“Fahiş fiyat artışları” üzerine

Shutterstock

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Fahiş fiyat artışlarından sıkıntıya düşen çalışan ve üreticiler için her türlü tedbiri alıyoruz”[1]Erdoğan’dan fahiş fiyat artışları hakkında açıklama, https://www.bloomberght.com/erdogandan-fahis-fiyat-artislari-hakkinda-aciklama-2289517 demeci hükümet üzerindeki enflasyon baskısının her geçen gün arttığını gösteriyor. Fahiş fiyat artışlarına yapılan vurgu, yüksek fiyat artışlarının bazı fırsatçılardan kaynaklandığına dolayısıyla genele yayılmadığına dair bir görüşü sergiliyor. Ancak, vatandaşın bireysel enflasyon algısı hükümetinkiyle örtüşmüyor.

Resmî veriler yıllık enflasyon %19,6 derken,[2]Tüketici Fiyat Endeksi, Eylül 2021, https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Tuketici-Fiyat-Endeksi-Eylul-2021-37387 sokaktaki vatandaş karşı karşıya kaldığı enflasyonun, yani bireysel tüketim sepetinin ortalama fiyatının son bir yıldaki artış hızının, çok daha yüksek olduğunu söylüyor.  Geçmişte de benzer durumlar görülebiliyordu.  Bunun nedeni alt gelir gruplarının enflasyonunun üst gelir gruplarının enflasyonundan daha yüksek olması.[3]Seyfettin Gürsel ve Ayşenur Acar tarafından hazırlana BETAM Raporu için bakınız: https://betam.bahcesehir.edu.tr/wp-content/uploads/2012/06/ArastirmaNotu134.pdf

Alt gelir gruplarının enflasyonunun daha yüksek olmasının nedeni gıda, kira, ısıtma, ulaşım ve giyim gibi görece fiyatları daha hızlı artan ürün ve hizmetlerin onların tüketici sepetindeki ağırlığının görece yüksek olması.

Ancak geçmişten farklı olarak bugün, sadece alt gelir gruplarından değil her gelir grubundan bireyler karşı karşıya kaldıkları bireysel enflasyon oranlarının resmî olarak ilan edilen tüketici enflasyonundan daha yüksek olduğu kanısında.

Teknolojik gelişmeyle birlikte internet üzerinden toplanabilen fiyat verileriyle oluşturulan alternatif enflasyon endeksleri de hanehalkının yüksek enflasyon  algısının bir yanılsamadan ibaret olmadığını gösteriyor. Örneğin, akademisyenlerin kurmuş olduğu ENAGRUP tarafından hesaplanan alternatif enflasyon endeksi 12 aylık enflasyon oranının Eylül sonu itibarıyle %44,7 olduğunu, yani resmî tüketici enflasyonunun çok daha üzerinde olduğunu gösteriyor.[4]Enflasyon araştırma grubu, ENAGrup, https://enagrup.org

Maaşların resmî enflasyona göre artması yoksullaşmaya yol açıyor

İşin kötüsü, maaş ve ücret artışları resmî enflasyon rakamlarına göre yapıldığı için, ister alt gelir grubunda ister üst gelir grubunda olsun vatandaşın algıladığı alım gücü hızla düşüyor. Örneğin, ENAGRUP’un yayınladığı enflasyon verilerinin gerçeği yansıttığı varsayımıyla, maaşı Ekim 2021 başında resmî enflasyon oranı (%19,6) kadar artan bir kişinin, satın alma gücünün son bir yılda %18 düşmüş olduğu sonucuna ulaşırız. Bu, kişinin almış olduğu maaş artışına karşın son bir yılda %18 yoksullaşmış olduğu anlamına geliyor.

Ortalama yıllık enflasyonun %75 civarında olduğu 1990’larda bile vatandaşın bireysel enflasyon algısı ile resmî enflasyon oranı arasındaki fark bugün olduğu kadar yüksek değildi. Fark büyük olmayınca, gecikmeli de olsa resmî enflasyon oranına göre altı ayda bir maaş zammı aldığı için vatandaşın alım gücünde bir miktar düşüş oluyor, ancak bu düşüş bugünkü kadar hissedilmiyordu.

1990’lardaki yüksek enflasyon neden bugünkü kadar hissedilmiyordu?

Resmî olarak ilan edilen tüketici (TÜFE) ve üretici (ÜFE) enflasyon oranlarının karşılaştırmak suretiyle de bu konuyu biraz daha aydınlatmak mümkün. Ocak 1995’ten Eylül 2021’e 12 aylık üretici ve tüketici fiyatı enflasyonu arasındaki fark aşağıdaki şekilde gösteriliyor. Verinin ilk gözlemi olan Ocak 1995’te aradaki fark 1994 krizinin de etkisiyle %30.9 ile en üst düzeyden başlarken, zaman içinde 2001 krizinden  sonra %20’ye, ABD’yle yaşanan Rahip Brunson krizinin ardından Eylül 2018’de %22’ye ulaştı.[5]1994 bazlı ÜFE serisinden hesaplandığı için 12 aylık üretici enflasyon verisi Ocak 1995’te başlamıştır.  Covid-19 şokundan sonra artan fark Ağustos ayında %26,26 ile 1995’ten bu yana görülen en yüksek seviyesine ulaştı.

Grafik Türkiye’de 1995’ten günümüze kadar olan ÜFE – TÜFE’yi gösteriyor. Yani grafikte üretici fiyatlarına yansıyan enflasyonla, tüketici fiyatlarına yansıyan enflasyonun farkını görüyoruz. Ekonomide durgunluk olan dönemlerde üreticiler, maliyet artışlarını tüketiciye yeterince yansıtamadıklarından fark büyüyor. (Kaynak: TÜİK verileri kullanılarak yazar tarafından hesaplanmıştır. CC-BY)

1994 ve 2001’deki ekonomik krizlerin ardından başlayan ekonomik durgunluk döneminde üreticilerin maliyet artışlarını perakende fiyatlara yansıtmakta zorlanmalarını ve dolayısıyla üretici-tüketici enflasyon farkının yüksek olmasını anlamak mümkün. Brunson krizinde kurda yaşanan sıçrama ve ardından gelen ekonomik durgunlukta üretici fiyatlarının tüketici fiyatlarına göre daha hızlı artmasını da anlamak mümkün.

Günümüze geldiğimizde ise, Covid-19 salgının yol açtığı durgunluktan 2020’nin 3. çeyreğinden itibaren çıktığımızı ve 2021 için büyüme beklentisinin %9’un üzerinde olduğunu vurgulamamız gerekiyor. Durgunlukta olmayan ve talebin artmaya devam ettiği bir ekonomide üreticilerin son 12 ayda karşı karşıya kaldıkları maliyet artışlarını perakende tüketici fiyatlarına yansıtamamış olmalarını anlamak kolay değil.  Hızlı ekonomik büyümeye rağmen üretici ve tüketici enflasyonu arasında yıl başından bu yana hızla tırmanan fark resmî tüketici enflasyonunun gerçeği yansıtmadığını düşündürüyor. Bu, vatandaşın algısıyla da örtüşüyor.

Hükümetin ve merkez bankasının son günlerdeki kararları 23 Eylül’de yapılan faiz indiriminin arkasının geleceğini, dolayısıyla enflasyonun önümüzdeki yıl da kontrol altına alınamayacağını gösteriyor.[6]Faiz indirimine karşı çıktıkları iddia edilen başkan yardımcıları Semih Tümen ve Uğur Namık Küçük ve para politikası kurulu üyesi Abdullah Yavaş 14.10.2021 yayınlanan Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle görevden alındılar. ((MB yönetiminde ‘faiz’ değişikliği, https://www.diken.com.tr/merkez-bankasi-yonetimi-baskan-haric-degisti/ [7]Merkez Bankası yönetiminde operasyon; iki başkan yardımcısı ile bir PPK üyesi görevden alındı, dolar kurunda yeni rekor kırıldı!, https://t24.com.tr/haber/merkez-bankasi-yonetiminde-operasyon-iki-baskan-yardimcisi-ve-bir-ppk-uyesi-gorevden-alindi,985506 Bu da, bireysel olarak algılanan ile resmî enflasyon oranı arasındaki farkın gelecek yıl da devam edeceği anlamına geliyor.

Resmî verilere güven sağlanmalı

Vatandaşın alım gücünün üst üste iki yıl %10-20 arasında düştüğü bir ülkede hükümete, ve politikalarına olan güvenin de hızla düşmesi kaçınılmaz. Bu güven erozyonunun sonucu olarak, AKP’nin en geç Haziran 2023’te yapılacak olan seçimden başarıyla çıkması çok zor gözüküyor. Tamamen kontrol altına alınmış bir medya ve sosyal medyayla birlikte dünyanın en etkili propaganda makinesi bile devreye girse, birkaç yıl üst üste fakirleşen bireyleri ekonominin iyi durumda olduğuna ikna etmek kolay olmayacaktır. Bu nedenle hükümet ne yapıp edip resmî tüketici enflasyonu verilerine güveni tekrar sağlamalıdır. Bunun sonucunda, enflasyon artış eğilimi devam etse bile hane halklarının alım gücündeki erozyon yavaşlayacak ve hükümet politikalarından hoşnutsuzluk bir nebze olsun hafifleyecektir. Aksi taktirde, “fahiş fiyat artışları”nın 2023 seçiminde AKP için bir sorun olmanın ötesinde kâbusa dönüşmesi kaçınılmazdır.

Kamil Yılmaz
Bilim Akademisi üyesi, Koç Üniversitesi Ekonomi Bölümü


Creative Commons LisansıBu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır. İçerik kullanım koşulları için tıklayınız.


Notlar/Kaynaklar

Notlar/Kaynaklar
1 Erdoğan’dan fahiş fiyat artışları hakkında açıklama, https://www.bloomberght.com/erdogandan-fahis-fiyat-artislari-hakkinda-aciklama-2289517
2 Tüketici Fiyat Endeksi, Eylül 2021, https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Tuketici-Fiyat-Endeksi-Eylul-2021-37387
3 Seyfettin Gürsel ve Ayşenur Acar tarafından hazırlana BETAM Raporu için bakınız: https://betam.bahcesehir.edu.tr/wp-content/uploads/2012/06/ArastirmaNotu134.pdf
4 Enflasyon araştırma grubu, ENAGrup, https://enagrup.org
5 1994 bazlı ÜFE serisinden hesaplandığı için 12 aylık üretici enflasyon verisi Ocak 1995’te başlamıştır.
6 Faiz indirimine karşı çıktıkları iddia edilen başkan yardımcıları Semih Tümen ve Uğur Namık Küçük ve para politikası kurulu üyesi Abdullah Yavaş 14.10.2021 yayınlanan Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle görevden alındılar. ((MB yönetiminde ‘faiz’ değişikliği, https://www.diken.com.tr/merkez-bankasi-yonetimi-baskan-haric-degisti/
7 Merkez Bankası yönetiminde operasyon; iki başkan yardımcısı ile bir PPK üyesi görevden alındı, dolar kurunda yeni rekor kırıldı!, https://t24.com.tr/haber/merkez-bankasi-yonetiminde-operasyon-iki-baskan-yardimcisi-ve-bir-ppk-uyesi-gorevden-alindi,985506