2019 Abel Ödülü’nü alan Karen Uhlenbeck’in hikayesi bir çölde bütün susuzluğa rağmen açmış rengarenk bir çiçek kadar özel ve güzel…
Norveç Fen Edebiyat Bilimler Akademisinin verdiği, matematik alanında dünyanın en prestijli ödüllerinden biri olan Abel Ödülü’ne, 2019 yılında Amerikalı matematikçi Prof. Karen Uhlenbeck, geometrik kısmi diferansiyel denklemler, gauge (ayar) teorisi ve “integrable” sistemler üzerine yaptığı çalışmalarından dolayı layık görüldü.
Niels Henrik Abel, 1802-1829 tarihleri arasında yaşamış Norveçli bir matematikçi. Kısacık yaşamına rağmen dünyanın en iyi matematikçilerinin arasında yer alan Abel, bugün cebirde birçok matematikçinin üzerinde çalıştığı ve “grup teorisi” olarak bilinen konunun yaratıcısıdır.
Norveç Akademisi, Abel’in 200. doğum yılını kutlamak için 2002 de başlattığı bu ödülü çalıştıkları konularda çığır açmış, yeni problem çözme teknik ve yöntemleriyle diğerlerine örnek olmuş matematikçilere veriyor. Bu ödül matematiğin Nobel’i diye de nitelendiriliyor. Değeri 6 milyon Norveç kronu, yaklaşık 4 milyon Türk Lirasına karşılık geliyor. İlk ödül 2003 yılında Fransız matematikçi Jean Pierre Serre’e verildi. Karen Uhlenbeck, bu ödülü kazanan ilk kadın matematikçi, ve bu anlamda aldığı ödülün çok ayrı bir değeri var.
Karen Uhlenbeck 1942 yılında Ohio eyaletinin Cleveland şehrinde dünyaya geliyor. Annesi lisede sanat dersleri veren bir öğretmen, babası mühendis olan Uhlenbeck 4 kardeşin en büyüğü. Daha küçük yaşlardan itibaren kitap okumaya başlıyor, hemen her şeyi okuyor, babasının bir gün eve Fred Hoyle’un astrofizik kitabını getirmesiyle, bilim kurgu kitaplarına ilgisi başlıyor. Michigan Üniversitesi’ne fizik okumak için girmesine rağmen aldığı matematik derslerini daha çok seviyor ve 1964 yılında Michigan’dan mezun olduktan sonra 1968 yılında Brandeis Üniversitesi’nde Richard Palais’in danışmanlığı altında matematik doktorasını tamamlıyor. 1 yıl MIT’de, 2 yıl California Üniversitesi – Berkeley’de doktora sonrası çalışmalarını yapıyor. Berkeley’de geçirdiği yıllar Vietnam savaşına denk geliyor. Geçici pozisyonlardan sonra üniversite profesörlüğüne başvurduğunda ise büyük bir zorluk yaşıyor. Öyle ki birçok üniversite biofizikçi olan eşine profesörlük teklif etmesine rağmen, sırf kadın diye kendisine pozisyon vermiyor. Hatta kendisine “kadınlar evde oturmalı ve çocuk sahibi olmalı” şeklinde öğütler verenler bile oluyor. En sonunda İllinois Üniversitesi Urbana Champaign’de işe girebiliyor, sırf kadın olduğu için yaşadığı zorluklara rağmen çalışmalarına ara vermiyor ve matematik çalışmaya devam ediyor. Illinois’den sonra birkaç üniversitede daha çalışıp, 1988’de Texas Üniversitesi – Austin’e geçen Karen Uhlenbeck 2014 yılında emekli olduktan sonra Princeton a yerleşiyor. Halen, birçok akademisyen için Einstein’ın Enstitütüsü olarak da bilinen İleri Çalışmalar Enstitüsü’nde (Institute for Advanced Studies, kısa adıyla IAS) ve Princeton Üniversitesi’nde geometrik analiz üzerine çalışmalarına devam ediyor.
Karen Uhlenbeck in Abel Ödülü dışında birçok ödülü daha var: 1983 yılında MacArthur Ödülünü, 2000 yılında Fen Bilimlerinde Ulusal Madalyasını, 2007 yılında da Steele Ödülünü kazanıyor. En son olarak da Nisan 2019 da Amerikan Matematik Derneği Karen Uhlenbeck’i, kurulmasında öncülük ettiği Princeton-IAS Kadın Matematikçiler programı için “genç matematikçilere verilen en iyi destek” ödülünü veriyor. Ayrıca, Uhlenbeck 1990 yılında 4 yılda bir düzenlenen Dünya Matematik Kongresi’nde (ICM) Genel Konuşma veren ikinci kadın matematikçidir.
Uhlenbeck’in çalışmaları
Doktora tezini “değişkenler hesabı” üzerine yaptıktan sonra harmonik fonksiyonların geometride uygulamalarını çalışması, matematikte bugün “geometrik analiz” olarak bilinen yepyeni bir konuyu başlatıyor. Geometrik Analiz, diferansiyel denklemleri analiz ederek geometrik problemleri çözme tekniği olarak düşünülebilir. Fizikçilerin açıkladığı üzere atomların çekirdeğindeki proton ve nötronlar “kuark” diye isimlendirdiğimiz parçacıklardan oluşur, ve bunların birbirleriyle etkileşimi, “gauge teorisinin” çalışma konusudur. Kuark’ların nasıl davrandığını açıklayan diferansiyel denklemlerin çözümlerinin kimi zaman tanımlı olmayan noktaları olabilir, biz bunu “tekillik” (singularity) olarak isimlendiriyoruz. Fizikçiler için bu noktaların analizi çok önem taşır ama öncelikle onları matematiksel anlamda tanımlı hale getirmek gereklidir. Uhlenbeck, geometrik analiz tekniklerini geliştirerek, değişik koordinat sistemlerine geçildiğinde bu noktaların tanımlı hale geldiğini göstermiş, ve gauge teorisinde önemli bir çığır açmıştır.
Bir başka önemli çalışmasında da minimal yüzeylerin özelliklerini araştırmıştır. Minimal yüzeyleri sabun filmleri şeklinde olan alanı minimize eden şekillerdir. Uhlenbeck yüksek boyutlu uzaylarda bu yüzeylerin daha başka şekiller alabildiğini göstermiştir. Bunları gösterirken kullanmış olduğu teknikler bugün araştırmacıların elektrik alanları gibi birçok fiziksel yapıları modelleme çalışmalarında yaygın kullanılıyor.
Özetlemek gerekirse Uhlenbeck, geometri ve analiz konularının kesiştiği bölgelerde dünyanın en önde gelen uzmanlarındandır. Onun yarattığı teknikler yüzlerce matematikçi ve fizikçiye ilham olmuş, yeni kapılar açarak birçok problemin çözülmesinde yardımcı olmuştur.
Karen Uhlenbeck ile ilk defa 1997 yılında doktora öğrencisiyken Princeton’da tanıştım. Einstein Enstitüsü’nde (Institute for Advanced Studies) kadın matematikçiler için hazırladığı çok yoğun bir çalışma programına katılmıştım. Gündüzleri saatlerce geometri çalışıyor, akşam yemeğinden sonra da matematik üzerine sohbetler yapıyorduk. O sohbetlerde Karen Uhlenbeck bizlere akademideki tecrübelerinden, yaşadığı zorluklar ve haksızlıklardan bahsediyordu. Akademide kadın olmak çok zordu ama Karen Uhlenbeck bütün bu imkansızlıklara rağmen hiç yılmamıştı. Herkes ondan vazgeçmesini beklerken o daha da çok çalışmıştı. Bizlere de hep aynı öğütleri veriyordu, vazgeçmek yok diyordu. Matematik yapmak çok güzeldir ama diğer bilim dalları gibi bir sabır işidir, ne zaman vazgeçerseniz o zaman kaybedersiniz. Karen Uhlenbeck, o sohbetlerde bize hep bu mesajı verdi. Yıllar geçti, o sohbetleri ve o altın öğütlerini hiç unutmadım, ne zaman bir problemde takılsam aklıma hep Karen Uhlenbeck gelir. Bugün bu tavsiyeleri hala uyguluyorum.
Bizler de Karen Uhlenbeck’i matematikteki başarılarının yanı sıra genç matematikçilere verdiği destekler için ve kadınların da matematikte harikalar yaratabileceğini tüm dünyaya bir daha gösterdiği için tebrik ediyoruz. Darısı Türkiye’mizde yetişen tüm genç arkadaşlarımızın başına.
Sema Salur
Rochester Üniversitesi Matematik Bölümü öğretim üyesi
Abel Ödülü websitesinde yayınlanan video için tıklayınız.