Karşılaştırmalı Verilerle Türkiye’de Kadın – Erkek Eşitsizliği

Muş, 2011 (Shutterstock)

Bu yazı, 2018 Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle, Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dair bazı karşılaştırmalı verilere dikkat çekmek amacıyla yazıldı.

Türkiye toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda epeyce sorunlu bir ülke. Medyada sık sık yer alan kadına yönelik şiddet veya  çocuk evliliği vakalarının yanı sıra, Türkiye’yi başka ülkelerle karşılaştırmaya imkan tanıyan uluslararası veri tabanlarına baktığımız zaman kadınların ekonomiye ve siyasete katılımıyla ilgili pek hoş olmayan bir resimle karşılaşıyoruz.

Türkiye’de kadınların işgücüne katılım oranı, kadınların çalışma hayatındaki yeriyle ilgili en çarpıcı verilerden biri. Şekil I’de gördüğümüz gibi,  bu oran Türkiye’de % 36.2; OECD ortalaması ise % 63.6. Türkiye sadece üyesi olduğu OECD ülkeleri arasında değil, bütün dünyada kadınların iş gücüne katılım oranının en düşük olduğu bir kaç ülkeden biri. Nitekim, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın 2016 tarihli İnsani Gelişme Raporu’na göre, kadınların işgücüne katılım oranı dünya ortalaması % 49.6 ve Türkiye’dekinin epeyce üzerinde.[1]

Şekil I. Toplumsal Cinsiyete Göre İş gücüne Katılım (2016)
İş gücüne katılım %:  15-64 yaşları arasında çalışan (veya iş arayan) kadınların (veya erkeklerin) aynı yaş grubundaki toplam kadın (veya erkek) nüfusuna oranı

 Kaynak: OECD (2018), OECD Labour Force Statistics 2017, OECD Publishing, Paris. http://dx.doi.org/10.1787/oecd_lfs-2017-en ve http://stats.oecd.org/Index.aspx?DataSetCode=STLABOUR# Son Erişim: 04.03.2018. *Brezilya verileri 2015 yılı için geçerlidir.

Şekil II,  Türkiye’de kadın işsizliğinin (% 14) OECD ortalamasının (% 9.8) üstünde olduğunu gösteriyor. Yani Türkiye hem iş arayan veya bir işte çalışan kadınların 15-64 yaş kadın nüfusuna oranını gösteren işgücüne katılım oranının çok düşük olduğunu hem de çalışma hayatı içindeki kadınların ciddi bir işsizlik tehdidi altında olduklarını görüyoruz.

Şekil II. Toplumsal Cinsiyete Göre İşsizlik (2016)
İşsizlik %: Referans dönemi içinde çalışmamış olan ama son üç ayda iş aramak için girişimde bulunmuş olan kişilerin iş gücü içindeki oranı.

Kaynak: OECD (2018), OECD Labour Force Statistics 2017, OECD Publishing, Paris. http://dx.doi.org/10.1787/oecd_lfs-2017-en ve http://stats.oecd.org/Index.aspx?DataSetCode=STLABOUR# Son Erişim: 04.03.2018. *Brezilya verileri 2015 yılı için geçerlidir.

Şekil III’de, çalışma hayatı içinde yer alan kadınların işteki konumları açısından da dezavantajlı konumda olduklarını görülüyor. Çalışan kadınların % 40’ından fazlası kayıt dışı çalışıyor ve sosyal güvenceden yoksun. Bu oran erkekler için % 29.3. Buna paralel olarak, ücretsiz aile işçiliği çalışan kadınlar arasında ciddi biçimde yaygın (çalışan kadın nüfusuna oranı % 24.1),  erkekler arasında ise epeyce önemsiz (çalışan erkek nüfusuna oranı % 4.0).

Şekil III. Türkiye’de Toplumsal Cinsiyete Göre İşteki Durum, Kasım 2017
Kayıtdışı istihdam %: Sosyal güvenlikten yoksun çalışan kadın (veya erkek) nüfusunun çalışan kadın (veya erkek) nüfusuna  oranı
Ücretsiz aile işçiliği: Ücretsiz aile işçiliği yapan kadın (veya erkek) nüfusunun çalışan kadın (veya erkek) nüfusuna oranı

Kaynak: TÜİK İşgücü İstatistikleri 2017, Son Erişim: 04.03.2018

Kadınların çalışma hayatındaki eşitsiz konumları, ekonomik gelir eşitsizliğine de yansıyor. Tablo I’de, kişi başına brüt gayri safi milli hasıla verilerinin kadınlar ve erkekler arasında nasıl farklılaştığını görüyoruz. Kadınların gayri safi brüt milli gelir payları bütün ülkelerde erkeklerinkinden daha düşük. Ama Türkiye’deki toplumsal cinsiyet temelli gelir eşitsizliği OECD ve dünya ortalamalarının gösterdiği eşitsizlikten daha fazla. Türkiye’de kadınlar için kişi başına düşen brüt milli gelir erkekler için olanın % 39.3’ü; OECD ortalaması % 59.6, dünya ortalaması ise % 55.5.

Tablo I: Toplumsal Cinsiyete Göre Kişi Başına Düşen Brüt Milli Gelir, 2015 (Veriler 2011 yılında satın alma gücü paritesine göre dolar cinsinden belirtilmiştir.)

Kaynak: United Nations Development Program (UNDP), Human Development Report 2016,  ss. 211, 213.

Eğitim düzeyinin yükselmesi, kadınların ekonomik hayattaki yerlerinin düzelmesinde oldukça önemli bir rol oynuyor. Nitekim, Türkiye’de yüksek okul ve üstü eğitim görmüş kadınların işgücüne katılım oranı % 70’in üstünde.[2]

Ama Tablo II’de gördüğümüz gibi, Türkiye’de kadınlar için ortalama eğitim süresi erkekler için olandan daha düşük (sırasıyla, 7.0 yıl ve 8.8 yıl) ve aradaki fark OECD (11.2 yıl ve 12.0 yıl) ve dünya (7.7 yıl ve 8.8 yıl) ortalamalarından daha fazla. Ayrıca, Türkiye’de ne yaygın ve örgün eğitimde, ne de çalışma hayatında yer almayan  15-24 yaş arası gençlerin bu yaş nüfusuna oranına baktığımız zaman, bu oranın erkekler için % 13.5 kadınlar için % 32.6 olduğunu görüyoruz.[3]

Yani, Türkiye’de 15-24 yaş arası kadın nüfusunun  üçte biri, eğitim ve çalışma hayatının dışında kalıyor ve bu durum onların toplum hayatına katılma biçimleri konusunda gelecekte yapabilecekleri seçimleri önemli bir biçimde kısıtlıyor.

Tablo II: Toplumsal Cinsiyete Göre Ortalama Eğitim Süresi ve Siyasette Kadın Temsili, 2015
Millet Meclisinde kadın temsili: Kadın milletvekili sayısının toplam milletvekili sayısına oranı

Kaynak: *United Nations Development Program (UNDP), Human Development Report 2016, ss. 211, 213; ** United Nations Development Program (UNDP), Human Development Report 2016, ss. 215, 217.

Burada istatistiklerle göstermeye çalıştığımız sorunların aşılması için, bu sorunları sahiplenen ve seslendiren kadınların mecliste yer alması gayet önemli. Bu bağlamda, Tablo II’de gördüğümüz kadın milletvekili oranları da düşündürücü. Türkiye’de bu oran % 14.9 ve hem OECD ortalamasının (% 27.7) hem de dünya ortalamasının (% 22.5) altında. 8 Mart’ta kadınların bugün karşı karşıya oldukları sorunları ve bunları aşmak için yapılması gerekenleri düşünürken kesinlikle ihmal edilmemesi gereken konulardan biri  kadınların siyasete katılımı konusu.

Ayşe Buğra
Bilim Akademisi üyesi
Boğaziçi Üniversitesi 

[1] United Nations Development Program (UNDP), Human Development Report 2016, s 217.

[2] TÜİK İşgücü İstatistikleri 2017,  Son Erişim: 28.02.2018

[3] Çalışmayan ve eğitimde (örgün ve yaygın) olmayan 15-24 yaş arası gençlerin, toplam genç nüfus içindeki oranı. TÜİK İşgücü İstatistikleri, 2017,   Son Erişim: 04.03.2018

Önceki İçerikİnas Darülfünunu / Kadın Üniversitesi 1914 -1919 Sergisi
Sonraki İçerikSanal Gerçeklik ve Artırılmış Gerçeklik Nedir?
Ayşe Buğra

Bilim Akademisi üyesi Ayşe Buğra, yüksek öğrenimini Kanada’da tamamlamış ve McGill Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden doktora derecesi almıştır. 1986-2016 yılları arasında Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü ve Atatürk Enstitüsü’nde öğretim üyesi olarak çalışmış, 2016 yılında emekli olmuştur. Halen Emeritus Profesör olarak Boğaziçi Üniversitesi’nde ders vermeyi ve kurucularından biri olduğu Sosyal Politika Forumu UYGAR Merkezi’nde araştırma faaliyetlerinde bulunmayı sürdürmektedir.

Karşılaştırmalı sosyal politika, girişimcilik tarihi, iktisadi düşünce tarihi ve iktisat metodolojisi alanlarında uzmanlaşmış olan Buğra, REASOPO (Réseau européen pour l’analyse des sociétés politiques- Siyasi toplumların analiziyle ilgili Avrupa araştırma ağı) ve International Karl Polanyi Institute (Uluslararası Karl Polanyi Enstitüsü) bilimsel danışma kurulu üyesidir.