Hazine-i Evrak: İlk Osmanlı haftalık bilim-edebiyat dergisi

Münif Paşa (1830-1910), Namık Kemal (1840-1888)

Entelektüel bir ortamın oluşumunun en önemli habercilerinden biri, dergilerdir. İlk Osmanlı dergisi, 1849 yılında (matbaanın Batı Avrupa’da kuruluşundan dört asır sonra) yayınlanmaya başlayan Vakayi-i Tıbbiye (Tıbbi olaylar) dergisidir. Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane tarafından 34 aylık bir dönemde 28 sayı olarak yayınlanmıştır.

İlk Osmanlı bilim dergisi ise Cemiyet-i İlmiye-i Osmaniye (Osmanlı Bilim Cemiyeti) tarafından Münif Paşa öncülüğünde 1862’de çıkarılan Mecmua-i Fünun (Fenler dergisi) dergisidir. 47 sayı çıktıktan sonra kapanmıştır. 1883 yılında bir sayı daha yayınlanmış fakat sonra tekrar yayınına son vermiştir.

Hazine-i Evrak (Bilgi hazinesi) dergisi ise ilk Osmanlı bilim-edebiyat dergisidir. Aynı zamanda ülkemizdeki ilk haftalık bilim-edebiyat dergisidir (Cumartesi günleri yayınlanıyordu). Yayınına 1 Mayıs 1881 tarihinde başlamış olan bu dergi yaklaşık bir yıl boyunca 48 sayı yayınlanmış ve Nisan 1882’de yayınına son vermiştir (daha sonraki yıllarda aralıklı olarak iki kez daha yayınlanan dergi 1886’da son sayısını yayınlamıştır).

Küçük boyda ve 16 sayfalık (43. sayıdan sonra 8 sayfa) bir dergi olan Hazine-i Evrak’ ın kapaktaki künyesinde, kuruluş tarihi, hangi sayı olduğu ve yayın günü belirtiliyor ve bu bilgilerin altında “Umumiyet itibariyle fünuna dair risale-i edebiyedir” (Genel olarak fenlere dair bir yayındır) ibaresi bulunuyor. Bu yazının altında da “Ayda dört kere olarak Cumartesi günleri çıkar” deniyor.

Hazine-i Evrak dergisinin 48 sayısında 150’nin üzerinde yazı (düzyazı ve manzum) bulunuyor. Derginin künyesinde her ne kadar genel olarak fenlere dair bir dergi olduğu söylense de, dergi gerçekte daha çok edebiyata dair. Bilim ve teknik konulu yazılar tüm yazıların ancak üçte birini oluşturuyor.

Hazine-i Evrak dergisinin 20 kadar yazarı var. Ancak bunlardan beşi ön planda görünüyor. Bu beş yazar, Mahmut Celaleddin Paşa, Samipaşazade Abdülbaki bey, Münif Paşa, Recaizade Ekrem bey ve Abdülhak Hamid (Tarhan) beydir. (Sayıca çok olmamakla birlikte Namık Kemal’in yazılarına da önem ve öncelik verildiği görülüyor).

Recaizade Ekrem bey (1847-1910), Abdülhak Hamid (Tarhan) (1852-1937)

Derginin ilk sayısı bir “Mukaddime” (başlangıç) yazısıyla başlıyor. Hazine-i Evrak dergisinin yönetmeni, Mahmut Celaleddin Paşa’dır (Ancak mukaddimenin altında, onunkiyle birlikte, Samipaşazade Abdülbaki Bey’in de imzası bulunuyor.)  “Mukaddime” başlıklı yazıda başlıca olarak bugünkü dilimizle şunlar söyleniyor;

“Medeni memleketlerde yayılan eğitim ışıklarının önemli sebeplerinden biri de, bir takım ilim cemiyetlerinin gayretleriyle yayınlanmış olan faydalı eserlerdir.

Eğitim yayınları sadece okullar ve üniversitelerle sınırlı kalmış olsaydı, bugün Avrupa kütüphanelerinde milyonlarca kitap bulunmazdı ve bunca inkılaplardan ve önemli icatlardan insanlık alemi yeterince pay alamazdı ve medeniyetin parlak güneşi karanlıkta kalırdı.

Bu tür cemiyetlerin üyeleri, o ülkenin elbette en muktedir ve yetenekli yazarları olduğundan, onların yayınladığı eserler de kendileri gibi nadide ve değerli olmaktadır. Bu nedenle pek çok kereler bir ülkeyi, bir milleti cehalet uçurumundan kurtardıkları çok sayıda örnekle ortadadır.

Bu gerçek, çeşitli bilimler ve teknikler ile ilişki kurmuş ülkemizin bazı hamiyet sahiplerince bilindiği için, 20 yıl önce bir bilim cemiyeti kurulmuş ve Mecmua-i Fünun isimli bir dergi yayınlanmıştı. Sonradan bu dergi her nasılsa devam edemedi ve milletimiz şu kadarcık olsun bir eğitim nimetinden yararlanmayı başaramadı.

Birkaç yıldan beri Osmanlı basını, bir yanıyla bir çerçevenin dışına çıkamadan kalmakla beraber epeyce yol almış ise de, yayınlanan eserler içinde Mecmua-i Fünun zemininde bir eser gözümüze ilişmediğinden, haddimizin, iktidarımızın ötesinde olduğunu bildiğimiz halde Mecmua-i Fünun gibi bir güzide eserin büsbütün elden çıkmasına yol açmamak ve milletimize bari böylelikle hizmet etmek ümidiyle biz de haftada bir kere çıkmak üzere Hazine-i Evrak isminde bir derginin yayınına hızla başladık ve gerekli resmi izni aldık… “

Hazine-i Evrak dergisindeki bilim yazıları daha çok Mahmut Celaleddin Paşa ile Samipaşazade Abdülbaki Bey’e aitti. Bunlar, gökcisimleri, kuyruklu yıldızlar, Güneş’in ve güneş ışığının yansıma özellikleri, Güneş sisteminin ve dünyanın evrimi, rüzgar ve fırtına ve “doğa tarihi” başlığı altında hayvanların gelişimi (kuşlar, maymunlar, vahşi hayvanlar vb.) hakkındaki yazılardı. Ayrıca Münif Paşa’nın Uzak-Doğu’nun fiziki ve beşeri coğrafyası hakkında söyleşileri bulunuyordu.

Tıp ve eczacılıkla ilgili olarak, çocuğun doğumu ve gelişimi, aşı, psikoloji ve afyon konularında yazılar vardı. Teknolojiyle ilgili olarak o sırada Avrupa’da yeni gelişmekte olan fotoğrafçılık teknolojisi tanıtılıyor, bir başka yazıda telgraf üzerinde duruluyor. Bir diğer teknik konu ise bazı aydınlatma araçlarının icadı ve özellikleridir.

Edebi konularda ağırlık, Recaizade Ekrem beyin manzumeleriyle, Abdülhak Hamid beyin şiirlerinde görülüyor. Recaizade Ekrem bey ayrıca Lafonten’in çok sayıda manzumesinin çevirisini yapmış. Yabancı yazarlardan Victor Hugo’nun, Voltaire’in, Chateaubriand’ın, Lamartin’in ve Alexandre Dumas Fils’in metinlerine yer veriliyor. Dergide ayrıca ekonomi, politika, hukuk, tarih ve felsefe konularında da yazılar bulunuyor.  

Hazine-i Evrak dergisini çok ilginç kılan başka şeyler de var. Bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz;

1. Osmanlı Devleti’nde ilk defa olmasa da kadın yazar ve şairler bu dergide yazı yazmışlardı (Beş yıl sonra Arife Hanım sadece kadınların yazdığı Şükufezar (çiçek bahçesi) dergisini çıkardı). Derginin 19. sayısında Mihrinisa hanım, Recaizade Ekrem beyin bir manzumesine 8 beyitlik bir nazire ile cevap veriyor. Ayrıca yine Mihrinisa hanımın 21. sayıda bir yazısı yer alıyor. Daha sonraki sayılarda L. hanımın  (Leyla Saz) manzumeleri ve 42. sayıda da Afife hanımın “şairane makalesi” görülüyor.

2. Recaizade Ekrem bey, bir yazısının baş tarafına, bugünkü dilimizle şu iki satırı koymuştu;

“Bilimi bulan uyanış, yetkin eserlerden
İlerler alınan dersin payı, tabiatın gözlemlenmesinden”

Bir edebiyatçı olan Recaizade Ekrem beyin 1881’de bu denli berrak bir bilimsel anlayışa sahip olması dikkat çekicidir.

3. Derginin bazı sayılarında, “Erbabından Sual” başlığı altında ve Meçhul Şahıs imzasıyla okuyucuya bazı sorular soruluyor. Hemen hepsi birbirinden ilginç olan bu sorulardan biri şöyle; “Bir millete medeni demek için kendisinde ne gibi şartların bulunması gerekir?” Ne yazık ki, soruların cevapları derginin daha sonraki sayılarında verilmiyor.

4. 36. sayıda, Mustafa Reşit Paşa’nın Encümen-i Daniş (“Bilimler Akademisi”,1851)’in açılışında yaptığı resmi konuşma veriliyor.

5. 20. sayıda Mahmut Celaleddin Paşa’nın, Hoca Tahsin Efendi’nin 1881’deki ölümünden bir gün önce onunla yapmış olduğu son derece ilginç söyleşi yer alıyor. Hoca Tahsin efendi halkın önünde yaptığı bazı deneyler yüzünden dinsiz olduğu ithamlarıyla karşılaşmıştı. Ölümünden bir gün önce Mahmut Celaleddin Paşa ile yaptığı söyleşide de bu ithamlardan ne kadar etkilenmiş olduğunu görüyoruz. (Hoca Tahsin Efendi, Osmanlı bilim tarihinin en önemli ve renkli simalarından biridir. Paris’te 4 yıl süren fen bilimleri eğitiminden döndükten sonra Darülfünun’a müdür tayin edilmiştir. Modern bilimin ülkemize girişinin erken tarihlerinde en büyük hizmeti geçen bilim insanlarındandır. Gözlem ve deneye önem verilmesi için çok çaba göstermiştir).

Mahmud Celaleddin Paşa 32. sayıda Abdülbaki beyin dergideki görevinden ayrıldığını açıklıyor.

Hazine-i Evrak’ ı, okurları büyük bir zevk ve ilgi ile okumuş olmalılar.

Osman Bahadır

Bu yazı, Osman Bahadır’ın Osmanlılardan Cumhuriyete Bilim (Cumhuriyet Kitapları, 2014) adlı kitabından alındı.

Önceki İçerikDişler birer süs aracı değildir
Sonraki İçerikAntibiyotik direncinden neden korkmalıyız?
Osman Bahadır

İTÜ Maden Fakültesi Petrol Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu. Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü’nden yüksek lisans derecesi aldı. Denis Diderot (Paris VII) Üniversitesi Bilimler ve Teknikler Tarihi ve Epistemoloji Bölümü’nden DEA derecesi aldı. 1991-1994 yılları arasında 30 sayı aylık Bilim Tarihi dergisini çıkardı. 2004-2011 yılları arasında İTÜ’de Bilim ve Teknoloji Tarihi dersi verdi. Bilim tarihi üzerine 18 kitabı yayınlandı.

Kitaplarından bazıları:  Bilim Cumhuriyetinden Manzaralar (2000), Cumhuriyetin İlk Bilim Dergileri ve Modernleşme (2001), Matematikte Bir Öncü Kerim Erim (2006), Türkiye’de Üniversite Anlayışının Gelişimi 1861-1961 (2007), Türkiye’de Temel Bilimlerde İlk Araştırmacılar (2007), Osmanlılardan Cumhuriyete Bilim (2012), Bilimde Öncü Kadınlar (2013), Osmanlılardan Cumhuriyete Sekülerleşme (2017), Osmanlılardan Cumhuriyete Elektrik (2020).