Homeopati ürünleri ilaç mıdır?

Görsel: Flickr (Philippa Willitts)

Avrupa Akademileri Bilimsel Danışma Konseyi EASAC’ın homeopati ürünleri konusundaki raporundan derlendi. 

Samuel Hahnemann tarafından 1796 yılında geliştirilen homeopati, oldukça seyreltilmiş çeşitli ürünlerin imalat ve kullanımını ifade eden bir kavramdır. Hahnemann’ın doktrini ‘benzer benzeri iyileştirir’ fikrine dayalıdır; buna göre bir semptoma neden olan madde, hastalık durumunda aynı semptomu tedavi etmek için kullanılır. İkinci temel ilke olan ‘sonsuz küçültme ilkesi’ uyarınca madde defalarca seyreltilir ve çalkalanır, bu sayede etkinin arttığı iddia edilir. Bazı uygulamacılar homeopati ürünlerinin bedeni kendi kendini iyileştirmeye teşvik etiğini savunmaktadır. Pek çok bilim insanı ve hekim, homeopati ürün ve uygulamalarının tıbbi iddialarına son derece eleştirel yaklaşmakta ve bunların tesirine dair açıklamaların bilimsel açıdan geçersiz olduğunu ifade etmektedir.

Avrupa Akademileri Bilimsel Danışma Konseyi EASAC’ın homeopati ürünleri hakkında yetkin bilimsel incelemelere dayanan kararları özet olarak şu şekildedir:

  1. Bilimsel etki mekanizmaları bakımından: Homeopatinin ilaç olarak kullanılabileceğine dair iddialar geçersizdir ve oturmuş bilimsel kavramlarla çelişmektedir. Homeopati ürünlerinin tesir, güvenlik ve kalitesini ortaya koyacak, tutarlı, düzenleyici şartlar bulunmalı, bu şartlar ortaya atılan iddiaların doğasına uygun biçimde, doğrulanabilir ve nesnel kanıtlara dayanmalıdır. Bu tür kanıtların olmadığı hallerde söz konusu ürünler, tıp ürünü ruhsatlarından sorumlu ulusal düzenleyici kuruluşlar tarafından onaylanmamalı ve ruhsatlandırılmamalıdır.
  2. Klinik tesir bakımından: Kimi hastalarda plasebo etkisi ortaya çıkabileceği kabul edilmekle birlikte homeopatinin plasebo ötesinde bir etkisi olduğunun sağlam, tekrarlanabilir kanıtlarla gösterilebildiği herhangi bir hastalık yoktur. Homeopati ürün ve uygulamalarının etkili ve güvenli olduğu titiz testlerle kanıtlanmadığı sürece, kanıta dayalı kamusal sağlık sistemleri bu ürün ve uygulamaların masraflarını karşılamamalıdır. Homeopati ürünlerinin bileşenleri, aynen diğer sağlık ürünleri gibi etiketinde belirtilmelidir: Ürünün bileşenleri ve bunların miktarı kesin, net ve basit bir biçimde ifade edilmelidir.
  3. Hastaların güvenliği bakımından: Hastanın bilgiye dayalı onayı ve güvenlik açısından da kaygılar mevcuttur. Güvenlik kaygıları, homeopati ilaçlarının hazırlanmasında çok sınırlı bir kalite kontrolü olmasından kaynaklanmaktadır. Her ne kadar genelde bir homeopati preparasyonunun herhangi bir güvenlik kaygısı bırakmayacak derecede seyreltildiği varsayılsa da, pratikte bu her zaman geçerli olmayabilir. Örneğin, ABD Gıda ve İlaç Kurumu’nun (FDA) yakın dönemli bir çalışmasında, diş çıkarma ile ilgili homeopatik ürünlerin çocuk ölümleri de dahil ciddi olumsuz olaylara yol açtığı belirtilmiştir.
  4. Homeopatinin teşviki bakımından: Bunun hastaya ciddi zarar verebileceğine zira hastanın kanıta dayalı tıbbi çözümler aramayı erteleyebileceğine dikkat çekiliyor. Ayrıca toplumun bilimsel kanıtların niteliği ve değerine olan inancını baltalamak gibi daha genel bir riskin de söz konusu olduğunu vurguluyor. Homeopati ürün ve hizmetlerinin reklam ve pazarlamasında, kesinlik ve netlik konusundaki oturmuş standartlara riayet edilmelidir. Tanıtımlarda, doğrulanabilir ve tekrarlanabilir kanıtlara dayanmayan tesir, güvenlik ve kalite iddiaları yer almamalıdır.
  5. Veterinerlikteki uygulamaları bakımından: Homeopatinin veterinerlikte kullanımını haklı gösterecek ciddi bir kanıt yoktur ve bilhassa besi hayvanlarının tedavisinde kanıta dayalı tıp ürünleri yerine homeopatinin kullanımı kaygı vericidir.

Homeopati ürünlerinin ilaç yerine kullanımı üzerine değişik ülke Akademilerinin kararları da şu şekildedir:

  1. İsveç Kraliyet Akademisi homeopatik ürünlerin klinik etkilerine dair hiçbir bilimsel kanıt olmadığını ve yüksek düzeyde seyreltme nedeniyle herhangi bir etkisinin söz konusu olmadığını belirtiyor. Akademiye göre, eğer herhangi bir ürünün, bir hastalığın tedavisi için kullanılmasını gerektiren etkileri bulunduğu düşünülüyorsa, söz konusu ürünün diğer tüm ilaç adayları ile aynı değerlendirmeden geçmesi gerekir.
  2. Macar Bilimler Akademisi, İsveç Kraliyet Akademisinin bu kararlarını destekliyor.
  3. İngiliz Kraliyet Akademisi sistematik incelemeler sonucunda homeopati ürünlerinin plasebodan daha fazla etkiye sahip olmadığını kesin bir biçimde ortaya koymuştur. Kraliyet Akademisi hastaların kullanmasından önce İngiltere’nin ilaç düzenleme kuruluşu tarafından ilaçlara uygulanan titiz güvenlik, kalite ve tesir analizinin homeopati ürünlerine de uygulanması gerektiğine işaret etti ve İngiliz hükümetinden, homeopati alanındaki devlet fonlarını ve tıbbi ruhsatları geri çekmesini talep etti.
  4. Avustralya Hükümeti’nin Ulusal Sağlık ve Tıbbi Araştırma Konseyi kapsamlı bir inceleme yaptı ve bilinen herhangi bir hastalıkta homeopatinin etkili olduğuna dair güvenilir kanıt olmadığı sonucuna vardı ve şu tavsiyede bulundu: ‘Homeopati; kronik, ciddi veya ciddileşebilecek sağlık sorunlarını tedavi etmek amacıyla kullanılmamalıdır’.

Kemal S. Türker
Bilim Akademisi üyesi
Koç Üniversitesi, Tıp Fakültesi öğretim üyesi

Avrupa Akademileri Bilimsel Danışma Konseyi EASAC’ın homeopati ürünleri konusundaki raporunun tam metni.