Güneş sistemi dışından geldiği belirlenen ilk gökcismi 2017’nin Ekim ayında gözlenmişti. Gözlemi yapan Pan-STARRS ekibi, gökcismine “uzaklardan ilk kez gelen haberci” anlamına gelen Hawai dili kökenli Oumuamua ismini vermişti. Geçen hafta yayın için kabul edilen bir makale sayesinde Oumuamua yine şöhret oldu. Çünkü makalenin yazarları Harvard Smithsonian Center for Astrophysics’ten Simuel Bialy ve Abraham Loeb, `Oumuamua’nin dünya dışı uygarlıklar kaynaklı olma olasılığını tartışıyorlar.
Bu sonuca nasıl vardılar?
Bir sene kadar önce fark edilen Oumuamua’nın başka bir yıldız sisteminde oluştuğu ve uzayda 100 milyonlar hatta milyarlarca yıldır yol aldığı düşünülüyordu. Geçen Ekim’den beri bilim insanları Oumuamua’yı izliyorlar, bu arada öğrendiklerimize göre şekli Güneş sistemindeki hiçbir asteroide benzemiyor. İnce uzun bir şekli olduğu tahmin ediliyor ve aşağı yukarı 200×20 m olduğu düşünülüyor. Ayrıca `Oumuamua’nın ışık verisinden takla atarak hareket ettiği biliniyor.
Gökcisimlerinin yerçekiminin etkisiyle nasıl davranacaklarını Newton fiziği kullanarak kolayca belirleyebiliyoruz. `Oumuamua’nın da gözlendiği zamandaki pozisyonu ve hızını kullanarak daha sonra tam olarak nasıl davranacağını öngörebiliyoruz. Haziran 2018’de Nature’da yayınlanan bir makalede `Oumuamua’nın tahmin ettiğimiz gibi yalnız yerçekimi etkisinde hareket etmediği, kuyrukluyıldızlara benzer bir şekilde ivmelendiği duyurulmuştu. Kuyrukluyıldızlar, Güneş’in etkisiyle buharlaşan maddenin etkisiyle ivmeleniyor. Fakat daha sonra gözlemlerle Oumuamua’nın aktif bir kuyrukluyıldız olmadığı doğrulandı.
`Oumuamua’nın yerçekimi etkisiyle açıklanamayan ivmelenmesi neden?
Geçen hafta yayınlanan söz konusu makalenin yazarları `Oumuamua’nın Güneş ışığı basıncı etkisiyle ivmelenmiş olma olasılığı incelemişler. Yazarlar, makalede yaptıkları hesaplarla Güneş ışığı basıncının gözlenen ivmelenmeye neden olabileceği sonucuna varıyorlar. Yalnız ışık basıncının gözlenen ivmeyi sağlaması için, cismin kütlesinin yüzey alanına oranının son derece küçük olması (m/A~0.1 g/cm2) gerektiğini hesaplamışlar.
Eğer cismin düzlemsel bir yapısı varsa[1], kalınlığı tipik yoğunluklar için 1 milimetreden daha ince olmalı. Daha düşük yoğunluklar için, haliyle kalınlık da aynı oranda artacak. Yazarlar cismin çok ince olmasına karşın yıldızlararası yolculuğa dayanabileceğini düşünüyor.
Her ne kadar bu senaryo `Oumuamua’nın sıra dışı ivmelenmesini açıklasa da bu kadar küçük kütle/yüzey alanı oranına sahip nasıl bir cisim olabilir? sorusunu öne çıkarıyor. İşte bu sorunun olası cevapları geçen hafta birçok gazetede haber oldu.
Yazarların vardığı sonuç şöyle: Eğer radyasyon basıncı bu ivmelenmenin nedeniyse o zaman `Oumuamua yeni bir ince, yıldızlararası materyalden oluşuyor olmalı. Bu materyal yıldızlararası bölgede veya gezegen oluşum bölgelerinde henüz bilinmeyen doğal bir süreçle oluşuyor olabilir.
Veya bu materyalin yapay bir kaynağı olabilir. Yapay olduğunu düşünürsek bir olasılık, `Oumuamua’nın ileri teknolojik bir ekipmanın enkazından kopan ve yıldızlararası ortamda sürüklenen bir ışık yelkeni olması. Buna benzer bir teknoloji dünyada da tasarlanmış ve inşa edilmişti (IKAROS ve Starshot Initiative). Daha egzotik bir senaryo ise `Oumuamua’nın hala çalışan bir uzay sondası olarak Güneş sistemine kasıtlı olarak Dünya dışı bir uygarlık tarafından gönderilmiş olması.
Şimdilik bu sorulara kesin bir yanıt bulmamız ne yazık ki mümkün değil. `Oumuamua artık sahip olduğumuz teleskoplarla görüntülemek için çok uzakta. Kaynağını ve mekanik özelliklerini ancak gelecekte ona benzeyen başka cisimler yardımıyla öğrenebileceğiz.
Defne Üçer Şaylan
[1] Yazarlar, daha önce duyurulan ince, uzun şeklin doğrudan gözleme şansımız olmadığından yanıltıcı olabileceğini belirtmişler.
Kaynak: Shmuel Bialy, Abrahm Loeb, “Could Solar Radiation Pressure Explain `Oumuamua’s Peculiar Accelearation“, The Astrophysical Journal Letters’a kabul edildi, 8 Kasım 2018.