Harvey ve Kan Dolaşımının Keşfi

De Motu Cordis'ten bir görsel (Wikimedia)

William Harvey’in (1578-1657) kan dolaşımını açıkladığı Exercitatio anatomica de motu cordis et sanguinis (Canlılarda kalbin ve kanın hareketleri üzerine anatomik bir inceleme) adlı 1628 yılında yayımlanan (72 sayfa) kitabı, büyük bilimsel devrim döneminin (1543-1687) temel kitaplarından biridir.

Harvey’in bu kitabının yayımlanması, bilim tarihçileri tarafından modern anlamda tıp biliminin gerçek başlangıcı olarak kabul edilir. Vesalius (1514-1564) insan anatomisinin esaslarını 1543 yılında yayınladığı kitabında ilk defa kapsamlı bir biçimde açıklamıştı. Fakat Vesalius kitabında kalbin çalışması ve kan dolaşımı hakkında açıklama getirmemişti. Vesalius, Galen’in öne sürdüğü kanın kalpte sağ karıncıktan sol karıncığa, bunları ayıran duvarın gözeneklerinden geçtiği düşüncesine de, bu duvarın geçirgen olmadığını söyleyerek karşı çıkmıştı. Ama kendisi açıklayıcı başka bir öneride bulunmamıştı. Bu nedenle Harvey’in kan dolaşımını açıklayan eserinin yayınlanmasıyla, Vesalius ile başlayan insan anatomisinin esaslarının ortaya konulmasının genel hatlarıyla tamamlanmış olduğunu söyleyebiliriz. Harvey’in kitabı bu bakımdan büyük bir tarihsel bir değere sahiptir.

William Harvey (1578-1657) ve Exercitatio anatomica de motu cordis et sanguinis başlıklı kitabının (1628) kapağı (Wikimedia)

Harvey’in çalışmalarının ve eserinin bir başka özelliği de doğaya ilişkin bilgilerin ancak gözlem ve deneylerle geliştirilebileceği düşüncesini güçlendirmesi ve yayması olmuştu. “Doğayı kitaplardan değil, diseksiyon (vücudu açarak inceleme, eski deyimle teşrih) masasında öğrenebiliriz” sözleri, onun kitabının önsözündeki cümlelerden biridir. Harvey 80’den fazla farklı türde hayvan üzerinde yaptığı diseksiyon çalışmalarıyla kan dolaşımının esaslarını saptamayı başardı.

Harvey, Cambridge’teki Caius Kolej’inde eğitim gördükten sonra 1597’de tıp eğitimi görmek üzere o dönemin en iyi üniversitesi olarak ünlenmiş olan İtalya’daki Padua Üniversitesi’ne geldi. (16. yüzyılın sonunda bile bilim yapmak isteyen insanların en iyi üniversitelerde eğitim görmek için yabancı ülkelere yöneldiğini görüyoruz). Burada ünlü İtalyan anatomisti Fabricius’un (1533-1619) öğrencisi oldu. Eğitimini burada tamamladıktan sonra 1602’de İngiltere’ye döndü. En önemli bilimsel araştırmalarını, 1609 yılında hekim olarak atandığı Londra’daki St. Bartholomew’s Hastanesi’nde çalışırken yaptı.

Harvey, kısa söylenişiyle De Motu Cordis adlı kitabında, öncelikle kalbin kanı atardamarlara pompalamasıyla ilgilendi. Kalpteki ve büyük toplardamarlardaki kapakçıkların kanın yalnız bir yönde akmasını sağladığını ve karıncıkları birbirinden ayıran bölmede Galen’in ileri sürdüğü gibi küçük deliklerin bulunmadığını gösterdi. Ayrıca kanın, karıncıkların kasılmasıyla (sistol) kalpten dışarı atıldığını, gevşemesiyle (diyastol) kalbe dolduğunu, vücut yüzeyine yakın atardamarlardan parmaklarla duyulan nabzın, atardamarların kasılmasıyla değil, kanın damar çeperine baskısıyla oluştuğunu ortaya koydu. Ayrıca kirli kanın akciğerler aracılığıyla temizlenmesini sağlayan küçük dolaşım sistemini açıkladı (Böylece atardamarlar ile toplardamarlardaki kanın rengindeki farklılığın “temizlik” ve “kirlilikten” kaynaklandığını göstermiş oldu. Galen vücutta iki çeşit kan olduğunu düşünüyordu).

Harvey’e göre toplardamarlardaki kapakçıkların işlevi, kalpten gelen kanın akışını önlemekti.  Kalp kapakçıkları ise kanın sadece tek yönde akmasını sağlıyordu. Harvey, kanın atardamarların görünebilen en ince dallarından, toplardamarların görünebilen en ince dallarına geçtiğini ve kalbe yeniden döndüğünü kabul ediyordu. Ancak bunun nasıl olduğunu çıplak gözle belirlemek imkansızdı. Mikroskopu henüz kullanmadığı için dokulardaki atardamarlar ile toplardamarlar arasındaki bağlantıyı sağlayan kılcal damarların kan dolaşımındaki işlevini gösteremedi. (Dokuları, damarları ve kılcal damarları mikroskopla inceleyerek bu konuda yeni bilgiler üreten -1661’de – ilk bilim insanı İtalyan fizyolog Marcello Malpighi (1628-1694) oldu).

William Harvey, kılcal damarların dolaşımdaki işlevini deneysel olarak gösterememiş olmakla birlikte hipotez olarak ortaya koymuştu. Kalbin birim zamanda pompaladığı kan miktarını da niceliksel olarak analiz etti ve kalbin bir saatte pompaladığı kanın ve vücudun tümündeki kanın miktarını hesaplayan ilk bilim insanı oldu. Bu özelliği nedeniyle de Harvey, bir biyolojik problemin çözümünde matematiği kullanmanın öncüsü olarak da kabul edilmektedir.

Harvey’in kan dolaşımıyla ilgili bu keşifleri sırasında, oksijenin solunumdaki ve kanın temizlenmesindeki rolü henüz bilinmiyordu. Bunun için daha birbuçuk asır kadar zamanın geçmesi gerekecekti.

Osman Bahadır

Önceki İçerikTürkiye Göçmen Olarak Kimi Tercih Ediyor?
Sonraki İçerikYapay Organ Teknolojisinin Ortaçağ’dan Günümüze Gelişimi
Osman Bahadır

İTÜ Maden Fakültesi Petrol Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu. Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü’nden yüksek lisans derecesi aldı. Denis Diderot (Paris VII) Üniversitesi Bilimler ve Teknikler Tarihi ve Epistemoloji Bölümü’nden DEA derecesi aldı. 1991-1994 yılları arasında 30 sayı aylık Bilim Tarihi dergisini çıkardı. 2004-2011 yılları arasında İTÜ’de Bilim ve Teknoloji Tarihi dersi verdi. Bilim tarihi üzerine 18 kitabı yayınlandı.

Kitaplarından bazıları:  Bilim Cumhuriyetinden Manzaralar (2000), Cumhuriyetin İlk Bilim Dergileri ve Modernleşme (2001), Matematikte Bir Öncü Kerim Erim (2006), Türkiye’de Üniversite Anlayışının Gelişimi 1861-1961 (2007), Türkiye’de Temel Bilimlerde İlk Araştırmacılar (2007), Osmanlılardan Cumhuriyete Bilim (2012), Bilimde Öncü Kadınlar (2013), Osmanlılardan Cumhuriyete Sekülerleşme (2017), Osmanlılardan Cumhuriyete Elektrik (2020).