Türkiye’de enflasyon: TÜİK ve İTO verileri karşılaştırma

Bu metin 2 Şubat 2023′te Kamil Yılmaz’la yaptığımız söyleşiden uyarlanmış ve ilk olarak 3 Şubat 2023’te yayınlanmıştır.  TÜİK ve İTO enflasyon verilerini paylaştığında grafikleri ve yayın tarihini güncelliyoruz. Grafikler 4 Nisan 2024’de güncellenmiştir. 

Hayat pahalılığını nasıl ölçüyoruz? Fiyat endeksi nedir?

Hayat pahalılığın zaman içinde nasıl değiştiğini ölçmek için tüketim alışkanlıklarını ve değişen fiyatları dikkate alan tüketici fiyat endeksini kullanıyoruz. Her ayın 3’ünde TÜİK tarafından yayınlanan Tüketici Fiyat Endeksi’ni (TÜFE) hane halklarının “tüketim sepetinde” bulunan bütün ürün ve hizmetlerin fiyatlarının ağırlıklandırılmış ortalaması olarak düşünebiliriz. Tabii hepimizin tüketim sepeti aynı değil, fakat hayat pahalılığının zaman içinde nasıl değiştiğini görmek istiyorsak bir ortalama sepet kullanmamız gerekli.

TÜİK, her sene tüketici eğilimi anketi düzenliyor ve bu ankette 1000 TL’miz varsa bu parayı hangi ürüne ve hizmete harcadığımız soruluyor.  Buradan hangi ürün ve hizmetin ne kadar tüketildiğini gösteren ağırlıklar hesaplanıyor. TÜİK, her 12 aylık dönem için bu ağırlıkları kullanıyor, her sene ağırlıklar değişiyor, yeniden hesaplanıyor. Sepetteki ürün ve hizmetlerin fiyatları, ağırlıklarla çarpılarak toplandığında sepet fiyatı bulunuyor. 2023 için ağırlıklar 3 Şubat 2023’de duyuruldu.[1]TÜİK Tüketici Fiyat Endeksi Ocak 2023- Haber bülteni, https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Tuketici-Fiyat-Endeksi-Ocak-2023-49655

Örnek olarak 2010, 2016 ve 2022 için genel kategorilerin ağırlıklarını aşağıda tabloda görebiliriz. 

Farklı yıllarda ağırlıklarda değişimler olabiliyor. Gıda ve alkolsüz içecekler tüketim sepetimizin yaklaşık dörtte birini oluşturuyor; konutla ilgili harcamalar 2010’dan 2022’ye %17’den %14’e düşmüş, ulaştırmanın ağırlığı artmış.  Bu bütün Türkiye için ortalama bir sepet fakat TÜİK bölgeler için de bunları hesaplıyor, bölgeler için farklı sepetler kullanıyor. Hatta farklı gelir grupları için de ayrı sepetler bulmamız mümkün. Orada da şunu görüyoruz daha düşük gelir gruplarında örneğin gıda ve alkolsüz içecekler gibi temel ihtiyaçların tüketim oranları daha yüksek oluyor, eğlence, kültür, otel ve restoran gibi harcamaların ağırlığı ise daha düşük oluyor. Dolayısıyla zengin ve yoksulun enflasyonu aynı değil. Ancak düzenli olarak yayınlanan TÜFE, farklı gelir grupları ve coğrafi bölgeler için ortalama bir endeks.

Yukarıdaki tablo her bir kategorinin enflasyona katkısını da gösteriyor, örneğin 2010’de enflasyon %6,4 iken gıda ve alkolsüz içeceklerin enflasyona katkısı %1,8’miş, 2022’ye geldiğimizde enflasyon %64,3 ve gıda ve alkolsüz içeceklerin katkısı %16,3 olmuş. Tablonun sağ tarafına baktığımızda da gıdanın, konut harcamalarının ve ulaştırmanın enflasyona katkısının en yüksek olduğunu görebiliriz. 

Endeks nasıl hesaplanır? Kahvaltı sepeti örneği

Endeks nasıl hesaplanır konusunda biraz daha ayrıntıya girelim.

Tüketim sepetindeki ağırlıklar her yılın başında güncelleniyor ve TÜİK’in websitesinde duyuruluyor.[2]2023 için kullanılacak değerler 3 Şubat’ta Tüketici Fiyat Endeksi haber bülteniyle birlikte açıklandı. https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Tuketici-Fiyat-Endeksi-Ocak-2023-49655  Nisan 2022’ye kadar sepetteki her ürünün fiyatları da duyuruluyordu, dolayısıyla hesaplara katılan fiyatları biliyorduk, Nisan 2022’den bu yana fiyatların ayrıntılı dökümü paylaşılmıyor. 

TÜFE’nin nasıl hesaplandığını daha net anlatabilmek için bir örnek kahvaltı sepeti kullanalım. Bu sepette sadece dört ürün, ekmek, peynir, yumurta ve zeytin olduğunu düşünelim ve ağırlıkların ekmek için %10, beyaz peynir için %45, yumurta için %20 ve zeytin için %25 olduğunu varsayalım. 

Tabloda TÜİK’in websitesinden alınmış ürün fiyatlarını kullanarak Ocak 2021 – Nisan 2022 döneminde kahvaltı sepetimizin her ay değişen fiyat endeksini hesaplayabiliriz.

2020’nin aralık ayında kahvaltı sepet fiyatı = 7,01 TL * %10 + 30,62 TL * %45 + 0.94 TL* %20 + 26,81 TL* %25 = 21,37 TL

Sepet ağırlıklarının aynı kaldığı varsayımı altında yukarıdaki işlemi diğer aylar için de yaptığımız zaman tabloda Sepet Fiyatı yazan sütundaki değerlere ulaşırız.  Aralık 2020 fiyatınının 100’e eşit olduğu varsayımı altında, Endeks sütunundaki “Kahvaltı Fiyat Endeksi”ne ulaşırız.

Verilere daha yakından bakarsak, Ocak 2021’de peynir ve yumurtanın fiyatı düşmüş ekmek ve zeytinin fiyatı yükselmiş;  ağırlıklarla birlikte hesaplandığından kahvaltı sepetinin ortalama fiyatı düşmüş. Endeks de baz fiyatla oranladığımızda 95,71 olarak hesaplanıyor. Bunu bütün aylar için yapabiliyoruz.  Bunu bütün aylar için yapabiliyoruz.

Tablonun en sağında da kahvaltı sepeti için aylık enflasyon oranı hesaplanmış. “Enflasyon oranı” dediğimizde endeksteki aydan aya değişim oranından bahsediyoruz. Kahvaltı sepeti aylık enflasyonu örneğin Ocak 2021’de -%4,3 oluyor.

TÜİK’in Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) 

Ocak 2005’ten Mart 2024’e kadar TÜİK’e göre Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE).

Tabii TÜİK’in yaptığı hesapta binlerce ürün var. Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) bu ürünlerin o seneki ağırlıkları ve güncel fiyatları kullanılarak hesaplanıyor. 

Yukarıdaki grafikte TÜFE 2003’te 100 seviyesinde. 2005 Ocak’ta 114 olan endeks 2022’nin Aralık ayında 1128 civarında, 2023 Ocak ayında ise 1203 olmuş. Yani ortalama bir tüketici sepeti fiyatının, 2022 sonunda 2005’teki fiyatının 10 katına ulaştığını söyleyebiliriz.

TÜİK’in TÜFE endeksinin aydan aya değişim hızı bize aylık enflasyon oranını veriyor.  TÜİK’in 2005 öncesi yayınladığı verileri de kullanarak Ocak 2000’den Ekim 2023’e kadar hesapladığımız aylık enflasyon oranı aşağıdaki grafikte görülüyor.

Ocak 2005’ten Mart 2024’e kadar TÜİK’e göre aylık enflasyon %

2000-2003  arasındaki yüksek enflasyon döneminden sonra 2004’ten 2017’ye kadar uzun bir dönem enflasyon %-2 ile %2 arasında dalgalanmış; 2018 Ağustos’undaki Rahip Brunson krizinde kurdaki artışın ardından fiyatlar dalgalanmış fakat yine kontrol altına alınmış. 2021 Eylül’ünden sonra ise 2001 krizinin bile üzerine çıkacak şekilde aylık enflasyonun bazı aylarda %10’un da üzerinde gerçekleştiğini görüyoruz.

Aylık enflasyonda mevsimsel etkiler

Aylık enflasyonda mevsimsel etkiler de var. 2004 ve 2007 arasındaki dört yılı aldığımız ve aylık enflasyonun yıl boyunca değişimine baktığımızda bu etkileri görüyoruz.

Ocak ve Aralık aylarında aylık enflasyon düşük gerçekleşiyor çünkü bu aylar indirim ayları, özellikle tekstil ve giyimde indirimler oluyor. Şubat’tan Mayıs’a kadar yüksek seyrediyor, kış aylarında gıda fiyatları yükseliyor. Hazirandan itibaren ve yaz aylarında özellikle meyve sebze bol olduğundan enflasyon görece düşük oluyor, sonbahara geldiğimizde okulların açılması ve kış mevsimine girilmesiyle yeniden bir yükselme var.

Bu mevsimselliği tipik olarak aylık enflasyon oranlarında görebiliyoruz, 2019-2022 aralığına baktığımızda işler değişiyor. 2018 ve 2019’da da öncesinde olduğu gibi aylık enflasyon %2’nin üzerine çıkmıyor, fakat Eylül 2021’den itibaren enflasyon %2’nin üzerine çıkıyor, ve Aralık 2021’de %9’u buluyor. Ocak 2022 ise %13’ün üzerinde aylık enflasyonla başlıyor. Bu da farklı bir döneme, yani bir yüksek enflasyon dönemine girdiğimizi gösteriyor.

Burada dikkat çeken başka bir şey daha var: Nisan 2022’den itibaren bir düşüş olduğunu görüyoruz; bu düşüş gerçek bir düşüş mü, diğer endekslerde de benzer bir düşüş var mı bu konuda ciddi tartışmalar var.

Bu arada Nisan 2022’den beri TÜİK daha önce yayınladığı iki tür veriyi yayınlamayı bıraktı. Birincisi biraz önce bahsettiğimiz enflasyon sepetindeki ürün ve hizmetlerin ayrıntılı fiyatları, diğeri de bölgesel veriler. Tabii bu da herkesin aklına TÜİK neden bu verileri yayınlamayı bıraktı sorusunu getiriyor.

12 aylık enflasyon uzun vadeli eğilimleri görmemizi sağlıyor

Aylık enflasyonda doğal olarak gerçekleşen dalgalanmalar var ve bu yüzden daha uzun vadeli değişim eğilimini görmek zor. Bu nedenle 12 aylık enflasyona bakıyoruz. Örneğin Ocak 2023’teki 12 aylık enflasyon değeri, Ocak 2023’teki fiyatların Ocak 2022’ye göre değişimini; Mart 2022’teki 12 aylık enflasyon değeri de Mart 2021’e göre olan değişimi dikkate alıyor. 

Ocak 2000’den Mart 2024’e kadar TÜİK’e göre 12 aylık enflasyon %

12 aylık enflasyon oranının 2000’den bu yana değişimine baktığımızda şunu görüyoruz. 2001 krizi sonrasında enflasyonu kontrol altına almış, normal makroekonomik dengeleri sağlamış bir ülke olarak yaklaşık 14 yıl, hatta 2018deki Rahip Brunson krizini de saymazsak 17 yıl yaşadıktan sonra bir anda yüksek enflasyon dönemine girmişiz. Bunun nedeni de iktisatçıların sıklıkla dile getirdiği gibi Merkez Bankası’nın ve hükümetin uygulamış olduğu düşük faiz politikası. Düşük faiz politikasının yarattığı Türk lirasından kaçış ve bundan dolayı döviz kurundaki artış (Türk parasının değer kaybetmesi) enflasyonu doğrudan tetikledi. Enflasyonu düşürmek için zorunlu olan makroekonomik politikaların uygulanmaması hanelerin ve şirketlerin enflasyon beklentilerinin de yüksek seyretmesine yol açıyor ve üreticiler ürünlerine zam yapmaktan geri durmuyor. 

İTO ve TÜİK enflasyon değerlerinin karşılaştırması

İstanbul Ticaret Odası 1996’dan bu yana İstanbul için “Çalışanlar Geçinme Endeksi” yayınlıyor.[3]İstanbul Ticaret Odası İstatistik Verileri, https://bilgibankasi.ito.org.tr/tr/istatistik-verileri/genel Bu TÜFE’yle karşılaştırılabilen bir endeks. Aşağıdaki grafiklerin birincisinde  2000’den bu yana bu iki endekse göre hesaplanan 12 aylık enflasyon değerlerini ve ikincisinde bunlar arasındaki farkı görüyoruz. 

Ocak 2000’den Mart 2024’e kadar TÜİK ve İTO’ya göre 12 aylık enflasyon oranı %

2000lerin başındaki yüksek enflasyon dönemi de dahil olmak üzere iki enflasyon değeri arasındaki fark en fazla %4-5 civarında gerçekleşmiş.  Fakat ne hikmetse Nisan 2022’den sonra İTO ve TÜİK değerleri birbirinden anlamlı şekilde ayrıştı.  İTO’nun 12 aylık enflasyon değeri Ekim 2022’de yaklaşık %115’leri bulduğunda aynı değer TÜFE’ye göre %85’te kaldı; arada 30 puanlık bir farktan bahsediyoruz.

Ocak 2000’den Mart 2024’e kadar TÜİK ve İTO’ya göre olan 12 aylık enflasyon oranlarının farkı %

TÜİK Nisan 2022 öncesinde hem ülke geneli için hem de 26 bölge için enflasyon verilerini yayınlıyordu; ayrıca aylık olarak ürün ve hizmetler bazında da fiyatları paylaşıyordu. Tanımı itibariyle TÜFE, tüketici sepetindeki bütün ürün ve hizmet fiyatlarının ağırlıklı ortalaması olması sebebiyle, endeksteki artışa en çok hangi ürün ve hizmetlerin katkı yaptığına bakabiliyorduk.  Benzer şekilde ülke geneli için yayınlanan TÜFE’nin 26 bölge için ayrı ayrı hesaplanan endekslerin ortalaması olması gerekir.  Böylece, geçmişte ürün-hizmet ve bölge bazındaki enflasyon verileriyle ülke geneli için hesaplanan enflasyon verilerini karşılaştırabiliyorduk. Artık bunu yapamıyoruz. Bu verilerin yayınlanmaması ciddi bir soru işareti oluşturuyor.

Bu arada Nisan 2022’den sonra  TÜİK’in tüketici enflasyonu verileriyle İTO’nun verileri arasında büyük bir ayrışma olması da içimizdeki şüpheyi arttırıyor. Biz artık devletimizin en önemli kurumlarından biri olan TÜİK’in bize doğru bilgiyi vermemek gibi bir tercihi mi var diye soruyoruz. Enflasyon verilerine güvenemiyorsak o zaman büyüme verilerine ne kadar güvenebiliriz. Reel büyümeyi bulabilmek için fiyatları doğru hesaplamamız lazım. Tüketici fiyatları yanlış hesaplanıyorsa, toplam üretimin de yanlış olma ihtimali artacak ve o zaman resmi verilere ve dolayısıyla kurumlara güven azalacak.

TÜİK ve İTO Ağustos 2023’ten bu yana birbirine oldukça yakın aylık enflasyon oranları açıkladılar, dolayısıyla iki kurumun ilan ettiği 12 aylık enflasyon değerleri arasındaki farkta olumlu değerlendirebileceğimiz bir düşüş var.

İTO ile TÜİK’in enflasyon değerlerini karşılaştırıyoruz çünkü bu verilerin 20 yıllık geçmişi var ve 20 yıllık geçmişte bu iki kurumun ilan ettiği değerler elele gidiyor, ayrışma Nisan 2022’de başlıyor. Bir ayrışma olduğunda bunu sorgulamamız gerekli.

Söyleşi kaydının tamamı:

Notlar/Kaynaklar

Notlar/Kaynaklar
1 TÜİK Tüketici Fiyat Endeksi Ocak 2023- Haber bülteni, https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Tuketici-Fiyat-Endeksi-Ocak-2023-49655
2 2023 için kullanılacak değerler 3 Şubat’ta Tüketici Fiyat Endeksi haber bülteniyle birlikte açıklandı. https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Tuketici-Fiyat-Endeksi-Ocak-2023-49655
3 İstanbul Ticaret Odası İstatistik Verileri, https://bilgibankasi.ito.org.tr/tr/istatistik-verileri/genel
Önceki İçerikBu Ay Gökyüzü: Nisan 2024
Sonraki İçerikSanal ve artırılmış gerçeklik teknolojileri günlük hayatın parçası olacak mı?
Kamil Yılmaz

Bilim Akademisi üyesi Kamil Yılmaz, 1987’de Boğaziçi Üniversitesi’nde lisansını tamamladıktan sonra Maryland Üniversitesi’nden 1990’da yükseklisans ve 1992’de doktora derecelerini aldı.

Araştırma konusu finansal ve makroekonomik bağlanmışlık üzerinedir.

1992-1994 yılları arasında Dünya Bankası’nda araştırmacı olarak çalıştıktan sonra 1994 yılında Koç Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nde öğretim üyesi oldu. 2003’te doçentliğini aldı, 2010’da profesör oldu. 2003-2004 ve 2010-2011 yıllarında Pennsylvania Üniversitesi’nde misafir öğretim üyeliği yaptı, 2007-2009 yılları arasında TÜSIAD- Koç Üniversitesi Ekonomik Araştırma Forum’unun direktörlüğünü yürüttü.

Halen Koç Üniversitesi Ekonomi Bölümü öğretim üyesidir.