Site icon Sarkaç

Deprem, medya ve uzmanlar: Depremden sonra bilgi kirliliği nasıl önlenebilir?

17 Ağustos 1999 depreminden sonra yapılan bilimsel çalışmalar Marmara Denizi içerisinde gelecekte büyük bir deprem olma olasılığının yüksek olduğunu, buna karşılık nüfusun en yoğun olduğu ve ülke ekonomisinin can damarı sayılabilecek bu bölgedeki yerleşimlerin depreme dirençli olmadığını ortaya koymuştur.

Sadece Marmara çevresi değil tüm ülkedeki kentlerin deprem dirençli olmadığı daha önceki depremler yanı sıra son büyük deprem olan 6 Şubat 2023 depreminde de açık bir biçimde ortaya çıkmıştır. Geçmişten bu yana plansız ve çok hızlı biçimde büyüyen dirençsiz yapılar günümüzde baş edilmesi zor bir problemler yumağı halindedir. 

Dirençsiz yerleşimlerde yaşayan ve sosyoekonomik yetersizliğin etkisi ile çaresizlik içerisinde olan çoğunluk, olası bir depremi önceden bilmek ve hiç değilse can kaybı olmadan atlatmak ümidini canlı tutmakta, depremin önceden bilinemeyeceği gerçeği bu ümidin arkasında kalmaktadır. Bu nedenle gelecek depremin nerede ve ne zaman olabileceği, ya da olup olmayacağı konusunda söylenen her söz toplumda karşılık bulmaktadır. 

23 Nisan 2025 tarihinde Marmara Denizi içerisinde Silivri açıklarında meydana gelen Mw = 6,2 büyüklüğündeki deprem de olası büyük Marmara depremi ile ilgili olabileceği endişesi ile karşılanmış, önemli bir hasara neden olmayan bu depremden sonra daha büyük bir depremin olup olmayacağı ve olası etkileri tartışılmaya başlamıştır. 

Bilim insanlarının uzmanlık alanları içerisinde toplumu bilgilendirmeleri onların görevleri içerisindedir. Ancak her depremden sonra olduğu gibi ekranlarda ve sosyal medyada başlatılan tartışmalar toplumu bilgilendirmekten çok bilgi kirliliği ve kaos ortamı yaratmıştır. Her deprem sonrası ortaya çıkan bu ortamın nedenleri aslında çok yönlüdür. Bunlardan sadece önemli görülenler aşağıda sıralanmıştır:

Depremler sonrası en yaygın tartışma konusu depremi yaratan fayların özellikleri ve bunların gelecekte yaratacağı olası depremlerdir. Böylece depremin daima tekrarlanan bir doğa olayı olduğu ve zarar azaltma çalışmaları ile gelişmiş ülkelerdeki gibi riskin düşürülebileceği gerçeği, topluma doğrudan bir yararı olmayan tartışmaların gerisinde kalmaktadır.

Okan Tüysüz
Bilim Akademisi üyesi

Exit mobile version