Isaac Asimov 100 yaşında

Isaac Asimov (1920-1992) (Kaynak?-Fotoğrafın telif sorunu olduğunu düşünüyorsanız lütfen bağlantıdaki formu doldurup bize iletin https://sarkac.org/gorsel-telif-haklari/)

Bilim-kurgu dünyasının en önemli ismi kimdir diye bir anket yapsanız, Isaac Asimov açık ara birinci olur. Frank Herbert, Ray Bradbury, Arthur C. Clarke ve Robert Heinlein gibi isimlerin yetiştiği bir dönemde bu kadar etkili olmasının bir sürü nedeni var.  O iyi bir bilim insanıydı, muhteşem bir zekâsı ve hayal gücü vardı, kuvvetli bir kalemi vardı, çok sayıda eser verdi, aynı zamanda bilim-kurgunun gelişmesi için çok emeği var.

Asimov 2 Ocak 1920 tarihinde Rusya’da doğdu ve üç sene sonra ailesi Amerika’ya göçtü. Küçük yaşlardan itibaren okumaya çok meraklıydı. İlk hikayesini 1938 yılında o yılların efsanevi dergisi olan Astounding Science Fiction’a yollamasıyla yazarlığa başladı. Her ne kadar o hikâye kabul edilmediyse de derginin editörü ünlü J.W. Campbell ile uzun süreli bir iş birliğine yol açtı.

Başarılı bir öğrenci olan Asimov, Columbia’dan kimya alanında doktora yaptıktan sonra Boston Üniversitesi Tıp fakültesinde öğretim üyeliğine başladı. Bu pozisyonda bulunması onun önüne bir ikilem getirmişti hem başarılı bir araştırmacıydı hem de bilim-kurgu yazıları ile büyük bir üne kavuşuyordu. Bu devrede önce ders kitapları ile başlayan bilim yazarlığı daha sonra onun pek çok sayıda popüler bilim kitabı yazmasına da yol açtı.

Asimov’un otobiyografik bir şekilde hikayelerini derlediği bir kitapta bu ikilemden söz eder. Üniversitesi onun bilim-kurgu alanında çok zaman harcamasından memnun değildir ve kendisiyle bir toplantı yaparlar. Asimov’un kendi ifadesiyle “Ben orta halli bir (competent) araştırmacıyım, ama büyük bir bilim-kurgu yazarıyım. Boston Üniversitesi’nin bir tane daha orta halli araştırmacıya ihtiyacı yoktur” der ve seçimini yapar. Sağlam bir temel bilim alt yapısının olması, onun hikayelerinin ve romanlarının o yıllarda moda olan ışın tabancaları, uzay gemileri ve aşk temalarının çok ötesinde eserler vermesinde önemli rol oynamıştır.

Toplam eserlerinin sayısını arasanız çok farklı sonuçlar bulursunuz çünkü değişik antolojilerde toplanmış pek çok hikayesi vardır. Ama sayının 500’ler civarında olduğunu söylemek yanlış olmaz. Kariyerinin başları bilim-kurgu ağırlıklıdır ve 1950’li yılların sonundan itibaren ise bilim yazılarına dönüşmüştür.  Bu kadar çok yazan birisinin, düşünce hayatımıza katkılarının da önemli olacağı açıktır. Onun hayata bakışının güzel bir değerlendirmesi Ocak ayında David Leslie tarafından yapıldı[1].

Foundation (Vakıf) – 1. baskı- 1951 (Gnome Press) (Kaynak: Abebooks)

Bilim-kurgu alanına dönelim.  Ben iki adet tarihi, bilimi, sosyolojiyi, edebiyatı, dini her şeyiyle tanımlanmış bir kültür oluşturan eser biliyorum. Bunlardan biri Frank Herbert’in Dune (1965) serisidir. Her ne kadar içerisinde Arap kültürünün izleri varsa da bu dizide dört dörtlük bir dünya, hayal gücü ile yaratılmıştır. Aynı etkiyi Asimov’un Vakıf (Foundation) dizisinde buluruz. Psikotarih diye adlandırdığı, tarihle matematiğin birleştiği bir bilim dalını ve bunun tarih içerisinde gelişimini anlattığı muhteşem bir dizidir. Dune ve Vakıf aslında 3’er kitaplık diziler halinde başlamakla beraber sonradan çok sayıda eklemelerle devam etmiştir. Maalesef pek çok başka eserde olduğu gibi eklemeler hiçbir zaman orijinal yapıtların düzeyine ulaşamadı.

Asimov’ın çok bilinen bir başka dizisi ise robotlar üzerine yazdığı hikayeler ve romanlardır. Robotlara insani hisler, düşünceler katan bu eserler yeni bir ekol yaratılmasına yol açtı. Robotların üç yasasına ait çok sayıda atıf bulabilirsiniz. Yasaların birincisi, robotların sahiplerine (insanlara) zarar veremeyeceğini söyler. İkinci yasa, robotların insanların verdikleri emirleri uygulayacaklarını tanımlar; üçüncü yasada ise robotların kendilerini ancak birinci ve ikinci yasa ile çelişmedikleri durumlarda koruyabileceklerini belirtir. O yıllarda var olan ve robotların dünyayı ele geçirebileceği
paranoyasının bir sonucu olmalı. Nitekim, Asimov’un robotları çoğunlukla da duygusallığı yakalamaya çalışırlar.  Bu hikayelerin bir kısmı film olarak da çekilmiştir. “Bicentennial man (Robot Adam)”, “I Robot (Ben, Robot)” gibi.

I Robot -1. baskı- 1950 (Kaynak: Abebooks)

Benim en beğendiğim hikayesi ise 1941’de yazdığı “Karanlık çökerken – Nightfall’. Bir sürü güneşi olan bir dünyada yaşayan bir toplumun, geleceğini bildikleri bir felaketi ve yaşadıkları korkuları konu alan bu hikaye Galaksi şeytanları kitabında da yer alıyor. Eğer hikayenin sürprizini öğrenmekten çekinmezseniz Bilim Kurgu Kulübü’nün sitesini
ziyaret edebilirsiniz. Robot yasaları gibi, bu hikayenin de J.W. Campbell ile olan tartışmalarından çıktığı öne sürülüyor.

Eğer Asimov hikayelerini daha zevkle okumak isterseniz, önerim her hikayesinin hikayesini de anlattığı derlemeler. Orada bu büyük zekânın nasıl çalıştığını anlama fırsatınız oluyor. Bu arada Asimov’un hiç de mütevazi bir insan olmadığını söylemek gerekir, tabii bu övünmeleri tam anlamıyla hak ediyor. Örneğin arkadaşlarıyla önerilen herhangi bir kelime üzerine hikaye yazabileceğine dair bahislere giriyor veya sadece bir kelime oyununu yapabilmek için bir hikaye yazıyor. Aynı zamanda mizah yönü de çok kuvvetli olan Asimov’un, “Isaac Asimov’s treasury of humor” isimli bir kitabı var, maalesef Türkçe baskısı yok. 1971 yılında yazıldığı için, fıkraların bir kısmı eski moda kalmış olabilir ama bu büyük insanı tanımanıza yardımcı olacaktır.

İyi ki doğmuşsun Asimov.

Ersin Yurtsever
Bilim Akademisi üyesi
Koç Üniversitesi Kimya Bölümü öğretim üyesi

[1] David Leslie, “Isaac Asimov: centenary of the great explainer”, Nature, 28 Ocak 2020.

Önceki İçerikBüyük Patlama deneyi – CERN
Sonraki İçerikGençlerde madde kullanımı ve bağımlılığı
Ersin Yurtsever

Bilim Akademisi üyesi Ersin Yurtsever,  ODTÜ Kimya Bölümü’nden 1971 yılında lisans ve 1973 yılında yüksek Teorik Kimya dalında yüksek lisans derecesini aldı.  Virginia Commonwealth Üniversitesi’nde (ABD) yaptığı Kimya doktorasını 1976 yılında tamamladı. Araştırma alanı, kimyasal olayların matematiksel modellemeleridir.

ODTÜ Kimya Bölümü’nde öğretim üyeliği (1980-1995), ODTÜ Eğitim Fakültesi Dekanlığı (1993-1995), Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Yönetim Kurulu üyeliği (1997-2001), Koç Üniversitesi Fen ve İnsani Bilimler Fakültesi Dekanlığı (2001-2008), Koç Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanlığı (2008-2010) yaptı.

1995’ten bu yana da Koç Üniversitesi Kimya Bölümü’nde öğretim üyesi olan Ersin Yurtsever, Bilim Akademisi’nin kurucu üyelerindendir ve 2011-2017 yılları arasında yönetim kurulu üyeliği yapmıştır.