Genel Görelilik Kuramında Öncelik Tartışması

Bilim tarihindeki eş zamanlı bilimsel keşifler ve bu durumun yarattığı keşiflerde öncelik sorununun birçok örneği var. Genel görelilik kuramıyla ilgili olarak da Albert Einstein  (1879-1955) ve David Hilbert (1862-1943) arasında bir rekabetin ve keşifte öncelik iddiasının bulunduğu biliniyor. Ancak bu tartışma daha çok genel görelilik kuramının yeni geliştirilmiş olduğu sıralarda yapılmıştı.

Einstein genel görelilik kuramı üzerindeki çalışmalarını ilk kez 4 Kasım 1915 tarihinde bir makale haline getirmişti. Daha sonraki haftalarda da bu makalesinde ortaya koyduğu kuramı geliştirmeye çalıştı. Bu sırada gravitasyonal alan denklemleri konusunda çalışmakta olan Hilbert ile mektuplaşarak konuyu onunla da tartıştı. Hilbert o sırada Göttingen’de gravitasyonal ve elektromagnetik alanlar için birleşik olarak geçerli alan denklemleri türetmeye çalışıyordu (Einstein, genel görelilik konusunda aktif bir araştırma merkezi olarak Göttingen’in Berlin’den daha önemli olduğunu kabul ediyordu).

Hilbert bu konudaki makalesini 20 Kasım 1915 tarihinde Göttingen Akademisi’ne sundu. Einstein ise o tarihten 5 gün sonra makalesinin son şeklini Prusya (Berlin) Akademisi’ne sundu. (Einstein yakın dostu Heinrich Zangger’e yazdığı mektupta, genel görelilik kuramını sadece bir meslektaşının gerçekten anladığını söylemişti. Bu meslektaşı David Hilbert idi).

Einstein’ın makalesi Hilbert’inkinden, sunduğu alan denklemlerinin kovaryant  olmasıyla ayrılıyordu. Yani Einstein denklemleri gözlemcinin bulunduğu koordinat sistemine ve koordinat sisteminin hareketine bağlı olarak değişmiyordu.  Hilbert’in 20 Kasım 1915 tarihinde Akademi’ye sunmuş olduğu makalesindeki teori kovaryant değildi,  Hilbert alan denklemlerini makalenin 31 Mart 1916 tarihinde basılmış halinde kovaryant duruma getirmişti.  Ayrıca Einstein,  25 Kasım 1915 tarihli makalesinde, kuramının bir ispatı olarak, Merkür’ün yörüngesinde Güneş’e en yakın olduğu noktadaki Newton mekaniğiyle açıklanamayan kaymayı açıklıyordu (Hilbert, bu çözümünden dolayı Einstein’ı 25 Kasım’dan önce yazdığı bir mektubunda tebrik etmişti).

Hilbert’in akademiye ilk sunduğu makalesi üzerinde daha sonra yapılan incelemeler, Hilbert’in kuramının bu makaledeki biçimiyle genel olarak kovaryant olmadığını ve genel göreliliğin alan denklemlerinin açık biçimlerini içermediğini göstermiştir.  Leo Corry, Jürgen Renn ve John Stachel’in Science dergisinin 14 Kasım 1997 tarihli 5341. sayısında yayımlanan “Belated Decision in the Hilbert-Einstein Priority Dispute” başlıklı makalelerinde ve ABD’li matematikçi ve bilim tarihçisi David E. Rowe’un Physics in Perspective dergisinin Kasım 2001 tarihli 4. sayısında (s. 379-424) yayımlanmış olan “Einstein Meets Hilbert: At the Crossroads of Physics and Mathematics” başlıklı makalesinde bu konu ayrıntılı olarak inceleniyor.

Kerim Erim (1894-1952)

Kerim Erim, Einstein’ın genel görelilik kuramının geliştirilmesindeki önceliği konusunda neden yanılmıştı?

Öncü matematikçimiz Kerim Erim (1894-1952) de, 1925 yılında yayınladığı bir yazısında, Hilbert’in, genel görelilik kuramını Einstein ile eşzamanlı olarak oluşturduğunu ileri sürmüştü.

Ülkemizin ilk matematik doktoru ve Mühendis Mektebi’nde (bugünkü İTÜ) matematik müderrisi olan Kerim Erim, genel görelilik teorisini popüler yayınlarla halka tanıtan ilk bilim insanlarımızdandır (Matematikçi Hüsnü Hamid Sayman (1890-1975) ve elektrik mühendisi Mehmet Refik Fenmen (1882-1957) ile birlikte). Kerim Erim, 1922’de Dergah dergisinde (sayı 22) ve 1925-1926 yıllarında da Fen Alemi dergisinde (sayı, 1, 2, 3 ve 13) genel görelilik kuramını tanıtan yazılar yayınlamıştı. Bu yazılarından birinde (Fen Alemi, sayı 1, Ocak 1925, s. 7-9), “Einstein Nazariyesinin Esasat-ı ilmiyesi” başlıklı yazısında (sadeleştirilmiş olarak) şunları söylüyordu:

“Einstein gayet uzun bir yoldan genel kütlesel çekim (cazibe-i umumiye) kanununa ulaştığı halde, Hilbert tamamıyla başka bir yoldan genel kütlesel çekim kanununa ulaşmıştır. Einstein genel görelilik kuramına ait incelemelerini 11 ve 25 Kasım 1915’te Berlin Akademisi’ne vermiştir. Hilbert 20 Kasım 1915’te fiziğin temellerine dair incelemelerini Göttingen Akademisi’ne vermiştir ki, hemen hemen iki alim de aynı zamanda genel çekim kanununa varmış bulunuyorlar. Bulunan genel çekim kanunları, başka başka usüllerle çıkartıldığı gibi, çıkan sonuçların da aynı olduğu ilk bakışta görülmez.”

Kerim Erim yazısında bu konuda daha fazla açıklama vermiyor. Ama bu söylediklerinden anlaşılan şey, farklı yollardan gitmesine ve bulduğu sonuçların da aynı olduğunun hemen fark edilememesine rağmen Hilbert’in, genel görelilik kuramının Einstein ile birlikte, eşdeğer ve eşzamanlı kurucusu olduğu yönündedir. Hatta Hilbert’e öncelik ve üstünlük tanıdığı bile söylenebilir. Çünkü Hilbert’in, kuramını hem Einstein’in ikinci makalesinden 5 gün önce sunduğunu hem de kuramına onunkine göre daha kısa bir yoldan ulaştığını söylüyor.

Kerim Erim’in yanılgısının, Hilbert’in Göttingen Akademisi’ne verdiği makaleyi görmeden, sadece makalenin 31 Mart 1916’da yayınlanan geliştirilmiş halini görmüş olmasından kaynaklandığını düşünebiliriz.

Osman Bahadır 

Önceki İçerikİki nötron yıldızı birbiri etrafında dönerek kavuşuyor
Sonraki İçerik2017 İktisat Nobeli: Richard Thaler ve Davranışsal İktisada Katkıları
Osman Bahadır

İTÜ Maden Fakültesi Petrol Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu. Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü’nden yüksek lisans derecesi aldı. Denis Diderot (Paris VII) Üniversitesi Bilimler ve Teknikler Tarihi ve Epistemoloji Bölümü’nden DEA derecesi aldı. 1991-1994 yılları arasında 30 sayı aylık Bilim Tarihi dergisini çıkardı. 2004-2011 yılları arasında İTÜ’de Bilim ve Teknoloji Tarihi dersi verdi. Bilim tarihi üzerine 18 kitabı yayınlandı.

Kitaplarından bazıları:  Bilim Cumhuriyetinden Manzaralar (2000), Cumhuriyetin İlk Bilim Dergileri ve Modernleşme (2001), Matematikte Bir Öncü Kerim Erim (2006), Türkiye’de Üniversite Anlayışının Gelişimi 1861-1961 (2007), Türkiye’de Temel Bilimlerde İlk Araştırmacılar (2007), Osmanlılardan Cumhuriyete Bilim (2012), Bilimde Öncü Kadınlar (2013), Osmanlılardan Cumhuriyete Sekülerleşme (2017), Osmanlılardan Cumhuriyete Elektrik (2020).