Charles Robert Darwin’i bütün dünya yazdığı “Türlerin Kökeni – On the Origin of Species (1859)” adlı kitabıyla tanır. Darwin ismi zikredildiğinde ürperen ve tüyleri diken diken olan kişilerin nerdeyse %100’ü o meşhur kitaptan bir satır bile okumamıştır. Okumaya gerek yoktur!
Sanırım kitabı okunmayıp bu kadar meşhur olan bir Darwin vardır, bir Marx, belki bir de Einstein…
***
Darwin hakkında web-i deryada ansiklopedik bilgi karıştırınca, Charles’ın altı çocuklu, varlıklı bir ailenin beşinci ferdi olarak doğduğu göze çarpıyor. Daha sekiz yaşındayken annesini kaybeden çocuğa ablaları annelik etmiş. Başarılı bir hekim ve elbette oğlunu da başarılı bir hekim yapabilmek için nafile çaba harcayan düş kırıklığında bir babayı da ekleyelim. Baba varlıklı olmasa, Darwin “Darwin” olur muydu? Sanmam.
Charles Darwin sıkılmış okulun monotonluğundan, dağ tepe gezmeyi pek sevdiğinden bol bol kaytarırmış. Bu geziler sırasında izlenimlerini not etmeyi alışkanlık haline getirmesi çok önemli.
Bu arada, hayvan doldurma (meğer buna “tahnit” deniyormuş) yöntemlerini öğrenip bu işin de ustası olup çıkmış.
İşte bu altyapı Darwin’e (1831 – 1836 arası) 5 yıl sürecek ve bol bol gözlem yapacak o meşhur seyahatin kapısını açmış. Gerisi malum…
***
C.G. Darwin 1839’de ince hesaplamalar sonucunda kuzeni Emma ile akraba evliliği yapmış, karı-koca dur-durak demeden 10 çocuk sahibi olmuş; bunlardan üçü ne yazık ki yaşama veda etmiş, diğerleri de hep sağlık sorunlarıyla boğuşmuş. Darwin’in yukarda zikrettiğim ses getiren kitabının yazılması ve basılmasının neden 23 yıl sürdüğü kısmen anlaşılıyor.
***
2012 Mayıs’ıydı galiba. İngiltere’de yaşayan çocukluk arkadaşım, çok sevgili dostum Abdullah Akıncı beni ziyarete geldiğinde ürettiğim bazı montaj portrelere gözü takıldı. ABD dolarları üzerindeki şahsiyetlerin portreleriydi bunlar. Cebinden bir kağıt para çıkarıp -ki 10 pound imiş- önüme attı. Baktım, malum, ön yüzünde kraliçe var. Hem de gençlik resmi! “Yok” dedim, “kadın portresi yapmak zor. Bununla uğraşamam.” Arkasını işaret etti: Darwin…
İngiltere’ye seferim seyrek ve kısadır. Newton’un okulunun bahçesinde dolanmışlığım vardır, o kadar. Darwin’in, 10 pound üzerinde resmedildiğini ilk kez o gün öğrendim. Meğer 2000 yılından itibaren 10 pound’un arkasında Darwin’in portresi yer alırmış. Ve heyhat! 2017 itibarıyla yerini Jane Austen’e terk eyleyecekmiş, çünkü The Bank of England öyle karar almış!
Aradan bir hafta on gün ya geçti ya geçmedi. Ümraniye sokaklarında gezinirken yerde sürüsüne bereket “yay” buldum. Herhalde bir konfeksiyon mağazası elbise askılarını parçalamış, askıların içindeki yayları da sokağa atıvermiş. Görür görmek anladım. Darwin’in sakallarıydı bunlar. Topladım hepsini. Gerisi kolaydı. Pipo, gözler, kaşlar, saçlar, bisiklet teli ve askı sapı çabucak yerlerine oturuverdi.
Nedendir hiç fikrim yok, o 10 pound’u Haziran 2012’den beri hala cüzdanımda gezdiririm.
Tayfun Akgül
İstanbul Teknik Üniversitesi Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi