 81000’i, İtalya da 69bini ve ABD’de 55bini aştı. Bu sayılar sürekli olarak artıyor.

COVID-19 Hastalık bulguları

Hastalığın klinik bulguları ve hastalıkla ilgili bilgilerin çoğu Çin, Singapur ve Kore’den genel klinik çalışmalardan elde edildi. Bugüne kadar yaklaşık 17 farklı klinik çalışmada 42 ile 1099 arasında hasta incelenmiş ve 4 ayrı rapor ile birlikte sonuçların özeti sunulmuş. Özetlenen raporlar: Report of the WHO-China Joint Mission on Coronavirus Disease 2019[13]  24 Şubat, 2020; China CDC Report 17 Şubat, 2020; Korea CDC Report 14 Şubat 2020; Italy Public Health report, 15 Mart 2020.

Bu raporlara göre hastaneye gelen ve SARS-CoV2 positif olan hastaların %80 kadarı hafif bulgular ve şikayetlerle başvurmuş, %15 hastada ağır olmayan ancak tedavi gerektiren hastalık tablosu görülmüş ve hastaların %5 kadarında ise hayatı tehdit edici tablo gelişmiş [14].

Hastalığın en sık bulguları ÖKSÜRÜK, ATEŞ, SOLUNUM GÜÇLÜĞÜ ve KAS AĞRILARIDIR. Diğer daha nadir görülen hastalık bulguları boğaz ağrısı, nezle ve ishal yaklaşık tüm hastaların %15 kadarında görülmüştür. ATEŞ hastaneye gelen tüm pozitif olgular içinde sadece %15 hastada görülmüş olduğundan başlangıçta ateş olmaması COVID-19 hastalığının olmadığı olarak yorumlanmamalıdır. 10 saniyelik nefes tutma testinin de pek yararı yoktur. Genelde hastalıkta laboratuvar bulguları normal olmasına karşın hastaların önemli bir kısmında beyaz kan yuvarlarının azlığı (Lökopeni) saptanmıştır. Hastalığa özgün başka spesifik laboratuvar bulgusu yoktur. Radyolojik incelemelerde çoğu kez akciğeri iki taraflı tutan hastalık görülmektedir (pozitif olguların %70 inde akciğer filmi anormaldir[15]). Hastaların çoğu başka virüs ya da bakteri enfeksiyonu göstermiyorlar. Ölüm nedeni çoğu kez ARDS ( Acute Respiratory Disease Syndrome=Akut solunum yetmezliği sendromu) ve septik şok olarak bilinen patolojik durumlar.

Hastalıktan ölüm oranı yapılan testlere göre önemli olarak değişiyor. Çin de yapılan çalışmalarda ölüm oranı % 2,3 ve % 4,3 oranında görülmüş[16] . İtalya’daki epidemide ise ölüm oranı  %7,2 olarak rapor edilmiş. Ancak hastalık testinin en etkin olarak yapıldığı ve en çok testin uygulandığı Kore’de ölüm oranı % 0,54 olarak rapor ediliyor[17]. Ölüm oranı en fazla 80 yaşı ve üzeri hastalarda yoğun. Tahmini olarak 50-59 yaş arası hasta olan kişilerde ölüm % 1 oranında görülürken, hasta yaşı arttığında mortalite riski de artıyor. Bu tahminlerle 80 yaş ve üzeri hasta olan kişilerde ölüm riski ise %20 olarak belirlenmiş[18]

COVID-19 Tedavisi

SARS-COV2 ile enfekte olan ve herhangi bir semptom göstermeyen kişiler genelde destek tedavisi dışında bir tedaviye ihtiyaç göstermezler. Özellikle herhangi bir semptom göstermeyen, kronik hastalığı olmayan ve 50 yaş altındaki hastaların spesifik tedaviye ihtiyaçları olmadığı gibi herhangi bir ilacın korunmada etkili olduğu henüz gösterilmiş değil.

Özellikle kamuoyunda dolaşan ve bir sıtma ilacı olarak kullanılan Klorokin’in faydalı olduğu konusunda bazı iddialar bulunuyor. Ancak bu iddialar hastalıktan korunmak için değil hastaların tedavisinde kullanıldığında faydalı olabileceği iddiaları. Kaldı ki bu iddialar henüz bilimsel olarak doğrulanmadı . Hasta olmayan kişiler için klorokin dahil herhangi bir ilacın faydası bilinmiyor. Bugüne kadar (Mart 23, 2020) bu konuda yapılmış hiçbir çalışma yok. Klorokin gibi ilaçların gerçek etkileri denenmeden kamuoyuna ilan edilmeleri çok yanlış sonuçlar doğurabilir.

Günümüze kadar yapılan çalışmalarda Remdesivir, Lopinavir-Ritonavir gibi ilaçlar üzerinde çalışmalar yapılmış ancak hiçbir çalışmada belirgin bir pozitif etkinin varlığı inandırıcı bir biçimde gösterilememiştir [19].

Bunun yanında gerek antienflammatuar (ibuprofen vb.) ilaçların gerekse ACE-2 reseptör blokelerinin olumsuz etkisi iddia edilmiş ancak bu etki de bilimsel olarak gösterilmiş değil. Her iki ilaç grubunda da söylentiler bulguların ötesinde[20].

Söylentilerden dolayı birçok ülkede neredeyse piyasadan kaybolan klorokin (Chloroquine) ve türevi hidroksiklorokin (Hydroxycholorquine) kullanımını öneren bazı çalışmalar var, ancak herkesin kaynak gösterdiği çalışma Wang M ve arkadaşlarının 4 Şubat 2020 tarihinde Cell Research dergisinde yayınladıkları yazı [21]. Bu yazıda araştırmacılar Remdesivir ve klorokin in laboratuvar ortamında (hastalarda değil) hücre kültürlerinde etkili olduğunu göstermişler. Bu sonucun insanlarda aynı etkiyi gösterip göstermediği araştırılıyor ve henüz kesin ve belirleyici bir çalışma bulunmuyor.

Son olarak bilimsel bir dergide yayınlamadan basına sızdırılan Fransa’dan Philip Gautret ve arkadaşlarının yaptığı ve önemli eksikleri olan bir çalışmada ilacın virüs yükünü azalttığı iddia ediliyor. Bilimsel olarak akran değerlendirmesinden geçmeyen ve henüz bir dergide yayınlanmayan çalışmaların basına sızdırılmasının doğru olmadığını düşünüyorum.

Diğer virüs epidemileri

Bugüne kadar olan viral hastalıklardan grip virüslerinden olan H1N1 virüsü 2009 yıllında bir pandemi oluşturmuş ancak o zamanın sosyal medyasının çok farklı olması nedeniyle bugünkü gibi toplumsal bir paniğe yol açmadığı gibi bu pandemi verileri SARS-CoV2 pandemisi gibi  genel olarak kamuoyunda dikkati çekmemişti.

Bu epidemide sadece ABD’de Nisan 2009 ile Nisan 2010 tarihleri arasında yaklaşık 60,8 milyon kişi H1N1 virüsü ile enfekte olmuş ve bu süre içinde 12469 kişi bu hastalıktan ölmüştür. Dünyada ise 1,4 milyar kadar kişinin enfekte olduğu ve 150bin ile 500bin arasında bir sayıda ölümün gerçekleştiği yazılıyor.

2009 pandemisinde H1N1 virüsü daha çok genç ve çocukları etkiledi ve ölümlerin yaklaşık %80 kadarı 65 yaş altında hastalarda oldu. Bu epidemi öncesinde 1918 yılında başlayan ve yine H1N1 virüsünün yol açtığı pandemi sırasında yaklaşık 500 milyon kişinin enfekte olduğu ve 20 ile 50 milyon kişinin de öldüğü biliniyor. Bu pandemi sırasında ilk kez ‘sosyal mesafelenme” olarak bilinen önlemin gerçekten enfeksiyonun yayılmasında etkili olduğu gösterilmişti.

Bu sayıları diğer ölümler ile ve daha önceki yıllarda ‘grip’ olarak kabul edilen viral hastalıklardan ölüm sayıları ile birlikte gördüğümüzde benzer yıkıcı durumları daha önce yaşadığımızı görmek mümkün ve gelecekte de benzer enfeksiyonların olması büyük olasılık.

Sosyal medyanın etkinleşmesi ile benzer pandemilerin benzer panik durumuna yol açması kaçınılmaz. Hastalıkları önlemek için para harcamaz, bu tür pandemilerde gerekecek aşı, test ve benzeri yöntemler için koordine çözümler oluşturmaz, dünyayı bir bütün olarak görmez, silaha yatırılan paranın onda birini koruyucu hekimliğe ayırmaz isek bu paniği önlemek söz konusu olmayacak, benzer sorunlar gelecek yıllarda da yaşanacaktır.

Panik en büyük sağlık düşmanı

Bu günlerde sağlığınızı korumanın en önemli önlemlerinden biri, kaynağı belli olmayan merkezlerden alacağınız tavsiyelere uymamanız. Binlerce safsata ve kanıtlanmamış, yarı bilimsel ya da yalancı bilimsel kişilerin yaydıkları haber ve fikirler var. Duyduğunuz ve okuduğunuz her tavsiyenin kanıtını isteyin ve o kanıt gösterildiğinde o çalışmayı ya da araştırmayı dikkatlice analiz edin, bilimin eleğinden geçirin. Tüm bunları yapmak istemiyorsanız ABD’deki Centers for Disease Control (CDC) ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) kurumlarının tavsiyelerine uyun yeter. Eğer gerçekten işe yarayan bir tavsiye varsa sürekli güncellenen bu kaynaklarda mutlaka vardır. Binlerce bilim insanı doğru bilgileri edinmek için gece gündüz çalışıyor ve bu bilgiler meşru yollardan topluma iletiliyor. Birçok şeyi henüz bilmiyoruz ama bunları bilirmiş gibi ortaya çıkanlara da tahammül etmeyin. Aşağıda güvenilir linkleri listeliyorum.

Klimik – Türk Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği https://www.klimik.org.tr
Amerikan Hastalık Kontrol Merkezi https://www.cdc.gov/coronavirüs/2019-ncov/cases-updates/summary.html
John’s Hopkins Üniversitesi https://reliefweb.int/report/world/coronavirüs-covid-19-global-cases-johns-hopkins-csse
Dünya Sağlık Örgütü https://www.who.int/emergencies/diseases/novel-coronavirüs-2019
Dünya Sağlık Örgütü – tavsiyeler https://www.who.int/emergencies/diseases/novel-coronavirüs-2019/advice-for-public

Evrensel korunma koşullarına uymak, sağlık çalışanlarının tavsiyelerini dinlemek ve gerçekleri bilerek panik ve anlamsız korkulara kapılmamanızı umarım. Akılcı yaklaşımlarla bu sorunun kısa zamanda çözüleceğini umuyorum.

Tarık Tihan
Bilim Akademisi üyesi
UCSF Tıp Fakültesi öğretim üyesi       

Notlar/Kaynaklar: 

[1] Outbreak of Pneumonia of Unknown Etiology in Wuhan, China: The Mystery and the Miracle (Lu H et al – J Med Virol 92 (4) 401-402, 2020. PMID:31950516).

[2] Early Transmission Dynamics in Wuhan, China, of Novel Coronavirus–Infected Pneumonia (Li Q, et al, Ocak 29, NEJM 2020. PMID:31995857).

[3] Genomic Characterisation and Epidemiology of 2019 Novel Coronavirus: Implications for Virus Origins and Receptor Binding (Lu R et al Lancet, 395-10224- 565-574, 2020. PMID: 32007145)

[4] The Epidemiology and Pathogenesis of Coronavirus Disease (COVID-19) Outbreak (Rothan HA, Byareddy SN, J Autoimmun Şubat 2020. PMID: 32113704)

[5] Aerosol and Surface Stability of SARS-CoV-2 as Compared with SARS-CoV-1 (Van Doremalen et al. correspondence, NEJM; Mart 2020; PMID:32182409)

[6] Aerosol and Surface Stability of SARS-CoV-2 as Compared with SARS-CoV-1 (Van Doremalen et al. correspondence, NEJM; Mart 2020; PMID:32182409)

[7] SARS-CoV-2 Viral Load in Upper Respiratory Specimens of Infected Patients (Zou L. et al NEJM Mart 19, 2020; PMID: 32074444)

[8] The Basic Reproduction Number of Novel Coronavirus (2019-nCoV) Estimation Based on Exponential Growth in the Early Outbreak in China From 2019 to 2020: A Reply to Dhungana (Zhao et al Int J Inf Dis, 2020. PMID:32088339).

[9] Global epidemiology of coronavirus disease 2019: disease incidence, daily cumulative index, mortality, and their association with country healthcare resources and economic status (Lai CC et al Int J Antimicrob Agents, Mart19,2020: PMID:32199877)

[10] The Epidemiology and Pathogenesis of Coronavirus Disease (COVID-19) Outbreak (Rothan H, Byrareddy J. Autoimmunity e-yayın 2020. PMID:32113704)

[11] Clinical and Biochemical Indexes From 2019-nCoV Infected Patients Linked to Viral Loads and Lung Injury (Liu Y et al Sci China Life Sci Mart 2020. PMID: 32048163)

[12] John Hopkins Hospital Real Time Coronavirüs Tracker; Center for System Science and Engineering Website- https://coronavirus.jhu.edu/map.html

[13] Report of the WHO-China Joint Mission on Coronavirus Disease 2019 (COVID-19) https://www.who.int/publications-detail/report-of-the-who-china-joint-mission-on-coronavirus-disease-2019-(covid-19)

[14] Clinical Characteristics of Laboratory Confirmed Positive Cases of SARS-CoV-2 Infection in Wuhan, China: A Retrospective Single Center Analysis (Huang Y. Travel Med Infect Dis, e-yayın 27 Şubat 2020, PMID: 32114074).

[15] Clinical, Laboratory and Imaging Features of COVID-19: A Systematic Review and Meta-Analysis (Rodriguez-Morales AJ et al. Travel Med Inf Dis. Mart 13, 2020; PMID 32179124)

[16] Clinical Characteristics of 138 Hospitalized Patients With 2019 Novel Coronavirus-Infected Pneumonia in Wuhan, China (Wang D et al. JAMA Şubat 7, 2020. PMID:32031570)

[17] Global epidemiology of coronavirus disease 2019: disease incidence, daily cumulative index, mortality, and their association with country healthcare resources and economic status (Lai CC et al Int J Antimicrob Agents, Mart19,2020: PMID:32199877)

[18] (WHO CDC, China CDC; Lai CC et al.).

[19] A Trial of Lopinavir-Ritonavir in Adults Hospitalized With Severe Covid-19 (Cao B et al NEJM, Mart 18 2020. PMID: 32187464).

[20] Misguided Drug Advice for COVID-19 (Fitzgerald GA, Science Mart 20, 2020: PMID 32198292)

[21] Remdesivir and Chloroquine Effectively Inhibit the Recently Emerged Novel Coronavirus (2019-nCoV) in Vitro (Wang M. et al, Cell Research 30, 269-271, 2020. PMID: 32020029)

Önceki İçerikSARS-CoV-2 pandemi sürecinde nasıl değişiyor ve bu bize ne anlatıyor?
Sonraki İçerikBir Söz – Bir Resim: Koronavirüs’e Bağışıklık Kazanılabilir Mi?
Tarık Tihan

Bilim Akademisi üyesi Tarık Tihan, İstanbul Tıp Fakültesi’nde 1985 yılında tıp lisansını ve 1989 yılında biyokimya doktorasını tamamladı. Doktorası sırasında Viyana Üniversitesi Tıbbi Kimya Bölümü’nde araştırmacı olarak çalıştı. Doktora sonrasında ABD’de onkolojik patoloji ve nöropatoloji yandal ihtisaslarını tamamladı, birçok farklı üniversitede nörocerrahi ve patoloji bölümlerinde çalıştı.

2000-2002 yılları arasında çalıştığı John’s Hopkins Üniversitesinde doçentliğini aldı. 2002 yılından beri Kalifornia Üniversitesi, San Francisco’da nöropatoloji bilim dalında öğretim üyeliği ve Beyin Tümörü Araştırma Merkezi’nde araştırma yürütücülüğü yapmaktadır.

Prof. Tihan, Dünya Sağlık Örgütü Beyin Tümörleri Sınıflandırma Grubu ve Dünya Sağlık Örgütü Endokrin Tümörler Sınıflandırma Grubu dahil olmak üzere 30’un üzerinde ulusal ve uluslararası organizasyonda görev aldı.