Hipokrat’ın olduğu düşünülen aşağıdaki sözler bilinci çok güzel anlatıyor:
“İnsan bilmeli ki; hazlarımız, neşemiz, kahkahamız, jestlerimiz, üzüntümüz, acımız ve gözyaşlarımız beyinden ve yalnız beyinden kaynaklanır. Beynimizle düşünür, görür, duyar, çirkini güzelden, kötüyü iyiden, hoş olanı nahoştan ayırırız….”
Hipokrat, M.Ö. 400’lerde beyin hasarı görmüş kişileri izleyerek bu sonuçlara varmıştı. Bugün hala bizi biz yapan bilinci yaratan mekanizmaları tam olarak çözmüş değiliz. Bu süreçte önemli bir buluş geçenlerde Maryland’da yapılan bir konferansta duyuruldu. Allen Sinir Bilimi Enstitüsü’nden Christof Koch ve ekibi, bilinçle ilişkili olduğu düşünülen claustrum bölgesinden çıkıp beynin hem sağ hem sol lobuna ulaşan 3 adet nöron bulunduğu duyurdu. Bu nöronların bir tanesi beynin tamamını çevreliyor.
DNA’yı keşfedenlerden biri olarak bilinen ve hayatına nörobilimci olarak devam etmiş olan Francis Crick yıllar önce bilinci yöneten orkestra şefi gibi bir oluşum olması gerektiğini öne sürmüştü. Crick, bu orkestra şefinin beyindeki farklı bölgelerden, farklı zamanlarda gelen bilgiyi birleştirmesi gerektiğini düşünüyordu. Öyle ki mesela bir gülün kokusu, rengi, ismi ve gülle ilişkili bir hatıra, özel bir günde sevgiliye verilen bir gül gibi bilinçli bir deneyime bağlanıyordu.
Crick ve çalışma arkadaşı Christof Koch, claustrum diye adlandırılan, beynin derinlerinde saklı minik, ince bir tabakanın, orkestra şefi işine en iyi aday olduğu görüşündeydi.
2014’te George Washington Üniversitesi’nden Mohamad Koubeissi ve ekibi 54 yaşındaki bir kadının bilincinin açma kapama düğmesini bulduklarını duyurdu. Epilepsili bir kadının nöbetlerinin nereden kaynaklandığını bulmaya çalışırken, tesadüfen claustrum bölgesine yüksek frekanslı elektrik akımı uygulamışlardı. Bu sırada kadın okumayı bırakmış, boşluğa bakmaya, sesli veya görsel hiçbir şeye tepki vermemeye başlamıştı. Elektrik akımı ortadan kalktığında herşey normale dönmüş ve kadın önceki durum hakkında hiçbir şey hatırlamamıştı. Kazara ortaya çıkan bu bulgular da claustrumun bilinci yönettiği yönündeki tahminleri destekledi.
15 Şubat’ta Maryland’da yapılan Beyin Araştırmaları toplantısında, Christof Koch ve ekibi, tek bir nöronu ayrıştırıp görüntülemeye imkan veren bir yöntem bulduklarını açıkladılar. Bugüne kadar bunu yapmak teknik olarak oldukça zahmetli bir işti. Koch ve ekibi farelerle yaptıkları araştırmada, ilaç yardımıyla claustrum nöronlarında belli genlerin aktivasyonunu sağladı. Az miktarda ilaç ile yalnız birkaç tane nörondaki genleri aktive etmeyi başardılar. Aktive olan genler yeşil floresan proteinlerin oluşmasını sağlıyor ve bu şekilde nöronun tamamı görüntülenebiliyor. Ekip daha sonra 10000 adet beyin kesitinin görüntüsünü birleştirip 3 boyutlu bir görüntü elde etti.
Bu yöntemle claustrumdan yola çıkan 3 adet nöronun beynin neredeyse tamamını çevrelediğini gördüler. Nöronların biri Koch’un deyimiyle “dikenli bir taç” gibi beynin tüm çevresinde dolanıyor. Bu şekilde claustrumun, bir orkestra şefi gibi beynin her bölgesinden gelen ve her bölgesine giden sinyalleri koordine ederek bilinci yarattığı düşünülüyor.
Kaynaklar:
Sara Reardon, A giant neuron found wrapped around entire mouse brain, Nature News, 24 Şubat 2017
Helen Thomson, Consciousness on-off switch discovered in the brain, New Scientist, 2 Temmuz 2014