Kokulu Güllere Tarihsel Bir Bakış

Türkiye’de yabani olarak yetişen Rosa gallica

Gül, Rosaceae familyasından Rosa adlı dikenli çalılara veya sarmaşıklara verilen isimdir. Dünya üzerinde 100’den fazla yabani gül türü, Türkiye Florasında ise 24 gül türü kayıtlıdır.  Fosil kayıtlarına göre gül türleri 40 milyon yıldır mevcuttur. Mezopotamya çivi yazılı tabletlerine göre gülün insanlar tarafından ilk kullanımı 5.000 yıl öncesine gitmektedir.  Bir kil tablette, MÖ 2684-2630 yılları arasında yaşamış olan Akkadia kralı 1. Sargon‘un Dicle nehrinin geçtiği ülkelere yaptığı askeri harekattan gül fidanları getirdiği yazılıdır. Kral Babil şehrine yakın Ur’da yaşadığına göre seyahatini muhtemelen Güney Doğu Anadolu’ya yapmıştır.

Antik Medeniyetlerde Gül

Asur tabletleri gül ve gülsuyundan bahseder. O günlerde kullanılan gül türlerinin hangileri olduğunu bilmek mümkün olmasa da, kokusunun güzelliğinden bahsedildiğine göre, Anadolu’da yetişen Rosa gallica (Kırmızı gül, Frenk gülü), R. centifolia (Okka gülü, bohça gülü), R. moschata (Misk gülü), R. damascena (İsparta gülü)’dan biri olabilir.

Çivi yazılı tabletlere göre, güller damıtılmıyor, sıcak suda bekletilerek kokularının suya geçmesi sağlanıyordu. Çok küçük miktarlarının kullanılıyor olması (0.2 g) ne kadar değerli olduğu hakkında fikir verebilir.

Romalı doğa bilimci Yaşlı Pliny (MS 23-79)’ye göre gül astrenjandı (yani dokuları sıkıştırma özelliğine sahipti) ve petalleri ya da çiçekleri tıpta kullanılıyordu. Ona göre gül, vücudun baş, kulak, ağız, dişetleri, boğaz, mide, anüs ve rahim dahil pekçok kısmında kullanım için uygundu. Çiçeklerin sulandırılmış sirke’de bekletilmesiyle hazırlanan  ilaç kadınlarda akıntıları ve kan tükürmeyi durdurmak için yararlı idi.

Tohumlarından hazırlanan merhem diş ağrısına karşı ve idrar söktürücü olarak kullanılıyordu. Gül çiçeği beyni temizlemek için koklanmalıydı.

MS 40-90 yıllarında yaşamış olan, Anazarba (Adana , Kozan) doğumlu Pedanius Dioscorides Roma ordusunda hekimlik yapmış ve Materia Medica kitabını yazmıştı. Dioscorides’e göre gül astrenjan ve serinletici özelliklere sahiptir. Çiçeklerin şarapla pişirilmesi sonu hazırlanan sıvının baş ağrısı;  göz, kulak, diş eti, anüs ve rahim hastalıklarının tedavisinde yararlı olduğundan bahseder. Kurutulmuş gül çiçeklerinin toz edilip yemeklere katılmasıyla dişeti ağrılarının geçeceğini yazmıştır.

MS 4. yüzyılda yazılmış olan ve yazarı belli olmayan  Syriac Tıp Kitabına göre, gül haricen göz, ağız, ağız kokusu, karaciğer ve bereler; dahilen ise göğüs ve mide rahatsızlıklarında kullanılır.

Hindistan’ın Geleneksel Tıp Sistemlerinden Ayurveda’ya göre gül tomurcukları astrenjandır ve kalp ve beyini güçlendirici özelliklere sahiptir. Petaller rahim kanamalarını ve ağız yaraları iyileştirmek amacıyla kullanılır.

Gül yağı ve gül attarı çeşitli merhemlerin nahoş kokularını düzeltmek için kullanılır. Bu, genellikle, çivi yazısı tabletlerle uyum içindedir. O tabletlere göre, Asurlu hekimler gül suyu kullanımında oldukça hassastılar.

Taze gül petallerinin şekerle dövülmesi ve ovulmasıyla hazırlanan şekerleme hap yapımında kullanılıyordu.

Anadolu’nun Hititlileri (MÖ 1750-1180) gül’e pillu diyor ve ondan ilaç hazırlıyorlardı. Ancak, hangi gül türünü kullandıkları bilinmemektedir.

Girit’in Knossos Sarayında bulunan MÖ 1600  yıllarına ait freskteki gül resmi, gülün Minoa uygarlığı tarafından da kullanıldığına işaret etmektedir.

Mısır Firavunu Thutmose IV (MÖ 1600)’un mezarında bulunan hiyeroglif’teki gül, gülün eski Mısır Uygarlığı tarafından kullanıldığına dair en eski kayıttır. Mısır Kraliçesi Kleopatra (MÖ 69-30)’nın Marcus Antonius’u etkilemek için yoluna gül petalleri döktürdüğü söylenir.

MÖ 400-200 yıllarına ait bir gül çelengi bir Mısır mezarında bulunmuştu.

Çinli filozof Konfiçyus (MÖ 551-479) gülün Çin İmparatorluğundaki öneminden bahseder. Ona göre, güllere Zhou hanedanının imparatoru çok önem veriyordu. Saray bahçelerinde gül yetiştiriliyordu. Saray Kitaplığında gül ve gül tarımı konusunda 600’ü aşkın kitap bulunuyordu.

Minyatür sanatçısı Nakkaş Sinan Bey’in 15. yüzyıl sonunda yapmış olduğu Fatih Sultan Mehmet’in gül kokladığı minyatür eseri

İslam Kültür ve Geleneğinde Gül

Gül Müslüman doğu şairlerinin en önemli sembolüydü ve Sufilik geleneğinde önemi büyüktü. Topraktan dikenli dallarıyla yükselen gül çiçeklerinin saflığı ve eşsiz güzelliği Allah’a giden mistik yolun zorluğunun sembolü addedilmiştir. Gül Hz. Muhammed’in de sembolüdür ki terinin gül koktuğuna inanılır. Bu sebepten gül yağı ve gül suyu Türkiye ve Orta Doğu’da dini seremonilerde ve ayinlerde kullanılır.

Her yıl hac mevsiminde Mekke’de Kabe’nin siyah örtüsü İran veya Türkiye’den gelen gülsuyu ile kokulandırılır ve Kabe’nin yağ lambalarında gül yağı yakılır.

Bu gelenekte gül Cennet çiçeği addedilir. Hz. İbrahim, Urfa’da (Edessa) Kral Nemrut tarafından ateşe atıldığında, içine atıldığı ateşin etrafı güllerle süslü bir havuza dönüştüğüne inanılır.

Hz. Muhammed’in damadı Hz. Ali ölüm döşeğinde Selman-ı Farisi’den bir buket gül istemiş, onları kokladıktan sonra ruhunu teslim etmişti. Bu sebepten, gül sufiliğin Bektaşilik mezhebinin önemli bir sembolüdür. Mevlana Celaleddini Rumi’nin eseri Mesnevi’de gülden sıkça bahsedilir: “Gül, Dünya’ya Cennet’in bahçıvanları tarafından ruhun gözünü ve aklını güçlendirmek için gönderilmiştir”.

İstanbul’u 1453’te fetheden Fatih Sultan Mehmet bir portresinde gül koklarken resmedilmiştir. İstanbul’un fethinden sonra, Aya Sofya Kilisesini camiye çevirdikten sonra her tarafını gül suyuyla yıkattığı söylenir.

Gül Yağı ve Gül Suyunun Tarihi

Gül yağı ve gül suyu taze gül çiçeklerinin suyla damıtılmasıyla elde edilir. Literatür bilgilerine göre, damıtma nispeten yeni bir icattır. Çoğu yazarlar, damıtmayı Arapların alembiğine (MS 9. yy); kimi de İskenderiye’nin simyacılarına (MÖ 50 ve sonrası) atfederler.

Ancak, bir kayda göre, toprak kaplarda ilk damıtma işlemi, MÖ 5000 yıllarında Hindistan/Pakistan sınırındaki Indus Vadisi Uygarlığı esnasında gerçekleşmişti. Topraktan mamul bir damıtma kabının parçaları Harappa’da bulunmuştu. Bu eski damıtma kapları Hindistan’ın Kannauj şehrinde halen uygulanmakta olan attar  üretimine benzerlik gösteriyor. Attar üretiminde kokulu bitkiler suyla damıtılır ve damıtılmış sıvı sandalağacı esansından (Santalum album, Santalaceae) geçirilerek koku zaptedilir.  Kullanılan bitki gül ise gül attarı  elde edilir.

Mezopotamya’da bulunan MÖ 3500’lü yıllara ait kil tabletlere ve  damıtma kaplarına  göre, Sümerler ve Asurlular (MÖ 1200) kokuları ekstre etme sanatında  uzmandılar. Kokulu maddeler bir gün süreyle kaynar suda tutulur ve süzülürdü. Kokulu sıvı üzerine yağ ilave edilir ve hafifçe ısıtılırdı. Asurluların bu şekilde hazırladığı parfümler ünlü idi.

Heredot’un anlatımıyla, güller Babil’in Asma Bahçelerinde de yetiştirildiğine göre, gül yağının da aynı şekilde elde edildiğini düşünebiliriz.

Şimdi de kullandığımız şekildeki imbiği (damıtıcı) ilk olarak Muhammed İbn Zekeriya El-Razi (854-925) tasvir etmişti. Daha sonra, Ebu El-Kasım Halef İbn El-Abbas El Zehrevi (Albucassis) (936-1013) çoklu damıtma sistemini tanıtmıştı. Benzer bir sisteme Sems el-Din el-Ensari el-Dimeşki  (1256-1327)’nin Ayasofya Kütüphanesinde 2945 no ile kayıtlı Nuhbat ad-dahr adlı yazma eserinde rastlanmıştır.

Turhan Baytop’un koleksiyonundan köy tipi imbik ve çizimleri: En alt haznede bitki su içinde kaynatılır. Oluşan buhar yükseliyor ve en üstteki suyla soğutulan bombeli kısımda sıvılaşıyor. Bombenin alt kenarlarındaki oluk vasıtasıyla toplanıp dışarı akıtılıyor.

Orta Çağ İslam Tıp Metinlerinde Gül

Eski İslam tıbbı metinlerinde sıkça yer alan gül’den üretilmiş üç ürün şunlardır: Gül suyu (Taze güllerin damıtılmış suyu), gül reçeli ( taze gül petallerinin şeker veya balla kaynatılmasıyla elde edilen kıvamlı reçel) ve gül yağı (taze güllerin susam yağı veya zeytin yağı içinde güneşte bekletilmesiyle hazırlanan kokulu yağ.

Arap Hekim El-Kındi (9. yy) gül ürünlerini mide ağrısı, ülser, karaciğer ve ağız hastalıkları, ve boğaz ağrısı için önermişti. Gül yağını yanıklar, ülserleşmiş yaralar için ve basur merhemi bileşimlerinde kullanırdı.

El-Dinaveri (9. yy) gül suyunun serinletici etkisini not etti ve ateş için önerdi. Ayrıca, gül yağının sakinleştirici ve ateş düşürücü etkisinden dolayı başa uygulanmasını önerdi.

El-Razi (9. yy) gülün tedavi etkilerinden bahsederken, onun sarhoşluğu azaltıcı özelliğinden söz etti.

Büyük hekim İbn-i Sina (11. yy) gül kokusunun kalp ve beyin üzerindeki etkilerinden bahseden ilk hekimdi. “Harika kokusundan dolayı, gül ruha hitap eder. Sakinleştirici etkisinden ötürü bayılmayı önlemekte ve kalp çarpıntılarında çok etkilidir” diye yazdı. Gül suyunun beyin fonksiyonları ile idrak gücü üzerindeki yararlı etkilerinden övgüyle bahsetti: “Anlama gücünü kuvvetlendirir ve hafızayı güçlendirir”.

İbn-i Sina gibi, İbn-El-Baytar da gül suyunun beyin üzerindeki etkilerinden bahsetti: “Gül suyu aklı ve beyni  güçlendirir, duyuları keskinleştirir, yaşam gücünü arttırır; endişe kaynaklı kalp çarpıntılarında yararlıdır. Faydalı kokusundan ötürü vücudu güçlendirir.”İbn-El-Baytar gül suyunu kaynatarak yüzü buğusuna tutmanın özellikle göz hastalıklarındaki tedavi edici etkilerinden bahsetti. Bu uygulamanın sarhoşluğu ve baş ağrılarını gidereceğini de not etti.

Şirvanlı Mahmut (15. yy) Kemaliye adlı ünlü eserinde, kurutulmuş güllerin havanda dövülmesiyle hazırlanan tozun, banyodan sonra vücut hala ıslak iken, ense, göğüsler ve bileklere uygulanmasıyla vücudun güzel kokacağından ve ruhun iyi etkileneceğinden bahseder. Gül kokusunun ruhu güçlendirdiğini ve kalbi temizlediğini öne sürer, “Gül kokusu meleklerin sevdiği kokudur” diye ilave eder.

Aynı tozu İshak bin Murat (14. yy) Edviye-i Müfrede (Basit Droglar) adlı eserinde hamamlarda kullanım için önerir. Uyuz hastalarında ve sivilcelerde cilde ovulmasıyla yararlı olacağından söz eder.

Yağ gülü, İsparta gülü (Rosa damascena) ve Gül ürünleri

Isparta gülü (Rosa damascena) – Türkiye’de yabani olarak yetişen Rosa gallica L. ve Rosa phoenicia Boiss.’in doğal bir melezi.

Gül yağı, özellikle, Türkiye ve Bulgaristan’da  Rosa damascena Miller’in taze çiçeklerinde su distilasyonu ile elde edilir. Bu tür Türkiye’de yabani olarak yetişen Rosa gallica L. ve Rosa phoenicia Boiss.’in doğal bir melezidir. Tarımı yapılan varyete “trigintipetala”dır, 30 petalli anlamındadır.

Türkiye ve Bulgaristan iki büyük gül yağı üreticisi ülkedir. Gül ürünlerininüretim sezonu Mayıs ortasından Haziran ortasına kadar 1 ay süredir.  Yılda 7000 ton gül damıtılarak 1600 kg gül yağı ve güllerin bir kimyasal (n-hekzan) ile yıkanmasıyla 2400 kg gül konkreti (krem kıvamında, koyu vişne çürüğü rengi görünümünde katı gül yağıdır) üretilir. Bazı firmalar, konkreti etanolle ekstre ederek gül absolüsü de üretirler, absolü kozmetik sanayinde kullanılır. Bu arada her sene 100 ton kadar da gül suyu üretilir.

Tablo: Gülbirlik Gül Yağı’nın 26 yıllık analizleri

Yağlık gül tamamen tarımı yapılan bir bitkidir. 1 kg gül yağı üretmek içim 3500-4000 kg taze gül gereklidir. 1 kg gül konkreti üretmek için ise 400 kg taze gül yeterlidir. 2015 yılında Türk gül yağının kilo fiyatı 9000 Avro iken gül konkretinin kilosu 1000 Avro’dan (Gülbirlik fiyatları) işlem görmüştür. Türkiye yılda ortalama 10 milyon ABD doları tutarında gül yağı ihraç ediyor. Pazarlanan gül ürünleri şunlar: Gül yağı, gül suyu, gül konkreti, gül absolüsü, gül reçeli, gül lokumu, gül sabunu, gül şurubu, kurutulmuş gül çiçekleri.

Modern Farmakolojide Gül

Eski metinler gül’ün beyin ve kalp rahatsızlıkları için yararlı olduğundan bahseder 1.  Son yıllarda yapılan çalışmalarda bunu destekleyen bilimsel verilere ulaşıldı. Rosa damascena çiçeklerinin sulu alkollü ekstresinin kobay kalbinde kalp ritmini ve kasılmasını , muhtemelen beta-adrenerjik reseptörleri uyararak önemli ölçüde arttırdığı gösterildi2.

Rosa damascena çiçekleri beyin fonksiyonları üzerinde yararlı etki gösterir ve hafıza kaybında (demans) tedavisinde yararlı olabilir.  Son yapılan çalışmalarda, gül yağının ve gül kokusunun ana bileşiği feniletil alkol’ün Alzheimer hastalığında etkili olan asetilkolin esteraz (AChE) ve butirilkolin esteraz (BChE) enzimlerini önemli ölçüde inhibe ettiği gösterilmiştir3,4.  Gül tomurcuklarından elde edilen siyanidin-3-O-beta-glikozit’in angiotensin-I-dönüştürücü enzimi (ACE) önemli ölçüde inhibe ettiği, yani kalp-damar fonksiyonlarını iyileştirdiği belirlenmiştir. Zira, ACE, güçlü bir damar daraltıcı olan Angiotensin II üretiminde rol oynayan anahtar enzimdir5.

Dirençli epilepsi (refractory epilepsi) hastası 3 ila 13 yaş arası 9 kız ve 7 erkekten oluşan 16 çocuk ile yapılan çift-körlü bir klinik çalışmada 5 gün süreyle plasebo ve zeytinyağı içinde %10’luk gül yağından 5 mg verilmiştir. Çalışma 3 ila 6 hafta sürmüştür (taban hattı aşaması= Baseline phase). Plasebo veya yağ 4 hafta süreyle verilmiş, bu süreler arasında 2 hafta süreyle kendilerine reçete edilen antiepileptik ilaçları kullanmışlardır (Yıkama aşaması).  Uçucu yağ kullanan grupta nöbetlerin ortalama sıklığı, plasebo grubuna göre önemli ölçüde azalmıştır (p=0.00). Sonuçlar, gül yağının antikonvülsan (çırpınmayı önleyici) etkisini ispatlamış ve antiepileptik ilaçlara dirençli çocuklarda yararlı olabileceğini göstermiştir6.

Gül çiçeklerinin kloroformlu amiloit beta ($A\beta$)’yı inhibe ettiği gösterilmiştir. $A\beta$’nın Alzheimer hastalığının ana patolojik nedeni olduğu düşünülmektedir. Alzheimerlı hastaların beyinlerinde bulunan $A\beta$(25-35) yani $A\beta$ peptitinin ana fragmanı, nöral hücre ölümüne, nöron körelmesine, sinaptik kayba (nöronlar arası iletişimi sağlayan yapıların bozulması)  ve hafıza yitimine yol açar7.  Gül yağı $A\beta$ depozitlerini baskıladı ve $A\beta$’nin aşırı ekspresyonuyla oluşan toksisiteyi azaltarak $A\beta$ oligomerlerinin miktarını azalttı. Ayrıca, gst-4 geninin ekspresyonunu önemli ölçüde aktive etti ve bu da Alzheimer hastalığında rol oynayan SKN-1 sinyalleme yolağını etkilediğini gösterdi. Yağın ana bileşikleri sitronellol ve geraniol aynı etkiyi göstermedi8.

Grubumuzca yapılan ve gül yağı ile feniletil alkol’ün nöron koruyucu ve hafıza güçlendirici etkilerine benzer sonuçlar3,4 başka yazarlarca da doğrulanmıştır9-11.

Gül’ün rapor edilen başkaca etkileri şunlardır:

  • -Gül çiçeklerinin metanollü ekstresinin anti-hiperlipidemik etkisinin pankreatik lipaz ve HMG CoA redüktaz enzim aktivitelerini inhibe etmesiyle oluştuğu gösterildi12.
  • -Formaldehit koklanmasıyla oluşan testiküler hasarın, önceden gül yağı koklatılarak önlendiği ve sıçanlarda sperm sayısının arttığı belirlendi13.
  • -92 kadınla yapılan çift kör çaprazlama klinik deneyde, gül meyvelerinden hazırlanan etanollü ekstrenin primer dismenore sendromu (PMS)’nda ağrı yoğunluğunun mefenamik asite benzer şekilde azalttığı ve hiçbir yan etki görülmediği belirlendi14.
  • -Gül’ün sulu ekstresiyle gül absolüsünün hayvan modellerinde antidepresan etkisi gösterildi15,16.
  • -Gül yağının depresif erkek hastalarda depresyon semptomlarını ve seksüel yetersizliği giderdiği rapor edildi17.

Bilimsel çalışmalar gül yağı ve gül suyu koklamanın kişiye mutluluk ve güven duygusu getirdiğini, hafıza fonksiyonlarını güçlendirdiğini, seksüel performansı iyileştirdiğini, afrodizyak etki gösterdiğini ve daha pek çok özellikleri olduğunu göstermiştir1,19.  Orta çağ bilim adamlarının iddialarının modern çalışmalarla ispatlanıyor olması20, Rosa damascena’nın insanlığa hizmetini, özellikle ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde, mutluluk, sağlık ve neş’e getiren bir bitki olarak sürdüreceğini gösteriyor.

K. Hüsnü Can Başer
Bilim Akademisi üyesi
Yakın Doğu Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmakognozi Anabilim Dalı, Lefkoşa, KKTC

 

1 KHC Başer, A. Altıntaş, M. Kürkçüoğlu, TURKISH ROSE: A Review of the History, Ethnobotany, and Modern Uses of Rose Petals, Rose Oil, Rose Water, and Other Rose Products, HerbalGram (96) 40-53 (2012)

2 MH Boskabady, A. Vatanprast , H. Parsee , M. Ghasemzadeh .Effect of aqueous-ethanolic extract from Rosa damascena on

guinea pig isolated heart. Iranian J Basic Med Sci. 14:116- 121 (2011).

3 FS Senol, I Orhan,  M Kurkcuoglu, MH Khan, A. Altintas, B. Sener, KHC Baser, An in vitro approach to neuroprotective activity of Rosa damascena Mill, a medieval age traditional medicine used for memory enhancement. Planta Med. 77(12):1440-1440 (2011).

4 F.S. Senol, I. Erdogan Orhan, M. Kurkcuoglu, M.T.H. Khan, A. Altintas, B. Sener, K.H.C. Baser, A mechanistic investigation on anticholinesterase and antioxidant effects of rose (Rosa damascena Mill.), Food Res. Int. 53, 502-509 (2013)

5 Kwon EK, Lee DY, Lee H, et al. Flavonoids from the buds of Rosa damascena inhibit the activity of 3-Hydroxy-3-methylglutaryl- coenzyme A reductase and angiotensin I-converting enzyme. J Agric Food Chem. 58, 882-886 (2010)

6 Ashrafzadeh F, Rakhshandah H, Mahmoudi E. Rosa damascena oil: an adjunctive therapy for pediatric refractory seizer. Iranian J Child Neurol. 13-17 (2007)

7 Awalel S, Tohda C, Tezuka Y, Miyazaki M, Kadota S. Protective effects of Rosa damascena and its active constituent on Ab(25– 35)-induced neuritic atrophy. eCAM 149, 1-8 (2009)

8 S. Zhu, H-Y Li, J. Dong, W. Yang, T. Liu, Y. Wang, X. Wang, M. Wang, D. Zhi, Rose essential oil delayed AD-like symptoms by SKN-1 pathway in C. elegans, J. Agric. Food Chem. (2017) DOI: 10.1021/acs.jafc.7b03224

9 Esfandiary E, Karimipour M, Mardani M, et al. Novel effects of Rosa damascena extract on memory and neurogenesis in a rat model of Alzheimer’s disease., J Neurosci Res. 92, 517-530 (2014).

10 Jazayeri SB, Amanlou A, Ghanadian N, Pasalar P, Amanlou M. A preliminary investigation of anticholinesterase activity of some Iranian medicinal plants commonly used in traditional medicine. Daru 22, 17 (2014).

11 Mohammadpour T, Hosseini M, Naderi A, et al. Protection against brain tissues oxidative damage as a possible mechanism for the beneficial effects of Rosa damascena hydroalcoholic extract on scopolamine induced memory impairment in rats. Nutr Neurosci. 18, 329-336 (2014).

12 Gholamhoseinian A, Sharifi-Far F, Shahouzehi B. Inhibitory activity of some plant methanol extracts on 3-Hydroxy-3-Methylglutaryl coenzyme a reductase. Int J Pharmacol. 6, 705-711 (2010).

13 Kose E, Sarsılmaz M, Tas¸ U, Kavakli, A., Turk, G., Ozlem Dabak, D., Sapmaz, H., Ogeturk, M. Rose oil inhalation protects against formaldehyde-induced testicular damage in rats. Andrologia  44(1), 342-348 (2012)

14 Bani S, Hasanpour S, Mousavi Z, Mostafa Garehbaghi P, Gojazadeh M. The effect of Rosa damascena extract on primary dysmenorrhea: a double-blind crossover clinical trial. Iran Red Crescent Med J. 16, e14643 (2014).

15 Dolati K, Rakhshandeh H, Shafei MN. Antidepressant-like effect of aqueous extract from Rosa damascena in mice. Avicenna J Phytomed. 1, 91-97.(2011).

16 Nazıroglu M, Kozlu S, Yorgancıgil E, Uguz AC, Karakus¸ K. Rose oil (from Rosa damascena Mill.) vapor attenuates depression-induced oxidative toxicity in rat brain. J Nat Med. 67, 152-158 (2013).

17 Farnia V, Shirzadifar M, Shakeri J, et al. Rosa damascena oil improves SSRI induced sexual dysfunction in male patients suffering from major depressive disorders: results from a double-blind, randomized, and placebo-controlled clinical trial. Neuropsychiatr Dis Treat. 11, 625-635 (2015).

18 M. Mahboubi, Rosa damascena, a holy ancient herb with novel applications, J Trad Complement Med. 6, 10-16 (2016).

19 H. S. Nunes and M. G. Miguel, Rosa damascena essential oil: a brief review about chemical composition and biological properties, Trends Phytochem. Res. 1(3) 111-128 (2017).

20 K.H.C. Baser, Rose mentioned in the works of scientists of the Medieval East and implications in modern science, Nat. Prod. Commun. 12(8) 1327-1330 (2017)