Deniz salyası: Denizin ‘organik başkaldırısı’

Eskihisar, Gebze 23 Mayıs 2021. Foto: Ersin Duman

Deniz salyası ya da bilimsel adıyla ‘müsilaj’ denizlerimizde artan deniz suyu sıcaklıkları ve insan kaynaklı baskıları (evsel ve sanayii kaynaklı atıklar, arıtım seviyelerindeki yetersizlikler, aşırı balıkçılık vs.) ile tetiklendiği düşünülen organik bir oluşum. Sümüksü yapısı dolayısıyla özellikle deniz tabanında yaşayan canlılar olmak üzere tüm ekosistemi olumsuz etkiliyor. Dengenin bozulmasının daha büyük ekolojik bozulmalara (dip sularında oksijen tükenmesi, canlıların toplu ölümleri gibi) yol açabileceği öngörülüyor. 

 

Deniz salyasının uzun vadede neden olabileceği tahribatın önüne geçmek için acilen bilimsel yaklaşımlarla önlemler alınmalı. Bu önlemlerin başında karasal atıkların kontrol altına alınması geliyor. Çözüm ise açıkçası kısa sürede mümkün değil, sabır ile önlemleri uygulayarak Marmara’ya gözümüz gibi bakmamız gerekiyor.

 

Bu yazıda deniz salyasının nedenlerini, sonuçlarını ve denizlerimizi korumak için neler yapılabileceğini ele alıyoruz. 

Müsilaj nedir, nasıl oluşur?

Deniz salyası, ya da bilimsel adı ile ‘müsilaj’ (İng. mucilage), deniz yüzeyinde kısa zamanda görünür olarak ortaya çıkan beyaz-kahverengi renklerde ve jelatin yapıda olan madde birikimi olarak tanımlanabilir. Müsilaj olayı ve ortaya çıkış nedenleri, karmaşık bir konu olmakla beraber, kesin olarak söyleyebileceğimiz müsilajın ağırlıklı olarak karbonhidrat-protein karışımı organik yapılardan oluştuğudur.

Aslında organik maddeler, yani yapısında karbon-hidrojen bağları bulunduran, azot ve fosfor açısından da zengin ve canlı topluluklarının yapısı ile karakterize edilen maddeler, deniz ve okyanusların doğal kompozisyonu içerisinde bulunurlar. Doğal döngüler içerisinde, inorganik karbon (Karbondioksit-CO2) bitkisel hücrelere sahip olan canlıların fotosentez kabiliyetleri ile güneş enerjisi ve besin tuzları kullanılarak organik formlara çevrilir (Birincil üretim) ve besin ağı içerisinde defalarca çeşitli karmaşık formlara dönüşür. Sonunda organik madde, ölen canlıların çökelmesi ile deniz suyunda mikrobiyolojik yollar ile bozunmaya başlar.

Müsilajın oluşumunu tetikleyen birçok etken bulunmakla beraber ana neden ortamda organik madde birikiminin insan kaynaklı yollar ile artması (denize giren azot-fosfor gibi maddeler bitkisel hücreli canlıların aşırı çoğalmasına yol açarak ötrofikasyonun oluşmasını sağlıyor) ve bozunmanın normal hızının üzerine çıkması ile bozunma ürünlerinin birbirleri ile tutunarak, muhtemelen içerisinde biriken gazlar ile denizin içi ve deniz yüzeyinde görünür biçimde geniş alanlar kaplamasıdır. Ayrıca son dönem yapılan çalışmalarda ötrofik koşulların yanında iklim değişimine bağlı deniz suyu sıcaklıklarındaki artış ve akıntı/stratifikasyon (tabakalaşma) profillerindeki değişimlerin de müsilaj oluşumuna etkisi olduğu tartışılıyor. (Örn.[1]Taş, S., Kuş, D., Yılmaz, I. N., 2020. Temporal variations in phytoplankton composition in the north-eastern Sea of Marmara: potentially toxic species and mucilage event. Mediterranean Marine Sciences, 21/3 2020, 668-683.[2]Danovaro, R., Fonda, U. S., Pusceddu, A. 2009. Climate Change and the Potential Spreading of Marine Mucilage and Microbial Pathogens in the Mediterranean Sea. PLoS ONE 4(9): e7006.) Bunların yanında, doğal faktörler olarak denizlerde fotosentez ile oksijen üretme kabiliyetine sahip mikroskobik bitkisel canlılar olan fitoplanktonun avcı türlere, güneşten gelen UV ışınlarına ve besin konsantrasyonlarındaki değişikliklere karşı kendilerini koruma mekanizması olarak müsilaj sentezlediklerini/ürettiklerini söyleyebiliriz.

Akdeniz’de müsilaj olaylarının gözlenmesi 1700’lü yılların başına, izlenerek takip edilmeye başlanması ise 1980’lere kadar uzanıyor.[3]Altın, A., Özen, Ö., Ayyıldız, H., 2015. Temporal Variations of the Demersal Fish Community in the Shallow Waters of Çanakkale Strait, North Aegean Sea, during the Course of a Mucilage Event. Turkish Journal of Fisheries and Aquatic Sciences, 15: 353-359. Ülkemizde ise müsilaj olayı Marmara Denizi’nde 2007 yılının Eylül-Ekim aylarında ilk kez raporlandı.[4]Tüfekçi V., Balkıs N., Beken C.P., Ediger D. and Mantıkcı M. (2010) Phytoplankton Composition and Environmental Conditions of the Mucilage Event in the Sea of Marmara. Turk J Biol, 34: 199-210. Bizim denizlerimizde oluşan müsilajın,  fitoplanktonun (diyatom ve dinofilogellat türleri) hücre içeriklerinde bulunan karbonhidratlar gibi kompleks organik maddeler kaynaklı olduğu düşünülüyor.

Müsilaj oluşumunda etkili olduğu düşünülen bazı fitoplankton türleri (a:Skelotonema costatum, b:Prorocentrum micans, c:Gonyaulax fragilis.) Fotograflar[5]Polat-Beken Ç., Tüfekçi V., Sözer B., Yıldız E., Mantıkcı M., Atabay H., Telli-Karakoç F., Hocaoğlu S., Ediger D., Tolun L., Olgun A. (2010). Deniz Ortamında Musilaj/mukus Oluşumunu Denetleyen Faktörlerin Laboratuar Koşullarında İncelenmesi. Proje No: 108Y083 TÜBİTAK, ULAKBİM web sitesinden erişilen adres: https://app.trdizin.gov.tr/proje/TVRJd016UTA/deniz-ortaminda-musilaj-mukus-olusumunu-denetleyen-faktorlerin-labaratuvar-kosullarinda-incelenmesi’den alınmıştır.

Ülkemizde yapılan laboratuvar çalışmalarında[6]Polat-Beken Ç., Tüfekçi V., Sözer B., Yıldız E., Mantıkcı M., Atabay H., Telli-Karakoç F., Hocaoğlu S., Ediger D., Tolun L., Olgun A. (2010). Deniz Ortamında Musilaj/mukus Oluşumunu Denetleyen Faktörlerin Laboratuar Koşullarında İncelenmesi. Proje No: 108Y083 TÜBİTAK, ULAKBİM web sitesinden erişilen adres: https://app.trdizin.gov.tr/proje/TVRJd016UTA/deniz-ortaminda-musilaj-mukus-olusumunu-denetleyen-faktorlerin-labaratuvar-kosullarinda-incelenmesi, ortamda artan ve oranları değişen azot ve fosforun, değişik fitoplankton türlerinde, organik karbon ve karbonhidratı arttırdığı, özellikle amonyağın (NH4) artışı ile de belirli bir türde (diyatom ve dinoflagellat türleri) bu artışın hızlandığı ortaya konmuştu. Deniz ortamında ise bu oluşumun evsel atık suların deşarj miktarının artışı ile tetiklenerek yaşanabileceği belirtiliyor.

Müsilaj olayı özetle, aşırı çoğalan belli fitoplankton ve/veya bakteri türlerinin ölümleri, dibe çökemeyip hızla bozunması ile ortaya çıkan polisakkarit yapılar ve hidrokarbonların deniz suyundaki konsantrasyonlarının hızla yükselmesidir.[7]Azam, F., Long, R.A. 2001. Sea snow microcosms. Nature, 414: 495–498.[8]Herndl, G.J., Peduzzi, P. 1988. Ecology of amorphous aggregations (marine snow) in the Northern Adriatic sea: I general considerations. PSZNI Marine Ecology, 79–90. Ayrıca, oluşan bu jelimsi malzeme çevresindeki canlı ve cansız karbon kaynaklarını da içine hapsederek deniz yüzeyinde, su kolonunda ve deniz tabanında geniş alanları kaplayarak görsel, ekolojik ve ekonomik hasara yol açıyor.

Uzaydan sarı/beyaz şeritler halinde görülebilen müsilaj. 4 Mayıs 2021 LANDSAT 8 Uydu Görüntüsü (NASA Earthview)

Sonuçları ne olur?

Müsilaj olayı yukarıda bahsettiğimiz gibi fitoplanktonik dinofilagellat/diatom türleri ve bakterilerden kaynaklı olarak su kolonunda oluşabildiği gibi deniz tabanında yaşayan (ör. Acinetospora crinita ve Tribonema marinum gibi) türlerden dolayı da meydana gelebiliyor.[9]Piazzia, L., Atzorib, F., Cadonib, N., Cintib, M.F., Fraub, F., Ceccherelli, G. 2018. Benthic mucilage blooms threaten coralligenous reefs. Marine Environmental Research 140: 145–151.  Su kolonu veya tabanında oluşan müsilaj olayı sonucu ortaya çıkan sümüksü yapı, deniz tabanında yumuşak (çamur, kum vb.) ve sert (kayalık, taşlık, vb.) zeminde birikerek ya da kaplayarak bu ortamda yaşayan canlılara olumsuz yönde etkiliyor.[10]Piazzia, L., Atzorib, F., Cadonib, N., Cintib, M.F., Fraub, F., Ceccherelli, G. 2018. Benthic mucilage blooms threaten coralligenous reefs. Marine Environmental Research 140: 145–151.[11]Altın, A., Özen, Ö., Ayyıldız, H., 2015. Temporal Variations of the Demersal Fish Community in the Shallow Waters of Çanakkale Strait, North Aegean Sea, during the Course of a Mucilage Event. Turkish Journal of Fisheries and Aquatic Sciences, 15: 353-359.[12]Danovaro, R., Fonda, U. S., Pusceddu, A. 2009. Climate Change and the Potential Spreading of Marine Mucilage and Microbial Pathogens in the Mediterranean Sea. PLoS ONE 4(9): e7006.

Oluşan bu sümüksü yapı pek çok balık ve omurgasız canlının (mercanlar, deniz şakayıkları, süngerler, midyeler, yengeçler vb.) vücutlarını kaplayarak solunum, beslenme ve boşaltım gibi metabolik faaliyetlerinin devamı için kullandıkları solungaç ve delik gibi yapılarının tıkanmasına yol açar. Ayrıca, deniz tabanının altına gömülerek yaşayan bazı kurt, karides, midye vb. türlerin açtıkları deliklerin de kapanmasına neden olur. Böylece bu canlılar yeterli solunum yapamayarak ölür. Deniz tabanı ile ilişkili yaşayan yüzücü canlılar da (bazı balık türleri, ahtapotlar vb.) deniz tabanını kaplayan veya etkileyen sümüksü yapıdan olumsuz yönde etkileniyor. Müsilaj olayından yalnızca deniz tabanında yaşayan hayvanlar değil aynı zamanda bitkiler de (makro algler ve deniz çayırları) etkilenir. Su kolonunda yoğunluğu artan ya da deniz tabanında biriken ve yayılan müsilaj bu bitkilerin fotosentetik aktivitelerine engel olur. Yoğun müsilaj olayının görüldüğü durumlarda ise bitkilerin yaprak ve dallarının tamamıyla sümüksü yapı ile kaplandığı gözlemlenir.

Deniz tabanında yaşayan bitki ve hayvanların ani ve yoğun gelişen müsilaj sonucu ölümü kaçınılmazdır. Bu da ortamdaki oksijenin hızlı tüketilmesine ve denizde canlıların yaşamasına olanak sağlayacak seviyelerde bulunan çözünmüş oksijen konsantrasyonlarının düşük seviyelere gerilemesi (hipoksik) veya tamamen tükenmesi (anoksik) gibi koşulların ortaya çıkmasına neden olabilir. Böylece ekosistemin dirençliliği yani kendini yenileme kapasitesinde düşüş meydana gelir ve ciddi şekilde zarar görmüş olur.

Ne yapmak lazım?

Her ne kadar yapılmış çalışmalar bize müsilajın yapısı ve oluşumu hakkında önemli bilgiler sağlasa da oldukça karmaşık bir mekanizmaya sahip olduğu ve tek bir etkenin bu oluşuma sebep olmadığı bilinmelidir. Bununla birlikte, saha çalışmalarından edinilen bilgiler artan deniz suyu sıcaklıkları ve özellikle insan kaynaklı baskıların (evsel ve sanayii kaynaklı atıklar, arıtım seviyelerindeki yetersizlikler, aşırı balıkçılık, kıyı şeridinin tahribatı, dip tarama ve boşaltım faaliyetleri ve yoğun gemi trafiği vs.) bu tip oluşumları tetiklediğine ve hatta daha farklı ekolojik bozulmalara (dip sularında oksijen tükenmesi, balık, deniz omurgasızları ve bitkileri vb. canlıların toplu ölümleri gibi) yol açabileceğine işaret ediyor.

Marmara Denizi özelinde ise insan kaynaklı baskılar ve kirlilik kaynaklarının yönetimindeki eksiklik sadece müsilaj olarak değil, dipte oksijen azalması ve biyoçeşitlilik kaybı olarak zaten ortaya çıkmış durumda.

Bölgemiz özellikle iklim değişimden ciddi biçimde etkileniyor, Akdeniz ve Karadeniz yüzey suyu sıcaklıkları son 30 yılda 1-2 °C arttı. Bu iki denizin kesişim noktasında bulunan ve bir iç deniz olan Marmara Denizi de bu değişimlerden etkileniyor. Yapılan çalışmalar gösteriyor ki, Marmara Denizi alt tabaka suları geçen 20 yılda daha da oksijensiz hale geldi. Özellikle doğu bölgesi derin baseninde oksijen seviyesi % 95 azalmış, normalde atmosfere satüre bir deniz suyunda olması gereken oksijen değerlerinin % 10’unun altına kalıcı olarak düşmüş durumda. Örneğin 2016, 2019 ve 2020 yıllarında yapılan deniz araştırmalarında 600 m’nin altındaki derin sularda tamamen oksijensiz koşulların artık kalıcı hale geldiği gözlendi.[13]Araştırmalar ODTÜ R/V Bilim-2 Araştırma Gemisi ile, DEKOSİM Araştırma Altyapı Merkezi Projesi, T.C. ÇŞB destekli MARMOD ve TÜBİTAK BİDEB 2247 programı projeleri desteği ile gerçekleşti. Makale hazırlama aşamasında. Ayrıca, son on yıllık dönemde Karadeniz kaynaklı besin tuzu yüklerinin azalım eğilimi gösterdiği ve Marmara Denizi’ne karasal kaynaklardan giren yüklerdeki “artış” eğiliminin devam ettiği, daha da kötüleşen Marmara’nın biyo-kimyasal özelliklerinden ve yapılan ölçümlerden görülüyor. İklim değişimi artan insan kaynaklı kirlilik, aşırı ve plansız avlanma, plansız kıyısal yapılaşma, artan deniz trafiği gibi etmenler hem ekosistemin ciddi biçimde yıpranmasına hem de büyük ekonomik kayıplara sebep oluyor.

Acil olarak Marmara Denizi’ne yönelik bilimsel araştırmaların bulgularına dayalı yönetim planları geliştirilmeli. Öncelikli olarak Marmara Denizi ekosisteminin iyileşmesini sağlayacak karasal kaynaklı yüklerin azaltılmasının bilimsel temele dayalı bir yol haritası oluşturulmalı. Bu yapılabilirse karasal yüklerin artışından ve iklime bağlı değişimlerden kaynaklandığı düşünülen müsilaj olayının azaltılması yönünde büyük ilerleme kaydedilebilir.

Mustafa Yücel, Barış Salihoğlu, Evrim Kalkan-Tezcan, Mustafa Mantıkçı,  Hasan Örek, Yeşim Ak Örek (ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü)
Berat Haznedaroğlu,Orhan Yenigün 
(Boğaziçi Üniversitesi, Çevre Bilimleri Enstitüsü)

Notlar/Kaynaklar

Notlar/Kaynaklar
1 Taş, S., Kuş, D., Yılmaz, I. N., 2020. Temporal variations in phytoplankton composition in the north-eastern Sea of Marmara: potentially toxic species and mucilage event. Mediterranean Marine Sciences, 21/3 2020, 668-683.
2, 12 Danovaro, R., Fonda, U. S., Pusceddu, A. 2009. Climate Change and the Potential Spreading of Marine Mucilage and Microbial Pathogens in the Mediterranean Sea. PLoS ONE 4(9): e7006.
3, 11 Altın, A., Özen, Ö., Ayyıldız, H., 2015. Temporal Variations of the Demersal Fish Community in the Shallow Waters of Çanakkale Strait, North Aegean Sea, during the Course of a Mucilage Event. Turkish Journal of Fisheries and Aquatic Sciences, 15: 353-359.
4 Tüfekçi V., Balkıs N., Beken C.P., Ediger D. and Mantıkcı M. (2010) Phytoplankton Composition and Environmental Conditions of the Mucilage Event in the Sea of Marmara. Turk J Biol, 34: 199-210.
5, 6 Polat-Beken Ç., Tüfekçi V., Sözer B., Yıldız E., Mantıkcı M., Atabay H., Telli-Karakoç F., Hocaoğlu S., Ediger D., Tolun L., Olgun A. (2010). Deniz Ortamında Musilaj/mukus Oluşumunu Denetleyen Faktörlerin Laboratuar Koşullarında İncelenmesi. Proje No: 108Y083 TÜBİTAK, ULAKBİM web sitesinden erişilen adres: https://app.trdizin.gov.tr/proje/TVRJd016UTA/deniz-ortaminda-musilaj-mukus-olusumunu-denetleyen-faktorlerin-labaratuvar-kosullarinda-incelenmesi
7 Azam, F., Long, R.A. 2001. Sea snow microcosms. Nature, 414: 495–498.
8 Herndl, G.J., Peduzzi, P. 1988. Ecology of amorphous aggregations (marine snow) in the Northern Adriatic sea: I general considerations. PSZNI Marine Ecology, 79–90.
9, 10 Piazzia, L., Atzorib, F., Cadonib, N., Cintib, M.F., Fraub, F., Ceccherelli, G. 2018. Benthic mucilage blooms threaten coralligenous reefs. Marine Environmental Research 140: 145–151.
13 Araştırmalar ODTÜ R/V Bilim-2 Araştırma Gemisi ile, DEKOSİM Araştırma Altyapı Merkezi Projesi, T.C. ÇŞB destekli MARMOD ve TÜBİTAK BİDEB 2247 programı projeleri desteği ile gerçekleşti. Makale hazırlama aşamasında.
Önceki İçerikBilim akademilerinden bilgi kirliliğine dair bir rapor
Sonraki İçerikNükleer manyetik rezonans (NMR) nedir?
Mustafa Yücel

Doç. Dr. Mustafa Yücel 1982’de Bandırma’da doğmuştur. 2005’te ODTÜ Kimya Mühendisliği Bölümü’nden lisans derecesini, Felsefe Bölümü’nden de Bilim Felsefesi yan dal derecesini almıştır. 2005-2010 arasında ABD’de Delaware Üniversitesi’nde Oşinografi doktorasını Prof. George Luther’in danışmanlığında tamamlamıştır. Mustafa Yücel 2010 ile 2012 arasında Fransa, UPMC-CNRS’de; 2013-2015 arasında da Almanya GEOMAR’da doktora sonrası araştırmalarda bulunmuştur. Nisan 2015’den beri ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü’nde öğretim üyesidir ve Aralık 2016’dan beri Enstitü Müdür Yardımcısı olarak da görev yapmaktadır. Ayrıca ODTÜ Ankara Kampusu Yer Sistem Bilimleri Anabilim Dalı’nda da dersler vermektedir. 

Dr Yücel’in araştırma ilgi alanları arasında okyanuslardaki biyojeokimyasal döngüler, derin deniz ekosistemleri, sürdürülebilir deniz ekonomisi ve deniz gözlem sistemleri geliştirmek sayılabilir. Doç. Dr. Mustafa Yücel’in 2021 itibari ile Nature, Nature Geoscience, Marine Chemistry başta olmak üzere doğa bilimlerinin önde gelen uluslararası dergilerinde 40’ın üzerinde yayını vardır. Dr. Yücel Pasifik, Atlantik, Akdeniz, Karadeniz, Marmara ve Baltık Denizi’de 14 adet uzun süreli araştırma seferlerine katılmış ve 5 kere Alvin (ABD) ve Nautile (Fransa) araştırma denizaltıları ile derin deniz dalışlarına katılmıştır. Makalelerine Google Akademik atıf indeksine göre 1300’e yakın atıf yapılmıştır. Dr  Yücel şu an ODTÜ’nün koordine ettiği 2 adet AB Ufuk 2020 araştırma konsorsiyumunun eş-koordinatörü olarak da  görev yapmakta, 1 TÜBİTAK projesi yürütücülüğü yapmaktadır. Mustafa Yücel aynı zamanda Türk Deniz Araştırmaları Vakfı TÜDAV Bilim Ödülü (2017), TÜBA-GEBİP ödülü (2018), Bilim Akademisi BAGEP ödülü (2019) ve ODTÜ Mustafa Parlar Vakfı Genç Araştırmacı Teşvik Ödülü (2020) sahibidir.

Barış Salihoğlu

Doktorasını ABD’de, Old Dominion Üniversitesi, Kıyı Fiziksel Oşinografi Merkezi’nde tamamlayan Prof. Dr.Barış Salihoğlu, Mayıs 2009 tarihinden günümüze ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü öğretim üyesidir ve 2016’dan günümüze Enstitü Müdürü olarak görev yapmaktadır. ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdürü, AB Ufuk2020 Black Sea CONNECT BRIDGE-BS projelerinde yürütücüsü, beş AB projesinde ortaklık rolü üstlenmektedir.

Dr. Salihoğlu’nun araştırma ilgi alanları, deniz ekosistemlerinin matematiksel modellenmesinden tanımlayıcı fiziksel oşinografiye kadar çeşitli konuları içermektedir. Dr. Salihoğlu’nun 50’in üzerinde makalesi bulunmaktadır. Makalelerine Google Akademik atıf indeksine göre 2000’e yakın atıf yapılmıştır.

Evrim Kalkan-Tezcan

Evrim Kalkan Tezcan 2002 yılında İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’nden mezun olmuş, yüksek lisans eğitimine Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü’nde evsel atık suların sert zemin bentik komuniteler üzerine etkisini çalışarak devam etmiştir. Doktora sürecinde moleküler genetik çalışmalarına yönelmiş, Türk Boğazlar Sistemi’nin deniz omurgasızlarının popülasyonları arasında ki gen akışına nasıl etki ettiği üzerine tez çalışmasını tamamlamıştır. Doktora sonrası çalışmasını ise bir karides türünün genetiği üzerine yapmıştır. Kendisi aynı zamanda birçok biyoçeşitlilik çalışmasında aktif olarak görev almıştır. 2015-2017 yılları arasında TÜBİTAK-MAM Çevre ve Temiz Üretim Enstitüsü’nde uzman araştırmacı olarak görev yapmış, bu süreçte T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından desteklenen “Denizlerde Bütünleşik Kirlilik İzleme” ve “Deniz İzlemelerinde Standardizasyonun Sağlanması” projelerinde ve AB IPA kapsamında yürütülen “Türkiye’de Deniz Stratejisi Çerçeve Direktifi Konusunda Kapasite Geliştirme Projesi (MARinTURK)”nde aktif olarak çalışmıştır. Ayrıca, bu süreçte Antarktika Araştırma Bilim Komütesi’nde (SCAR) Türkiye’yi temsil etmiştir. 2017 yılı Ocak ayında İTÜ PolReC’in ikili işbirliği anlaşması kapsamında bir ay süreyle Bulgaristan Antarktika Bilim Üssü’ne araştırmacı olarak gitmiştir. 2018 yılından beri ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü projelerinde araştırmacı olarak çalışmaktadır.

İlgi alanları arasında bentik ekoloji, denizel biyoçeşitlilik, yabancı türler, ekosistem kalite değerlendirmesi, popülasyon genetiği ve denizel organizmaların filocoğrafyası yer almaktadır. Bu konulara yönelik pek çok bilimsel projede çalışmış, deniz araştırmalarına katılmış ve bilimsel yayınlarda yer almıştır. Şu anda ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü çatısı altında doktora sonrası araştırmacı olarak “TÜBİTAK 2218 – Kuzeydoğu Akdeniz Makrozoobentik Organizmalarının DNA Referans Kütüphanesinin Hazırlanması” projesinin yürütücülüğü yapmaktadır.

Mustafa Mantıkcı

Dr. Mustafa Mantıkcı 1981 yılında İzmit’te doğmuştur. 2006 yılında İstanbul Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesinden mezun olmuştur. 2009 yılında “Balık çiftliklerinin deniz tabını ekosistemine etkileri” üzerine yaptığı araştırma tezi ile İstanbul Üniversitesi, Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü, Deniz Biyolojisi ve Fiziksel Oşinografi Bölümünden yüksek lisans derecesi almıştır. Doktora çalışmalarını 2011-2015 yılları arasında Danimarka Aarhus Üniversitesi’nde Deniz Ekolojisi üzerine tamamlayan Dr. Mantıkcı, 2006-2011 ve 2015-2018 yılları arasında TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM), Çevre Enstitüsünde araştırmacı olarak çalışmıştır. Ocak 2018’den itibaren ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü’nde araştırmacı olarak çalışmaktadır.   

Dr. Mantıkcı deniz araştırmaları ile ilgili birçok ulusal ve uluslararası projede görev alarak özellikle ötrofikasyon, birincil üretim, plankton solunumu ve deniz izlemeleri üzerine çalışmalar yapmış, 2006 yılından günümüze aktif olarak Baltık Denizi, Akdeniz, Marmara ve Karadeniz’de araştırma seferlerine katılmaktadır. 2007-2008 yıllarında Marmara Denizi’nde oluşan müsilaj üzerine ülkemizde yapılmış çalışmalarda yer alarak, bu konuda TÜBİTAK 1001 projesi ve bilimsel makale yapılmasına katkı sağlamıştır. Dr. Mantıkcı şu an ODTÜ’nün ortağı olduğu Avrupa Çevre Ajansı, Deniz ve İçsular Konu Merkezi’nde ötrofikasyon uzmanı olarak projenin yürütücülüğü yapmaktadır. Bununla birlikte Akdeniz, Marmara ve Karadeniz’de birincil üretim üzerine çalışmaları devam eden Mantıkcı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın sahibi olduğu TÜBİTAK MAM’ın koordine ettiği “Denizlerde Bütünleşik Kirlilik İzleme ve Değerlendirme Programında” Akdeniz proje koordinatörlüğü yapmaktadır. 

Berat Haznedaroğlu

Berat Haznedaroğlu lisans eğitimini 2003 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Biyoloji Bölümü’nde tamamlamış olup, 2005 yılında Villanova Üniversitesi İnşaat ve Çevre Mühendisliği Bölümü’nden yüksek lisans, 2010 yılında Kaliforniya Üniversitesi-Riverside Kimya ve Çevre Mühendisliği Bölümü’nden doktora derecelerini almıştır. Uygulamalı mikrobiyoloji, biyoteknoloji ve fonksiyonel genetik alanlarında uzmanlaşan Dr. Haznedaroğlu doktora sonrası çalışmalarını Yale Üniversitesi’nde tamamlayarak 2014 yılında Türkiye’ye geri dönüş yapmıştır.

Dr. Haznedaroğlu, TÜBİTAK, NSF, İstanbul Kalkınma Ajansı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Avrupa Komisyonu, ve İngiliz Bilimler Akademisi tarafından fonlanan projelerinde mikroalg ve siyanobakterilerin sistem biyolojileri üstünde çalışmakta olup gıda, ilaç, enerji, ve çevre alanlarında ürün ve uygulama geliştirmektedir. Yakın zamanda Bilim Akademisi Genç Bilim İnsanları Ödülü (BAGEP), FABED Eser Tümen Araştırma Ödülü, Royal Society Newton Fellowship ile ödüllendirildi.

Dr. Haznedaroğlu halen Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü’nde öğretim üyesi olarak görev yapmakta olup; İstanbul Mikroyosun Biyoteknolojiileri Ar-Ge Merkezi direktörlüğü, ve Boğaziçi Üniversitesi Yaşam Bilimleri Uygulama ve Araştırma Merkezi müdür yardımcılığı görevlerini yürütmektedir.

Hasan Örek

Dr. Öğr. Gör. Hasan Örek 1973 yılında Lefkoşa-Kıbrıs’ta doğmuştur. 1996 yılında Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi, İzmir’den lisans derecesini almıştır. Yüksek lisans (2000) ve doktorasını (2007) yılında ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü (ODTÜ-DBE), Mersin’den aldıktan sonra bir süre daha kurumda AB ve Ulusal projelerde çalışmış ve 2010-2013 tarihleri arasında Helmholtz-Zentrum Geesthacht, uzaktan algılama grubunda araştırmacı olarak çalışmalar gerçekleştirmiştir.  2014-2020 yılları arasında ODTÜ-DBE’den araştırmacı olarak çeşitli ulusal ve uluslararası projelere katkı veren Dr. Örek Şubat 2020’den günümüze öğretim elamanı olarak görev yapmaktadır. 

Dr. Örek’in araştırma ilgi alanları arasında deniz bio-optiği, uzaktan algılama, operasyonel oşinografi, ve deniz ekolojisi, yer almaktadır. DEKOSİM Erdemli Zaman Serisi araştırmalarını koordine etmesinin yanı sıra çeşitli ulusal ve uluslararası projeye katkı vermektedir. R/V Bilim-2 ve R/V Lamas1 gemilerinin bilimsel koordinasyonunu gerçekleştiren Dr. Örek’in çok sayıda uzun süreli araştırma seferine araştırmacı olarak katılmıştır.  

Orhan Yenigün

Bilim Akademisi üyesi Orhan Yenigün, ODTÜ Kimya Mühendisliği Bölümü’nde lisansını tamamladıktan sonra University of Wales Swansea, Kimya Mühendisliği Bölümü’nde 1980’de yükseklisans, 1984’te doktorasını tamamladı. 1984 yılında Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü’nde göreve başladı; 1989’da doçent, 1995’de profesör oldu. 1999 yılında aynı enstitünün direktörlüğüne getirildi ve bu görevi 2021 yılında emekli oluncaya kadar sürdürdü.

Araştırma konuları yenilenebilir enerji, anaerobik arıtma, iklim değişikliği ve hava kirliliğidir.

Websitesi için tıklayınız.