Yerçekimi: Kozmik kodu kırmak (Boğaziçi Üniversitesi Yayınları)

Orijinal ismi: Gravity: Cracking the Cosmic Code
Yazar: Nicholas Mee
İlk basım tarihi: 2014
Türkçe Baskı: Boğaziçi Üniversitesi Yayınları, 2015 (Çeviri: Zeynep Alpar)

“Amacım sizi yerçekimi kuvvetini hiç hissetmemiş olduğunuza ikna etmek. Tuhaf ama gerçek.”

Nicholas Mee’nin ilk kez 2015 yılında yayınlanmış kitabı Yerçekimi’nin giriş bölümü bu cümleyle başlıyor. Yazar Aristo’dan günümüze kadar insanlığın yerçekimini anlama çabasını anlatıyor.

Kitabın beni en çok yakalayan tarafı, derinlemesine anlatılan fiziksel süreçlerin yanı sıra sürece katkı yapmış bilim insanlarının çeşit çeşit ve birbirinden ilginç hikayeleri oldu. Yazar, bilimsel mirasa katkı yapan uzun ve zahmetli çabaları bu ilginç yaşam öyküleriyle harmanlamış: Tycho Brahe’nin sırlarla dolu ani ölümü ve Kepler’in kucağına düşen onca gözlem verisi; Kepler’in kanunlarına ulaşmaya çalışırken yaptığı delirtici uzunluktaki hesaplar; Galileo’nun düşen şeylerin hareketini anlamaya çalışırken zamanı yavaşlatmak için kurduğu düzenek ve sezgiye son derece ters de olsa cisimlerin kütleleri ne olursa olsun aynı ivmeyle düşeceklerini öne sürmesi; Newton’un sıradışı ve kendine dönük dehası; matematiğin doğayı anlatabildiğine en güzel kanıtlardan Neptün’ün keşfi; yerçekimini bir kuvvet olmaktan çıkarıp uzay-zaman bükülmeleriyle açıklayan Einstein; karadeliklerin radyasyon yaydığını söyleyerek ortalığı karıştıran Hawking…

En çok hoşuma giden anekdotlardan birisi Newton hakkında, hep anlatılan matematiksel dehası ve kendi kendine gizli saklı çalışma alışkanlıklarını anlatan “Kahvehane Muhabbeti”  (sayfa 119). Bugün bilime katkılarıyla hatırlanan üçlü Christopher Wren, Robert Hooke ve Edmund Halley Londra’da bir kahvehanedeki sohbetlerinde Kepler’in kanunları üzerine sohbet edip, kafa yoruyorlar.  Gezegenlerin yörünge periyodu ile Güneş’e mesafeleri arasındaki bağlantı ve yörüngelerin eliptik olduğu Kepler tarafından ortaya konmuş. Üçlü yerçekimi kuvvetinin mesafenin karesiyle ters orantılı olması gerektiğini düşünüyor ama böyle bir kuvvetin eliptik yörüngelere yol açtığını gösteremiyorlar çünkü ellerinde yeterli matematik yok. Hatta bu bağlantıyı gösterene bir ödül vermeyi düşünüyorlar. Halley, 1684 yılında Newton’u Trinity Koleji’ndeki odasında ziyaret ediyor ve Newton’a “Güneş’e doğru çekim kuvvetinin gezegenlerin Güneş’ten mesafesinin karesiyle ters orantılı olacağı farz edilirse, bu gezegenlerin çizeceği eğri nasıl olabilir” diye soruyor. Newton bir çırpıda “Elips olur” cevabını veriyor. Halley sevinç ve hayranlıkla nereden bildiğini sorduğunda Newton “Hesaplamıştım” diyor. (Düşünebiliyor musunuz, dünya üzerinde bunu hesaplamaya yarayacak matematik araçlar henüz yok, Newton bu sistemi kurmuş, hesabı yapmış ama bunu paylaşmamış bile!) Hesabı masasında bulamayan Newton, hesabı tekrarlayıp Halley’e göndermeye söz veriyor. Bundan sonra Halley Newton’ı kurduğu sistemin tamamını yazmaya ikna ediyor ve bilim tarihinin en önemli eserlerinden Principia’nın basım maliyetini üstleniyor.

Yerçekimi’nde Einstein’a ve teorilerine geniş yer verilmiş. Einstein’in teorisinin bir sonucu olan karadelikler de Hawking radyasyonu dolayısıyla termodinamik ve kuantum mekaniği konuları da okura içgörü sağlayacak şekilde ele alınmış.  Kitap, yerçekiminin kuantumla kavuşmasını sağlaması muhtemel sicim teorisiyle sona eriyor.

Nicholas Mee kendi deyimiyle “evrenin işleyişinin temellerini anlama tutkusu olan bir teorik fizikçi”. Cambridge Üniversitesi’nden teorik parçacık fiziği doktorasını yaptıktan sonra matematiksel ve bilimsel kavramların anlaşılmasına yardımcı olan eğitim yazılımları oluşturan Virtual Image’ı kurmuş.

Yazarın dili son derece samimi, akıcı; üslubu da insanı yakalıyor, sürüklüyor. Boğaziçi Üniversitesi Yayınları’ndan 2017 yılında çıkan Zeynep Alpar’ın incelikli çevirisinde tüm bu özellikler korunuyor. Nicholas Mee’nin 2012 tarihli Higgs Kuvveti kitabının da bu yıl içinde Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi tarafından yayınlanması bekleniyor.

Bilimsel aydınlanma sürecinin hikayesi içinde aydınlanmanın merkezindeki yerçekimi kavramı üzerine düşündüren ve yanında süreçte katkı yapmış sayısız bilim insanının hayatına dokunmaya fırsat veren bu kitap kesinlikle okumaya değer.

Defne Üçer Şaylan
Sarkac.org editör